İdam Cezası Kaldirilmali midir

Idam cezasi uzerine yazdigimiz yazinin asil amaci ekonominin bu tur siradisi konularla da ilgilendigini, bu konularda ciddi ve ogretici calismalar yapildigini okuyucularimiza gostermekti. Turkiye iskembeden sallayanlarin ulkesi, insanlarin arastirmadan sonuca vardigi, yargilamadan mahkum ettigi insanlarin ulkesi. Biz Ekonomi Turk olarak cogunlukla verilere bakarak analizler yapiyoruz, ezberlenmis kaliplarin disina cikmaya cekinmiyoruz. Koru korune bagli oldugumuz bir dusuncemiz yok, bilimsel supheciligi de icimizde barindiriyoruz. Tum bunlari yaparken de okurlarimizi eglendirmeye de calisiyoruz. (Kendi kendime kendi kendimin propagandasini yapiyorum, Turk muyum neyim?)

EFT Nedir?  Faşizm nedir?  Özel Üniversiteler  Devlet Üniversiteleri  Türk Bilim Adamı

Neyse, idam cezasi ile ilgili yazdigimiz yaziya cesitli yorumlar geldi. Maddeler halinde cevap verelim:

1. Ekonometri kullanarak istedigimiz herhangi bir gorusu ispatlayabiliriz.

Siz ispatladiginizi zannederseniz ama ciddi bir akademik dergide makalenizi yayinlatamazsiniz. Ispat kelimesi cok guclu bir kelimedir. Ekonomide ispatlanabilir teorilerin sayisi sinirlidir. Ozellikle olculmesi cok zor olan kavramlarin ispatlamasindan akli basinda hic bir ekonomist bahsetmez bile. Idam cezasi ile ilgili calismalar hic bir seyi ispatlamamistir. Bu calismalarin yaptiklari "kanit" sunmaktir. Idam cezasinin caydiriciligi konusunda yapilan tum calismalara bakip, sunulan kanitlari inceleyip "gorus" bildirebiliriz ancak.

Yalniz bu gorus bildirme isini cogu Turk "aydinlarinin" yaptigi gibi hicbir bilimsel calismaya bakmadan iskembeden sallayarak gorus bildirme eylemi ile karistirmayiniz.

2. "empirik calismalar her zaman dogru olsaydi herhalde dunya cok farkli olurdu. En azindan ekonometri, finans profesorlerinden cok zengin cikardi."

Ekonometriyi hirpalamayi birakin artik. Empirik calismalar cevabini aradigimiz sorulara cevap veren en onemli araclardan bir tanesidir. Her zaman dogru sonuc vermeyebilir, ya verilerde bir problem vardir, ya dogru yontemler kullanilmiyordur, ya da mevcut yontemler yeterli degildir. Ama zaten hic bir ekonometrik calisma da %100 kesinlik ifade etmez ki. Hata yapabilecegini bastan ortaya koyar, hatta yapilan analizin hatali olma ihtimalini de hesaplayabiliriz. Genellikle hata yapilmis olma olasiligi %5'den veya %1'den az ise bir iddia da bulunabiliriz.

Sizin mantiginizi mahkemelere uygulasak ayvayi yemistik. Yanlis yere cezalandirilmis bir suru insan olduguna gore mahkemeler de bir bakima empirik calismalar gibidir. Ne yapalim o zaman, insanlari yargilamayi birakalim mi?

Bu arada profesorler arasinda en zengin olanlar tip ve finans profesorleridir, yaptiklari bilimsel arastirmalarin sonuclarini kullanarak zengin olan bir suru finans profesoru vardir. Mesela Fama, Thaler, Carhart, Siegel...

3. "İdam cezasının varlığında suçu işleyen katil teslim olmayı mı tercih eder yoksa cinayetlere devam etmeyi mi? Sanırım bu durum sonlu sayıda tekrar eden Prisoner's Dilemma çerçevesine oturuyor. Yani suçlu ve devlet sürekli sürekli non-cooperation halindeler.ABD'de seri katillerin sayısının dünyanın geri kalanındaki seri katillerdan fazla olması acaba böyle açıklanabilir mi?"

Guzel bir nokta. Idam cezasinin amaci sucu isleyenleri caydirmak degildir, zaten bunu basarmada basarisiz oldugu da acik degil mi? Idam cezasinin amaci suc islememis kisileri caydirmaktir. Sucu islemis kisinin teslim olmaktansa cinayetlerine devam etmesi ise suclularin idam cezasindan gercekten korktuklarini, keza idam cezasinin caydirici ozelliklere sahip oldugunu ima etmez mi?

Seri katillerin sayisinin ABD'de daha fazla olmasini ise idam cezasi ile aciklayamayiz. Birinci cinayeti isledikten sonra ortada tanik kalmadigi icin ikinci bir cinayet islemesine gerek kalmaz degil mi? Bu insanlari surekli bir sekilde cinayet islemeye iten baska faktorler olmali. Detayli analize girmeyecegim.

4. Idam cezasinin en fazla oldugu eyaletlerde cinayetler de daha fazla.

Etkili bir arguman gibi gorunuyor. Ancak cinayetlerin baska sebeplerden dolayi yuksek oldugu eyaletlerde kanun yapicilar cinayetleri azaltmak icin idam cezasini uyguluyor olamazlar mi? (Ekonomide biz bu tur durumlara ne ad veriyoruz bilen var mi aranizda?) Ekonometri de bu tur durumlarda guvenilir analizler yapan cesitli yontemler var.

5. "zihinsel engellilere yaşam şansı tanımasın ulusal otorite ve doğumdan hemen sonra engellileri öldürsün."

Yapilan yorumlar icerisinde en absurd olani bu idi. Zihinsel engellilerin kime ne zarari var, kimi oldurmusler. Biz burada ciddi suclar isleyerek buyuk negatif externality yaratan kisilerden bahsediyoruz. Bir insan zihinsel engelli olabilir, fiziksel engelli de olabilir, sisman da, zayif da, hatta uyusturucu da kullaniyor olabilir, veya escinsel de olabilir. Baska insanlara negatif etkisi olmadigi surece devletin bu durumlara mudahale etmesine karsi cikiyoruz.

6. "Rasyonel/ekonomik bir temele oturduğu sürece daha fazla toplumsal fayda üretmek için bireysel haklar en son noktasına kadar ortadan kaldırılabilir mi?"

Guzel bir soru ama konumuz disinda. Adam oldurmenin "bireysel bir hak" oldugunu zannetmiyorum. Adi suclara da idam cezasi verelim demiyorum.

7. "Ömür boyu hapis çok daha ağır ve çaydırıcı bir ceza olmaz mı?"

Omur boyu hapis cezasina carptirilmis kac kisinin "beni idam edin" dedigini dusunuyorsunuz? Idam cezasi omur boyu hapisten daha agir bir cezadir.

8. İdam etmek yerine ömür boyu hapiste tutsak (af olmayacağı varsayımıyla) daha doğru olmaz mı?

Ehrlich'in makalesinde analizini yaptigi konu da bu iste. Omur boyu hapis cezasi ile idam cezasi arasindaki fark. Ben bu noktaya deginmeyecegim ama.

Bundan 3 sene once Washington Eyaletinde bir seri katil yakalandi. Bu adamin 50 civarinda kurbani oldugu tahmin ediliyordu. Adam tir soforu, cesetleri her seferinde farkli yerlere gomuyor, o yuzden de yetkililerin kanitlayabildikleri 1-2 tane cinayet disinda diger cinayetleri aydinlatmalari mumkun olmuyordu. Onlara yardim edebilecek tek kisi katil cunku. Bu problemi nasil cozersiniz?

Cozum basit, adami idam cezasina mahkum etmek yerine omur boyu hapse mahkum ettiler ve adam da bunun karsiliginda kurbanlarinin cesetlerinin yerlerini gosterdi. Ne demek istiyorum? Idam cezasi savcilarin suclulara karsi kullanabilecegi cok onemli bir silah, olaylarin aydinlatilmasinda veya kanitlanmasinda kullanilabilir.

Son Soz:

Beni en cok hayal kirikligina ugratan insanlarin idam cezasini bir trajedi olarak gormeleridir. Amerika'da her sene ortalama kac kisi idam ediliyordur dersiniz? Peki trafik kazalarinda kac kisi yasamini yitiriyor?

Bence bu guzel ve ogretici bir yazi oldu. Cok zaman harcadim bu yazi icin ama belki bir kac okurumuzun gozunu bu yazi ile acmis olduk. Ustelik Cocuk Esirgeme Kurumuna bagis da istemiyorum bu yazi icin.

2 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Selam,

Lisede bir sömestirligine ögrenci mübâdelesi icin Türkiye'den gittigimde ödev olarak ölüm cezasini incelemistim. Bu cok amatörce arastirma 90'larin ortalarindan kalma tabii ama belirli verilerle ölüm cezasinin neden ekonomik olmadigini gösteriyor kanimca.

Fakat buna gecmeden önce ölüm cezasina kesinlikle karsi oldugumu, ve bu muhalefetin de ekonomik temellere dayanmadigini belirteyim. Cok klise bir laf olacak ama "Allah'in verdigi cani almak yetkisi"ni ben hicbir devlette ya da kurumda görmüyorum. Bir insanin hayatini elinden almak hic kimsenin vermeye yetkisi olmadigi bir karar. Bir katili asarken aslinda hümanist acidan ondan hicbir farkiniz kalmiyor. Istediginiz kadar asmanizi yasalara dayandirin. Hukuk devleti, adil bir devlet olusumu ancak "moral" acidan kendini katillerden, kendinde "can alma yetkisi"ni görenlerden soyutlayabildigi, "moral" olarak onlardan üstün oldugunu ortaya koyabildigi sürece gecerliligini koruyabilir. Katili asan devlet, aslinda görece bir deger cercevesinde o katilin seviyesine inmis oluyor ve aslinda misal aile meclisinde karar alip idama karar veren bir gruptan ideolojik ve "moral" acidan farki kalmiyor. Bunlar cok uzun felsefî tartismalar, fakat bu acidan karsiyim.

Bir de sunu söylemek istiyorum, hayatimin 60 yilini F tipi bir hücrede gecirmektense ölmeyi cidden tercih edebilirim. Bastan böyle gözükmüyor da bir 5-10 yil sonra insan herhalde cildirir zaten.

Benim düsüncem bu.

Neyse geleyim diger verilere.

Ortalama idam cezasi iyi halden saliverme olmadan ömür boyu hapisten %38 daha masrafli (Simdi asagidaki adrese baktim, bu oran %48'e cikmis, son 10 yilda idam masrafi artti demekki)

Kuzey Carolina eyaleti idam basina müebbet hapise oranla 2.16 milyon dolar zararda.

Florida idam cezasi basina 51 milyon dolar fazla ödüyor. Ayrica Floridalilar 1973.1988 arasinda idam cezasi basina 3.2 milyon dolar ödemisler (vergilerim nereye gidiyor? sorusu aslinda burada lazim iste).

Teksas'ta her idam cezasi 2.3 milyon dolara maloluyor.

O zaman idam cesidi olarak da sunlari incelemisim: Asmak (ben yazdigimda en son 1994'de Wyoming'de adam asmislar), kursuna dizmek (bu askerî bir versiyon), elektrikli sandalye (burada güzel bir not var: "Only greenhorns sit in the first row", cünkü cok berbat kokarmis, hay yarabbim), gaz odasi (bunu hâlâ kullaniyorlar, kerizler en son yanlis hatirlamiyorsam zavallinin birini 1 saatte öldüremediler), siringayla zehirlemek.

Idam cezasi hakkinda

http://www.deathpenaltyinfo.org adresinde güzel bilgiler var. Örnegin ne kadar masrafli oldugu
http://www.deathpenaltyinfo.org/article.php?did=108&scid=7#financial%20facts

bu adresten okunabilir. Bu idam cezasinin müebbet hapisten daha ucuz oldugu iddiasi maalesef bayagi yaygin, ama dogru degil. Bana biraz simdi Marmaris'te resim yapan malum pasamizin "asmayalim da besleyelim mi?" anlayisini hatirlatti.

Ha denebilir ki "burada bahsedilen idam prosedürünün tamami, yani mahkeme vs. de dahil bu masraflara". Valla öyle, evet, fakat "sipsak bes dakkada besiktas" versiyonu bir mahkeme ile masraflari kismak icin ayni gün adam asmak ne derece kabul edilir bilmiyorum sahsen.

Hazir konu (ve arada benim cenem) acilmis, Osmanli'da uygulanan idam cezalarini da yazayim:

Siyasî mahkumlar "yagli kement" ile bogularak öldürülüyorlar. Idamdan sonra "sifre" denen bir ustura ile basi gövdesinden ayriliyor, ya bir ibret tasinin üzerine koyuluyor, ya da sarayin kapisinin önüne atilirmis. Hatta Türkiye'ye yolunuz düserse bir gidin, Topkapi Sarayi'nda Bâb-i Humayûn kapisini gectikten sonraki avluda seng-i ibret vardir, yani ibret tasi.

Sabikali hirsizlar falan suc isledikleri semtte, bazen girdigi evin kapisnin önünde asiliyorlar, katiller iskence ile öldürülüyor.

Askerler (sipahi ve yeniceriler) kafa kesilerek öldürülüyor, cesetleri tas baglanip Sarayburnu'ndan asagi.

Iskenceyle idam cesitleri cok ilginc:

Cengel: Istanbul'da Eminönü'nde kalin kalaslardan yapilmis bir duvar gibi düsünün. Duvardan böyle kocaman kocaman cengeller cikiyor, baslari yukari kivrik, sivri. Mahkumu anadan üryan soyup ellerini ayaklarini baglayip makaralarla yukari cekiyorlar, sonra birden birakiyorlar, adam cengellere asili kaliyor, vücuduna saplaniyor cengeller. Isin kötü yani tabii cengele giriyorsunuz ama hemen ölmüyorsunuz cogunlukla, bayagi aci cekip cengelde duruyorsunuz öyle. Bu sekilde eskiyayi ve korsanlari idam ediyorlar. Kaptan-i deryalar Akdeniz'de seferden dönerken zâten gemilerin direklerine korsan asili girerlermis limana.

Carmih: Hristiyanlara özgü degil, bizde de var. Eskiya ve casuslari yapiyorlar, gene anadan üryan soyup, carmiha yüzükoyun asiyorlar, ama bitmiyor. Omuz baslari ve kicini bicakla oyup buralara iri yag mumlari dikip yanan mumlarla carmihi (ve adami) bir devenin üzerine koyup ibret-i alem diye sehirde gezdiriyorlar. Adam aksama hâlâ yasamakta inat ediyorsa asiyorlar.

Kazik: Cirilciplak soyup mahkumu ellerini ayaklarini baglayip bilek kalinliginda bir kaziga oturtuluyor, ekseriya omuzlari yarilip mum dikiliyor gene. Bu kazik olayininda baska incelikleri var. Ivo Andric'in ölümsüz eseri Drina Köprüsü'nde anlatilir, adami kaziga oturtmadan önce kic catalinin biraz üzerinden enine keseceksin, bir de ense altindan keseceksin enine, kazigi dikkatlice ic organlarina zarar vermeden yukari sokup ense altindan cikartacaksin. Adam bu sekilde kaziga gecmis bir halde ölene kadar kalacak, artik kan kaybindan ayni gün mü ölür, 3 gün mü dayanir, yukariya kalmis. Inanilmaz dehsetengiz bir sahne tabii.

Baska bir ceza: Top cezasi, 16.yy sonlarinda bostancibasi Ferhad Aga icat etmis bir defaya mahsus. Genc bir yeniceri bir imamin nikâhli karisini kandirip kacirmis, kadinin saclarini kesip oglan kiyafetine sokup yaninda gezdirmis falan. Adami Üsküdar'da yakalamislar, Tophane'ye getirmisler. Ferhad Aga cengeli, carmihi, kazigi falan az görmüs, oglani soydurtmus, bilek, dirsek, diz ve ayak mafsallarini cekiclerle kirdirip oglani yagli pacavralara sararak bir havan topunun namlusuna gülle gibi tiktirmis, sonra topu ateslemis, sonucu siz hayal edin.

Sanilanin aksine bugün bile bazi geri kalmis yabanî ülkelerde uygulanan recm cezasi (Hristiyan bir adamla iliski kuran kadini gömüp tasa tutma) Osmanli'da koca imparatorluk tarihinde sadece bi defa bir kadina yapilmis, bizde görülen bir olay degil yani.

Simdi bu cezalara bakip "vay biz Türkler ne vahsi bir irkmisiz" demenin mânâsi yok tabii. 16.yy'da Avrupa'da neler yapildigini anlatmama gerek yok sanirim. O dönemde bu isler böyle.

Fakat hosuma giden bir laf: "Hükmi sultan olmaz ise gelmez hata cellattan".

Murat Bardakci yazisi gibi oldu vallahi :)


Tekrar basa döneyim, bunlar isin geyigi. Benim elimdeki veriler idam cezasinin genis anlamda müebbet hapisten daha pahali oldugunu gösteriyor. Ben vergi veren bir vatandas olarak paramin böyle carcur edilmesini istemem sahsen.

Bu konuda bir istatistik yok elimde (zaten böyle bir istatistik var mi bilmiyorum) ama idam cezasinin potansiyel suclulari korkuttugunu sanmiyorum. Öyle olsa idam cezasi olan ülkelerde suc orani cok daha düsük olurdu ama degil. Tabii suc oranini etkileyen baska etkenler denklem disi birakilirsa vs.vs.

Bütün bunlar bir yana, basta dedigim gibi, felsefî acidan idam cezasinin bir devletin "moral" konumunu cok büyük hasara ugrattigini düsünüyorum. Idam cezasi müebbet hapisten kat kat ucuz olsa bile kabul edemem bu yüzden.

Selamlar,
Cüneyt

Adsız dedi ki...

Empirik calismalar hakkindaki goruslerinize katilmakla beraber sizin de bu tip bir calismadan yola cikarak tezinizi olusturdugunuzu ve "iskembeden atmadiginizi" belirtmek isterim. Yani ilk soyleminizde empirik bir calismanin yanlis sonuc verme olasiligina pek deginmemissiniz.

Ikinci yazinizda ise empirik calismalarin hepsinin dogru olmadigini ifade etmissiniz. Yani yanlis olma olasiligini dikkate almissiniz. (Haliyle)

Benim ifade ettigim sey ise Prof. Ehrlich'in calismasinin ABD'de belki gecerli olabilecegi ancak TC'deki sosyal ve diger yapilardan dolayi bunun uzerine bir tez kurulamayacagini belirttim. Yani ikinci yazinizdakiyle paraleldi dediklerim.

Son counter-argument'inizdan bir sey anlamamis bulunmaktayim. Ayriyetten Fama'nin da kac para kazandigini internetten bulamadim ancak benim kastettigim odul paralariyla degil, bir Warren Buffett gibi zengin olmakti.

Ayrica omur boyu hapis cezasina carptirilanlarin "Beni oldurun" demedigini nerden biliyorsunuz? Ancak bunu belki 2-3 hafta evden cikmadan, telefon, bilgisayar, kitap vs. kullanmadan yasayarak ogrenebilirsiniz. Hissettiklerinizi bir omurle carpin belki o zaman fikirleriniz degisir. Ancak bu benim "empirik" fikrimdir. Yanlis olma ihtimaline karsin, sizin kadar kesin konusmama mutevaziligini gosteriyorum.

Bunlarin disinda blog'unuzu devamli takip ettigimi ve buradan bir seyler ogrendigimi belirtmek isterim. Yorumlarim kirici olduysada kusura bakmayin.

Iyi calismalar,