Gecen gun Aksam gazetesine goz atiyordum. Huseyin Yildiz'in "Nasil Buyuyoruz?" yazisini gorunce once Ekonomix'e okkali bir kufur savurdum. "Iyi marifet isledin degil mi? Senin yuzunden Yasar Erdinc Aksam'dan kacti, yerine Huseyin Yildiz'i aldilar(bakiniz 1, 2, 3, 4, 5). Kina yak uzerine!" diye soylendim.
Hersey "Türkiye kesintisiz büyüme sürecinde ilk kez 5. yıla doğru gidiyor." lafi ile basladi. Buyume rakamlarina bakmadan yorum yapan insanlarda (yani kose yazarlarinda) ortak bir yanilgidir bu. Oysa Turkiye savastan sonra 1955-1978 ve 1981-1988 arasinda da kesintisiz buyumustur.
Hata muhtemelen suradan kaynaklaniyor: 1987'e kadar milli gelir istatistikleri senede bir yayinlanirdi. 1987'den sonra her ceyrek yayinlanmaya baslandi. Eger "Turkiye en fazla kac ceyrek kesintisiz buyumustur?" diye sorarsaniz sadece 87 sonrasindan ornek verebilirsiniz. Cevap 18 ceyrektir. "Turkiye en fazla kac sene kesintisiz buyumustur?" derseniz cevap 1955-1978 donemidir. Keske bunun farkinda olsak. Cehaletimizin ceremesini AKP goruyor. Muhalifler zannediyor ki adamlar mucize gerceklestiriyor. 5 sene kesintisiz buyume ha, ucuyoruz yahu, Avrupa Avrupa duy sesimizi!
VOB nedir? Taksi Şöförü A Tipi Yatırım Fonu Nedir? Olasılık nedir? Dışsallık Nedir
Olsun, herhes hata yapar dedim, okumaya devam ettim. Once"Türkiye ağırlıklı olarak üretim dışı unsurlarla büyüyor. " lafi biraz kafami karsitirdi. Bir ulkenin GSYIH'si o ulkenin toplam uretimidir. Demek Turkiye'nin GSYIH'si buyuyor, o zaman yaptigi uretim buyuyor, ama aslinda buyumuyor. Ilginc?
Bu mantik zinciri icinde kaybolmak uzereyken anladim ki yazar, sanayi disinda hic bir seyi uretim olarak gormuyormus. Hemen not aldim, diger ulkelerin istatistik kurumlarina bir e-mail gondereyim de rakamlarini duzeltsinleri diye.
Sonraki cumle soyleydi: "Büyüme rakamlarının içeriğini analiz ettiğimizde görüyoruz ki, sanayiinin (yani üretimin) büyümeye katkısı halen çok sınırlı kalıyor. " Ben de baktim, Huseyin Bey hakliymis: 2002'den bu yana ekonomimiz %34.3 buyumus, sanayideki buyume ise %35.4 ile bunun gerisinde kalmis. Cok fena.
Asil can alici kisima geliyoruz: "Yani, büyümeyi üretim değil hizmetler ve ithalde alınan vergiler sağlıyor."
Iste o zaman jeton dustu. Aslinda nicedir supheleniyordum, emin olamiyordum. Demek ki "bu buyume rakamlari sisirilmistir, buyumeyi yaratan ithalat patlamasidir" derken kastedilen ithalat vergisi imis. Buyumeyi yaratan ithalattir derken insanlar ithalat vergisindeki artisa bakiyorlarmis.
Derin bir nefes alip kendi kendime dusundum. Milli gelirin uretim tarafi kabaca dort kisimdan olusur: tarim, sanayi, hizmetler, ve ithalat vergisi. Diyelim ki sanayide uretim yapan bir firma disaridan 50 birimlik ithalat yapip uzerine 50 birimlik katma deger koyup (bunun 20 birimi isci ucreti, 30 birimi kar olsun) 100 birime satiyor. Ulkenin toplam milli geliri (uretimi) 100-50=50.
Diyelim ki devletimiz tuttu ithalata 10 birimlik vergi koydu. O zaman ne olacak? Sanayici ithal mala 50 degil 50+10=60 birimlik para verecek. Yarattigi katma deger 100-50=50 yerine 100-60=40 olacak. Alinan vergi kadar azalacak yani. Ulkenin toplam milli geliri 40+10=50 (sanayi+ithalat vergisi). Degismemis. Bak su ise?
Neden? Cunku ithalat vergisi uretim yaratmaz! Yapilan uretimden devlet pay alir. Mesela firmanin elde ettigi kar azalir (30-10=20) . Hepsi bu.
Ithalatin milli geliri ithalat vergisi araciligi ile arttirtigini dusunuyorsaniz su soruyu sorun kendinize. Devlet, yarin obur gun cikip da ithalat vergilerini sifirladi diyelim. Topladigi ithalat vergisi sifira indi. Ulkenin uretimi, azalan vergi kadar duser mi? Vergiyi yukseltse milli gelirimiz artar mi?
O vergiyi devlete odeyen biz degil miyiz? O zaman verginin miktari pastanin buyuklugunu mu etkiler yoksa pastanin nasil paylasildigini mi?
Mesele suradan kaynaklaniyor bence:
Uretmek icin yatirima, yatirim icin kaynaga ihtiyac vardir. Turkiye'nin tasarruf orani dusuk oldugu icin, bu kaynagi yurt ici tasarruflardan saglayamiyor. Yabanci kaynaga, yani yabanci sermayeye ihtiyaci var. Gelen yabanci sermaye ile yatirim ve uretim finanse ediliyor. Artan uretim ve gelir ile birlikte ithalat da artiyor.
Biz olaya tersden bakmaya alistigimiz icin "Yaa gordugunuz mu, ithalat arttigi icin milli gelir artiyor" diyoruz. Sonra bunun muhasebesini ithalat vergisinde ariyoruz. Pes dogrusu!
Peki bu gidis iyi gidis mi? Nereden baktiginiza bagli. Ne yapalim ic tasarruflarimiz dusuk deyip, kendi yagimizla kavrulmak demek, %4 ortalama buyumeye razi olmak demektir. Bu sayiyi nereden cikardigimi gormek icin bakiniz: http://iktisatyazilari.blogspot.com/2006/08/yabanci-sermaye-buyumeyi-engeller-mi.html
Ic tasarruf oraninin artmasini ben pek mumkun gormuyorum. Nasil artacagini bilen varsa soylesin. Geriye tek sey kaliyor, disaridan kaynak saglamak, yani cari acik vermek. O zaman da bizim buyume hizi, yabanci sermayenin davranisina bagli oluyor. Ekonominin kirilgan olmasi bu yuzden.
Basta Cin olmak uzere Guneydogu Asya ulkeleri (G. Kore, Tayvan, eskiden Japonya) buyumek icin yabanci sermayeye ihtiyac duymuyorlar, cunku kendi tasarruf oranlari %40-50 falan. Onlarin hassas noktasi tam tersi. Disaridan, urettikleri mallar icin, talep bulmak. Ekonomide hic bir zaman bedava yemek (free lunch) yoktur. Neyse bu konuyu baska bir yazimiza birakalim.
Bir yol daha var, ama bu uzun vadeli dusunme gerektiyor - yani tam bize gore. Ulkenin verimliligini arttiracak politikalar izlemek, makro sorunlarimiza mikro cozumler (Iktisat nedir) bulmak. Mesela
ulkemizdeki is ortamini dunyada 91. siradan ilk 20'ye cikarmak (bakiniz: Doing Business in Turkey, World Bank), ulkede hukukun ustunlugunu, siyasi istikrari, rekabet ortamini, altyapiyi tesis etmek vs vs. (bakiniz: Ugur Gurses, Radikal, 18 Eylul 2006 ve Worldwide Governance Indicators, World Bank).
Ama her seye "yuksek faiz, dusuk kur" diye karsilik vermek daha kolay ve seksi iken kim takar bunlari degil mi?
3 Yorum Var.:
Huseyin Yildiz'in yazisini ben de gordum ve senin yazdiklarina benzer seyler yazacaktim ama adamin yazisinin yanina resmini de koymuslar. Vucut kimyam bozuldu bir an. Kendi kendime "Simdi soylediklerimizi yanlis manlis anlar, adamlarina bizi kursunlatir" dedim ve yazmaktan vazgectim.
Sana da gecmis olsun artik!!!
Saka bir yana Huseyin Yildiz da olan "uretim fetisine" Hindistan da da rastladim. Hintliler bildiginiz uzere service center offshore isinde bir numaralar ama Hintli yetkililer "iyi guzel de imalat yapmiyoruz yahu" diye uzulup duruyorlar. Ilginc degil mi?
Duzeltme:
Yukaridaki yazi bana degil, Ekonomix'e aittir. Ben Huseyin Yildiz'in her soyledigine katiliyorum; hatta odamin duvarinda posteri bile asilidir.
Epey zaman geçmiş ama napim ben şimdi gördüm hemen cevap veriiim.
İ.Hüseyin YILDIZ yani İmam Hüseyin YILDIZ Tunceli ilimizin Kamer Genç den sonraki armağanıdır. Efenim kendileri AÜ SBF yani Mektebi Mülkiye mezuniyeti ertesi, Kemal KILIÇDAROĞLU hemşehrisi gibi Maliye Bakanlığına hem de hesap uzmanı olarak -tabiiki sınavla- kapağı atmıştır. Hesap Uzmanları derneği degisi gibi yerlerde editörlük yaparak yöresine has örgütcülük işinde de başarılar göstermiştir.
Bir Çukurova Holding denetlemesinden sonra istifa ederek Çukurova Holding A.Ş. firmasında vergiler ve vergi bürokrasisinden sorumlu olarak kariyerine tekrar başlamış, o günlerde de devletle vergiyle başı dertte olan şirkette basamakları- yüksekten başladığı için olsa gerek-hızlı tırmanmıştır.
Yorum Gönder