Hurriyet "Zengin ve Yolsulun egitim harcamalarinda 18 kat fark" baslikli bir haber yapmis. Haberde en zengin yuzde 20'lik kesim ile en yoksul yuzde 20'lik kesimin yaptigi ortalama harcamalar karsilastirilmis. Basligi okuyan Turkiye'nin en yoksul kesiminin acaip bir dezavantaj icerisinde oldugunu dusunur. Birincisi 18 katlik rakam yanlis. Niye yanlis? Cunku egitim harcamalarinin icerisine devlet tarafindan saglanan BEDAVA egitim hizmetleri dahil edilmemis. Vatandas BEDAVAya aldigini zannettigi egitim icin de vergi olarak bir rakam oduyor; ayni egitimi alan (veya bu egitimi almak yerine ozel okullara giden) zenginler vergi olarak daha fazla bir rakam oduyor. Yoksul vatandaslari ise cok cuz-i bir miktar vergi odeyerek odedikleri paradan cok daha fazla degerli bir egitimi satin alabiliyorlar.
Eger zengin ve yoksulun egitim harcamalarini karsilastirmak istiyorsaniz yapmaniz gereken iki sey var: birincisi egitim vergilerini de isin icerisine katacaksiniz, ikincisi yapilan toplam egitim harcamalarinin alinan egitimin kalitesine oranina bakacaksiniz. Bunlari yaptiginiz zaman aradaki farkin 18 kattan daha az oldugunu goreceksiniz.
Devalüasyon Nedir Verimlilik Nedir Altın Yorumları Hedge Fon Nedir Resesyon Nedir Nükleer Santraller
Haberdeki talihsiz nokta ise gazetecinin yaptigi su aciklama:
"Bu arada eğitim harcamalarındaki bu adaletsizliğe bir de Türkiye'de ailelerin eğitim için daha az para harcamaları ekleniyor. Eğitime ayda sadece 11.4 milyon YTL harcayan en yoksul kesimin içki ve sigara harcamaları ise 91.1 milyon YTL'yi buluyor. En zengin yüzde 20'lik dilimin içki ve sigara harcamaları ise 256 milyon YTL ile eğitim harcamalarına yakın seyretti."
Bu gazeteci arkadasimiz egitim harcamalarindaki oransizligin adaletsizlik oldugunu soyluyor. Bu gazeteci arkadasimiz adalet kavrami ile esitlik kavramini karistiran, turkceden nasibini almamis bir arkadasimiz. Adaletsizligin nerede oldugunu biz soyleyelim. Adaletsizlik yoksul ailelerin paralarini cocuklarinin egitimi icin harcayacaklarina gidip ICKI VE SIGARAya harcamalaridir. Bu cocuklarin gelecekte basarili olabilmelerinin en kestirme yolu iyi bir egitim almalaridir. Anne ve babalari bu konuda ellerinden geleni yapmadiktan sonra devletten cok bir sey beklememek gereklidir. Yine de devletin bu cocuklara anne ve babalarindan daha fazla para harcadigi asikar degil mi? Devlet de parayi agactan toplamiyor, cok kazanan cok vergi veren vatandaslardan topluyor. Demek ki ortada bir adaletsizlik varsa bu zenginlere yoksullar tarafindan yapilan adaletsizliktir.
Maalesef Turkiye'de gazeteciler tarafinda takdir edilmek icin sorumsuz ve yoksul olmak gerekiyor.
2 Yorum Var.:
Zaman zaman medyamızda bu tür haberlere maalesef rastlanıyor.Tabii benzer haberleri yapan arkadaşlar, kavramları okadar keyfi ve felsefi bağlamlarından kopuk kullanıyor ki, bu türden haberleri okuyan ortalama birisi "adalet" , "eşitlik" , "iyi-kötü" , "doğru-yanlış" vs...gibi hayati anlamlara sahip olan kavramlar arasında hemen hemen hiçbir ayrım oluşturma gayretine girmeden, böyle bir ayrım yapılması gerektiğinden habersiz ve yapılan bilinçli (yahut cehalet sebebiyle) dezenformasyon ile yıllardır birbirine karıştırdığı birçok kavramın birbirine karıştırıldığının farkında olmadan hayatına devam etmektedir, sabah kalkmaktadır, ekmek almaktadır, işe gitmektedir, yemek yemektedir, uyumaktadır...
Geçmişte yapılan benzer bir habere, "ADALETSİZ DAĞILIM ARGÜMANI" başlığı adı altında, şu yorumu yapmışım ;
İnternethaber'de bugün bir manşet atıldı ; "ADALETSİZ DAĞILIM" .
İçeriğini görmek isteyenler ; www.internethaber.com adresi,ekonomi bölümüne bakabilirler.
Kısaca gelirin adaletsiz dağılımından,zengin ile fakir arasında farkın çok açıldığından falan bahsediyordu.
Bunun için araştırma şirketinin kullandığı veriler bildiğiniz gibi klasik en yoksul %20 ile en zengin % 20'ye giden gelir karşılaştırmaları veya toplam pastadan aldıkları paylar şeklinde.
Bu ülkede sinirimi bozan şeylerden biri de sürekli birilerinin bazısından daha çok kazanmasının 'adaletsizlik' olarak gösterilmesi.
İki türlü adalet vardır.Birincisi USULİ ADALET,ikincisi SOSYAL ADALET.Başta aydınlarımız olmak üzere toplumun geniş bir kesiminde zengin ve fakirin arasındaki uçurum bize hep "Adaletsizlik" olarak gösterilir.Niyetler tam olarak o olmasa bile bu çok sinsi bir kandırmacadan ibarettir.
Gerçek adalet usuli adalettir.Şayet birileri zor kullanmadan,hırsızlık yapmadan tamamen karşılıklı rızaya dayalı alışverişlerinde bir gelir elde etmiş ve çoğu insandan daha zengin olmuş ise buna adaletsizlik demek aslında gerçek adaletsizlik olur.
Örneğin Bill Gates Konya'daki sokak dönercisinden daha zengindir.Bu ille de ortada bir adaletsizlik olduğunu mu gösterir? Yoksa insanlığa diğer insanlardan daha fazla faydası dokunduğunu ve buyüzden daha zengin olduğunu mu gösterir?
Evet Coca-Cola'nın sahibi çoğu insandan zengindir.Fakat onun zenginliği tüm insanların coca colayı çok sevmesinden kaynaklanmaktadır.
Bu adaletsizlik midir?
Ayrıca önemli olan uçurum farkları değil insanların parasıyla neler alabildiğidir.Yani "kişi başına satınalma gücü".İşte eğer bu tür verilere bakarsak (DB veya BM kaynaklı raporlar ve daha birçok araştırma) dünyada özellikle son 30 yıldır (aslında 1900'lerin başından beri) küreselleşmenin de etkisiyle fiyatların yoğun bir biçimde düştüğünü göreceksiniz.Tabii enerji fiyatları hariç.Bu da fakir tabir ettiğimiz insanların daha çok tüketebilmesi ve hayat standartlarının yükselmesi demektir.
Genellikle 'sosyal adalet' gerçek adalet gibi algılandığından bü tür kavram sapmaları maalesef ülkemizde yaşanıyor.
Referans gazetesinden Eser Karatas da sigara ile egitim harcamalari hakkinda guzel bir yazi yazmis.
http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=50314&ForArsiv=1
Yorum Gönder