1. Öncelikle yapısal sorunlar karşısında para politikalarının etkisi kısa dönemde geçerlidir. Yani, kısa dönemde işsizlikle enflasyon arasında bir ilişki kurulabilse bile uzun dönemde Philips eğrisi diktir(=natural rate of unemployment).
2. Causality tek taraflıdır. Yani, işsizliği aşağıya çekmek için uygulanan genişlemeci politikalar uzun dönemde enflasyonist etki yapar. Ancak tam tersi mutlaka geçerli olacak diye bir kural yoktur. Örneğin enflasyonu düşürmek için uygulanan heteredox reçetelerde net etki sıfırdır. (Bkz. İsrail).
3. Enflasyonu aşağıya çekmek, enflasyonun tipine göre (düşük, makul, kronik, hiper) değişik politikalar uygulanacağı için işsizlik üzerinde negatif etki de yapabilir (sıkı para politikası), pozitif etki de yapabilir (döviz kuruna endeksli programlar).
4. Gelelim konunun Türkiye bağlamında değerlendirilmesine:
Bakınız Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan 2004 yılında ne demiş:
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'na da seslenen Başbakan Erdoğan, "1 milyon 400 bin üyeniz var. Her biriniz bir kişi istihdam etse 1 milyon 400 bin işsize iş bulunmuş olur."
Bu hipotez çeşitli vesilelerle bir kaç kez daha AKP tarafından dile getirildi. Ancak gerek Başbakanın gerekse bu hipotezi dile getiren kişilerin Philips eğrisi konusunda teorik bilgi sahibi olduklarını sanmıyorum.
Bu reçete ile tavsiye edilen şey doğrudan doğruya "gizli işsizlik"tir. Türkiye gibi tarım nüfusunun büyük bölümünün gizli işsiz olduğu, benzer durumun KİT'lerde de söz konusu olduğu bir ekonomide (kayıt dışı ekonomiyi de göz önüne alırsak) açıklanan işsizlik oranının çok anlamı olduğunu düşünmüyorum. Mutlaka bir anlamı vardır, ama ekonomistler tarafından (medyayı saymıyorum) sahip olduğu anlamdan daha fazla önemsendiğini, ciddiye alındığını düşünüyorum. İşsizlik rakamından daha çok istihdam rakamının, özellikle de tarım-dışı istihdam rakamının takip edilmesi gerektiğine inanıyorum. Mutlaka da işsizlik oranı takip edilecekse kentsel kesim tarım-dışı işsizlik oranını takip etmekte fayda görüyorum.
Ek olarak, Türkiye gibi uzun dönem para politikalarının etkisiz olduğu ve kronik enflasyonun sosyal tercihler neticesinde sürdürüldüğü bir ülkede Philips eğrisi anlamlı değildir. Ancak ekonomik normalizasyon sürecinin tamamlanmasından sonra böyle bir model geliştirilebilir.
Tarımdaki istihdamın son dört senede aynı kaldığını farzedelim. Bu durumda işsizlik oranının nerelere düşeceğini küçük bir excel çalışmasıyla yapabilirsiniz. Bu durumda biz işsizilik düşüyor diye sevinecek miydik? Bu sadece kendimizi kandırmak olurdu. Çünkü en az seksen senedir ertelenen bir normalizasyon sürecinden ilelebet kaçamayız. Aşırı kalabalık tarım nüfusunu sanayiye ve bilgi toplumuna transfer edememenin sancılarını uzun dönem pansumanla geçiştirdik ve o yara kangren oldu. Dolayısıyla bugünkü süreç daha acılı gerçekleşiyor.
5. Son olarak bunu Ekonomix yazdı ama tekrar etmekte fayda görüyorum: Türkiye'de son dönemde yaşanan durum Keynezyen politikaların tam tersidir: Kamu harcamaları kısmıştır, maliye ve para politikaları disiplin altına alınmıştır, enflasyon düşmüş, ekonomi büyümüş, gerçek istihdam artmıştır. Buradaki pozitif faktör yapısal reformlarla sağlanan kredibilite artışıdır. Meselenin daha detaylı anlaşılması için Merkez Bankasının yayınladığı her yayının didik didik okunmasını tavsiye edebilirim.
Bu arada unutulmasın, ekonomik gelişmenin en gecikmeli yansıyacağı değişken istihdam rakamlarıdır. Çünkü bir makina satın almak bir kişiyi istihdam etmekten daha kolay, daha verimlidir. O açıdan "büyüyoruz ama işsizlik düşmüyor" feryatları anlamsızdır.
Not: Ben Ekonomix'ten farklı olarak, genel işsizlik oranlarının da yükselmeyeceğini, 2006 Eylül'den itibaren hissedilir bir şekilde düşeceğini tahmin ediyorum.
2 Yorum Var.:
Galiba Keynezyen teori deyince farkli seyler anliyoruz. Oncelikle sunu belirtmeliyim ki keynezyen bakis acisinda yapiskan fiyat ve ucret politikalarinin getirdigi sonuclar vardir. Keynez aktif politika uygulanmasini her zaman savunmustur. Ancak bu gevsek para politikasinin sonucu sunlar olur diyerek bir cikarim yapmak ve bu olmadigi icin keynezyen teori bu doneme uymaz demek iddiali bir yaklasim. Belki orta noktada bulusabiliriz dusuncesiyle keynezyen teori ne der bunu en yetkili agizlardan birinden okuyalim isterseniz:
http://www.econlib.org/library/Enc/KeynesianEconomics.html
Ayrica onceki yazilarda belirttigim statik dinamik ayrimi da buradan daha net ortaya cikar.
Bilimsel cercevede beyin gidiklayici uretime ve paylasima devam. Yazilarinizi begenerk okuyoruz.
Ben de tam olarak "yapışkan fiyat ve ücret politikalarının" sadece kısa dönem için söz konusu olabileceğini, uzun dönemde fiyatlara yansıyacağını söylemek istiyorum. Üstelik enflasyon oranı makul seviyelerin üstüne çıktığında bu short-term iyice shorter term halini alır, çünkü fiyatlar yapışkan-sticky değil aksine çok oynaktır. Unutmayalım Türkiye hala yüksek enflasyonun olduğu bir ülkedir. Fiyatlar da normal bir ekonomiden daha hızlı değişmektedir.
Yorum Gönder