Sistematik problem Yunanistan’da vardır. Ben oradan örnek vereyim. Yunanistan’da konuştuğum Yunanlı hocalar dayağın öğrencinin eğitiminin ve disiplininin bir parçası olduğunu düşünüyorlar. Kimi hocalar kendilerini en çok dayak attıkları öğrencilerinin sevdiğini söyleyerek övünüyorlar, kimi hocalar da “biz babasından ve annesinden daha az dövüyoruz” diyerek konunun önemsiz olduğunu söylüyorlar. Ayrıca Yunanistan’da dayak olayı sadece okulla da sınırlı değil, dayak önce evde başlıyor, evden sonra okulda, okuldan sonra askerde, sivilde ise polisler tarafından özlem duyanlara dayak atılıyormuş. Yunanlılardaki çağdışılığı görüyor musunuz? Amerika’da bir öğrenciye elinizi kaldıracaksınız, bırakın meslekten atılmayı darp etmekten bir kaç yıl hapis yatarsınız.
Sanki çocukları disiplin etmenin başka yolu yok. Dayakçı Yunanlı hocalar da geçmişin dayak yiyen öğrencileri, ne gördülerse onu uyguluyorlar. Yarın, bugün dayak yiyen öğrenciler büyüyüp polis olacak, asker olacak, öğretmen olacak, işkenceye devam edecek. Kültür dedikleri bu olsa gerek. Bu işkence zincirini kırmanın yolu ise bugünün zorbalarını işkence yapmaktan caydırmaktan, eğitmekten geçiyor. Öğretmenleri, askeri, polisi nasıl eğiteceğiz, nasıl disiplin edeceğiz?
Tabii bunlar Türkiye’nin sorunları değil, bahsettiğim kahpe Yunanistan’ın sorunları. Herkesin problemi kendini bağlar. Bir de Yunanlıların rüşvet ve vergi kaçırma gibi problemleri vardı. Sanırmısınız ki bu problemlerin çözümü birbirinden bağımsızdır. Birini çözen diğerini de çözer. Problem çözümün ne olduğunda...
0 Yorum Var.:
Yorum Gönder