“Reisicumhur Gül: Bana verilen brifinge göre Kuveyt’in önümüzdeki dönem gündeminde 400 milyar dolarlık harcama-yatırım olacak.
Vahap Munyar: Buradan Türkiye’ye ne kadar pay düşer?
Reisicumhur Gül: Kuveyt, yatırım için öncelikli 3 ülke ilan etti. Bunlar Çin, Türkiye ve Hindistan. Türkiye’de zaten büyük yatırımları var.”
Arap sermayesi seçmenlerinin büyük bölümü IMF karşıtı olan, hem geçmişe hem de Arapların petrol zenginliğine özlem duyan Türkiye’de özellikle muhafazakar müslümanların iktidara gelmesiyle IMF’ye ve batı sermayesine alternatif olarak gündeme getirilmeye başlandı. Özellikle AK partı içerisinde buna gerçekten inananlar var, ve görünen o ki Reisicumhur Gül’ü de “verdikleri brifingle” ikna etmişler ve bunun neticesinde ortaya bir gezi çıkmış.
Reisicumhur Gül AK partinin içinden gelen biri olarak bu tür söylemlere oldukça açık bir kişi, ancak Suudi Arabistan’da İslami Kalkınma Bankasında da 8 yıllık bir iş tecrübesine sahip olduğu için Arap sermayesine uzaktan aşinalığı var. Yıne de Abdullah Gül’ü bağımsız bir uzmandan ziyade AK parti hükümetinin bir uzantısı olarak görmek daha doğru olacaktır. O yüzden söylediği sözlere temkinli yaklaşmamız ve amacımız propaganda veya gizli reklam yapmak değilse bu iddiaların doğruluğunu kontrol etmemiz bir gazeteci olarak görevimizin bir parçasıdır. Bir önceki yazımda Radikal Gazetesinden Mahfi Eğilmez’in yazısında kullandığı verilen doğru olmadığını göstermiştim, (Mahfi Egilmez'in diger bir yanlisi) acaba Vahap Munyar önümüzdeki dönemde Kuveyt kaynaklı 400 milyar dolarlık yeni kaynak bilgisi verirken bu rakamları doğrulamış mıdır?
Tutumluluk Inovasyon örnekleri Türev Konu Anlatımı EFT Nedir Olasılık nedir Ekonomi Nedir Hisse Yorumları Bilinçli Tüketici
Bu sorunun cevabı neden önemli onu açıklayalım. Ortada gerçekten 400 milyar dolarlık yeni bir kaynak var ise ve bu kaynak da öncelikli olarak Çin, Hindistan ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde değerlendireceklerse buradan Türkiye’ye en muhafazakar tahminle bir 20 milyar dolar gibi kaynağın önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde uzun vadeli olarak gelmesi beklenir. Bunun bir neticesi olarak hem ülkemiz çok daha hızlı büyümeye başlar, hem de batılı ülkelere olan finansal bağımlılığımız azalır. Bizim için oldukça kazançlı bir durum yani. Öte taraftan ortada böyle bir kaynak yok ise ve devlet büyüklerimiz bir an önce IMF ile anlaşıp ülkede istihdam yaratacak kaynakları devreye sokmayı geciktirmiş olacaklardır. Tabii IMF ile anlaşmak gibi niyetleri baştan yoksa ve Arap sermayesini sadece dikkatleri dağıtmak için bir araç olarak kullanıyorlarsa durum değişir. Yine de politikacıların gerçek niyeti her ne olursa olsun Vahap Munyar gibi bir gazetecinin yazısını yazmadan önce bu işin aslı astarı var mı diye araştırması gerekirdi.
Biz burada sizlerle araştıralım. Önce Kuveyt nasıl bir ülkeymiş o konuda bilgi toplayalım. Kuveyt yaklaşık 3 milyon nüfusa sahip küçük bir ülke imiş ve bunun 2 milyonunu yabancılar oluşturuyorlarmış. Hakiki Kuveytli 1 milyon kişi varmış ve neredeyse ülkedeki 600 bin Hintlilere kıyasla azınlık olacaklarmış. GSYH rakamları $160 milyar civarında olan Kuveyt gelirlerinin yarısını petrolden sağlıyorlarken, petrol gelirlerinin yaklaşık %10’unu “gelecek nesiller” için bir kenara koyuyormuş. Yani Kuveyt’in her sene $10 milyar civarında yeni bir kaynak yarattığını söyleyebiliriz. Wikipedia Kuveyt’in elindeki toplam yatırım yapılmış paranın $208 milyar olduğunu da belirtiyor. Bu rakamın doğruluğunu başka bir kaç kaynaktan da kontrol edeceğiz.
Kuveyt’in elindeki paraları yöneten kuruluş “Kuwait Investment Authority” olarak biliniyor ve dünyada kurulmuş ilk ulusal servet fonu imiş. Ulusal Servet Fonları hakkında en detaylı bilgilere ulaşabileceğimiz adreslerden bir tanesi Ulusal Servet Fonu Enstitüsü'dür. SWF Institute Kuveyt Yatırım Fonunun $202,8 milyar dolara sahip olduğunu belirtmiş. Mart 2007’de Kuveyt Yatırım Fonunun yönetimi altında $213 milyar dolar olduğunu Spiegel’de yayınlanan bir haberde görüyoruz. Forbes’daki şu haberde ise 2008’in sonunda Kuveyt’in elindeki servetin toplamının $171 milyar olduğunu görüyoruz . Ancak bunda hem borsalardaki düşüşün hem de Amerikan dolarının 2008’in sonunda avroya karşı şimdikinden daha yüksek bir seviyede olmasının da önemli bir etkisi var. Eylül ayının sonunda yayınlanan başka bir yazıda ise Kuveyt’in yatırım fonundaki miktarın $200 ile $230 milyar arasında olduğunun tahmin edildiği belirtiliyor. Biz de bu görüşe katılıyoruz, diğer kaynaklardan duyduğumuz rakamları da tutuyor.
Özetleyecek olursak Kuveyt’in 45 senede biriktirdiği ve yaptığı yatırımlardan elde ettiği kazançların toplamı yaklaşık $220 milyar gibi bir rakam imiş. Her sene de buna yaklaşık $10 milyar civarında taze kaynak ekliyormuş. Petrol fiyatlarının yüksek seyrettiği zamanlarda böyle tabii, 2009 yılında muhtemelen daha düşük bir rakamı aktarmışlardır. Ancak görünen o ki bulduğumuz rakamların hiç birisi Kuveyt’in önümüzdeki dönemde “yeni” kaynak olarak $400 milyar gibi bir rakam yaratacağını söylemiyor, ima bile etmiyor. Bu rakamın nereden çıktığını bilemiyorum. Keşke Vahap Munyar Kuveyt gezisine çıkmadan önce internette ufak bir gezinti yapıp bizim yukarıda verdiğimiz bilgileri toplamış olsaydı ve Reisicumhur’dan $400 milyar rakamının nereden ve nasıl geldiğini açıklamasını isteseydi.
Ben bu rakamlardan ne anladığımı söyleyeyim. Kuveyt Yatırım Fonunun eline her sene yeniden yatırım yapabileceği $20-25 milyar arasında yeni fon geçmektedir (bunlar ellerine geçen kar payları, faizler, ve fona aktarılan petrol gelirleridir). Profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmekte olan bu fonlardan ise Türkiye’ye gelecek miktar $2-3 milyarı geçmez. Çin ve Hindistan gibi şimdiki kriz ortamında dahi %9 hızlarla büyüyen ve her biri 1 milyardan fazla tüketiciye sahip ülkelere yatırım yapmak Türkiye gibi kriz ortamında %6 küçülmüş, ortalamada da %4 civarında bir hızla büyüyen vasat bir ekonomiye yatırım yapmaktan daha cazip değil midir? Yapacakları yatırım da doğrudan sermaye girişi olmayacak, büyük olasılıkla muhafazakar davranıp bir kaç yıl vadeli devlet tahvili almaktan öteye geçmeyecektir. Yine de bu burun kıvırılacak bir fırsat değildir, nerede sermaye varsa oradan ülkemize aktarmanın bir yolunu bulmamız gerekir. Ancak Kuveyt’ten gelebilecek $2-3 milyar için IMF ile anlaşmayı savsaklamak ve ertelemek ülkemizin ihtiyacı olan istihdamı ertelemekten başka bir anlama gelmemektedir..
2 Yorum Var.:
adamlar gelecek kusaklari dusunup uzun vadeli plan yaptiklarina gore, muhtemelen onumuzdeki donemden kasit 20-30 senelik bir donem. 400 milyar dolar da o surede yapilacak yatirimlarin toplami olsa gerek. o zaman hesap tutuyor.
Ben burada DR. İnan Doğan'a katılmıyorum. Tek başına İmf anlaşması üzerinde büyüme ve ülke geleceğini kurgulamak sonucta İmf ile ilgili kac anlaşma ve kac kaynak girişi olduğunu incelerse bizim için Türkiye'deki en önemli sorun ülkeyi yönetmekle mukellef kurum ve şahısların kişisel yada baglı bulundukları siyasi görüş veya oluşumların ötesinde bir bakış açısıyla ülke ekonomisini geliştirebiliriz.
Fitch not artırımını iyi okumak gerekiyor . Türkiye hakettiği notu alamamasının altında yatan gerçek ekonomik değil siyasi o yüzden bence 40 milyar dolardan daha önemlisi ülkedeki huzur ortamını artırabilirseniz ülkeyi üst basamaklara çıkartabiliriz.
Tüsiadın tüm üyelerinin neden İmf kaynağına bu kadar Türkiye'nin ihtiyacı olduğu konusuna gelirsek düşünülmesi gereken nokta burada
Yorum Gönder