Terore Adim Adim Cozum

Dunden beri teror konusunu isliyoruz. Bu konuda 3 yazi yazildi (teror biter mi, teror nasil cozulur, teror nasil cozulmez), 40 civarinda yorum yapildi, isler arapsacina dondu. Siyaset meydani gibi her kafadan bir ses cikiyor. Bizim uzmanlik alanimiz ekonomi ve insanlarin ekonomik davranislari. O yuzden teror konusu da uzmanlik alanimiza teget geciyor.

Konuyu toptan tartismak yerine farkli bir yontem izleyip basamak basamak tartismayi denemek istiyorum bu sefer. Sizin katiliminiz sart. Ortak bir fikre yaklastiktan sonra bir sonraki asamaya gecmeyi planliyorum.

Ilk asamada tartismak istedigim su: teror (veya Kurt sorunu) probleminin cozumu sonucunda asagidakilerden hangileri saglanmalidir?

a. Ulkede ayrilikciligi (Turkiye topraklarinda bir Kurt devletini) destekleyen Kurtlerin orani %10'un altinda olmalidir.
b. Teror saldirilarinda sehit olan asker sayisi senede 10'u gecmemelidir.
c. PKK mensubu teroristlerin sayisi 1000'in altinda olmalidir.
d. Bolgenin kalkinma hizi ulkenin kalkinma hizindan fazla olmalidir.
e. Kurt devletine verdigimizden (x km2) daha fazla toprak verilmemelidir.
f. Kuzey Irak'ta Kurt devleti kurulmamalidir.
g. Kuzey Irak'ta Kurt Devleti kurulmus olmalidir.

Rakamlari degistirebilirsiniz veya eklemeler yapabilirsiniz. Yorumlarinizi bekliyorum.

Borsa nedir?
GSYH, CPI ve GSYH Deflatoru
Fraktal nedir?

15 Yorum Var.:

Özkan D. dedi ki...

ekonomix hocam,
bölgenin kalkınmamış olması herkes tarafından bu olayların baş sebebi gibi gösterilmekte.. şu anda türkiyenin en fakir bölgesi doğu karadeniz (diye biliyorum ) neden silahlanmıyorlar ?? Ümit özdağın güzel bi tespiti var. kürtlerin bilinç altında mazlum psikolojisi yerleştirilmiş. başına saksı düşse ben kürtüm ondan düştü bu saksı devlet yaptı diyecek haldeler.

Türkiye gibi bir ülkede düşman da bitmez, üzerine oynanan oyun da bitmez, terör de bitmez... o yüzden sorunuzun cevabına B diyorum.. diğerlerinin amaçlandığını sanmıyorum şu an zaten..

Dane dedi ki...

Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulup bu devletin bölgedeki tek hamisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin olduğu gün bu sorun biter.
Kürtleri bizden toprak söküp almaya and içmiş dağlılar olarak görmekten vazgeçip,aramızdaki müşterekleri hatırladığımız ve hatırlattığımız zaman biter.
Her sene %7 büyümeye devam ede ede biter.
Bize istediklerini yaptırmak isteyen bunun içinde terörü kullanan devletlerle bulabiliyorsak her iki tarafın kazanacağı ortak noktalar bularak bu mümkün değilse onların yumuşak karınlarına hançer sokarak biter.
Adalet ile biter.
"Pax Ottaman" ne demekmiş anlayan siyasetcilerimiz olunca biter.
İlber Hoca'nın kitapları "Şu Çılgın Türk'ler"den daha fazla satmaya başlayınca biter.
*********
Bunların hepsi olsa bile bu topraklarda hainlik,kavga,kan,gözyaşı hiç bir zaman bitmez.
Ama bunlar olursa o zaman;huzur asıl hal huzursuzluk tali hal olur.

GİZ dedi ki...

Bugün için bölgesel olarak kişi başına gelir 15000 dolar olsaydı .Bu Bölgede terör bitermi önce onu tartışalım.

Kürt etnik kökeni iyi inceleyebildinizmi bilmiyorum.

Bölgesel ekonomik sıkıntı terörü beslemiyor yada terör üretmiyor.

Kürt halkını iyi analiz edebilseydik zaten bu ülkede terör olmayacaktı.

ekodok dedi ki...

balan,

Siz analiz ettiyseniz anlatın da biz de öğrenelim. Nedense burnuma geçenlerde mail kutuma düşen ırkçılık ötesi adi bir analizin kokusu geldi. Umarım yanılıyorumdur.

GİZ dedi ki...

Bölgesel ülkelerdeki kürt yapısına bakmak gerekir. Konuyu biraz acalım.

Bugün suriye nufusunun % 10 Kürtler oluşturmaktadır.

Bugün hiçkimse iddia edemezki Suriye devleti topraklarında yaşayan Kürt halklarına Türkiye devletinden ekonomi ve siyasi alanda daha cok özgürlük verdiğini

Suriyedeki Kürtlerin durumunuda incelemek gerekir.

Hiçkimse Türkiyede kürtlere 2 sınıf insan ayrımı yada kafatası ırkcılığı yapıldığını bu konuyu daha derin tartışmak gerekiyor acalım konuyu biraz daha

GİZ dedi ki...

O bölgeyi Osmanlının egemen tarihine kadar inerek tartışalım.

Sn. Ekonomix yazısında birkaç şık vermiş fakat bu şıkların hepsi şu anda yüzeysel sorunlar olarak görülmektedir.

Konuyu bugüne yada 20 yıllık sorun olarak görmemek gerekir.

O bölgedeki hangi ülkelerin çıkar cıpaları nelerdir onlarıda analiz edelim.

rdynk dedi ki...

Syn. Ekonomix

devlet kurulmus kurulmamıs o beni ilgilendirmez ben egitimimi, ekonomimi ve insan haklarımı gelistiririm ve bu son tahlilde

h.) kabul edilebilir bir teror duzeyi (bu ne demek insanların gunluk yasamlarında hesaba katmadıkları demek aynı enflasyon gibi yani)

saygilarimla...

Blog Sahibi dedi ki...

Kabul edilebilir teror duzeyini b ve c siklarinda verilen rakamlar cinsinden tanimlarsaniz daha yerinde olur.

Kurtlar puslu havayi severmis derler. Puslu yorumlar istemiyorum, net yorumlar yapin, olculebilir olsun, rakamlarla ifade edilebilsin lutfen.

rdynk dedi ki...

"Kabul edilebilir teror duzeyi"

şimdi bunu rakamla anlatmak gercekten zor, belki ancak olaylara gore agirliklandirilmis bir teror endeksi yaratır ve ona gore bakarsınız ama bu da blogun amacını asar!bence sonucta ulasmak istedigimiz hedefin bu cumledeki gibi belli bir aralıkta ifade edilmesinin hic bir sakıncası yok.
yani soyleki "b. sehit olan asker sayisi senede 10'u gecmemelidir" diyelim, o zaman yaralı sayısı kac? e teror sadece olen asker sayısıyla mı ilişkilendirilir, olen ogretmen, koylu v.b? maddi zarar? c.de de aynı durum var bence. 1000'in altında olur ama cok aktifdir adamlar. 1000 tane guclu bombalama saldırısı dusunun!

bence yazınıza bir h) sıkkı ekleyip

h.) kabul edilebilir teror duzeyi (insanların gunluk yasamlarında hesaba katmadıkları teror duzeyi)

demek mantıklı gibi

saygilarimla...

Unknown dedi ki...

a) ayrilikci orani %5`in altina dusmelidir. (bu bakimdan G.Dogu`da AKP`nin oyunun yukselmesini AKP`ye karsi olmama ragmen sevincle karsiladim)

b ve c maddelerinin koralasyonu zaten yuksek. PKK`nin dag kadrosunun 500 civarina indirilmesi (ozellikle de tecrubeli kadrolunun yokedilmesi) sehit sayisini azaltip, politik manevra alanini genisletecektir. Devletin yaptigi reformlarin oturmasi, demokratik acilimlarin manali olmasi icin silah zoru ile yapilmadiginin bilinmesi bence sart. Zira rusvet-santaj iliskisine girildigi takdirde bu isin sonu yok ve Kuzey Irak`in rusvet verecek kaynagi bizden daha fazla.

Bu bakimdan devletin bolgedeki (sinir otesi de dahil) tek guc oldugunu, askeri acidan da rakipsiz oldugunu kanitlamasi, ancak bunu yaparken vatandasa KESINLIKLE zarar vermemesi benim acimdan olmazsa olmaz gozukuyor.

d`ye katiliyorum. Ancak her yere uzak ve bildigim kadari ile de ciddi bir dogal kaynak soz konusu degilken bu is nasil olacak bilemiyorum. Daha once onerilen bolgesel asgari ucret projesi kafama yatiyor. Ancak bu da buyuk ihtimalle "sizi somuruyorlar" diye PKK`nin eline koz olur.

Ote yandan bence G.Dogu devlet kadrolari icin atlama tahtasi haline getirilmeli. G.Dogu`da fark yaratan memur/doktor/hakim yukselir tarzi.

f (Bence parantezinde) Kuzey Irak`ta Kurt devleti kurulmamalidir. Kurt devleti bati tarafindan desteklenecegi icin hep tansiyonu yukarida tutacak ve Turkiye`ye karsi durabilen otorite havasi yaratip bolge Kurt`leri ustunde etki yaratmayi, Turkiye`yi ise saldirgan gostermeyi amaclayacaktir.

Petrolleri tukenene kadar da hizla buyumeye devam edecek, etki alanlarini genisletecek Pan-Kurdistan hedefine yuruyeceklerdir.

z) Turkiye Kurt devletinin hamisi olursa bence bu is bitmez. Zira boyle bir agabey-kardes iliskisine Kurtlerin kendi istekleri ile gireceklerini yukselen Kurt Milliyetciligi nedeni ile tahmin etmiyorum (girseler bile bu kopruden gecene kadar ayi/dayi muhabbeti olur - sorunlari ileriye itelemis oluruz). Bu konuda Turkiye`nin Orta Asya`daki basarisizligi da gozden gecirilmeli.

Ancak olur da Turkiye Kurtleri boyle bir pozisyona zorlamayi basarirsa, bence askeri ust almali, silahlanmalarini engelleyecek antlasmalar yapmali ve hatta guvenliklerini bifiil ustlenmeli. (bkz Japonya/Almanya - Amerika). Zira etnik milliyetcilik sadece bize has bir kavram degil. Karsiliginda da Kurt`leri uluslararasi topluluklara sokmali, ticareti gelistirmeli, bizim dizileri Kurtce yayinlamali, tarih kitaplarina Kurtler bizim muttefikimizdi tarzi ifadeler koymali vs vs vs. Kisaca karsilikli guven artiracak hareketlerde bulunmali..

Benim 2 kurusum boyle..

şekerim dedi ki...

Cevap hakkımı kullanıyorum..

Evet eminim son kararım!

Bu aşamada F/D şıkkını seçiyor,
diğerlerini yok farzediyorum.

MAVİMTIRAK dedi ki...

a) Gecen Secimde Bagimsizlar %5.20 oy aldi ve 27 milletvekili cikarildi. Bunun 20 milletvekili DTP'li, kabaca %5.2*20/27=%3.85 secmen DTP'ye oy verdi. bu da kabaca 70 milyon*%3.85=2.7 milyon eder. DTP taraftarlari Turkiyede 20 milyon Kurt oldugunu soyluyor. 2.7/20=13.5% eder ki bunlarin hepsi de ayrilikci degil. Bence kurtlerin icindeki ayrilikcilarin orani zaten %10'nun altinda.

d) bolgenin kalkinma hizi sadece devletin yardimiyla hizlanabilir, cunku ozel sektor oraya teror ve lojistik yuzunden gitmez. Devlet yardimi da zaten hayati yuzunden babasini suclayan cocuk pisikolojisindeki bolge insanini daha da asalaklistirir, ki bu da teroru arttirir.

d,e,f,g) Kurt devleti kurulmamasi icin yapilacak tek sey siniri ve hava sagasini kapatmak. O zaman devlet kuramazlar zaten. Iran ve Suriyeyle ABD yuzunden alisveris yapamazlar, Arablar da zaten petrol yuzunden sinir oluyorlar. Kurt devleti Turkiyenin destegi olmadan zaten kurulamaz bolgede.

Genelde olmasi gereken: devlet gucunu gosterip, ozel birliklerle dagda terorist barindirmamali, simdiki gibi 3 ay egitimli askerlerle degil. Eger Gazi askerin anlattiklari dogruysa Daglicada tam bir askeri rezalet olmus. Ordu yeniden yapilandirilmali, ordu disi denetim getirilmeli. Bolge insani cocuk gibi, gucluye saygi duyar, gucsuze bir tekme de onlar atar. Devlet guvenligi saglayip kacak elektrigi azaltip, insanlari devlet bagimlisi yapmaktan kurtarirsa, zaten insanlar karinlarini dogyurmak icin teror meroru unutacaklardir.

Keynesian006 dedi ki...

Madem soruna adım adım çözüm bulacağız, ben de kısa vadeli (sınır ötesi operasyon, Amerikan istihbarat desteği gibi) çözümleri es geçip yıllardır bir kısır döngüye dönüşmüş sorunlar sarmalından çıkmak için bir kaç radikal adım yazmak isterim. Ekonomix kusuruma bakmazsa rakamsal analizlere girmeyeceğim, çünkü uzun vadeli çözümlerde kullanılacak analizler için rakam oluşturmak işi pek öyle bir kaç günlük iş değil. Hele bir de konunun ekonomik, mali boyutundan çok sosyal, siyasal, tarihsel, psikolojik, etnografik, diplomatik ve militarist boyutlarının iç içe girmiş olduğunu düşündüğümüzde, kesin ve kalıcı bir çözüm üretmenin ne denli zor olduğu ortada. Evet, bana sorarsanız sorunun ekonomik, mali sebeplerinden çok sonuçları mali ve ekonomik. O nedenle ekonomix'in analizinden bağımsız olarak küçük bir beyin fırtınası yapacağım. Bu nedenle adım adım bir çözüm olmayacak yazdıklarım, fakat çözüme katkıları olacağı kanaatindeyim.

1. "Sorun" diyoruz. Sorunun artık adını korkmadan koyalım. Kanaatimce; asıl olan 'terör sorunu' değil, terör sonucunu doğuran veya terörü besleyen bir kaç sorun içinde en çok öne çıkan bir "Kürt Sorunu" vardır. Gelişmiş ülkelerin emperyalist emelleri, Ermeni Sorunu, bölgenin az gelişmişliği tali sorunlardır. Sorunun temeline indiğimizde karşımıza çıkan bir (ayrılıkçı)Kürt olgusu vardır. Ve maalesesef bu vaka 1980'lerde felan çıkmış değil, çoğumuzun bildiği gibi ilk olarak, parçalanıp batmaya yüz tutmuş Osmanlı'nın son zamanlarında, okumuş, medeniyet görmüş Kürtler arasında vücut bulan Kürt Milliyetçiliği ile kendini göstermiştir. Hani o "her ulusun kendi kaderini tayin etme hakkı" sevdası. Bu sevdayı ilk olarak 'batılı düşmanlarımızın' ateşlemiş olması da hiç birşeyi değiştirmiyor.
Apaçık ortadadır ki; kendini daha çok 'Kürt' olarak tanımlayan veya öyle hisseden vatandaşlarımızın desteği olmasa idi; elbetteki yine terör olacaktı ama bu kadar can alıcı, can acıtıcı olmayacağı kesin idi.

2.Bu bağlamda 'kabul edilebilir terör düzeyi' ifadesini -kusura bakmayın ama- anlamlı bulmuyorum. Bu ülke trafik canavarına terörden çok kurban veriyor ama bir mavi çarşının bombalanması olayını hatırlamak bile, üzerinden bu kadar yıl geçmesine rağmen, her yıl trafik kazasından, kuş gribinden, kanserden, zührevi hastalıklardan felan ölen insanlardan daha çok canımızı acıtmıyor mu hala?? Bu sadece bir tek misal. Bir misal daha vereyim. (Teşbihte hata olmaz) Rahmetli Adnan Menderes, cuntacıların yargılamasıyla idam edilmesinden daha önce geçirdiği uçak kazasında hayatını yitirse idi, bugün onu hatırladıkça bu kadar içimiz burkulacak mıydı? Özal'ın ölümünü de misal olarak alın. Şaibeli ölümü apaçık bir suikast olsaydı, bu Türk halkının ekseriyetinin acısını daha da derinleştirmeyecek miydi? Yeri gelmişken söyleyeyim idam cezasının şiddetli bir taraftarı olmama rağmen, İmralı sakininin ölene kadar orada tutulmasından yanayım. Sanırım anlaşıldım.
Demem o ki; konu terör olduğunda bunun ölçümü, rakamı felan olmaz. Çünkü terörün kitleler üzerinde yaptığı etkiyi ölçmek mümkün değildir. Terör kaos doğurur, özgüveni kırar, belirsizliktir, ölçülemeyen ve nereden geleceği belli olmayan bir risktir. (Bana istatistiklerden felan söz etmeyin) Amacı da budur.

3. Sorunun adını koyduk. Terörü de tanımlayıp bir kenara koyduk mu? Tamamdır.. Şimdi geldik işin en zor kısmına. Bir kaç radikal çözüm önerisinde bulunalım. Dedik ya, sorunlar iç içe geçmiş, kemikleşmiş. Madem hazır anayasayı değiştiriyoruz. Anayasada vatandaşlık tanımını daha açık ve kapsayıcı yapalım. Neden korkuyoruz ki? Her türlü etnik kökenden bağımsız olarak, farklı kültür, inanış, dünya görüşü, din veya mezhebe mensup olsa bile, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan, herkesin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, bu farklılıkların hiç bir şekilde yasalar önünde bir üstünlük veya ayrımcılık getirmeyeği (daha önceden yapılmış olan ulslrarası anlaşmalar müstesna)yazılsa ne olur ki? Hatta çeşitli Türk boyları, Kürtler, Çerkesler, Araplar, Arnavutlar, Boşnaklar, Ermeniler,Rumlar, Yahudiler, Süryaniler, (hatta Türkiye'de nesli tükenmiş etnisiteler), ... v.s. felan yazıp bunların hepsinin farklı kültür, dil ve dinlerinin Devlet'in teminatında olup, herkesin kendi kültürünü, dilini, dinini öğrenme, yaşama ve (kendi ailesi, cemaati içinde) yaşatma hakkının olduğunu, aynı zamanda bunların bir ayrılık değil, aksine (şanlı bir mirasın varisi olan) Türkiye Cumhuriyeti'nin bir zenginlik kaynağı olduğu, (bununla birlikte Resmî Dilin Türkçe olduğu) Devletin bu haklara sonuna kadar saygı gösterirken laiklik ilkesi gereği, farklı din ve mezheplerin veya bunların müntesiplerinin uygulamalarının ve taleplerinin sosyal barışı tehdit etmesine izin verilmeyeceği, ...... gibi ifadeler yer alsa ve gerçekten fiiliyatta da bunlar hayata geçirilse ne olur ki? Ne biliyim ben.. mesela, sınıfları mevzuatta yazılandan 30 santim daha kısa diye Kürtçe kursu veren bir dershanenin açılmasına izin verilmemesi gibi durumlar yaşanmasa. Kürtçe, Arapça, Çerkesçe TV diye sabahın bilmem kaçında Atatürk'ün hayatını felan anlatan yarımşar saatlik programlar yerine, Türkçe biz ne seyrediyorsak, Kürtçe seyredilen TVler de olsa. Böylece yiyecek aşı, giyecek elbisesi olmayan aileler iki tane kürtçe türkü dinliycem, haber dinliycem diye çanak anten alıp bölücü teröristlerin TVsini izlemese.

4. Alevilik din kitaplarında yokmuş. Ben Anayasa'ya soktum bile, diğer Sünni İslam mezhepleri, Şia, Caferi, Ortodoks, Katolik, Protestan, ... ile yan yana. Tamam anayasa bu kadar teferruatlı olmayabilir. Ama din, vicdan, ibadet, ifade hürriyetlerini teminat altına alan, bunun yasal sınırlarını mensupları lehine genişleten ve tanımlayan ve bu hakların ne şekilde kullanılabileceğini tarif eden ayrı bir kanun da çıkartılabilir. Başörtüsü mü, Ruhban okulu mu, din eğitimi mi alın koyun bunun içine. Ha bu arada tabi ki de Diyanet İşleri Başkanlığı gibi Laik bir devlette asla yeri olmayan bir kamu kurumunu da ilga etmek gerekecek.
İmamların maaşını namaz kılanlar ödesin. Bu tartışma da sona ersin artık. (Al sana kaynak, bütçeyi yamarız)

5. Milli gelirin en kısa zamanda 1 Trilyon YTL'ye (YTL diyorum bakın, dandik dolar değil) çıkması için ne gerekiyorsa o yapılacak. Herşeyi devletten beklemeyin canım. Türk olmasanda, Öğünecek pek bir şeyin kalmasa da Çalış! Senin de olsun.

6. Vergi Kanunları sil baştan yapılıp -ama bir defa ve uzunca bir süre için son defa- Reform değil Devrim yapılacak, bütün vergi mevzuatı kendi içinde tutarlı ve adil olacak. Tahakkuk değil, nakit esaslı vergi tahsilatı benimsenecek. Herkesin vergisel anlamda kayıt altına alınması için ne gerekiyorsa o yapılacak. Bilgi çağında yaşıyoruz, öyle değil mi? Vergisini vermeyen ya da eksik veren vatandaş, işletmeci her kim olursa olsun, banka hortumlayan Uzan ailesi muamelesi görecek.

7. Rüşvet alan devlet memuru belki kazığa oturtulup kıçından kan getirtilmeyecek ama, anasından emdiği süt burnundan getirilecek.
İhaleye fesat karıştıran bakan, bürokrat, asker her kim olursa olsun bir şekilde aklanmayak, haklanacak.

8. Zorunlu askerlik kalkacak. Üreten insanları işinden, gücünden, çiftinden, çubuğundan alıp akıllara zarar bir hayat kesiti yaşatmak yerine bu işi meslek olarak benimsemiş kişilerle gönüllülük (bilabedel değil tabiki)esasına göre çalışılacak. Bu yolla hem verimlilik, hem de performansın artacağı kesin. Terörle mücadelenin profesyonellerin işi olduğunu öğrenmek için 'şehit' sayısının 100 bin olması mı bekleniyor? Ayrıca orduya tahsis edilen kaynakların etkin kullanılmasını teminen bizzat bu işin profesyoneli olan sivillerce düzenli denetimler yapılacak. (Biliyorum belki de sıraladıklarım arsında en zoru bu işte..) Buradan gelecek kaynakla Ar-Ge faaliyetleri yapıp, mekanik, elektronik, nükleer ne techizat gerekiyorsa o üretilecek ve ülke savunmasında kullanılacak. Memleketimizde ne cevher mühendisler var, ben gözümle gördüm. Yeter ki bu gençlere imkan tanınsın, tesis felan verilsin.

9. Bu liste böyle uzar gider, yeter ki önceliği olan en üsttekiler tatbik edilsin, gerisi çorap söküğü gibi olmasa da mutlaka gelecektir. Evet, öncelikle bu ülke sınırları içinde yaşayan her bir bireyin aidiyet duygusu içerisinde bu ülke ve bu devlet vatandaşlığının önemli bir yer tutması sağlanmalı. Bunun hamasî "tek vatan, tek devlet" söylemleriyle olmadığını gördük. Devlet, kürt-türk, dinci-dinsiz, alevi- sünni, sağcı-solcu, zengin-fakir, ulusalcı-mukaddesatçı, sosyalist-liberal, siyah-beyaz, öteki-beriki, seninki-benimki.... demeden toplumun tüm kesimleriyle uzlaşmanın ve uzlaştırmanın yollarını bulmalıdır. Milli birlik ve bütünlüğe her zamankinden daha çok....

neqx dedi ki...

Terore cozum ararken tekerlegi tekrar icad etmemize gerek var miydi? Bakin digerleri nasil cozmusler, ne durumdalar, hangi asamadalar... Irlanda, Ispyanya gibi orneklerle basliyabilirdiniz... Nacizane 2 cent'im.

.net dedi ki...

Sayın Keynesian006;
Sorun, "Kürt sorunu" olarak görüldüğü sürece çözülemez. Oradaki sorunlar, bölgeseldir ve terörün sebebi değildir.
Daha önce belirttiğim gibi Kürtlerin millet olamamaktan kaynaklanan sorunları vardır ki bu töreden, örf adetten ve kültürden kaynaklanıyor. Bunlar da terör sebebi değildir olsa olsa öyle gösterilmektedir.

3. maddede ve 4. maddenin bir kısmında söylediklerinizde terör çözülemez.
(Sınıf kapıları mevzuattan belirtilenden 30 santim kısa olduğu halde ise Kürtçe kurslara izin verilmesi o kurslara sunulmuş bir ayrıcalık olur. Hiç bir kursa bu müsamaha gösterilmemeli. AB'de şişe kapağının bile standartları varmış, öyle söylüyorlar.)

Terörün altında tarih boyunca olduğu gibi hakim olma isteği ve ekonomik nedenler yatmaktadır. İnsanın olduğu heryerde hırsızlıktan tutunda tecavüzlere kadar her tür suç olacaktır. Terör de böyledir, olacaktır. Mühim olan bundan en az etkilenmek, kontrol altında tutabilmektir. Kontrol altında tutmak derken, erkin eliyle sürdürülen planlı terörü kastetmiyorum. varlığımızı tehlikeye düşürecek düzeylere gelmesine hiçbir zaman fırsat verilmemesini kasdediyorum.

Sayın Ekonomix;

İlk maddelerde verdiğiniz rakamlar için şunları söyleyebilirim.

Ayrılıkçı Kürtlerin oranını hiçbir zaman tam bilemezsiniz. Bu yüzden bir rakam tutturmak zordur. %100 bile olsa kontrol edebildiğiniz sürece sorun olmaz.

Yeri gelir bin değil bir terörist bile çok olabilir. -hele bu çağda-

Verilen şehit sayısı bir de olsa aynıdır bin de olsa aynıdır. Canın bedeli hiçbir şeyle ölçülemez ama şehitlerin geride kalanları düşünülmeli, en azından onların ekonomik kaygıları ortadan kaldırılmalıdır.


d'de belirttiğiniz terörün çözümü olamaz. Öyle olsa idi Afrika'daki açların tümü terörist olmalıydı. Oysa Afrika topraklarında terör estirenler hakim zümredir. Sosyolojik bir gerçektir; avam savaşır, ekabir keyfini sürer. Doğumuzdaki terörü yönetenler de üst tabakadandır (Üst tabakanın çok çok üstü de vardır. Bunları dünyanın jandarmalığına soyunan devletler olabilir, uluslararası petrol şirketleri olabilir.) ben Kürtlüğümü yaşamak istiyorum diyenler de dağlarda sürünmektedir. Durum dağda değil hapiste bile aynıdır; ekabir İmralı'da sakin olur, alt tabakadaki F tiplerinde kafayı sıyırır, hapislerde başına bir hal gelir, kimselere diyemez. Kumandan kuzu çevirir, gerillası ot kökü yer.

e'deki hiç ama hiç olamaz. Çünkü toprak vermek bize ters. Oğuz Kağan destanını hatırlayın.


Bu şartlar altında en makul g'de sunduğunuz görülüyor. Sorunlar o kurulan devletin sorunu olur.