Likidite nedir ve nasıl ölçülür?

Deniz hoca benim uzun süredir kafa yorduğum bir soruyu gündeme taşıyor:
Likidite nedir ve nasıl ölçülür ?
Balonculara duyuru!

Ona göre 'ulusal likitide' denen şey para tabanından başkası değildir ve Merkez Bankası geçmişte bu değişkeni kontrol etmekte başarılı olmuştur.

Son bir yılda M2'deki artış hedeflenen enflasyonun çok üzerinde. Merkez Bankası'nın karizmasını sıfırlama çabası içinde olanlardan değilim ama açıklanması gereken bir durumla karşı karşıya değil miyiz Deniz Bey ?

Manipülasyon Nedir  Borsa Nedir  Hisse Senedi Nedir  Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi  IMF Nedir    Ekonomi Nedir    Kalite Nedir

Ben bizim için sorun yaratan enjeksiyonun döviz alımlarıyla gerçekleştiğine inanıyorum. Merkez Bankasi'nin bu yolla yarattığı paraların tamamını çekebilecek bir enstrümanı yok. Bunu yapabilmesi için parayı ihale yoluyla çekmesi gerektiğinden, fiyatını (yani faizini) piyasaya bırakması gerekirdi. Halbuki uygulanan yöntem bu değil.

Elbette paranın tamamının 'bir günde' enjekte edildiğini iddia etmiyorum. Serdengeçti'nin son icraatını hatırlayan var mı ? Bir seferde 5 Milyar dolarlık müdahale gerçekleştirmişti. Ortaya çıkan para ertesi gün bakkalda, manavda tedavüle sürülmemis olabilir ama uzun dönemde ekonomide 'uçma' etkisi yarattığı da bir gerçek. Çünkü TL'ye dönüştürülen sermaye hazine kağıtlarına ve borsaya yükleniyor. Paranın bir kısmı TCMB mevduatlarina geri dönse bile faizleri baskı altına alıyor, hisse senetlerini, varlık fiyatlarını ateşliyor. Ben Deniz hocadan biraz farklı olarak yalnız para tabanını değil, TCMB'nin bütün yükümlülüklerini 'likidite' tanımına sokmak eğilimindeyim. Zaten krizi bu piyasalardan likidite'nin çekilmesi olarak tanimlamiyor muyuz ?
(Not: Hisse senetlerinin değerlenmesinin reel ekonomi ile ilişkisi olmadığını iddia eden bir kesim var. Tamamen yanlış. Hisse senedi, reel sektörün yatırımlarını fonlamak için başvurduğu çok önemli bir enstrümandır. Eğer IMKB'de 'likitide' yoksa bu imkandan da mahrum kalır. Yakın dönemde şirketler TL cinsinden borçlanma senetleri çıkaracaklar. Bunların ikinci el piyasası olmadan faizleri düşmez. Özel sektör piyasadan topladığı paraları ne yapıyor, herhalde yastık altına atmıyor)

Faizi ve 'para miktarını' aynı anda belirlemeye kalkarsanız zaten çok sınırlı olan günlük faizin enflasyon üzerindeki etkisini iyiden iyiye yok edersiniz. Bana kalırsa bu kural 'döviz fiyatıyla faiz aynı anda belirlenemez' kuralının daha temel bir versiyonudur ve kolaylıkla birbirlerine dönüştürülebilir.

Ayrıca şu sıralarla kamu politikarını gözden kaçırmamamız gerekir. Hükümet ortalığa %0 faizle para saçarken merkez bankasının faizi şu olmalı, bu olmalı tartışmalarına girmenin pek bir anlamı kalmıyor. Unutmayın, hükümet geçici bir sürede olsa (borçları sürdürülemez noktaya gelene kadar) ikincil faiz oranları belirleyerek 'para basabilir' ve Merkez Bankası mevcut imkanlarıyla buna engel olamaz.

2001 yılından bu yana yaşadığımız enflasyonu iki temel vektörün bileşkesine indirgenebileceğini düşünüyorum. Her ikisini de temelde sermayenin girişi/çıkışı yönlendiriyor. Birincisi çok iyi biliniyor. TL'nin değerlenmesi (veya değer kaybının azalmasıyla - ikinci türev ) bazı fiyatların baskılanması. Ikincisi, sermayenin TL'leşmesiyle birlikte yatırım fırsatlarının artrması ve tüketimin körüklemesi. Ben uzun dönemde ikincisinin daha belirleyici olabileceğini düşünüyorum.

Son söz: Ekonomix'le girdiğim bahiste madara olduğumu biliyorum ama henüz perde kapanmadı. Ülkeyi paldır küldür seçim ekonomisine sokan hükümetin davranışlarını kaygıyla izlemekle birlikte fiyat artışlarında sert düşüşlerin süpriz olarak karşılanmaması gerektiğine inanıyorum.

Ahmet Çavuşoğlu

4 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Merhabalar, birşey sormak istiyorum, Yılmaz Özdilişsizlik rakamlarının arttğı halde, azalıyormuş gibi gösterildiğini ima eden bir yazı yazmış, ve rakamlar vermiş, inceleyebildinizmi bilmiyorum, sahiden işsizlik rakamları artıyor mu ?

Adsız dedi ki...

IMF Türkiye masası 'Sudden Stop 'riskinden bahsetmiş ,olası böyle bir şey Türkiye Ekonomisini sizce nasıl etkiler ?

iyifirma.blogspot.com

ahmet dedi ki...

'Ani duruş' beklemiyorum. Bunlar 'sabit kur' rejimlerinden kalan kriz formatları.

2002 veya 20006'dan çok daha fazlasının başımıza gelmesini için hiç bir sebep yok.

Fakat, açıkcası dalgalanmaları dört gözle bekliyor ve bize çok faydası olacağını düşünüyorum (Mesela 2006 çok hoş bir dalgaydı, hükümetin erkenden popülizme sapmasını önledi). IMF veya biz ne dersek diyelim politikacıların bir kulağından girip diğerinden çıkacaktır. Piyasaların terbiyesine ihtiyaçları var.

Partiler 'faiz dışı fazlayı' kaynak gibi görüyorlar. Tasarrruf yapmayıp ortalığa dağıtıtırız diye hayal ediyorlar. Bu faizlerin yükselmesi anlamına gelecek ve bizler daha fazla vergi vermek zorunda kalacagiz. Üstelik borçlar 'reel' olarak artıp, döndürüp döndüremeyecegi tartisilir hale gelirse o zaman 'sudden stop'un alasını görün. Ama krize varmadan politikacilarin yola geleceğini düşünüyorum.

Adsız dedi ki...

Verdiğiniz bilgi için teşekkürler

iyifirma.blogspot.com