Buyume Rakamlari ve GSMH

Malumuz, milli gelir ve GSMH rakamlari yayinlandi. Ekonominin buyume hizi epey dusmus: %3.4. Daha dune kadar pek cok yorumcu ve kose yazari, faizlerin artmasina ragmen ekonominin yavaslamadigini soyluyordu. Hatta faiz ile buyume arasindaki ters iliskinin sadece gelismis ulkeler icin gecerli oldugunu, bizim gibi ulkelerde ise faiz artinca sicak paranin akin ettigini, o yuzden ekonominin soguyacagi halde isindigini bile iddia edenler oldu. Faiz arbitrajinin neden sadece Turkiye icin gecerli oldugu bir merak konusu tabii.

Biz daha onceki yazilarimizda faiz arttirimlarinin ekonomiyi sogutacagini anlatmaya calistik. 10 Kasim’da yazdigimiz “Turkiye Nereye Gidiyor?” baslikli yazimizda oncu gostergelere bakarak (tuketim mali ithalati, banka kredileri, tasit satislari) tuketimin ciddi bir sekilde yavasladigini belirttik ve dedik ki “Bu veriler isigi altinda onumuzdeki aylarda ekonomik aktivitelerin hizi buyuk oranda ihracata bagli kalicakmis gibi gozukuyor.”

Menkul Kıymetler Nedir?  Faşizm nedir?  Özel Üniversiteler  Devlet Üniversiteleri  Türk Bilim Adamı

Oncelikle buyume rakamlarinin bir analizini biz yapalim, sonra analiz yapan bazi kose yazarlarina deginelim.

1. Ic tuketim artik buyumenin motoru degildir. Ozel tuketimin artis hizi sadece %1.3 olmus. Mevcut veriler (banka kredileri, tuketim mali ithalati, acilan sirket sayisi) bu durumun dorduncu ceyrekte de devam edecegini gosteriyor. C-NBC ve Merkez Bankasi tarafindan ayri ayri yayinlanan tuketici endeksleri ise tuketici egilimlerinde Eylul ayindan itibaren bir toparlanma olabilecegini isaret etmekte. Ben resmi verilere, anketlerden daha cok agirlik veriyorum.

2. Yeni yatirimlar durma noktasina gelmistir. Toplam makina ve techizat yatirimi sadece %1.2 artmistir (ozel sektorde artis %4.8). Yatirim mali ithalat endeksleri dorduncu ceyrekte de benzer bir durum gosteriyor (ancak daha guvenilir bir tahmin de bulunmak icin kasim ayi rakamlarini gormek lazim. Nedenini asagida anlatacagim).

3. Insaat yatirimlari hizli bir sekilde artmakta ise de (%20) bunun sebebi yeni insaat yatirimlarindan ziyade mevcut yatirimlarin tamamlanmasidir (asagida bu konuyu tekrar ele alacagiz).

4. Ic tuketimdeki azalma, kendini hizmet sektorundeki yavaslama ile gostermektedir. Hizmet sektoru sadece %2.8 oraninda buyumustur (asagida bu konuyu tekrar ele alacagiz).

5. Onumuzdeki donemde buyumenin motoru ihracat olacaktir, yani sanayi uretimi. Bunun ilk isaretlerini ucuncu ceyrek rakamlarinda gormekteyiz. Sanayide uretim artisi toplam buyumenin uzerine cikmistir. Net mal ve hizmet ihracati 2005’in ilk ceyreginden beri ilk defa buyumeye net katkida bulunmustur (asagida bu konuyu tekrar ele alacagiz). Haziran ayindan beri ihracat miktar endeksi ithalatin uzerinde artmaktadir (Ekim ayi haric ancak bu konuyu da asagida tekrar ele alacagiz). Avrupa ekonomilerinde gorulen canlanma Turk ekonomisinin durgunluga girmesini onleyebilecektir.

6. Buyume hizinda yavaslama ciddi olmakla beraber kesin bir yargiya varmak icin temkinli olmak gerekmektedir. 2006 yili tarim sektoru icin bir yok yilidir (Turkiye’de tarim maalesef verimsiz bir sekilde yapildigi icin bir sene buyume bir sene kuculme seklinde bir cizgi izler). Tarim disi buyume rakami ucuncu ceyrekte %4.8 olmustur.

Buyume hizini yavaslatan etken ne? Referans gazetesinden Faruk Turkoglu, Aksam’dan Deniz Gokce ve Saruhan Ozel, Sabah’dan Abdurrahman Yildirim faiz arttirimlarini on plana cikarirken Radikal’den Ugur Gurses, Milliyet’den Hursit Gunes ve Hurriyet’den Ercan Kumcu ekonomi (ekonomi nedir?) ve siyasette arttan belirsizligi vurguluyorlar. Ben de Nasrettin Hoca gibi hepiniz haklisiniz diyorum. Saruhan Ozel’in su sozleri ilgimi cekti: “Büyüyemeyen bir ekonomide yatırımların karşılığı alınmıyor demektir. Bir süre sonra cari açıktaki artış da durur ama mevcut stoku finanse etmekte olanları ikna etmek zorlaşır. Yüksek faiz de cazibesini kaybeder çünkü ekonomiyi daha da boğacağı için artık “ödenebilir” görülmez.” Acaba MB’da ayni sekilde dusunup faizleri daha erken indirir mi?

Abdurrahman Yildirim enflasyonun hala yuksek, cari acigin ise buyumekte oldugunu belirtip “ekonomi durmus ama cari acik durmamis” seklinde yorum yapmis. Oysa ki ucuncu ceyrekte toplam ihracat %5.7 buyudu, toplam ithalat ise %1.7. Yani net ihracat 2005’in ilk ceyreginden beri ilk defa buyumeye pozitif katkida bulundu (Bu noktanin altini cizen Is Bankasi ve Finansbank arastirmacilarini tebrik ediyorum). Burada bir not duselim: toplam ihracat derken kastettigimiz toplam mal ve hizmet ihracati (hizmetin icine turizm, insaat, tasimacilik, bankacilik, vs giriyor). Toplam ithalat icin de ayni sekilde.

Peki diyeceksiniz ki o zaman cari acik niye buyudu. Cunku buyume rakamlari sabit fiyatlar ile olculur, cari fiyatlar ile degil. Yilin ucuncu yarisinda dis ticaret hadleri aleyhimize gerceklesti. Yani ithalat fiyatlari ihracat fiyatlarindan daha hizli artti. Diger bir degisle sattigimiz mal adeti aldigimiz mal adetinin uzerine ciktigi halde (ki milli gelir hesaplarinda muhim olan uretimin degeri degil miktaridir) aldigimiz mallarin fiyati pahalilasti.

Ne kadar pahalilasti? Ulkemizde uretilen tum mal ve hizmetlerin fiyat artisini gosteren milli gelir deflatoru %14 oraninda artti. Ihracat edilen mal ve hizmet deflatoru lira bazinda %19, ithalat edilen mal ve hizmet deflatoru ise lira bazinda %28 artmis. (ticaret endekslerine gore dolar bazinda ihracat fiyati %5 artmis, ithalat fiyati %13 artmis).

Abdurrahman Bey yazisinda iki soru daha sormus. Birincisi “Bu ölçüde düşük büyüme ortaya çıkmasına karşılık, sanayinin büyümesi yüzde 6.4 ile beklentiler dahilinde. Acaba bu üretim ne oldu? Pazarlanmadı mı, taşınmadı mı, ki ticarette büyüme yüzde 3.7'de kalmış, ulaştırma-haberleşme kalemi sadece yüzde 0.9 büyümüş.” Ozel tuketimin %1.3 artabildigi bir ortamda eger toplam hizmet sektoru (ticaret, ulastirma, haberlesme, mali kuruluslar, serbest meslek) %2.8 buyumeyi basarmis ise bunun sebebi sanayi uretimindeki %6.4’luk artistir. Yani, hizmet sektorunun yavaslamasinin sebebini ozel tuketimin yavaslamasinda bulabilirsiniz (Radikal’de yazan Ugur Gurses de bu gozlemde bulunuyor).

Ikincisi “Sanayi üretimi devam etmiş, ama tüketim artmamış. Buna karşılık stoğa da ilave yok. Üstelik stokta eksilme var. Geleceğe güvensizlikten dolayı stokta bir eksilme varsa, yatırımlar niye devam ediyor. Yok satışlar iyiyse tüketim niye kötü? İlk bakışta ortada çelişkili veya açıklanması gereken bir durum görünüyor.” demis. Aciklamayi biz verelim. Ortada aslinda bir celiski yok. Sabit sermaye yatirimlarindaki artis insaat sektorunden kaynaklaniyor, makina-techizattan degil. Ozel sektorun makina-techizat yatirimi sadece %4.8 artmis. Insaat ise %29 (daha fazla bilgi asagida). Yani yatirimlar epey yavaslamis. Satislarin iyi olmasi ise ic tuketimden degil, ihracattan dolayi. Ucuncu ceyrekte ihracat %17 artmis. Ic tuketim ise %1.3.

Ugur Gurses ucuncu ceyregin insaat rakamlarina bakip insaat sektorunun buyumeye devam edecegi seklinde yorum yapmamak gerektigini vurguluyor. Mevcut buyumenin, daha once baslamis insaatlardan kaynaklangini belirtiyor. Yerinde bir gozlem. Milli gelir hesaplarinda, bir insaatin bes yilda bitecegi ve en cok katma degerin ikinci ve ucuncu yilda olacagi varsayilir. Yani, hic bir yeni insaat baslamasa bile, sirf 2003-2005 yilindakilerin tamamlanmasi bile 2006 ve 2007’ye onemli bir katki saglayacak.

Miliiyet'den Hursit Gunes, Aksam’dan Saruhan Ozel, Radikal’den Mahfi Egilmez ve Ugur Gurses ucuncu ceyrekte buyumeyi aslinda sanayi (ve insaat) sektorlerinin tasidigini, sanayi uretiminin onumuzdeki aylarda da hiz kaybetmesi durumunda buyume hizinin iyice yavaslayacagini belirtmisler. Kanaatimce, sanayi uretim verilerine bakarken onemli bir ayrintiyi unutuyoruz. Ramazan bayrami bu sene Ekim ayina denk geldi. Gecen sene Kasim ayinda olmustu. O yuzden Ekim ayindaki yavaslama, calisilan is gunu sayisindaki dususten kaynaklaniyor. Keza ihracat ve (bir olcude) ithalat rakamlari da oyle. Mesela Otomobil Sanayicileri Dernegi verilerine gore toplam tasit uretimi ekimde %0.4 azaldi, kasimda ise ne olmus biliyor musunuz? %35 artmis. Neden acaba? Dis Ticaret Mustesarligi rakamlarina gore ihracat kasimda tamitamina %43 artmis, aralik ayinin ilk 10 gununde ise artis %24. O yuzden sanayi sektorunde bir yavaslama oldugunu soylemek icin henuz erken.

Milliyet gazetesinden Gungor Uras , milli gelir rakamlarini kullanarak gelir dagilimi konusunda bir dizi saptamalarda bulunmus. Aslinda buyuk bir is basarmis. Saata bakip hava durumu tahmini yapmak gibi bir sey bu. Neden insanlar gelir dagilimi yorumlarini gelir dagilim istatistiklerine bakarak yapmazlar bende bir merak konusudur. Ozel tuketim hizindaki artisin (son 9 ay itibari ile) uretim hizindan yuksek oldugunu belirtmesi ise yerinde bir gozlem. Demek ki cari acik (yani dis borc) yatirimin yani sira, bir olcude tuketimi de finans ediyor. Ozel sektorun tasarruf oraninin azalmasinin bir sonucu bu.

Son olarak Guven Sak’in cok gereksiz bir yazisi oldu, Turkiye’nin tarihsel buyume sureci ve Avrupa’ya 2040’larda yetisme ihtimali hakkinda. Sakin okumayin. 30 sene sonra kim ole kim kala. Faiz kac, dolar ne durumda, cari aciktan ne haber onu soyleyin.

11 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

"The study of money, above all other fields... is one in which complexity is used to disguise truth or to evade truth, not to reveal it."

Adsız dedi ki...

Çok öğretici bir değerlendirme. Saruhan Özel'e verdiğiniz ilk link Deniz Gökçe'ye yöneliyor...İhracatın son çeyrek performansı kesinlikle belirleyici olacak...Orhan Karaca blogunda ihracatın reel kurdan bağımsız büyümeye devam ettiğini göstermiş. İç tüketim azalınca ihracatın arttığına yönelik istatistiki bir değerlendirme yapamıycam ama yine de iç tüketimdeki yavaşlamanın ihracatla önemli ölçüde telafi edilebileceğini düşünüyorum.

tugrul dedi ki...

Dear JKG: "For every complex problem there is a simple and wrong solution." Albert Einstein

Fuat Bey, linki duzelttim. Tesekkur ederim.

t.

Adsız dedi ki...

"Sakın okumayın" demişsiniz ama yine de belirtiyim..Güven Sak'a vermiş olduğunuz linkte, Uğur Gürses'e yönlendiriyor..Böylece okuyamıyoruz zaten..

tugrul dedi ki...

Yav, kusura bakmayin. Bir cok link vermeye calisirken yuzumuze gozumuze bulastirdik.

Adsız dedi ki...

konu uzerine hursit gunes'in bugunku yazisinin son kismindan alinti yapiyorum:

Gelelim, talebin nasıl düştüğüne... Yatırımlar yeterince düşmediyse, tek başına Merkez Bankası'nın faiz artırımının, yani sıkı para politikasının etkili olduğunu savunmak çok zor. Bize kalırsa, mali çalkantı, özellikle kurdaki oynaklık tüketici güvenini sarstı. Zaten bu Tüketici Güven Endeksi'nden de gözleniyor. Özetle, gelinen noktada uygulanan politikalardan çok çalkantının rolü var.

Adsız dedi ki...

zaten uygulanan pilitika ile calkalanmanin korelasyonu 0
zaten biz herkesin (makro ekonomi konusunda calisan) bildigi bu politikalari uygulamaktan aciziz.
hersey bizim kontrolumuz disinda oluyor.

elestiri olsunda nasil,nerden,hangi mantikla oldugu onemli degil.

Adsız dedi ki...

konu uzerine bir baska gorus daha:

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/yazar.do?yazino=471493

yazar: ibrahim ozturk

Adsız dedi ki...

Bu enflasyon hedeflemesi sisteminde faiz silahını çekiç'e benzetmeye başlıyorum,hani derler ya "Elinde çekiç olan herşeyi çivi olarak görür",Merkezde can havliyle faiz frenine öyle bastıki hızlanmak üzere olan ekonomi çakılacak sanki.Döviz hedefi olmaması bu sistemin zayıf yönü olabilir çünkü dövizin ekonominin temellerine bağlı olmaksızın dış şoklardan değer kazanması ekonomide faizin arttırılması yerine düşürülmesinide gerektirebilir.

Tunç K.

Adsız dedi ki...

konu uzerine alintilari copy&paste yapmaya devam ediyorum ve yorumlarinizi bekliyorum...


Guven Sak'in bugunku yazisinin son kismindan:

Peki, bu yavaşlama, Merkez Bankası faiz politikalarının sonucunda oluşan bir yavaşlama mıdır? Hayır, değildir. Merkez Bankası kararı çalkantının bir sonucudur. Bankanın kararlarının performansı, ”istikrar hissinin yeniden inşası” çerçevesinde değerlendirilmelidir. Onu biraz daha ileride göreceğiz.

demisler kendileri...

Adsız dedi ki...

baslik biraz eskimis olsa da c&p'ye devam...
taner berksoy
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=207505