Yıllardan 2001, Galatasaray sportif başarı anlamında tavan yaparken Türk ekonomisi tam tersi yönde dip yapmış. O sıra süper bakan sıfatıyla apar topar ABD’den Kemal Derviş getiriliyor. Gelir gelmez bir dizi önlem paketi açıklanıyor. O sıra Sayın Kemal Derviş hiç unutamayacağım bir örnek veriyor ve ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için Galatasaray’ı örnek gösteriyor.
Evet bugüne geldiğimizde ise işler tam terse dönüyor. Türk ekonomisi geçtiğimiz 10 yıl boyunca şaha kalkıyor hızlı bir büyüme dönemine giriyor. Galatasaray ise tam anlamıyla dibe vuruyor. Yani 10 yıl önceye göre roller değişmiş. Buna göre Galatasaray ile Türk Ekonomisi arasında mükemmel bir negatif korelasyon olduğunu söyleyebiliriz.
Burada esas önemli olan nokta krizden çıkış stratejileri. 2001’den 2010’a gelinirken büyük bir global kriz yaşanmasına rağmen Türk ekonomisi ayakta durmayı başarmış. İstikrarlı yapısı ile dünya ülkeleri içerisinde elle gösterilen bir konuma ulaştı. Buraya ulaşmak çok kolay olmadı. Ama özetle buraya ulaşmamızda en büyük etken makro reformlar değil mikro reformlar oldu. Yani Türkiye ekonomisinin büyümesinde faiz politikaları, döviz politikaları, maliye politikaları ve IMF mutlak etki sahibidir. Ama mikro reformlar olmasaydı sadece yukarıdaki makro reformlara bağlı olsaydı, küresel ekonomideki büyüme dönemlerinde büyürken 2008 yılında çöküş yaşamamız gerekirdi. 2008 krizinde bizi diğerlerinden farklı kılan kendi iç dinamiklerimizdi. Yani mikro reformlardı. Yakalanan siyasi istikrar, sektörel bazda atılan adımlar ayrıca bizim gibi 1999 yılının özel tüketim vergisini gık bile demeden ödeyen kaç tane toplum varki... Böyle bir toplumda bütçeyi düzlüğe çıkarmaktan kolay ne var?
Aileler için de mikro reformlar çok önemli en ufak bir anlaşmazlıkta ya da parasal krizde ben kocamı/karımı boşayım yenisini alayım bununla olmadı demek olmaz heralde. Ya da çocuk bir dersten zayıf alınca onu başka okula göndermek... Bunun yerine daha mikro reformlar çözüm olabilir.
Bugün Galatasaray için de durum aynı. Sadece Galatasaray değil tüm diğer takımlarına bakın. Teknik Direktör değişikliğinin en fazla yaşandığı ülkeyizdir heralde. Beşiktaş’ın Fenr’in Galatasaray’ın kovduğu oyuncu ve teknik direktörlere ödediği para neredeyse yıllık transfer harcamalarını aşmaktadır. Ama mikro reformla hiç devreye alınmamaktadır.
Nedir mikro reformlar örneğin kaleci antrönörü, Son 4-5 yıldır herkesin dile getirdiği kolay gol yeme hastalığı bundan kaynaklı olabilir. Bugün Aykut halen milli takıma yükselememişse De Santchis diye alınan kaleci burada saç baş yoldururken İtalya’da harikalar yaratıyorsa bu GS’deki kaleci antrönöründen kaynaklı olabilir. Kaldıki Nezihi GS takımında bile ikinci kaleciyken bugün nasıl kaleci antrönörlüğü yapabiliyor sorgulanması gereken bir konu. Sonra sakatlıklar. Bir çoğu maç esnasında darbeden çok adele sakatlığı olan bu sorunlar için Florya’nın zemini için bir şeyler yapılabilir. Arkadaşlığı arttırma adına çeşitli sosyal aktiviteler oluşturulabilinir. Bu örnekler sayıca çoğaltılabilinir. Kısacası çok daha düşük maliyetle daha etkili önlemler almak varken biz hala pireye kızıp yorganı yakmayı tercih ediyoruz. Umarım ekonomide böyle bir şey yapmayız....
Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir
0 Yorum Var.:
Yorum Gönder