Dışsallık Nedir?

Bu yazımızda dışsallık nedir sorusunu özel üniversitelerden bir örnek vererek açıklayacağız. Özel üniversiteler konusunu burada çok konuştuk, daha önce ben yazdım, baris yazdı, Murat Çokgezen yazdı. Medya’da da Fatih Özatay yazdı benzer konuları. Insanlar genellikle gerizekalı değildir. Türkiye’de ortalama 3-4 matematik sorusu cevaplayabilen insanların dahi üniversitelere gidip diploma alması, sonrasında da “bir çok kişiyi şaşkınlığa uğratacak şekilde” işsiz kalmaları bu konuya kafası basanlar için hiç de şaşırtıcı değil. Insanlar eşit değildir, herkesin zeka düzeyi de, motivasyonu da aynı değildir. Tembel insanlar vardır çalışkan insanlar vardır. Akıllı insanlar vardır, az akıllı insanlar vardır. Siz şimdi sosyalist bir sistemde her insana eşit maaş verirseniz bu durumda tembel insanları çok çalışmaya teşvik etmiş olmuyor, çalışkan insanları az çalışmaya zorluyorsunuzdur. Eğer bu insanlar kendilerine olan saygılarından dolayı çalışmaya devam ediyorlarsa Allah onları bağışlasın, ama bu insanların çoğu “kır atın yanında duran ya huyundan ya da suyundan kaparmış” misali tembellere daha çok benzemektedirler. Işte biz buna negatif dışsallık diyoruz. Sosyalizm veya komünizm negatif dışsallıklar yarattığı için, yani insanları daha çok çalışmaya teşvik eden sistemlere değil, tembel olmayı teşvik eden sistemlere sahip oldukları için önce Rusya’da sonra da Çin de iflas etti. Kapitalizme vahşi derler, kimse komünist Çin’de kıtlıktan dolayı 20 milyon insanın öldüğünü bilmez. Süper zekalı Mao çok büyük bir planlama dehası göstererek tarımda çalışan insanları “endüstriye” kaydırmış, kıtlık zamanında dışarıya buğday ihrac ederek çok değerli “döviz” elde etmiştir. Insancıl sosyalizm 20 milyon kişiyi açlıktan öldürmüştür.


Devlet üniversiteleri sosyalist mantıkla kurulmuş üniversitelerdir. Hocalar başarılı olsunlar olmasınlar alacakları para aşağı yukarı bellidir. Böyle bir ortamda toplumsal statü ve uluslararası tanınmışlık dışında bu insanları motive edebilecek kaynaklar maalesef yoktu. Özel üniversitelerin kurulması devlet üniversitelerindeki profesörlere yeni bir motivasyon kaynağı oluşturmuştur. Nedeni ise basit. Özel üniversitelerde çalışan hocalar devlet üniversitelerinde çalışanlara kıyasla kat kat daha fazla iş yapıp kat kat daha fazla para kazanıyorlardı. O yüzden de devlet üniversitelerinde çaba gösteren üç beş tane iyi hoca da özel üniversitelere transfer olarak, aynı çabaya karşılık daha fazla para kazanma imkanına kavuşmuşlardır. Burada bazıları “efendim özel üniversiteler devlet üniversitelerinin iyi hocalarını çalıyorlar” şeklinde serzenişte bulunuyorlar, yanlış. O adamların ellerinde bu imkanlar olmasa daha az çalışacaklar, daha kötü bir performans göstereceklerdir. O yüzden özel üniversitelerin varlığı bile devlet üniversitelerinin kalitesini arttırmak için yetiyor. Devlet üniversitelerinde yeni işe başlayan kişiler çok çalışarak, iyi performans göstererek, yayın yaparak özel üniversitelere daha kolay geçebileceklerini düşündüklerinden bu devlet üniversitelerinin kalitesini arttırıyor. Işte biz buna pozitif dışsallık diyoruz.

Yukarıdaki üç paragrafta anlattıklarımı anladınız mı? “Anladık, anladık, bunda anlaşılmayacak ne var” demeyin. Ruslar, Çinliler, Hintliler 70 senede, o da kapitalist ülkeler onlara tur bindirdikten sonra onları görüp zar zor anladılar. Ortada daha anlamayan “sosyalizm, komünizm, anarşizm, faşizm” diye dolaşan bir sürü insan da var. Çin’de ekonomiyi planlayanlar yüzünden 20 milyon kişinin açlıktan öldüğünü söyledim (ki kimi araştırmacılar bu rakamın 43 milyon kadar yüksek bir rakam olduğunu iddia ediyor). Hala insanlar devletlerin “planlayarak” bir çok probleme çözüm bulabileceğini, piyasalardan daha iyi sonuçlar ortaya koyabileceğini iddia ediyor. Inanmıyorsanız “devlet üniversitelerinin kalitesini arttırmak için ne yapmamız lazım” diye bir sorun. Bir çok kişi size devletin rolünü arttıracak bir sürü “çözüm” sunacaktır. Işte bu kişilere sosyalist diyoruz. Reagan’ın bir lafı var: devletler problemleri çözemezler, asıl problem devletin kendisidir. Devlet üniversitelerinin şimdi içinde bulundukları durumun sorumlusu devlettir, ve geçmişte iyi niyetle atılmış adımlardır. Iyi niyetle atılmış bu adımların yarattığı “beklenmedik” negatif dışsallıklar yüzünden ortalıkta yüzbinlerce üniversiteli işsiz dolaşıyor. Şimdi problemi yaratan devletten çözümü yaratmasını beklemek ne kadar akıllıca bir davranış olur siz cevap verin.

Dışsallık nedir sorusuna bana sorarsanız bundan daha güzel bir cevabı zor bulursunuz. Bu cevabı da benimle bu konuda atışmaya giren bayağı bir sol (yani burdan sola dönün, bayağı bir gidin, ondan sonra üzerinde yürüdüğünüz çıkmaz sokağın sonuna doğru karşınıza çıkacaktır) görüşe sahip bir arkadaşın yarattığı pozitif dışsallığa borçlusunuz. Yoksa yazılarımı burada değil de, yeni blogda yayinlamayı planlıyordum...

4 Yorum Var.:

Unknown dedi ki...

Evet çok doğru söylüyorsunuz. bugün bir kaç devlet üniversitesi dışında birçok üniversitede eğitim vasattır. yenilikçi değildir. günümüz koşullarına uygun ve gerektiği gibi bir eğitim verilmiyordur. en basit örnek yabancı dil konusudur. üniversiteler eğitim süresince öğrencisine yeterli eğitim vermediği için onu mezun olduktan sonra bir sürü destek eğitim almasına mecbur kılıyordur.ama bence bunun çözümü kesinlikle sadece özel üniversitelerde değildir. aynı devlet üni. 'de olduğu gibi birçok özel üni. de sadece kar amaçlı kurulmuştur. onun dışındaki iyileri de yüksek düzeyde eğitim masrafı alıyor. şimdi bu durumda ortalıktaki yüzbinlerce üniversiteli işsizlerin vebalini sadece ne o öğrencilere ne de devlet üniversitelerine yüklemek pek mantıklı değil. herşeyden önce ülkenin mevcut işgücünü karşılayacak üretim potansiyeli ortada. sırf bu nedenden ötürü ülkede işsizliğin çoğalması kaçınılmaz.
evet bugün şirketler gerekli gereksiz birçok nitelik beklemekte çalışanlardan. ama bence bu niteliklerin öğrencilere verilmesini tamamen özel kesime bağlamak ülkemiz koşullarına tamamen ters. bunun için halkın arasına inmek, sadece batısına değil ülkenin doğusuna bakmak ve ülkenin yüzde 80 ila 90'nın ekonomik koşullarına bakmak lazım.
Sonuç olarak ben devlet üniversitelerinin daha çağdaş ve modern bir ortama kavuşmasını istemekteyim.

Unknown dedi ki...

Kominizm ve sosyalizm uzerine soylediklerinizi 'gereksiz' ve 'yanli' bulsam da, yazilarinizi ilgiyle takip ediyor ve cok sey ogreniyorum..
Rusyanin ve Cinin kominizmi, diyanet isleri bakanligi olan Turkiyenin laik oldugunu iddasiyla ayni katagoridedir sanirim.
20 milyon kisiyi aclikdan olduren 'gereksiz' ornekleri verirken, 'kapitalist' oldugunu soylediginiz, bir taneside yasadiginiz, ulkelerin kac kisinin canina mal oldugunuda aciklamalisiniz.
Yine mukemmel ekonomi bilginizde, mukemmel demede herhangi bir ima yok, oyle oldugunu dusunuyorum, kominizm soyle kotu, kapitalizm soyle iyi diyebilirsiniz.. Ama yazdiginiz en 'dusuk kaliteli' yazilar bu ovme ve yerme sirasinda meydana geliyor.. Saygilar..

aik dedi ki...

"eğitim herkesin en temel hakkıdır" zırvalarına güzel bir cevap olmuş. tebrikler.

@erdemalp size hayek'in "kölelik yolu"nu ve/veya mises'in "sosyalizm"ini öneririm.

Unknown dedi ki...

Ahmet Bey, Hayek'i okumadim/okuyamadim. En kisa zamanda goz atar, okurum.. Mises;i okuyali oldu. Hatta Kominist manifestonun uzerine denk gelmisti.. :) Sosyalist degilim, yakinlik duymuyorum.. Sadece yazilan yazilardaki 'yanliligin' kalitesiz oldugunu dusunuyorum..
Saygilar..