Devlet baba

Normalde pek yapmadigim bir sey yapip son yazima gelen yorumlari/itirazlari cevaplayacagim. Ama hemen uyarayim ki bu durum aliskanlik yapmasin, gelecekte de yorumlari cok dikkate alacagim anlamina gelmiyor. Burada yazilan yazilara yorum yapmak bir hak degil bir ayricaliktir. Yorumlari cevaplamak, hatta hatta yayinlamak benim sahsi inisiyatifimdir. Yani ne yapacagimi keyfimle kahyam bilir. Hemen sansurcu diye itham etmeyin, kimsenin ozgurlugune karismiyorum, illaki seslerini duyurmak isteyenlere su, su, su ya da benzer kanallari kullanmalarini oneriyorum.

Demokrasi Nedir   Küresel ısınma Nedir  Özel Üniversiteler

Ikincisi, ben liberal falan degilim. Liberal fikirlerle bir sorun yasadigimdan degil ama bu kelimenin anlami hangi ulkede bulundugunuza gore degisiyor. Yazilarimda demokrasi derken genelde liberal demokrasiyi kastediyorum, bunun her yerde net bir tanimi oldugu icun. Ancak liberal fikirler sadece liberal demokrasi ile sinirli degildir. Liberteryenlik de tam olarak ne oldugu belli olmayan bir sey. Illa bir etiket lazimsa; kapitalistim. Sol/sosyalist dusuncelerle/varsayimlarla igdis edilmis beyinleri uyarayim. Kapitalizmin tarifini sizden ogrenecek degilim. Engels, Keynes gibi kisiler sosyalist terminoloji icerisinde kapital sahibi olabilirler ancak kapitalist degildirler. Adam Smith, Friedman, Ayn Rand ve benim gibi kisiler ise zenginlik acisindan mutavazi bir gecmisten gelip sermaye sahibi olmamalarina ragmen gercek anlamda kapitalisttirler. Daha genis bilgi suradan ya da suradan edinilebilir, ancak, buraya dikkat, yeterli degildir.

Gelelim yorumlara:
Doktor eksikliğini hükumet daha önce de belirtip yeni tıp fakülteleri açmak istemişti, o zamanki yök başkanı karşı çıkmıştı. Şimdiki durum nedir bilmiyorum.
Patates yetistirmek ne kadar devletin gorevi ise doktor yetistirmek de o kadar devletin ustune vazifedir.

Sahara çölü değil, sahra çölü.
Ukalaligin luzumu yok, siz sahra diyin, ben Sahara demeye devam edeyim. Yanlis duzeltmekse maksat, sen de Sahra'yi kucuk harfle yazmissin.

Burada da serbest piyasa işliyor. Doktor isterse özel hastaneye geçebilir. Şimdi sigortalılar bile özel hastanelerde muayene olabiliyor. Zaten doktorlar da bu yasadan once de özel hastanelere geçmeye çalışıyorlar, ref: geçenki Kocaeli kalp doktoru haberi.
Bu karardan belkide tek etkilenecek kişiler akademik ünvan sahibi olup, forslarını kullanarak özel muayenehanelerine hasta çeken doktorlar. Bir çok kez duydum ve şahit oldum, doktor hastayı muayene edeceğine, zamanım yok sen özel muayenehaneme gel diyor.
Devlet hastanesi belli bir ücrete veya ücretsiz hasta tedavi ediyor. Orada çalışan bazı doktorların, devletin olanaklarını kullanarak hastalardan bir çeşit haraç almaları önlenecek. Parası olan zaten özel hastaneye gidiyor.
Devletin vicik vicik icinde oldugu bir yerde serbest piyasa isliyor denemez. Yorumdaki aksakliklarin varligina itiraz etmiyorum. Ancak bu manyakliklar yasal duzenleme eksikliginden degil, bizatihi devletin mudahil olup isleri arapsacina dondurmesinden kaynaklaniyor. Devletin cozumun degil sorunun bir parcasi oldugunu anladigimiz zaman bu tarz manyakliklarin nedenini anlayabilecegiz. Sacma sapan yasal duzenlemelerle/yonetmeliklerle uretilen yanlislar, yanlis uygulamalarla duzeltilemez. Iki yanlis hic bir zaman bir dogru etmez.

Aslında sağlık sektöründeki bozukluk yıllardır süren mentalitedeki gariplik: Bu kanuna karşı çıkanlar bir insanın bir işte çalışırken başka bir işte çalışamayacağını anlayamadılar hala.
Haydaa! Bu da nerden cikti. Yeri geldi dort iste birden calistim. Bir insanin bir iste calisirken baska iste calisamayacagi gibi bir dusunce tamamen sacmalik. Iki tarafin gonullu katilimiyla imzalanan sozlesmede boyle bir maddenin oldugu durumlar haric (mesela bir futbolcu ayni anda iki takim icin oynayamaz) isteyen istedigi kadar iste calisabilir. Kimse de karisamaz. Daha once imzalanmis bir sozlesme de iki tarafin rizasi olmadan oyle yasayla, silah zoruyla degistirilemez. Cikartilan yasa o andan itibaren imzalanacak olan sozlesmeleri baglar.
sağlık ve eğitim, para kazanmanın suyunun çıkarılmaması gereken iki alan. tedbir alınması, veya devleti ya da kendi muayenehanenizi seçin denmesi doğal.
Para kazanmanin suyu cikmaz, korkmayin. Bunu ancak devlet eliyle yapabilirsiniz. saglik, egitim gibi sektorlerin diger sektorlerden farki yoktur. Bu anlamda hasta olmayan insanlarin ac kalmamasi daha onceliklidir, ama bu durum devletin ekmek uretmesi gerektigi, ya da herkesin bedava ekmek hakki oldugu sonucunu dogurmaz. Tekrar olacak, ama saglik, egitim gibi sektorlerde olusan sorunlar bu sektorlerin ayricalikli olmasindan degil, devletin hegamonyasindan kaynaklanir. Devlet sorunun bir parcasidir. Ayni yorumunda devam eden durumu ornek olarak gosterebilirim:
pek çok doktorun devlete ait hastaneleri kendi muayenehaneleri için hasta avlağı olarak gördüklerini biliyorum. yaşanmış pekçok tecrübe var. mevcut durum ancak parası olana iyi hizmet getiriyor. haksız bir fark yaratıyor yani. muayaneye gidip 100-500 tl arası bayılan yine bütün tetkiklerini ve tedavisini devlete ait hastanelerde ama öncelikli ve ayrıcalıklı olarak yaptırıyor. doktorun özel hastası olarak ilgi görüyor.

ya devlet ya özel muayene ayrımı kaliteyi dengeleyecektir. tabi bunu söylerken devleti seçenlerin de döner sermayeden falan katkıyla iyi bir ücret almalarının sağlanacağını varsayıyorum.
son paragrafta sacmalamis tabi.

burdaki en temel sorun doktorların devlet için çalışırken mesailerinden kısıp kendi özel muayenehanelerinde bu işide yapabilmeleri...
Bir Polis memurunun mesai saatlerini kısaltıp Yada bir askerin kıslada olmadıgı zamanlarda bir barda fedailik yapabileceği ne kadar akla yakın.
Kim izin verir bunlara..Yapsınlar bakalım bole birşeyi sonucu ne oluyor...
Peki bu Devlet memuru Doktor olunca neden iş değişiyor...
Polis/asker adi ustunde kolluk kuvvetleridir. Gecenlerde Ahmet Altan yazdi. Devletin taammuden adam oldurme tekeli vardir, bu tekel kimseye devredilemez. Ancak devlet de gokten zenbille inmis degildir, kafasina gore adam olduremez. Bu nedenle kolluk kuvvetlerinde devleti tamamen devreden cikarmak da mumkun degildir. Polis/asker bu tekel ile elde ettigi gucu ozel alanda kullanamaz. Biz devlete karsi degiliz. Baska gorevler yuklenildiginde, devletin asli gorevlerini aksattigina dikkat cekiyoruz. Kapici copleri toplar, merdivenleri temizler, ama eve kacta gldigime, karimin bas ortusune, kizimin mini etegine karisamaz. Devlet dediginiz sey, kapicidir.

Liberallik salt ekonomi düşünmek değildir Liberalizmin hukugunda bireysel teşebbusun yanında sistemin insanlara eşit ve adil davranmasıda vardır Birşeyi eleştirirken digerini atlamayalım...
Esitlik/adalet sosyalist/kollektivist terminolojide bol bol kullanilir. Esitlik adilligi, adillik esitligi gerektirmez. Iliskili gibi gorulen bu iki kavramin birbiri ile alakasi yoktur. Liberalligi geciyorum, en basta acikladim. Kapitalizm "esit (dogal) haklar"i, "ozgurluk"le pekistir. Buradaki esitlik, her turlu ayricaligi yok eder. Esitligi saglama adina bazi siniflara ayricalik tanimaz. Daha genis aciklama icin Adam Smith'in "Natural liberty" kavramini irdelemek gerek.
Ayn Rand okuyup saçmalamak moda oldu.
Ayn Rand benim dusuncemde (kapitalist dusuncede de) bir parantezdir. Rand'i kucumsemiyorum. Ancak kapitalist dusuncenin agir toplarinin yaninda Rand sadece bir parantezdir. Diger yandan Ayn Rand'in adiyla "sacmalamak" kelimesini ayni cumlede kullanabilmek icin kirk firin ekmek yemek lazim. Bu durum Ayn Rand okumadan onu elestiren Ismet Berkan'in davranisina benziyor (Berkan'in yazisinin wikipedia'dan kotu bir ozet tercume oldugunu farkedeceksiniz). Neyse, siz Rand'a bok atmadan once kapitalizme dair 18-19yy metinlerine baksaniz? Istahiniza gore Locke, Mill ya da Smith'in saheseri "The Theory of Moral Sentiments"den baslayabilirsiniz. Aristo sizi asar. Illa 20.yy diyorsaniz, hepsini saymak mumkun degil ama Friedman, Hayek, Von Mises'ten baslayabilirsiniz. Okumamak icin bahaneniz yok, bunlarin kitaplarini internetten belese bulabilirsiniz.

Liberalizm okumalarınızdan önce bir defa da olsa İnsan Hakları Evrensel bildirgesini okuyun lütfen, mümkünse 25. maddenin altını çizin.
Birincisi, Evrensel Insan Haklari Bildirgesi baglayici degildir.
Ikincisi, bu bildirge politik bir metindir. Birlesmis Milletler politik bir kurumdur. Politik olarak guclu olanin borusu oter.
Ucuncusu, bir belgenin adinda "evrensel" kelimesinin gecmesi bu belgeyi evrensel yapmaz.
Dorduncusu, bu politik metin insan haklarini koruma yaftasi altinda bireysel hak ve ozgurluklere en buyuk darbeyi vuran metinlerden biridir. Sosyalizm idealini dile getiren 29. madde buna kucuk bir ispattir.
BM sadece 20. yuzyilin yarisina dogru ortaya cikmis bir orgutlenmedir. Bireysel haklar ise insanlik tarihi ile estir. Devletler bireyleri suctan/suclulardan koruma adina ortaya cikmisken tarih boyunca en agir suclarin devlet adina islendigi gercegini unutmamak gerekir. Bireysel ozgurlukler devleti degil, bireyi korur. Size biraz Amerikan gelebilir, ama "hayat", "ozgurluk", "mulkiyet" ve "mutluluk pesinde ugrasmak" dogal haklardir. Bu haklar kimseye devredilemez. Yercekimi ne kadar dogalsa, bu haklar da o kadar dogaldir. Bu haklara sahip olmak baskalarinin haklarindan feragat etmelerini gerektirmez. Gerektirdigi yerde siddet dogar. Yuzyillar boyunca savaslar neden cikti sizce? Bu haklardan ilk ucu BM'deki insan haklari bildirgesinde yer alirken dorduncusu yoktur (Neden acaba?). Ancak bu haklar kimseye bedava yiyecek, egitim, saglik, para, emeklilik, sevgi, ferrari, vs. hakki garanti etmez. Siz bunlari ya da daha fazlasini istediginize bedava verebilirisiniz, elinizi tutan yok. Ancak bunlari verecegim diye zorbalik yapamazsiniz. Bu siddettir. Devletin sosyal guvenlik, bedava saglik, bedava egitim verme adi altinda yaptigi da farkli degildir. (Gerci, bedava oldugu supheli, egitim oldugu zaten supheli.)
Bu blogda bundan once bedava egitime de, zorunlu egitime de karsi oldugumu yazmistim (Her ikisi de 26. maddede gecer). Evrensel Insan Haklari dedektorleriniz o zaman kapaliydi, ya da makina soguktu sanirim.
Son olarak, Hitler de, Stalin de, daha niceleri de sosyal/kollektivist ideolojinin birer urunudurler. Inanmayan, itiraz edecek olan, Nazilerin, Komunistlerin politika metinlerini incelesin. Bu metinlerin cogu BM'nin insan haklari bildirgesi ile taban tabana uyumludur. Ozellikle 29. madde. Ancak Hitler'le, Stalin'le gelinen nokta ortada. ABD ise su ana kadar diktator gormemis tek sistemi dogal haklara dayanarak kurdu. Bunun sonucunda da en zengin, ayni zamanda en yardimsever halk orada yasiyor.
1- Emeğin kutsallığından bahsetmişsiniz ancak yazının bir yerinde devlet var oldukça bu sorunlar baki kalır gibisinden birşeyler var.
Devlet olmadan emek kendini koruyamaz sömürülüp gider.
Bu biraz Marxian bir yaklasim olmus. Emegi asil somuren devlettir. Devletin disinda hic bir guc gonulluluk esasina bagli olmayan sozlemeyi surekli olarak yapamaz. Yapsa da yasaya yaslanmadan ayakta kalamaz.
2- Sağlık harcamaları yapmak devletin asli görevlerinden biridir. Bu görev elinden alınırsa sizin az bir ücretle geçinen akrabalarınız da ileride sağlık konusunda sorunlar yaşarsa bahsettiğiniz haksızlıkları, kuralsızlıkları yaparak sağlık hizmeti almaya çalışır. İnsan hayatı kutsaldır bu yüzden benim vergimle de olsa devlet insanlara sağlık hizmeti vermek zorundadır.
Devletin var olup olmamasını, vergi toplayıp toplamamasını tartışmak boşa kürek çekmektir.
Evet Türkiye'de devlet iyi işlemiyor ancak iyi işlemiyor diye söküp atmak çare değil. Onun yerine devletin verimliliğini arttırmak için yapılacakları, önlemleri tartışmak daha mantıklı ve yararlı olur kanımca.

Buram buram sosyalizm, kucak kucak sacmalik. Dogru bir cumle bulamadim ki yanlislari sayayim. Tek tek her cumlesine karsi cikiyorum. Bazi seyleri bilmiyor ya da anlamiyor olmaniz onlarin dogru olmadigini gostermez. Neyi gosterdigini soylemicem. Kafanizi kaldirin, okuyun biraz. Ya da "doga"yi izleyin. O da aydinlaticidir.

Not: Cuneyt'in yorumu yukaridakilere gore daha akli basinda. Katilmadigim yerler var, karma sistemin en iyisi oldugu gibi. Ancak yaziyi daha fazla uzatmak istemedim. Baska zaman belki. Son olarak pozitif yorum, ovguler icin tesekkurler.