Türkiye seçimini yapmalı.

Öncelikle bir şeyin altını çok net çizeyim: Dinci değilim. Dindar bile sayılmam. Kemalist de değilim. Liberalim. Diğer blog yazarlarını bilemem. Sünni ve Türk bir aileden geliyorum. Bunları açıklamak gereği duydum zira yorumlarınızda zaten “Yahudi misin” “Ermeni misin” diye soracaksınız. Zahmet etmeyin dedim.

Zaman zaman takıldığım yazarlar vardır, konjonktür gereği o yazarın yazıları o dönemde önem kazanır gözümde. Ortadoğu’da sular ısındığı vakit okuduğum kişi de Cengiz Çandar’dır. Çandar, yıllardır konunun uzmanı. Zannımca Türkiye’de Arap-İsrail ilişkileri konusuna en vakıf kişi odur. Filistin'de Arapça agzete çıkarmışlığı var. Bir de her gün sırf zıpırlığına okuduğum kişiler vardır. Bu listenin başında da Yılmaz Özdil var. Zannımca hiçbir konuda uzman değildir, ama ilkokul’da gelip “kaşık de bakayım” diyen, siz “kaşık” diyince de “kızlara aşık ehehe ehehe” diyen veletlere benzer. Çok yormadan anlatmak istediğini anlatır, geçer. AKP’ye oy verenlere “Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam” gibi yakıştırmalar hafızam beni yanıltmıyorsa onun eseridir.

Nükleer Nedir    Yatırım Fonları    Taksi Şöförü   VOB nedir?  IMF Nedir   Borsa Tüyoları  Borsa Nedir  Zaman Nedir  Pi Sayısı Nedir

Bu iki isim, bugün aynı yerde buluşmuşlar. Özdil, kendine has üslubuyla “biz de oraları zamanında binlerce kişiyi öldürerek almıştık, biz alınca fetih onlar alınca işgal olmaz, büyük balık küçük balığı yer” demeye getiriyor. Çandar ise bambaşka bir noktaya değiniyor, ki yazımın esas noktası da budur. Yazının linki burada. Ben ise bir kısmını alıntılıyorum:
“Türkiye’nin, Doğu ile Batı arasındaki açığı kapatacak bir köprü olmak ile İran, Hizbullah ve Hamas’ın başını çektiği ve tüm bölgeyi istikrarsızlıkla tehdit eden sonu çıkmaz İslâmcı politikaların sözcülüğü arasında bir tercih yapması gerekiyor.”

Çandar da metni Jarusalem Post’dan alıntılamış. İngilizce bilenler için tavsiye edeceğim bir kaynak. Yahudilerin vakit gazetesi dersem anlaşılır sanırım. Uzaktan bakınca ciddi bir gazete gibi görünüyor yalnız, Vakit gibi değil.

Ama JP’nin yazarına bu konuda katılmamak elde değil. Türkiye çok ama çok yanlış bir noktada duruyor. Aslında yanlış noktada duran ülkem değil, Başbakanım. 1 Mayıs günü koca İstanbul’u evlerine hapsetmeyi başaran Türk Polisi, küfür nedeniyle stad boşaltılacağı zaman cop tekme tokat, hiç birinden çekinmeyerek 5 dakikada stad boşaltan Türk Polisi, dün Aczimendi kılıklı, İranlı molla kılıklı amcaları 2 saat boyunca Türk Telekom maçının oynanacağı spor salonundan çıkaramadı. Sonra Amerika’lı “siz 4 kadınla evlenebiliyor musunuz” diye sorunca kızalım. Adam bunu görüyorsa Türkiye’ye baktığında ne yapılabilir ki?

Filistin’den gelen resimler benim de içimi çok kanatıyor, lakin spor salonunu basıp maç oynatmamak, Cuma namazı çıkışı şeriatçı sloganlar atmak, yapılan yanlış işi eleştirmek, yanlışlığa isyan etmek yerine anti-semitizme kaymak, Yahudi düşmanlığı yapmak, Yahudilerin belasını vermesini Allah’tan dilemek, bunu ulusal bir TV kanalında yapmak bana anlamsız, haddini aşan işler gibi geliyor. Haddini aşan bir başka şey de su katılmamış bir şekilde Hamas’ı desteklemeyen herkesin İsrail yardakçısı, Siyonist, vatan haini (ne alakaysa) vb. ilan edilmesi. Halbuki savaşın bitmesini sağlamanın, kalıcı bir barışa ulaşmanın yolu her gördüğün yahudiyi öldürmek, Mehmetçik’i Gazze’ye sokmak değil. Basket maçlarını oynatmamak hiç değil. Her iki tarafla da iletişimde olabilen nadir ülkelerden olan Türkiye barışa bu haliyle destekten çok köstek olur. Lanetlemek konusunda da tutarlı olmak lazım. İsrail sivil Filistinlileri öldürünce içi sızlayan, ama 11 Eylül’de ABD’liler ölünce veya İntihar saldırısında Yahudiler ölünce oh diyenleri Allah’a havale ediyorum. Türkiye'de Yahudi olmak gerçekten zormuş, bunu da anlamış oluyoruz bu sayede.

Blogda uzun yazmayı sevmiyorum ama üç konuya daha değinmem lazım.

Birincisi, İsrail’e en sert tepkiyi Türkiye’nin verebilmesi, bence, Türkiye’nin demokratik bir ülke olmasından kaynaklanıyor. Malum, Hamas İran destekli ve İran şii. Mısır ve Suudi Arabistan İran etkisinin bölgede artmaması için savaşa sessiz kaldılar. Bu ülke yöneticileri, diktatörlüklerini devam ettirebilmek için insani bir drama sessiz kalmayı tercih edebiliyorlar. Çünkü iktidarları vatandaşlarına dayanmıyor. Türkiye’de ise Tayyip Erdoğan gücünü halktan alıyor, bu da onu halkın duyarlı olduğu konularda daha sert demeçler verebilmesini sağlıyor. Kendisine bu gücü veren demokrasi, kimse kusura bakmasın ama hiçbir İslami ülkede yok. Demokrasiyi doğru kullanmalıdır Erdoğan. Sert tepkisinin bazıları tarafından anti Siyonizm veya şeriat propagandasında kullanılmasına müsaade etmemeli.

Bir diğer konu da Mehmet Ali Birand’ın iki gündür değindiği bir konu: Filistin’de İsrail’in yaptıklarının Türkiye’de İslamcı akımları güçlendirmesi. Balona bak. Neresinden sıkıyorsun, neresi şişiyor. Şeriata kayan bir Türkiye’de yaşamak istemediğimi açıkça beyan ediyorum. Ama ülkeyi terk etmekten de vazgeçtim. Yaşam standardıma karışmaya kalkan olursa da mukavemet edeceğim. Elimle olmazsa dilimle, o da olmazsa fikrimle.

Sonuncusu ise şu: İsrail eğer bölgede var olmak istiyorsa barışı herkesten çok arzulamalı. Türkler bin yıldır Anadolu’dalar, Araplar 2000 yıldır Arabistan’da, İranlılar tarihin başlangıcından beri orada. 200 yıl sonra ne ABD kalır, ne Rupert Murdoch, ne şu ne de bu. Ama bu halklar yine burada olacaklardır. Bir dünya savaşı çıkarmadan rahat etmeyeceklerse bilemem ama İran’ın nükleer silah edinmesinin eli kulağındayken, 40 yıl içinde ülkesindeki Arap nüfus Yahudi nüfusu geçecekken troll besleyerek varolamaz.

Bir de Somali açıklarında korsanların zaptettiği gemisi için Sabancılar fidye vererek sorunlarını çözmüşler. Birisi bana neden vergilerimizle bir donanma beslediğimizi anlatabilir mi ültfen?

4 Yorum Var.:

Junior dedi ki...

Turkiyen secimini yapti ama icerden cok gorulmuyor galiba. Turkiye acik bir sekilde baristan yana. Burda Israili elestiren insanlar da baristan yana, kimse Hamas taraftarligi yapmiyor.

Sizin dediginiz ya Araplarin tarafina gec ya da Batiyi sec turu tehdidler yillarca yapildi bu ulkeye. 2001'e kadar gucu elinde olan Ergenekon ise o an kim cok para verdiyse onun kucagina atti ulkeyi. 2001'den beri bu ulke gercek sahipleri tarafindan yonetiliyor. AKP'yi kastetmiyorum. AKP bu grubun amaclarina uygun bir parti sadece, daha dogrusu Erdogan bu karakterde ve bu yuzden Erdogoni kaybetmek istemiyorlar. Amac? bagimsiz Turkiye, bolgede savas istemeyen Turkiye. Bu ugurda Kibrista fedakarlik yapabilecek, Ermenistanla gorusebilecek, Araplarla cok daha yakin diyaloga girebilecek bir Turkiye. Sen diyorsun ki ben bunu yazdim diye bana yahudi demeyin, diger yandan da baris icin ugrasanlari hamas yanlisi ilan ediyorsun. Neyse, biraz daha dusun diyorum sadece. AKP'nin degil, Turkiyenin yaptiklarini dusun.

Kubilay dedi ki...

Junior, dün gece sky türk'ü izledin mi? o adamlar ve kadınlar barıştan yana mıydı? Soruyu tersinden sorayım ya da İSrail bugün tasını tarağını toplayıp çekip gitse ortadoğudan, ortadoğuya barış gelir mi? El Fetih - Hamas arasındaki iç savaşta kaç kişi öldü? Kuzey - Güney Yemen savaşında... Dahası barış ve istikrar gelse yeterli mi ortadoğuya? Mısır'da, Suudi Arabistan'da savaş yok, istikrar var. Diktatörlülerinin bir 100 yıl daha bir yere gitmek istedikleri yok, içki yasak, Suudi arabistanda kadınlar araba bile kullanamıyorlar. barış yanlılarını hamas taraftarı olmakla suçlamıyorum. Sadece barış yanlısı gibi gözükürken farketmeden hamas yanlısı oluyoruz, iç siyasete sirayet ediyor diyorum. "Filistin için barış, hemen şimdi" sloganına diyeceğim yok da "kahrolsun israil" ne? "allahü ekber " diye bağırmanın anlamı ne bu mitinglerde?

Junior dedi ki...

Isyaniniz "Kahrolsun Israil" sloganina karsi, ya da dunku macin oynanmasina engel olanlara. Tamam burasini anladim. Ama buradan cikis yapip konuyu uluslararasi politikaya getiren aradaki gecise benim itirazim. Turkiyenin durusu bu degil. Erdoganin aciklamalari iceride prim yapma amacli degil. Turkiye cok yapici bir sekilde baris icin cabalerken Israil'un tum bunlari hice sayan bu harekatina Turkiye'nin itirazi. Ama kimsenin basbakana bakip eylem yaptigini zannetmiyorum. Turkiye bugun de 90'larda ki gibi pisirik davransa ve agzini hic acmasa, tek bir diplomatik girisimde bulunmasa o mac oynanacak miydi sizce? orta dogu ulkeleri hakkinda soylediklerin dogru ve bu durumun sorumlulari arasinda simdiye kadar bolgeden kendini soyutlayan Turkiyenin de payi var bana gore. Bunu kirmaya basliyorken, baris tek ihtiyacimiz olan sey...

ahmet dedi ki...

Başbakan'ın sözlerinden kendilerini Hamas'la özdeşletirdikleri sonucunu çıkarmak mümkün. Halbuki AKP'nin Hamas'la pek az ortak yanı var. Belli bir oy tabanına sahip olmalarına bakarak Hamas'ın terorist bir örgüt olmadığı sonucunu çıkaramayız. PKK da oy topluyor, ancak uyguladığı yöntemlerle terörist sıfatını hakkediyorlar. Tıpkı PKK gibi Hamas'ın da hakimiyet kurdukları bölgelerde kendileri dışında hiçbir farklı görüşe yaşam hakkı tanımayacaklarını biliyoruz. Zaten bunu inkar ettikleri de yok. Hamas şeriatı, PKK totaliter laik miliyetçiliği kendi halklarına dayatacaklardır, ellerinden geldiği kadar ldayatıyorlar da zaten.

Halbuki AKP için benzer şeyleri söylemek mümkün değil. Allah için itiraf edelim, 'sivilleri hedef alan' kanlı eylemler, gücü eline geçirince farklı olana tahammülsüzlük AKP'nin stili değil. Zaten böyle olsalardı Türkiye'nin kanlı bir iç avaşla parçalanmasını kimse önleyemezdi.

Hamas'ın gösterilerini izliyorum. Militanların taşıdıkları bir tek Filistin bayrağı yok, yalnızca şeriat bayrağına saygı gösteriyorlar. Bu yaklaşımlaıyla Filistini bizzat kendileri parçalayarak İsrail'e hediye ediyorlar.

Savaş denan rezalete bir bakın. Çatışmalara sırasıda kaç tane İsrail askeri ve Hamas militanı öldü ? Kendilerini vuran bir kaç İsrail askeri ve üç beş Hamas militanı dışında hayatını kaybeden var mı ? Sivillerin ve çocukların arkasına saklanıp karşı tarafa roket sallamaya savaşmak mı denir ? Hamas ateş açarkan İsraillilerin vicdanına mı güveniyor ? Çocukların hayatlarını kaybetmesinin sorumluluğunu en az İsrail kadar Hamas'a yüklemememiz için bir sebep var mı ?

Başbakan'ın AKP'yi Hamas'la aynı kefeye koymasını mazur gösterecek hiç bir şey olamaz. Bir tarafın suçuna gözünü kapatıp faturayı yalnızca İsrail'e kesmeleri kendilerini nerede konumlandıracaklarına henüz karar verememiş olmalarının göstergesidir.