Cari Açık Hakkinda Dört soru

İşte size üzerinde beyin fırtınası yapabileceğimiz cari açık hakkinda dört soru:

1- Bir ihracatçı üretim imkanlarını geliştirmek için makina ithalatı yapmak istemektedir. Başvurdugu banka, yatırımcının bu talebini dış finansman kaynaklarıyla karşılar. Bu işlemler sonucu cari işlemler açığı artmış mıdır ? Artmıştır. Artan cari işlemler açığının ‘yüksek faiz, değerli TL‘ hikayesiyle ilişkisi var mıdır ? Yoktur. Peki neyle ilişkisi vardır ? İhracat artışıyla.


2- Bir tüketici cazip faiz oranlarının etkisiyle banka kredisi kullanarak arabasını yenilemek istemektedir. Banka bu krediyi karşılamak için yine dış finansman kullanıyor. Satın aldığı araba yerli olsa bile pek çok parçası ithaldir. ‘Yüksek faiz, düşük kur, artan ithalat’ teorisiyle pelteye dönmüş beyinlerinize bir kıvılcım vermek için soruyorum: Cari işlemler açığını artıran faizin düşmesi mi, yükselmesi mi ?

3- Mağfi Eğilmez bir süre önce hazine’ye döviz borçlanmasına ağırlık vermesini tavsiye ediyordu. Mahfi Bey’e göre beklenen faiz TL’de yüksek, dövizde düşüktü. Hal böyle olunca maliyetleri düşürmek için dövizle borçlanılmalıydı. Sayın Eğilmez’in yaptığı fatal hata nedir ? Gelecekte döviz kurunu bildiğimizi varsayarak, beklenen faizleri doğrudan birbirleriyle karşılaştırmak. İzleyebildiğim kadarıyla TL, EURO karşısında son bir kaç aydır %18’e varan ölçülerde değer kaybetti. Bunu kompanse edebilecek TL faizi %100’ün üzerindedir. Hesaplar bu şekilde yapılmaz. Dört elmadan üç armut çıkarılmaz. Gelecekteki döviz kurunu bilmiyorsak faizler üzerinde böyle basit aritmetik işlemler yapıp ‘hazine dövizle borçlanmalı’ gibi bir sonuca varılmaz.

4- Bir ekonomide arzdaki daralmadan kaynaklanan fiyat artışları olmaktadır. Bu ekonomi enflasyonla birlikte neyi yaşar ? Daralmayı. Bizim çok iyi bildiğimiz bu olguyu Amerikalılar da yaşıyor. Arzdaki daralmanın doların değer kaybetmesinin doğal sonucu olduğunu iddia ediyorum. Bu da elbette tüketimin geçici bir süre yavaşlamasına yol açacaktır. Ancak diğer taraftan, 'ucuzlayan işçilik’ Amerikan üreticilerinin maliyetlerini düşüreceğinden bu süreç bir süre sonra kendiliğinden tersine döner. Kısa vadeli süreçlere odaklanan FED’in deli danalar gibi faizleri düşürmesi sorunları çözmek bir yana yenilerini üretmekten başka sonuç doğurmaz. Maestro Greenspan’in 2001 ‘ekonomiyi canlandıracağım’ diye %1 gibi gereksiz oranlara düşürmesini hatırlayın.

Ahmet Çavuşoğlu

2 Yorum Var.:

goktug dedi ki...

1.SORUYA CEVAP
SEVGILI DOSTUM;
ALINAN MAKINA HER NE ISE HAKKIYLA ÇALIŞTIRILDIĞI TAKTIRDE MALIYETINDEN ÇOK DAHA FAZLA GETIRI SAĞLAR.YANİ MAKINA 50.000 EU MALOLDU İSE KARŞIĞINDA 1.000.000 EU EXTRA URETIM VE IHRACAT YAPILABİLDİ İSE O ZAMAN BU CARI ISLEMLER NASIL YANSIR??? AMA TAM YATIRIM YAPMIŞINIZ DAHA FAZLA IHRACAT İÇİN AAA Bİ BAKMIŞINIZ YTL YILLARCA DEĞERLENIYOR BIRDE HUKUMETE EKONOMIDE COK BASARALISINIZ GAZI VERILDIKÇE ERTELENEN MIKRO REFORMLAR EKLENINCE NE OLUYOR... IHRACATCI REKABETCI OLAMIYOR ISTE O ZAMAN MAKINA ÇALIŞAMADIĞI İÇİN MALIYETİ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI SİZİN DEDİĞİNİZ GİBİ ARTTIRIYOR.

SAYGILAR
GOKTUG ERTUYUN

Unknown dedi ki...

Mahfi Eğilmez'in tavsiyesine bende katılıyorum,
son yıllarda %18-20 lerde YTL faizi ödeyeceğimize, %5-6 USD faizi ödeseydik, faiz yükümüz ciddi şekilde azalacaktı,
diğer yandan tabiki, USD kurunun son 6 yılda böyle hareket etmesi bundan sonra da böyle hareket edeceğini garanti etmez
ancak her zaman YTL üzerinden ödenen reel faiz daha yüksek olmuştur,
selamlar
Olcay Cengiz