Ekşi Sözlük'ün sahibi Oktay Ekşi, pardon,...
Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Doğan Medya'nın amiral gemisi Hurriyet gazetesinin başyazarı Oktay Ekşi fena sıkıştı. Kendisi önce durduk yere Star Gazetesi'nin başyazarı Mehmet Altan'a sataştı. Mehmet Altan'ın zehir zemberek cevabı gecikmedi. Buna karşılık Ekşi, Altan'a günümüzün Ali Kemal'i diyerek uzaktan bir şutla cevap hakkını kullandı.
Altan'dan tehditvari bir ikinci cevap geldi. ...
Derken Yeni Şafak gazetesinde Taha Kıvanç müstear ismiyle yazan Fehmi Koru iki yazıyla sağ kanattan tartışmaya katıldı: bir ve iki. Bu yazılardan Oktay Ekşi'yi meğerse gazeteciliğe başlatan kişinin Mehmet Altan'ın babası Çetin Altan olduğunu da öğrenmiş olduk.
Tartışmaya katılan diğer isim Sabah'tan Emre Aköz oldu. Emre Aköz bu yazısında Mehmet Altan'ın işaret ettiği yazı Oktay Ekşi'nin 25 Nisan 1998 tarihli 'Alçakları tanıyalım' başlıklı yazısının haber kaynakları olarak iki eski generalin ismini verdi. Aynı yazıda Cumhuriyet yazarı Oral Çalışlar'dan da alıntı yaparak sol kanattan kavisli bir ortayla Ekşi'yi köşeye sıkıştırdı.
Oktay Ekşi ise 'Andıç ulağı' suçlamasına maruz kaldığı 25 Nisan 1998 tarihli yazısını defansı beşleyerek şu yazıyla savundu. Mehmet Altan da Bir kuklaya andıç soruları yazısıyla duran topları ne kadar da iyi kullandığını hatırlattı.
Bizce daha maç bitmedi, tempolu bir şekilde devam edecek. Amiral geminin koramirali Ertuğrul Özkök henüz savaş çıkartmakla meşgul olduğu için bu deplasmana götürülmedi sanırım. Ayrıca Oktay Ekşi'nin kendine ait bir de Basın Konseyi var. Gerektiğinde oyuna girebilir, şimdilik saha kenarında ısınıyor.
Bu arada biz oynanan diğer maçlara geçelim. Milliyet'in tekaüdünü bekleyen yazarı Hasan Pulur, hiç çatılmayacak adama çattı: Engin Ardıç. (Engin Ardıçtan alacağım olsa istemem, Allah diline düşürmesin) Sırf yaşından başından utanmadan 'benim babamın de madalyası var beni neden kokteyle çağırmıyor Cumhurbaşkanı Abdullah Gül' diye mızırdayan Güngör Uras'ı koruma pahasına. Başka nedenler de var tabi. Pulur, Ardıç'a hayvan diyor. 'Ardıç kuşu' durur mu, o da Pulur'a özetle bunak ve gerizekalı diyor. Tabi bunu usturuplu şekilde söylemiş. (Bu arada Ardıç'tan Erdal İnönü'nün vefatı vesilesiyle bir Aslan Sosyal Demokrat yazısı beklenmekte ama o Amerika'daki lezbiyen demokratlara geçirmiş.)
Erdal İnönü hakkındaki bir yazı dolayısıyla medya savaşına giren kişi ise Sabah'tan Umur Talu. Umur Talu, Doğan Medyası'nın İnönü hakkında yaptığı bir haberi gündeme getirerek ikiyüzlü olmayın dedi. Buna karşılık cevap resmi kanaldan Aydın Doğan'ın avukatı kanalıyla cevap hakkı olarak geldi. Talu aynı yazının altında kendi cevabını da yazdı. Ben bu olayı daha önce kaç kez yazdım niye o zaman sesiniz çıkmadı da şimdi (Erdal İnönü ölünce) laf ediyorsunuz demiş. Talu'nun yazısı epey uzun.
Ha, bu arada bir alt kümede oynanan maçlarda ise Akşam'dan eşcinsel yazarımız Oray Eğin ile Radikal'in panter Emel'i Perihan Mağden kapışıyorlar. (Sayın Eğin'in cinsel tercihine bir diyeceğimiz yok, ama gazetecilik mesleğini de aynı şekilde yaparsa diyeceğimiz çok. Bu yüzden eşcinselliğini vurguladık.) Bu tartışmayı görünce her salataya maydonoz Ahmet Hakan balıklama dalmış, kıyısından köşesinden polemik kapayım ben de diye.
Burada en bokyedibaşı Ahmet Hakan oluyor sanırım. Onun için bir parantez açmaya değer: Ben o biçim dönerim, şarabımı da içerim maksat Ertuğrul Abi'me yalanmak. di mi Ahmet Hakan Coşkun abi! Ahmet Hakan'ın bir de Nişantaşı macerası vardır. Tam torunlara anlatmalık. Ha bir de Kevin Costner'a laf etmiş abim. Çok kötü yönetmenmiş de Su Dünyası fiyasko imiş de. (Ulan hödük, bu adamın ilk filmi Dances with the Wolves 7 Oscar almış. Ayrıcana Oscar aldı diye söylemiyorum güzel de filmdir. Ama sen o yıllarda tarikat şeyhlerini yalamakla meşgul olduğundan sinema ve tiyatro caiz değildi di mi? Ulvi Alacakaptan ve İbrahim Sadri hariç tabi! Peki Erbakan'dan kızını istemen bundan önce miydi sonra mı?) Neyse bu dallama, bir de bizim daha önce gündeme getirdiğimiz İlhan Selçuk-Fehmi Koru dalaşında aklınca otorite rolüne soyunup Faiz konusunda İlhan Selçuk haklı demiş. Bir evvelsi gün de Hıncal'a bir dalış denemesi. Oolum biraz dinlen yahu. Bir gün Hıncal'a bir gün Haşmet'e lafla yürümez bu gazetecilik işi. Ha pardon, Hürriyet'te yürür. Ama Allah'tan kimse iplemiyor bunu öyle mahalle arasında sahipsiz köpek gibi bir o duvara bir bu duvara işeyip duruyor. Herkes de acıdığından bazen kemik iki ekmek kırıntısı üç beş kemik atıyor, bunun hayatı da böyle geçiyor zahir.
Ha, bir de Perihan Mağden'in Fatih Altaylı'ya göndermesi var. Bunu da kayıtlara geçelim.
Ne dersiniz Fener-Beşiktaş maçı mı zevkli medya savaşları mı?
Not: Bu yazı aslında İzlenimler sitesinin yıllık izine ayrılması nedeniyle fırsattan istifade etmek amacıyla yazıldı. Fethi bey alınmasın, onun alanına girmeyeceğiz bir daha.
2 Yorum Var.:
Süper olmuş abi ya.
Hepsinin birbiri hakkında söyledikleri kötü şeyler doğrudur :) Bu maç futbol maçından daha zevkli. Artık bu atışmalara da bir iddaa oynanır, piyango ve bahis tekeli devlet hemen girişsin bu işe.
Internet muhtesem bir iletisim araci. Eskiden olsa bunca tartismada ne oluyor bitiyor anlamak icin oldukca zaman harcamak gerekirdi. Halbuki simdi 15 dakika icinde butun yazilar onunuzde.
Internet (ozellikle bloglar) okuyucularin kontrolu ele almasini sagliyor. Boylelikle gazete yazarlari tutarli olmak zorunda kalacak.
Yorum Gönder