Riskli Krediler Nelerdir

Geçen yazımızda riskli krediler olarak adlandırdığımız Subprime Mortgage piyasasından bahsederken New Century Financial şirketini örnek göstermiştik. Tam dört gün sonra şirket mortgage faaliyetlerini durdurduğunu ilan etti. Bu şirket bir kaç alanda birden faaliyet gösteren bir şirket. Bir yandan toptan veya perakende değişik şekillerde mortgage (ev kredisi) verirken bir yandan da kendi şirketlerinin sağladığı ve daha çok riskli kredileri içeren portfoyler oluşturup bunları satma işiyle uğraşıyordu. Bu alanlarda faaliyet gösteren birkaç şirketi de çatısı altında bulundurduğundan Subprime mortgage piyasasının en büyük ikinci şirketi olarak gösteriliyordu. Onlarca riskli tüketicilere kredi sağlayan kucuk şirket zaten daha önce iflas bayraklarını çekmişti. 13 Mart günü piyasanın en büyük ikinci şirketi New Century Financial da zor durumda olduğunu artık kredi vermeyeceğini ilan edince tekrar piyasalar gerildi. Kimileri yazılarımızı artık üfleyerek okuyor. Sen yazdın adamlar tam da üç gün sonra iflas ettiler. Yazdıklarına dikkat et demeye başladılar bile. Sağır sultanın duyduğu ve piyasaların zaten gereken tepkiyi verdiği bir dönemde bize düşen piyasaları uzaktan takip edenlerin, ‘Acaba bunlar bizi nasıl etkiler?’ diyenlerin kulaklarını çınlatmak ve biraz olsun dikkatli olmalarını sağlamak. Bizimkisi malumu ilan o kadar...

Manipülasyon Nedir  Borsa Nedir  Hisse Senedi Nedir  Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi  IMF Nedir    Ekonomi Nedir    Kalite Nedir

Bir yanda Nouriel Roubini gibi ekonomistler Amerikan ekonomisinin yakında duvara toslayacağını, ciddi bir kriz beklentisi (hard-landing) içinde olduklarını her fırsatta ortaya koyuyorlar. Gayrimenkul sektöründeki gelişmeler onların tezlerini güçlendirecek cinsten. Bunun yanında resmi söylem konuya çok daha temkinli yaklaşıyor. Durgunluk yaşanabileceğini (soft-landing) ancak bu süreç iyi bir şekilde yönetilerek en kısa sürede atlatılacağı kanısındalar. Her fırsatta FED Başkanı Bernanke’nin ağzından çıkanlar da bunlar. Son gelişmelerle birlikte Bernanke bu süreci yönetmekte oldukça zorlanacağa benziyor.

Perşembe ve cuma açıklanan toptan eşya ve tüketici fiyatları endeksi bir anda dikkatleri tekrar FED’in üzerine çekti. Enflasyon oranı toptan eşyada yüzde 1.3 olarak gerçekleşirken, tüketici fiyatları artışı yüzde 0.4 olarak açıklandı. Enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlar beklentilerin üzerinde enfasyon rakamlarına sebep oldu. Tabi bunda mevsim şartlarının ve soğuk geçen ayın önemi büyük. Diğer taraftan bir yılı aşkın süredir böyle bir artış yaşanmadı. Çekirdek enflasyonu daha çok dikkate alan FED’in, enflasyon için belirlediği sınırları (comfort zone) yukarı doğru delinmiş oldu. Ancak burada enflasyon tekrar kontrolden çıktı demek iddialı bir yaklaşım olur. Öyle olduğunu da düşünmüyorum. Bu geçici bir artıştır. Piyasada perakende sektöründeki gelişmeler bu artışların geçici olduğunu düşündürtmektedir. Bunun yanında piyasalardaki durgunluk beklentilerine paralel olarak FED artık faiz düşürmeye başlamalıdır diyerek seslerini yükselten kesim de bu gelişmelerle birlikte seslerini keserler artık. Bu oranlarla birlikte FED en az bir altı ay oranlara dokunmayacak gibi görünüyor. Bununla birlikte herkesin gözü kulağı ilk çeyrek büyüme rakamlarında olacak. Son çeyrekte sürpriz olarak gelen 2.2’lik büyümeden sonra yüzde 1’in altında gelecek her oran piyasalarda yeniden kötü bir haber olarak algılanacaktır. Bu oranın da sıkı sıkıya takip edilmesi gerekiyor.

Son olarak da ev almayı düşünen arkadaşlara bir tavsiyeyle bitirelim. Yazı bekleyin pişman olmazsınız. Bulunduğunuz yerin piyasa şartlarını mutlaka inceleyin. Zillow gibi siteler bu konuda oldukça güzel istatistikler veriyorlar. Sonuçta yaza Amerika'da ya faizler düşecek ya da ev fiyatları...

Selcuk Hakan (selcukh61.blogcu.com)

2 Yorum Var.:

ahmet dedi ki...

Yazilariniz benim için oldukça bilgilendirici oluyor.

Su sonucu çikarabilir miyiz ? Amerika'da resesyon enflasyonla birlikte yasanabilir. Peki eger top bu yöne giderse FED'in tavri ne olmali ? Enflasyona mi odaklanmali, resesyona mi ?

Daha zor bir soru: FED azimsanayacak bir süredir yüksek faiz politikasi uygulamaktadir. Bu politika niye bugüne kadar enflasyon üzerinde etkili olmadi ?

Biliyorum, bunlar ahiret sorulari. Bu problemler uzun süredir kafami kurcalayip duruyor. Problemin özü su: 'Türkiye ekonomisi ABD ekonomisinden niye farkli özellikler göstersin ki ?'. Eger ulusal paranin deger kaybetmesi veya petrol fiyatlarinin artmasi Türkiye'de fiyat artislarina yol açiyorsa, ABD'de de açmali. Bizim ne eksigimiz var ?

Türkiye'ye has olarak nitelendirdigimiz bazi özellikler
ABD için de geçerli midir acaba ? Gittikçe daha çok disariya açilan ABD ekonomisinin ulusal enstrümanlarla kontrolü zorlasiyor olabilir mi ?

Bakin baska bir yerden bakalim. FED faizini yükselterek tasarruf oranlarini artimaya çalisiyor ama öte yandan ABD'ye yogun bir sekilde para akitan 'yapanci sermaye' var. ABD hazinesinin kagitlarinin azimsanamayacak bir kismi yabancilarin elinde, diger varliklara yapilan yatirim küçümsenemeyecek düzeylerde. Bu kosullarda TCMB'nin karsilastigi çikmazi FED yasamiyor olabilir mi ?

Bunlara kisa sürede cevap vermek mümkün olmayailir. Zaten hemen cevaplayalim diye degil, üzerinde düsünelim diye yaziyorum.

Umarim konuyu saptirip, kafalari çok fazla karistirmamamisimdir.

Iyi hafta sonlari

ahmet çavuşoğlu

Unknown dedi ki...

Stagflasyon donemi Amerika icin pekala olabilir. Bu emtia fiyatlarina ve petrol fiyatlarindaki yukselise bagli bir gelisme olacaktir. Bu durumda bence FED enflasyona odaklanacaktir. Zira enflasyon hedeflemesinin bir numarali savunucusu Bernankeden de bu beklenir. Bu durumda faizleri dusurmekte yavas kalacak. Hatta dusurmeyecektir bile. Ancak stagflasyonu ben simdilik cok buyuk bir ihtimal olarak gormuyorum.
Ikinci soruya gelince. FEDin yuksek faiz politikasi sonuc vermedi demek cok iddiali bir yaklasim. BEnce FED politikalari olumlu sonuclar verdi. Enflasyon dizginlendi denebilir. Ancak sorun surada. Uzun vadeli faizler kisa vadeli faizlere bagli olarak hareket etmediginden sikinti orada. Bu konuya da musadenizle bir sonraki yazida deginelim.

Ucuncu paragrafta bahsettiginiz konuyu tam anlamadim. Amerikayi petrol fiyatlari Turkiyeden cok daha fazla etkilemistir. Enflasyonun artmasinin, faizlerin yukari cekilmesinin en onemli sebebi bu enerji fiyat artislaridir. Yoksa cekirdek enflasyondaki yukselisler cpi kadar dikkat cekici degildi. Bu nedenle Turkiye bu enflasyonist baskilardan cok daha az etkilendi. Bunun en onemli sebebini siz de biliyorsunuz. Petrol uzerindeki asiri vergiler ve bu fiyat artislari tam olarak Turkiye piyasasina yansitilmadi. Bundan dolayi da Turkiye Amerika kadar etkilenmedi bence.
Gelelim Amerikan kagitlarina olan talep ve tasarrufun artmamasinin sebeplerini de yine sonraya birakalim. Ancak gayrimenkul fiyatlarindaki artis insanlara ekstra harcama serbestisi getirdigini ve bunu home equity loan olarak kullanarak yiyorlar Amerikalilar. Bu kucuk bir sebep ama bunun gibi pekcok sebep daha siralanabilir. Bunu da ayrintili konusmak lazim.