Faik Oztrak'in iman dolu gogsu

Eskiden kose yazilarinda yapilan hatalari ikiye ayirirdim: (1) Yazarin, dogrusunu bildigi halde, okuyucuyu yaniltmak amaci ile kasten yaptigi hatalar; (2) Yazarin, bilgi eksikliginden dolayi yaptigi hatalar.

Aradan gecen zaman icinde, yukaridakilerden ayri ucuncu bir ekolun farkina vardim. Bu ekolu takip eden yazarlar yazdiklarina samimiyet ile inaniyorlar. Konular hakkinda da epey bilgililer; en azindan egitimleri, is tecrubeleri hepsi yerinde.

EFT Nedir?  Faşizm nedir?  Özel Üniversiteler  Devlet Üniversiteleri  Türk Bilim Adamı

Bu kisilere, Amerikanca tabiri ile "faith based community" uyeleri. Kendi kafalarinda kurduklari bir model var. Hayatta olan bitenleri baktiklari zaman, gordukleri seyi once bu modelden geciriyorlar (ya da matematiksel tabir ile "x" gorduklerini "x" olarak degil f(x) olarak algilyorlar, f(.) onlarin model fonksiyonu).

Bu model ile uyusmayan verileri ya yok sayip bir kenara atiyorlar, ya kasitli olarak yanlis rapor edildigini dusunup onemsemiyorlar, ya da modele uygun hale getirene kadar falakaya yatirip patakliyorlar.

Faik Oztrak, Milliyet'de 12 Ocak tarihli yazisinda butun bu belirtileri gostererek bugunku yazimiza konu oldu.

Yazi, "Bavul revizyonuyla acik dusuruldu... Herhalde nedeni aciklanacaktir" seklinde basliyor. Cari acik, gecmis aylarda yukari dogru revize edildiginde kimsenin "TUIK, cari acigi yukseltti" dedigini hatirlamiyorum. Revizyon asagi dogru oldugunda ise "acik dusuruldu" oluyor. (Bu arada, MB ve TUIK, Faik Bey'i dinleyip konu ile ilgili aciklama yapti. Bakiniz. Herhalde Faik Bey de bir aciklama yapip tatmin olup olmadigini soyleyecektir. Cunku, kurumlarin itibarini rencide eden bir iddia ortaya atip, sonra o iddiayi havada birakmak ona yakismaz.).

Faik Bey devam ediyor: “Yine kasım ayında sanayi üretimindeki artış herkesi şaşırttı."

Hayir, herkesi sasirtmadi. Gecen sene Ramazan Bayrami’nin Kasim ayina rastladigini, bu sene ise Ekim ayina denk geldigini bilen kisiler (ki blogumuza okuyorsaniz bu konu ile ilgili 13 Aralik tarihli yazimizi hatirlayacaksiniz) uretim rakaminin yuksek olacagini biliyorlardi. O zaman soyle demisiz:
Ardindan Faik Bey diyor ki "Aslında bu gelişmede ekim ayında yurtdışından özel fon girişinde yaşanan sıçramanın iç talep üzerindeki gecikmeli etkisinin oldukça belirleyici olduğu kanaatindeyim.”
"Kanaatimce, sanayi uretim verilerine bakarken onemli bir ayrintiyi unutuyoruz. Ramazan bayrami bu sene Ekim ayina denk geldi. Gecen sene Kasim ayinda olmustu. O yuzden Ekim ayindaki yavaslama, calisilan is gunu sayisindaki dususten kaynaklaniyor. Keza ihracat ve (bir olcude) ithalat rakamlari da oyle. Mesela Otomobil Sanayicileri Dernegi verilerine gore toplam tasit uretimi ekimde %0.4 azaldi, kasimda ise ne olmus biliyor musunuz? %35 artmis. Neden acaba? Dis Ticaret Mustesarligi rakamlarina gore ihracat kasimda tamitamina %43 artmis, aralik ayinin ilk 10 gununde ise artis %24. O yuzden sanayi sektorunde bir yavaslama oldugunu soylemek icin henuz erken."


Tabii insanin elinde cekic olunca, karsilastigi her seyi bir civi gorup tam ortadan mihlamasi kadar dogal bir sey olamaz.

Ekim ayinda ozel sermaye girisi 8 milyar olmus. Bunun ne kadari kredi kanali ile (kisa vadede) tuketime yansiyabilir? Bunu anlamak icin toplam kredi (ticari+banka+reel sektor) kalemine bakiyoruz: -148 milyon dolar. Tekrar ediyorum EKSI 148 milyon dolar.

O zaman gelen sermaye nereye gitmis? 3 milyar dolar Denizbank'in Dexia'ya satilmasindan gelen para. Bu para muhtemelen banka sahiplerinin hesabinda durmaya devam ediyor. Piyasaya cikmadi. 1.4 milyar dolar bankalara yatirilan mevduat . 3.5 milyar dolar hisse senedi ve devlet ic borclanma senetlerine yatirilmis. Ya devletin kasasinda ya da menkul kiymeti satan bankalarin kasasinda olan para.

Bir de bankacilik sistemine bakip bu paranin ne kadarinin ic talebi etkileyebilecegine bakalim. Madem disaridan bu kadar buyuk fon girisi oldu, bu paranin (en azindan bir kisminin) tuketime yansimasi icin kredi olarak verilmesi gerekir? MB verilerine gore aylik kredi artis rakamlari soyle:



Hani, nerede Kasim ayinda "ozel fon girisi ile sicrayan ic talep"?

Bir de tuketim ithalatina bakalim. Ic talep Kasim'da artmis ise bunu ithal mal talebinde de gormemiz lazim.



Nerede ic talep artisi? Goren var mi?

Belki de Kasim ayinda "ozel fon girisi"ile kamu harcamalari artmistir? Butce hesaplarina bakiyoruz. Genel butcede faiz disi harcamalardaki Kasim ayi reel artisi %0.8.

Sayilari ne kadar pataklarsaniz pataklayin, bir turlu istediginizi soyletemiyorsunuz. Peki o zaman, Kasim ayinda sanayi uretimi neden artti?

Birincisi, yukarida degindigimiz uzere bayramin ekim ayina kaymasi sebebiyle 2006 Kasim'inda yasanan toplam is gunu sayisi 2005 Kasim'indan yuksek oldu. Konuyla ilgi Orhan Karaca'nin da haftalar once bir yazisi oldu. Tavsiye ederim.

Ikincisi ise size bir sinav sorusu: Sanayi urunu ihracatinin %43 , tuketim mali ithalatinin ise %4.5 arttigi bir ayda, acaba uretim ic talepten dolayi mi artmistir dis talepten dolayi mi?

Faik Bey, rakamlar ile destekledigi (?) tezini soyle sonlandiriyor:
[Diger bir degisle, Kasim ayina bir kulp bulduk: sermaye girisinin sebep oldugu ic talep artisi (?). Aralik ayi icin ise Allah kerim. Her ne kadar TUIK, tarimdisi istihdamin arttigini (son uc senede sanayide 650 bin, toplamda 2.5 milyon!!!) soyluyorsa da, benim senaryoma uymadigi icin bu veriyi yok kabul ediyorum. TCMB'nin veri bankasina gore imalat sirketlerin satis karliligi 2004 yilina gore dusmus ama hala 1998-2002 arasi her seneden yuksek, keza aktif karlilik da oyle. Ama kimin umurunda? Sanayinin rekabet gucunun dustugune dair elimde yok. Tamam, TUIK verimlilik artmis diyor, ama verimlilik ile rekabet gucu arasinda iliski oldugunu kim iddia edebilir ki? Modele uymuyor, bunun da uzerini ciz. Geriye ne kaldi? Hic. Demek ki ben hakliyim. Benim iman dolu gogsum gibi serhaddim var. Sizin rakamlardan baska neyiniz var?]
"Kasım ayında sermaye girişindeki azalmanın gecikmeli etkisini ise aralıkta görebiliriz. Bu, ekonominin sermaye hareketleri karşısında ne kadar kırılganlaştığını gösteriyor. Dışarıdan özel fon girişiyle desteklenen iç talep artışına dayalı büyüme modeli yerli parayı aşırı değerlendirerek ticarete konu mal üreten sektörlerden yerli girdiyi kovalıyor. İthal girdi artarken istihdam ve kârlar geriliyor. Üretim artıyor ama sanayinin rekabet gücü sürekli düşüyor. Bunun sonu hüsran ama tüm dünyayla birlikte yaşadığımız bol likidite, az varlık sendromu varlık fiyatlarını şişirerek sahte cennet algılamasına yol açıyor. Artan şirket fiyatları sanayinin üretimde ortaya çıkan sıkıntıya tepkisini sınırlıyor, gerçek kırılganlığın görülmesini zorlaştırıyor."

Ilahi Faik Bey, madem soylemek istediginiz bu paragrafti, sizin sayiya, istatistige, veriye falan ihtiyaciniz yok ki. Soyleyin gitsin.

5 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

tuketim ithalati kismen artis gostersede, yorumlariniza katiliyorum hocam. Bu insanlar madem bu kadar dis konjonkturu takip ediyorlar, buyursunlar en buyuk trade partnerimiz olan avrupa ekonomisinin nasil hizla isinmakta oldugunu anlatsinlar. Bunun su anda ve olasi durgunlasma durumundaki ticaret acigimiza olan etkisini irdelesinler. tabi biraz ezber bozmak lazim bunu yapmak icin.

Bu yeni tanimladiginiz yazar tiplerinin grubuna filtreliler de diyebiliriz, veya suzgecler de olur. Mesela gozunde renkli bir filtre olan insan, baktigi nesneleri filtresinden gecirerek algilar. Gozun onundeki filtre O'na mavi bi nesneyi kirmizi olarak gosterebilir. Tum isiginin filtreden geri yansiyacagi renkteki bir cisimse hic gorunmeyebilir (Faik Beyin kafasina uymayan istatistikleri yok saymasi gibi).

Son olarak Sayin Dr. Engin Civelek'in dedigi uzere Cikaralim su filtreleri ilerleyelim birakalim bunlari batililasalim ya:) diyoruz.

Adsız dedi ki...

Dr. Engin Civelek kim bilmeyenler icin bakiniz eski versiyon Doc. Dr. Sinan Sagiroglu:

http://www.youtube.com/watch?v=xj7LiBqzcUU

adatopoulos dedi ki...

Tamam ama bizim ekonomistler çok saçmalıyor diye işi iyice "contrary opinion" a götürmeyin, onların ak dediğine siz kara demeyin (asaf savaş akat kriz çıkmayacak derse kriz çıkacaktır, sendikalar allah birdir derse allah yoktur, vb vb) o zaman benim gözümde ancak onlar kadar kredibl oluyorsunuz.

Gerçek neyse onları konuşalım, kafamızda kurduğumuz senaryoları değil ama tepkisel seneryoları da hiç değil.

Teşekkürler.

Adsız dedi ki...

Slm. ben bu yazıyla alakasız görülebilecek bir soru sormak istiyorum Tuğrul beye.

Fortisbank'ın son raporunda petrol fiyatları 2002 seviyesinde kalsa idi, cari açığın milli gelire oranı 3.6 puan daha düşük olacaktı diyor.

Peki durum buysa, enerji fiyatları için harcadığımız dövizi ne yapacaktık?

Sonuçta cari açığı ortaya çıkaran şey, ülkeye giren döviz cinsinden kaynaklar değil mi? MB enerji için harcanmayan bu dövizin hepsini piyasadan mı çekecekti?

Adsız dedi ki...

aklınıza,elinize sağlık tuğrul bey