Çalışan emekliler

Sabah gazetesinde Yılmaz Özdil (3 Aralık 2006) “En büyük sorun emekliler ölmüyor! Ölseler sorun yok” başlıklı yazısında emekli olup da çalışanlar hakkında 2007 yılından itibaren getirilecek olan uygulamayı yerden yere vuruyor. Yazının tamamını buraya aktarıp Sayın Özdil’in paragraf sonlarında sorduğu sorulara kısa ve net cevaplar vereceğim. Yazı, bizim sık sık eleştirdiğimiz noktalardan her birinden adeta numunelik örnekler taşıyor.

Dünyanın en hayırlı evlatları kimdir? Türk gazetecileri. Her Mayıs’ın 2’nci pazarı, cefakâr annelere methiye düzülür. Her Haziran’ın 3’üncü pazarı da, vefakâr babalar yazılır. Koro halinde. Senede bir gün... Hiç unutmazlar. Maksat? Damardan duygu laga lugası yapmak.

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı

Sabah gazetesi ve ATV Haber’deki görevleri nedeni ile sanırım sayın Özdil yaptığı eleştirinin yanı sıra eleştirilen kesimi de temsil ediyor. Bu yüzden, Özdil’in yakınışını bir özeleştiri olarak alabiliriz. İnsanı kalbinden vuran bu duygusal girişten sonra Özdil devam ediyor:

Bakın, IMF emrediyor diye, çalışan emeklinin canına okuyan bir yasa çıkarıldı. İptal edilmezse, yılbaşından itibaren çatır çatır yürürlüğe giriyor... Çıt var mı hayırlı evlatlardan? Tek tük. Peki, emekli denilen insanlar, sizin cefakâr ananız, vefakâr babanız değil mi? Neden susuyorsunuz?

Burada Özdil’in kullandığı “çalışan emekli” kavramını açmasını beklerdik. Uygulama hakkında sayın Özdil ve benzeri eleştiriler basında yer aldığına göre “hayırlı evlatlar”dan “çıt çıkmıyor” denilemez. Bazı “hayırlı” evlatlar işe el atmış durumda. Bu arada samimi bir merakım da var: Özdil, “hayırlı evlat” kategorisinde mi yer alıyor, yoksa “çalışan emekli” kesiminde mi? Özdil’i bilmiyorum ama, 40 küsur yaşlarında “emekli” ünvanına hak kazanmış, devleti (yani beni, vatandaşı) soyan bir yığın insanın arasında kendilerine üst düzey gazeteci diyenlerin de olduğunu biliyoruz. Sayın Özdil konuya açıklık getirirse kafamdaki merak da giderilmiş olur. Herhangi bir kurumdan emeklilik maaşı alıyor musunuz sayın Özdil? Alıyorsanız yaşınız kaç? Almıyorsanız peşin peşin özür diliyorum.

Diyor ki bu yasa... “Emekli olduğu halde çalışmaya devam eden emekli, ya kazancının yüzde 32’sini devlete verecek, ya da emekli maaşı almayacak...” Niye? Emekli evine gitsin ki, işsiz gençlere iş çıksın, diye.

Özdil konuyu saptırıyor sanki. Bakınız Hazine’nin sayfasında Sosyal güvenlik sistemi reformu başlığı altında ne yazıyor: “Birinci aşama ile kayıtdışı istihdamın önlenmesine yönelik tedbirler getirilmiş, prime esas ücret tavanı ve emekli aylıklarının hesaplanmasında ödenen primlerin etkisi artırılmış, böylece daha çok prim ödeyenin daha çok emekli aylığı alması olanaklı hale getirilmiştir. Ayrıca yasa ile, kademeli olarak emeklilik yaşı yükseltilmiştir. Emeklilik aylıkları ise, diğer ülkelerde olduğu gibi yaşlılık nedeniyle işgücü piyasasından çekilmiş insanlara ödenen ve enflasyona endeksli reel alım gücünün korunduğu bir ödeme haline getirilmiştir.” Sayın Özdil buradan nasıl “Emekli evine gitsin ki işsiz gençlere iş çıksın diye” sonucunu çıkarmış merak ediyorum. Reformla ilgili diğer metinlerde daha detay ve teknik açıklamalar var. Özdil bunları da okumamış olmalı. Özdil'in hafızası kuvvetli ise, bu 40 yaşında emekli olmak süper zeka buluşunun neden yapıldığını da bize hatırlatıversin.

Konuya ilişkin ben yeni bir teklif getireceğim. Emeklilik yaşı kriteri tamamen kaldırılsın, yani sıfıra indirilsin. Bu Sıfırcı Parti için uygun bir strateji olsa gerek. Sadece 30-40 yaşını geçmiş bazı “uyanık” vatandaşlarımız yerine, tüm Türk vatandaşlarına, doğuştan itibaren “emeklilik” hakkı verilsin. Böylece “sosyal devlet” ilkesi de tüm dünyaya örnek teşkil edecek şekilde uygulanabilir. Sıfırcı Parti programına bunun da eklenmesini istiyorum.

Kardeşim... Emekli olup, çalışmaya devam eden insanın, çocuğu ya öğrenci, ya da işsiz... Onun için çalışıyor. Aldığı maaş zaten 500 lira. Ayda 2 bin Euro emekli maaşı alıp da, ben illa çalışacağım diyen var mı? Mazoşist mi bu insanlar, bir taraftan yaşın getirdiği sağlık sorunlarıyla boğuşurken, bir taraftan çalışmaya devam ediyorlar?

Süper! Neymiş, çalışmak mazoşistlikmiş. Paran varsa ve hala çalışıyorsan sen demek ki mazoşistsin diyor Özdil. “Çalışmaya devam eden emekli” durumunu açıklamıyor da Özdil. Çarpıklığı göremiyorsa biz gösterelim dedik. Bu arada, fahri Sıfırcı Parti üyesi olarak, Özdil’in önerisini sonuna kadar destekliyorum. Sadece her Türk vatandaşı emekli yapılması yetmez, emekli maaşları da 2,000 Euro’ya çıkarılsın. Herkes emekli olursa işsizlik oranı yüzde sıfır mı olur? Ya da ben bunu bir daha düşüneyim.

Şimdi, dalgası tıkırında olanlar diyecek ki, “popülizm yapmayın, sosyal güvenlik sistemi battı, matematiksel gerçek bu, başka çare var mı?” Bunu soran ahlaksıza sorarım... Emekli mi batırdı sosyal güvenlik sistemini?

Cevap veriyorum: Evet.

Başka çareye gelince... SSK’yı dolandıranları yakalamayacaksın... Devleti soyan ilaç firmalarına diş geçiremeyeceksin. Sonra, vatandaşın ilacını keseceksin. Kayıtdışı personel çalıştıran modern köle tacirlerinin yakasına yapışmayacaksın... Üstüne, fiş almayı bile kaldıracaksın. Sonra, emeklinin cebine göz dikeceksin. Bu mudur çare? Daha geçenlerde itiraf etti Ali Babacan... “Kayıtdışı ile mücadele edemedik” diyor. Ben mi edeceğim?

Cevap veriyorum: Evet. (Örnek bir davranış olarak sayın Özdil, kendi çalıştığı kurumda ne kadar kayıt içi-kayıt dışı çalıştığını, ödenen ücretlerin ne kadarının kayıtlarda gözüktüğünü, temizlikçi, çaycı gibi düşük ücretli çalışanlar için de fason şirket kurulup kurulmadığını açıklayabilir.)

Ve Meclis... IMF istiyor diye çıkardıkları bu yasada, emekli vatandaşa kesinti var, emekli milletvekiline kesinti yok. En fazla “ayıp” diyebilirim buna, şu anda. Ver bana, sendeki dokunulmazlık zırhını... Bak neler diyorum o zaman ben sana.

Size katılıyorum sayın Özdil. Bütün sorunların baş müsebbibi eski ve yeni milletvekilleri. Onlar da zaten bizim içimizden çıkmıyorlar. Gökten zenbille iniyorlar. Ya da biraz gerçekçi olalım, IMF gönderiyor ülkeye onları. Onları idam edelim, bütün sorunlar bitsin.

Ne diyordu reklam? Ver coşkuyu, ver coşkuyu... Ver gazı sayın Özdil, ver gazı.

(Altın yorumları)

9 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

aklıma takılan bir şey war. türkiyenin çelişkisini çokta güzel ifade ediyor. (hegelciler atlamayın sakın fena patlarsınız sadece what is rational is actual . what is actual is rational salaklığıyla uğraşın). "çalışan emekli " tabiri bir çelişki barındırmıyormu? emeklilik artık iş yapamamaksa yada çalışan birinin aynı zamanda emekli olması nasıl mümkün olabiliyorki. "ıslak kuru çarşaf" gibi bişey demek...kendi kendinin altını oyan bişi yani. çarşafın aynı anda hem kuru hemde ıslak olduğunu idda etmek ne derece makul?
sayın barış üslubunuzla ilgili eleştiriler sizi yıldırmasın. Y. özdil gibilerine daha sert tepkiler beklerdik.
genede elinize sağlık
TKAT

Adsız dedi ki...

"ben çalışan bir emekliyim" diyen kimsenin aşşağlık bir yalancı olduğunu da söyleyebilirmiyiz acaba....
TKAT

Adsız dedi ki...

calisan emekliden benim anladigim bir yandan calisirken bir yandan da emekli maasi alandir.
bu kadar basit..

Adsız dedi ki...

Yılmaz Özdil'in yazısındaki son paragrafa katılmamak elde değil.. Birilerinin içimizden yetişmesi, onu oralara bizim getirmiş olmamız, yaptıkları yanlısları elestirmemize engel değil, sebeptir, sayın barıs :/

Özkan

tersaci dedi ki...

Özkan bey,

Ben milletvekilleri savunuyor değilim, eleştirilmesine de karşı değilim. Ama bir sürü laf salatasını yazıp sonunda (son paragrafta) bütün suçu milletvekillerine yükleme kolaycılığını da aptalca buluyorum. Yazının konusu "milletvekili emekliliği" falan olsaydı, bu sonuç paragrafı uygun düşerdi. Ama burada "dam üstünde saksağan" gibi duruyor.

Not: Bir yazıyı okurken önce başlığı sonra son paragrafı, sonra da yazının tamamını okurum. Bu yüzden bana fazlaca absürd geldi. Size gelmemiş olabilir.

Sevgiyle,
Baris

Adsız dedi ki...

cüneyd yasin demişki
"calisan emekliden benim anladigim bir yandan calisirken bir yandan da emekli maasi alandir.
bu kadar basit.. "
entellektüel dünyamız aydınlandı. bu zeka karşısında acze düştüm. peki güzel kardeşim "hem ıslak hem kuru havlu" (aynı anda) ne demek onuda bi zahmet anlatıver. yok arada ne alaka var diyorsan pardon diyeceğim daha "cin ali hayvanat bahçesindeyi" okuyacağım. sanada tavsiye ederim haddime değil ama...
TKAT

Adsız dedi ki...

öneriniz mantıklı.. bundan sonra bu önerinizden gercekten faydalanacağım..tesekkürler..
yılmaz özdilin mail adresi mevcut, cevapsız da bırakmıo mailleri, siz misali.. sevgiler:)

Özkan

Adsız dedi ki...

baris bey..
yazinizi sayin ozdilin yazisi kadar tarafli ve carpitilmis buldum..aslinda gelecek uygulamanin hakli ama yeterli olmadigi ve zamanlamasinin da yanlis oldugunu soylemek daha yansiz bir tavir olurdu..kayitdisina almak istediginiz bir ekonomi var..bunun cok kanali var..siz tutup buna buradan basliyorsunuz..buyuk kismini gormezden geliyorsunuz..bir de ayan beyan kendinizi(milletvekili) bunun disinda tutuyorsunuz..bu durum sadece elestirilecek bir tavir bence..
benim etrafimdan gordugum uygulamanin hakli sebepleri oldugu..suan zaten ihtiyaci olup calisanlar yani fakir kesim kayitdisinda..mesela adam emekli ayni zamanda sigortasiz baska bir iste calisiyor..soforluk yapiyor ornegin..yani bu insanlar icin durum zaten degismeyecek..kayitdisinda kalmaya devam edecekler..ama amac gelir durumu iyi olan esnaf ya da kendi adina isyeri isleten calisanlar kanimca..yani bunun istatistigi var mi bilmiyorum..yani hem emekli hem de uzerine isyeri olan ya da calisan kesimin...
yapilacak cok is var..bildigim kadariyla vergi gelirlerinin beyanla olusan kismi yuzde 1 civari..bunun uzerine gidilmeden adaletsizligi artirarak kayiticine almak mumkun olmayacaktir.ben de gelecek uygulamayi takdir edemem..mecliste cogunluga sahip bir hukumet bundan daha iyisini isterse yapabilir..yurtdas olarak en dogal hakkim daha iyisini beklemek..

Adsız dedi ki...

sayin tkat,
yorumunuza cevap yazarken niyetim insanlarin soylediklerinden kastetmedikleri seyler cikarip kakofoni yaratmaniza ve konuyu saptirmaniza itiraz etmekti. entelektuel dunyanyanizi aydinlatma hevesinde olsaydim once yazinizdaki imla hatalarindan baslardim.
saygilar...