Sosyal demokratlar ekonomide farkli bir seçenek sunamazlar.

Kendilerini 'sosyal demokrat' seklinde siniflandirma ihtiyacini hissedenler iktisat terimiyle 'verimsiz' söylevler çekmekle ünlüdürler. Halk deyimiyle hamaset yapmakla. Hiç bir somut sonuç üretmeyen ve yillar boyunca degismeyen benzer laflar, bos serzenisler. Ben onlari degerlendirirken Türk toplumu kadar acimasiz degilim. Hatta geçmiste oy vermek zorunda kaldigimda sosyal demokratlardan baskasini düsünmedigimi itiraf ederim. Fakat hiç bir sosyal demokrat tabelaya yakismayamayacak ölçüde abartilan 'milliyetçilik', 'statükoculuk' ve en kötüsü 'pragmatizm', ortak idealler yerine korku temelinde olusan bu geçici birliktenliktenlikleri de süpürüp götürdü.

Swap Nedir    Deflasyon Nedir    Bono Nedir?    Reeskont Nedir    Ekonomi Nedir    Enflasyon Nedir

Bana kalirsa 'sosyal demokratlarin' en temel sorunu; politikalarini sekillendirirken teori ile pratik arasinda derin uçurumun farkinda olmamalari. Bir taraftan 'devlet imkanlarindan biraz da biz otlanalim' hedefiyle yürümeye çalisan asiri pragmatik politikalar var. Diger taraftan gerçeklerden tamamen kopuk, insanlarin tekrar tekrar dinlemekten usandigi fikirler. Sosyal demokratlar ezelden beri çok iyi fikirleri oldugunu ancak halkin egitimsizliginden dolayi yeterince anlasilamadiklarina inanirlar. Özellikle yoksul kesimin taleplerine daha duyarli olduklarini düsünmelerine ragmen niye bir türlü bu kesimden oy alamadiklarini bir türlü çözememislerdir. Bakin burada bile aslinda kendilerinin de kolaylikla farkedebilecekleri basit bir mantik hatasina düsüyorlar. Politika oyununda, sol kesime yoksulun sag kesime zenginlerin çikarlarini kollama rolünü biçiyorlar. Bu mantiga göre genis kitleler kendi çikarlarini korumak için her zaman sola oy vereceklerinden, sosyal demokratlar için isler çok kolay olacak. Bu arada sag partilerde kendilerine verilen 'genis kitlelerin taleplerine duyarsiz olmak' görevini yüklenerek iktidardan uzak duracaklar. Bu olacak is midir ? Seçime dayali sistemlerin, sag partileri, en az sol partiler kadar bu taleplere duyarli olmak zorunda biraktiklarini görmek için siyaset uzmani olmaya gerek oldugunu sanmiyorum. Her iki tarafin da devletin mekanizmalarini genis kesimlere para dagitmak için kullanma siyasetini 'ayni ölçüde' savunmalarinda bir gariplik yok. Farklilik dagitilan paralarin kaynagini göstermekte olabilirdi. Sosyal demokratlar 'size dagitacagimiz paralari zenginlerden alacagiz' gibi bir söylemle ortaya çikabilirlerdi. Fakat bildigim kadariyla böyle bir iddialari da yok. Bu da çok normal. Çünki vatandasin kafasinda 'bana verecegin paranin kaynagini nerden bulacaksin' gibi bir soru yok. Oy kazandirmayacagi için siyaseten savunulmasi faydasiz. Üstelik gereksiz yere bir kesimi karsiniza aliyorsunuz. Son seçimlerde görüldü ki zenginlerle içli disli olma konusunda sosyal demokratlar en az sag partiler kadar istahli. Iktidara gelmenin ötesinde buralarda kalmak için gerekli bir politika olarak görüyorlar. Demekki 'hayatin gerçekleri', sol partileri en az sag partiler ölçüsünde zenginlerin çikarlarina hasas olmaya zorluyor. Seçeneklerimiz arasinda sag ve sol politikalar degil, sagci veya solcu olduklarini söyleyen ve maliyet ödemeden herkese herseyi vereceklerini iddia eden popülist politikalar var.
Fakat diyelimki bizim sosyal demokratlarimiz 'dürüst' olmaya karar verdiler ve seçim kampanyalarini 'zenginlerden alacagiz' söylemi üzerinde kurdular. Denenmemislik iddiasiyla bir kereligine iktidar olabilirler (Geçmiste dünyanin pek çok yerinde oldu). Fakat bir kere 'bir sey' ifade eder mi sizce ? Daha sonra iktidarlarini sürdürmek gerektiginde, demokrasiyi 'iptal' etmeleri gerekecektir. Çünki seçmen zenginlerden almanin kendisine bir sey kazandirmadigini hatta kaybettirdigini uygulamada görüp fikrini degistirecektir (geçmiste olanlar da bu). Kagit üzerinde ne kadar basarili gözükürse gözüksün her politika pratikle test edilir. Eger sosyalciligin en ufak kirintisi bile gerçek hayatta basarili olup uzun dönemde genis kitlelerin taleplerine karsilik verebilseydi bugün hepimiz komünist rejimler altina yasiyor olurduk. Öyle degil mi ?
Ben sosyalciligin basarisizligini yalnizca deneylerle degil akil yürütme yöntemiyle de gösterilebilecegine inaniyorum. Sorunun özü zenginlerden aldiginizi fakirlere VEREMEMENIZDEN kaynaklaniyor. Bu ifade insana çok ters geliyor degil mi ? Dilim dönebilirse anlatmaya çalisacagim. Sosyalcilar; bireylerin gelirlerini, onlarin çabalarindan, yeteneklerinden, bilgilerinden ve en önemlisi risk alma arzularindan bagimsiz olarak saptama egilimindedirler. Serbest piyasanin ödül/ceza mekanizmasini orman kanunuymus gibi göstererek, devleti yeniden dagitma mekanizmasina ortak ederler. Oysa dogru çalistigi sekilde serbest piyasa düzeni, toplam hasilayi maksimize edecek sekilde gelir dagilmi yapar. Bu mekanizmayi zayifalattiginiz ölçüde insanlarin çaba gösterme nedenlerlerini de ortadan kaldirir, toplam hasilayi hem nitelik hem de nicelik olarak düsürürsünüz. Zamanla zenginlerden transfer edilenlerle 'geçinen' kitleler, devletin yeniden dagitma mekanizmasindan aldiklarindan tatmin olmaz hale gelir. Eger daha çok esitlik, asagidakiler için daha çok gelir anlamina gelmiyorsa siyaseten savunulanmaz. Sosyalci politikalar; ister sosyalist kivamda olsun ister yumusatilmis halde, uzun dönemlerde seçmen gözünde basarisizliga mahkumdurlar. Dünyada sosyal demorat partilerin devletçiligi, yüksek vergi oranlarini ve transferleri artik eskisi kadar hararetle savunmamalari rastlanti degil..
Izleyebildigim kadariyla sosyal demokratlar son yillarda politikalarini bir çesit 'hayirseverlik' söylemine indirgemis durumundalar. Açikca ifade etmeseler bile sunu ima eder gibiler: 'Biz kendimizden çok baskalarini düsündügümüz için sosyal demokratiz. Siz ise bizim kadar düsünceli degilsiniz. Ya..'. Dünyaya böyle bakabilmeniz için halinizin vaktimizin oldukça iyi olmasi gerekir. Istisnalar disinda sosyal demokratlarimiz neredeyse yalnizca bu kendini begenmis zengin kesimden oy aliyor ülkemizde. Onlara faydasi dokunabilir ancak 'digerlelerine' hiç bir yarari olmaz. Örnek vererek anlatmaya çalisayim: Afrika'ya yapilan dogrudan yiyecek yardimlarinin, açliktan ölenlerin sayisini azaltmadigini aksine artirdigi saptanmis. Yardimlar kisa vadede hedefine ulasarak daha çok insani hayatta birakiyor. Hayatta kalanlar daha çok çocuk yapiyorlar. Simdi bir sonraki kitlikda ölecek simdi çok daha fazla insan var. Açliktan ölmemeleri için ihtiyaç duyulan yardim miktari logaritmik olarak artmis durumda ! Insanlar eger nesiller boyu hayatta kalabiliyorlarsa bunu yalnizca kendi becerilerine borçlular, baskalarinin hayirseverliklerine degil. Zalim oldugu varsayilan 'piyasa ekonomisi', bireyleri/toplumlari kendi baslarina ayakta kalmaya zorlayarak onlarin ilerde karilasabilecekleri çok daha kötü durumlara karsi donanimli olmalarini sagliyor.

ahmet çavusoglu

7 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Ahmet Bey, sizin yorumlarınızdan tanıdıgım kadarıyla onyargili birisi degilsiniz.Zihniniz acik. Bir yanlis yapmissiniz yazida o da butun yorumlarinizi sifirla carpiyo.Ulkemizde sosyal demokrat parti yok. Ulkemizde sol oldugunu iddia eden partiler laiklik ilkesini koruduklari icin oy alıyorlar.Laiklik kapitalizmin altyapisidir. Akılciligin, rasyonalite'nin bir sonucudur. Sizin bu mevcut konjonktürde elestirmeniz gereken siyaset sol , degil gecekondulara pirinc , un dagitarak oy toplayan musluman demokratimsi partilerdir. Sizin savundugunuz, mucadele eden guclu olur tezine en cok itiraz sagcilardan gelir.Sizin Darwin, Malthuss karisimi tezlerinizi kastediyorum.Pozisyonuzu dogru alin, Turkiye yasiyor olsaniz sol 'a oy vermeyip dinci partilere oy vereceksiniz demek ki. ayni anda iki tarafta olamazsiniz, ya materyalist siniz ya da dinci.Materyalist dusunup sag partileri( Islamci veya Milliyetci)savunamazsiniz. Siz saniyor musunuz ki Turkiyede ki "sol" parilere oy verenler esitlik icin veriyor. Hayir, kapitalizm'in asil takipcisi Turkiyedeki sol partilerdir. Malesef onlarda Ramazan'da iftar cadirlari acma yarisina katildilar.Bir de soyle bi yanlis kani var: sol calisandan alir, calismayana verir diye bir sey yok. Bu hic bi kitapta yazmaz.Sol cok kazanandan cok alir, az kazanandan az.(sabit oranli degil,artan oranli).Turkiyeye kapitalizm i sag partiler degil, kendisinin sol oldugunu iddia eden cumhuriyetle yasit parti getirir.Sunu belirtmeden gecemiyecegim, sosyal demokrasi diye bir sey olmasaydi bugun Komunizm cokmezdi.Komunizmin gazini sosyal demokrasi aldi.Unutmayin.

ahmet dedi ki...

tesekkürler atilla bey,

ben türkiye'de yasiyorum. sanirim su konuda anlasiyoruz. sol veya sag bütün partiler ayni kitlelerden oy almak zorundadirlar. sonuçta ekonomik reçeteleri ve halkin onlardan beklentileri farkli olamaz.

dediginiz gibi farklilik 'ideolojide'. ancak sizden farkli olarak 'sözde sol' partilerin halkin gözünde itibarlarinin pek parlak olmamasinin sebebini laik olmalarina degil beceriksiz görünmelerine bagliyorum. bu benim açimdan da sorun. genç ve nitelikli insanlar bu partilere gitmiyor. disardan bakildiginda kadrolardaki nitelik farki iyiden iyiye belirgin olmaya basladi. hizla saga kayiyoruz. bu benim de canimi sikiyor ve chp'ye olan öfkem bir kat daha artiyor.

a.çavusoglu

Adsız dedi ki...

Sunu da eklemek istiyorum eger biz İran'a göre ya da Pakistan'a göre daha kapitalist bir ülkeysek bunun 2 nedeni var 1. si 1923 Cumhuriyet devrimi, 2.cisi 1980 sonrai Özal dönemi. Birisi CHP denebilir, diğeri ANAP. AKP ise Türkiye'yi ileri götürebilecek çaptan yoksundur. Kadinlara ve dindar olmayanlara karsi ayrimcidir.Türkiye için çizdiği rota Suudi Arabistandır. AKP şu anda pazar ekonomisi yolunda ilerleme gösteriyor gibi algilaniyor ama, nihai amaci gelirin ve kapitalin dindar olmayandan dindar olana geçmesi.

ahmet dedi ki...

Endiselerinizde çok haksiz sayilmassiniz.

Örnegin ortada hiç bir somut gerekçe yokken kalkip Merkez Bankasi Baskani Serdengeçti'yi degistirmeleri ayrimcilik çagrisimlari yapti. Basarisi tescil edilmis bir bürokrat sirf onlarin gözünde yeteri ölçüde 'dindar' olmadigi için degistirildi. Üstelik en agir bedeli ödemeyi göze alarak. Piyasa yeni baskani test etti ve seçim öncesi popülizm yapma hayalleri suya düstü ! Halbuki cumhurbaskani seçimi arifesinde Serdengeçti'yi yerinde korumamamakla topluma su mesaji verme sansini kaçirdilar: 'biz kimseyi ayirtetmiyoruz herkesi kucakliyoruz' ! Tersine Erdogan tercihini 'kadrolasmaktan' yana kullandi ve yeterince güçlü vizyona sahip olmadigini kanitladi. Bu onlar için sonun baslangicidir. Ancak bizim için de isler tatli degil. Çünkü biz farkinda degiliz ama hepimiz ani gemideyiz aslinda. Ayriliklar derinlesek. Türkiye'yi birarada tutmak zorlasacak. Enerjimizi ortak bir vizyon çerçevesinde odaklamak yerine birbirimiz yemekle tüketecegiz.

Bu süreci frenleyecek güç var midir ? CHP olamaz, çünkü ipin öbür ucundan asilarak ayni 'bölücülügü'e oynuyor. Size sasirtici gelebilir ama ben IMF'e daha çok güveniyorum. Çünkü bildiginiz gibi devlet, ülkemizde bir çesit 'nema' dagitma aracidir. Devleti ele geçirdikleri için 'taraftarlarinin' zenginlesmesini normal karsilamaliyiz. Baskalari da aynisini yapiyor. Zaten politika yapmanin amaci nedir ? Millete hizmet etmek mi ? Güldürmeyin. Hortumu digerlerinin bogazlarindan çikartip kendi agizlarina sokmak. Siyaset yapmanin temel amaci budur. Fakat bu noktada asiriya kaçamazlar. Niye ? Çünkü öbür taraftan IMF mali disiplin diye bastiriyor. Onlara çok heyheylenemezler, 57. hükümet gibi piyasalarin altinda kalmaktan korkarlar. Gördügünüz gibi denklem çok karisik.
Bizim basarisizliklariyla tescillenmis CHP'imiz denklemin neresinde ? Sizi temin ederim hiç bir yerinde. Bugünlerde Türkiye'de çok satiyor diye 'soven milliyetçi' sloganlara sarildilar. Kisa vadede faydasini görebilirler. Çünkü bildiginiz gibi bizim gibi azgelismis ülkelerde siyasetin aktigi üç ana kol vardir: 'milliyetçililik', 'dindarlik' ve 'futbol'.Eger hiç bir vizyonunuz yoksa bu üç damardan birisinde kapilanacaksiniz. CHP'nin seçimide bizi sasirtmamali bizi. Fakat diyelimki 'soven milliyetçi'yaklasimlariyla iktidara gelmeyi basardilar. Ondan sonra ne olacak ? Hükümet'i ele geçirebilirler ama 'iktidar' olamazlar. Üç yil içinde piyasalar onlari sifirlayarak oyun disina atar. Ekonomiyi nasil götürecekleri konusunda en ufak fikir kirintilari yok, bunlari olusturacak kadrolari da yok. DSP'nin basina gelen onlarin da basina gelecek. Ben Deniz Baykal'in iktidar olmayi planladigini hiç düsünmüyorum. Bu sekilde müzmin 'muhalefet' görevine devam etmelerinin onlar için en iyi seçenek oldugunu biliyor. Ama bizim için bu yeterli mi ?

Bir seye daha dikkatinizi çekmek isterim. Devletin niye 'nema' dagitim araci olmaktan kurtarmamiz gerektigini görebiliyor musunuz ? Bu böyle oldugu sürece ayrimcilik ve yozlasma kaçinilmazdir. Kim kurtaracak ? Bizim iktidarlarimiz degil elbette. Aci ama su gerçegi kabul etmek zorundayiz 'IMF' ve diger benzeri uluslarasi kuruluslarin dayatmasi. Merkez Bankasinin bagimsiz olmasina bu kadar çok vurgu yapmalarinin sebebi bu. Eski baskan yardimcisi Kruger'in Erdogan'a 'niye basarili bürokratlari degistiriyorsunuz ?' sorusunu yönelligini hatirlayiniz. Her nekadar elestirilecek yanlari olsada, IMF 'bize' (bizden kastim devletin nemalarina ihtiyaç duymayanlar) çalisiyor, bizler ise kalkip IMF'e yüklenerek dünyadan habersiz oldugumuzu kanitliyoruz.
Etrafta olup bitenin ne oldugunu anlayamadigimiz için biz AK partisini iktidarinin daha kötülerine de layigiz.

ahmet çavusoglu

Adsız dedi ki...

Şunu hatırlama gereği duydum Kemal Derviş CHPden girdi meclise.Ekonomiyi götürecek kadrolari yok demissinizde.CHP'nin DSP'nin aksine İŞ Bankasinde temsilcisi var. Yani piyasaya o kadar yabanci değil. Ayrica iş dünyasinin önemli isimleri de CHP'ye destek verir. CHP Turkiye sartlarinda secim kazanmak icin o dediginiz 3 ipten birisine sarilmak zorunda. Milliyetcilik,dincilik filan makyaj, onemli olan iktidara gelip hortumun yonunu degistimek. AKP'nin ekonomik basarisinin altinda kadro degil, İSTİKRAR yatiyor. Yani tek parti olmasi.

Adsız dedi ki...

Şunu hatırlama gereği duydum Kemal Derviş CHPden girdi meclise.Ekonomiyi götürecek kadrolari yok demissinizde.CHP'nin DSP'nin aksine İŞ Bankasinde temsilcisi var. Yani piyasaya o kadar yabanci değil. Ayrica iş dünyasinin önemli isimleri de CHP'ye destek verir. CHP Turkiye sartlarinda secim kazanmak icin o dediginiz 3 ipten birisine sarilmak zorunda. Milliyetcilik,dincilik filan makyaj, onemli olan iktidara gelip hortumun yonunu degistimek. AKP'nin ekonomik basarisinin altinda kadro degil, İSTİKRAR yatiyor. Yani tek parti olmasi.

e-recep dedi ki...

İstikar? İstikrarlı olan nedir? Dünyanın en yüksek faizini vermeye devam etmemiz dışında...