Tutumluluk Nedir Nükleer Enerjinin Zararları Nükleer Kirlilik Nükleer Nedir Fraktallar
Kamunun Net Borcu (milyar YTL)
2003-12____250.8
2004-03____251.5
2004-06____265.5
2004-09____272.2
2004-12____271.8
2005-03____274.9
2005-06____266.0
2005-09____267.3
2005-12____271.6
2006-03____264.4
2006-06____261.8
2006-09(T)____257.9
11 Yorum Var.:
selam...
çok güzel bir grafik... ellerinize sağlık...
toplam ülke dış borcu için de bir grafik hazırlarsanız çok makbule geçer vallahi... skyrocket vaziyeti hasıl diyor bazı çevreler...
saygılar,
t.
Tankut Bey,
Eger MB'nin interset sitesine giderseniz aradiginiz verileri bulabilirsiniz. Size zaman kazandirmak icin asagida dis borcun milli gelire oranini veriyorum. Ilk sutun toplam dis borc, ikinci sutun kamu dis borcu.
1999____55%____29%
2000____59%____31%
2001____78%____48%
2002____72%____47%
2003____57%____37%
2004____53%____31%
2005____47%____23%
2006____51%____22%
Yapmaniz gereken sey bir Excel dosyasi acip bu sayilari oraya koymak. Ardindan INSERT menusunun altinda CHART secenegini secin. Burada karsiniza bir dizi grafik secenekleri cikacak. Ben genellikle LINE tercih ederim. Ama grafik sizin, istediginiz gibi olusturabilirsiniz. Renkler, vs. size kalmis. Daha fazla bilgi icin HELP menusune bakin.
selam...
ytl aşırı değerli olduğu için oransal sunum pek bir anlam ifade etmeyecektir... o nedenle nominal rakamlara bakmayı tercih ediyorum..yine de teşekkürler...
merkez bankası sitesine girdim... toplam dış borç ile ilgili bir grafik oluşturdum... işte burada.
durum söyledikleri kadar vahimmiş... sürekli yabancılara borçlandırılıyoruz... bağımsızlıktan bağımlılığa itiliyoruz...kemal dervişin gelişiyle birlikte bu süreç ivme kazanmış...
rakamsal olarak da şöyle...
1996Q4____79386.00000 milyon dolar
1997Q4____84235.00000 milyon dolar
1998Q4____96264.00000 milyon dolar
1999Q4___103126.00000 milyon dolar
2000Q4___118503.00000 milyon dolar
2001Q4___113593.00000 milyon dolar
2002Q4___130092.00000 milyon dolar
2003Q4___144915.00000 milyon dolar
2004Q4___162201.00000 milyon dolar
2005Q4___171078.00000 milyon dolar
2006Q2___193617.00000 milyon dolar
her geçen gün borca batıyoruz...aynı osmanlının son devrinde olduğu gibi...
saygılar,
t.
tankutcum katiliyorum. ama bu sefer almanyayi secmeyelim degil mi dunya savasi ciktiginda?
Tankut Bey,
Osmanli'nin problemi kamu borclarindan dogmustu, ozel borclardan degil.
Madem oransal veriler size ters geliyor o zaman kamu borclarinin mutlak degerini vereyim:
2001____70,504
2002____85,686
2003____93,971
2004____95,239
2005____83,531
2006____82,662
Eger 1999 kurlarini kullanirsak borc/gsmh oranlari soyle olurdu:
Ilk sutun toplam borc, ikinci sutun kamu borcu:
2001____77.6%____48.1%
2002____80.0%____52.6%
2003____68.9%____44.4%
2004____68.2%____40.0%
2005____67.2%____32.8%
2006____73.7%____31.5%
imf ülkeye girdikten sonra yaşanmaya başlayan bankaların tmsfye devri operasyonunu hatırlayalım...
özel bankaların borçları bir anda kamu borcuna dönüşmüştü...
hokus..pokus...
saygılar,
t.
Tankut Bey,
Huseyin Rahmi Gurpinar'in Sut Kardesler isimli bir romani vardir. Sonralari filme cekildi. Basrollerini Kemal Sunal, Sener Sen, Adile Nasit'in oynuyordu. Filmde Gulyabani isminde bir canavar karakter gecer. Ne zaman IMF'den soz acilsa aklima o gelir.
Bankalar krizini biz yarattik, krizde batan ozel bankalarin icini biz oyduk, kamunun borclanmasi icin araci kurum haline biz getirdik, kamu bankalarina gorev zararlarini biz yazdik. Bankalari dogru durust denetlemeyen, sonucta finans sistemini cokerten biziz. Bunlarin hic birini IMF yapmadi.
Ekonominin duze cikmasi icin bankacilik sisteminin yeniden yapilandirilmasi gerekti. Parayi da, sistemi cokertenler, yani biz odedik.
Batik bankalara Cin de mudahele edip kurtariyor (http://blog.mises.org/archives/005260.asp). Acaba IMF mi baski yapiyor dersiniz?
2001 krizi Hazine'ye 44 milyar dolara maloldu (http://www.erf.org.eg/Country_Profiles/Turkey/Turkey%20CP-%20Ch2.pdf). Bu paranin yarisi kamu bankalarinin gorev zararlarini karsilamaya, diger yarisi ise ozel bankalari desteklemeye gitti.
Ozel bankalarin pasiflerinde, dis kredi kullaniminin %10'lar seviyesinde oldugunu dusunursek, "kurtarilan" yabanci sermaye miktari $2 milyar'dir. Kalan 40 milyar $ bizim yedigimiz "halt"tir.
1980-2006 arasi toplam cari acik (yani disaridan borclanma ihtiyaci) 109 milyar $ olmus. Ayni donemde kamu kesiminin acigi 263 milyar $. Cari acik, kamu kesiminin tasarruf acigi ile ozel kesimin tasarruf aciginin toplamina esit olduguna gore, ozel kesim 154 milyar $ tasarruf fazlasi vermis.
Sozun ozu, dis borclanmayi azdiran devlet oluyor, ozel sektor degil.
Ozel sektorun alip da kamuya yukledigi dis borc yuku, kamunun kendi basina yedigi haltin yaninda hic kalir.
Tankut Bey,
Sunmuş olduğunuz grafiği blogumda yazacağım bir makalede kullanmak için sizden izin istiyorum.
IMF, Dünya Bankası, OECD, Birleşmiş Milletler gibi bilumum 'süpergüç' güdümlü kuruluşun, dara düşmüş olan 'gelişmekte olan ülkeleri" daha da çukura ittiğini yadsımaya imkan yok. IMF'nin tavsiyelerini dinleyip de refaha ulaşmış tek ülke yoktur. Arjantin'de 1999-2002 yılları arasında yaşananlar hala hafızalarda.
Tuğrul Bey,
Bankalar krizini biz yarattik, krizde batan ozel bankalarin icini biz oyduk, kamunun borclanmasi icin araci kurum haline biz getirdik, kamu bankalarina gorev zararlarini biz yazdik. Bankalari dogru durust denetlemeyen, sonucta finans sistemini cokerten biziz. Bunlarin hic birini IMF yapmadi. demişsiniz.
Öncelikle itiraf etmeliyim ki, son 16 yıldır olagelmiş olan ekonomi yönetimimiz sütten çıkmış ak kaşık değildir. Tüm suçun IMF'ye atılmasına imkan yok. Partiye kaynak aktarımları, verimsiz kamu işletmeleri, karşılıksız para basmalar, banka hortumlamalar, populizm vesaire.
Hiçbirini savunacak pozisyonda değilim.
Ancak hiçbiri de yüksek reel faiz kadar bu ülkeye zarar vermemiştir.
Türk insanın, kreditörlerine 26 yıldır toplam 440 milyar dolardan fazla ödediğini siz benden iyi bilirsiniz.
Turgut Özal'ın ekonomi yönetiminden çekilmesinden sonra Türkiye'de bir yüksek reel faiz ile sıcak para çekme politikası hasıl oldu. Bugün bile devam eden bu politika tamamen yanlıştır. YTL değerlenmekte, cari açık oluşmakta ve arkasından devalüasyon ve finansal erime gelmektedir. Bu formülü değil Türkiye'de, dünyanın "yumuşak para"ya sahip neresinde uygularsanız uygulayın sonu hep aynıdır. Mesela Mart ayında İzlanda'da yaşananlar. İşiniz gereği eminim haberiniz, bilginiz vardır.
Peki bizim ekonomi yönetimimiz yanlış yapıyor da IMF'nin suçu ne?
IMF'nin suçu, gerçekleri saklamak, saptırmak ve çöküşü hızlandırmak. IMF'nin emrinde binlerce ekonomist var. Ancak bugün hiçbiri çıkıp da 'cari açığın sebebi aşırı değerli YTLdir' diyemiyor. Çünkü derse işini kaybeder. Ya tatlı maaşını alıp, emredildiği şekilde yazacak, ya da vicdanını dinleyip o kurumu terkedecek.
Peki IMF'nin gitmesi çare mi? Tabii ki hayır, Brezilya'ya bakın, IMF'yi göndermiş olmasına rağmen hala yüksek reel faiz verip, realini aşırı değerlendirmeye devam ediyor. Hammadde fiyat artışları olmasaydı, cari fazlayı ancak rüyasında görürdü. Uzun vadede, ki hammadde fiyatlarındaki gerileme sürecini kastediyorum, ülkenin yine cari açığa teslim olacağı ve IMF'ye el açacağı aşikar.
Batiyor muyuz, çikiyor muyuz ? Evet rakkamlar önemli ama biraz da nasil görmek istediğinize göre değişir.
Türkiye'de beni rahatsiz eden iki katilasmis 'yaklasim' var. Bu yaklasimlardan birisi kendine ve içinde yasadığın topluma (ülkene) olan derin güvensizlik. Bu duygu içindeyseniz hiç bir rakkam sizi Türkiye'de bir seylerin iyi gitmediğine ikna edemez. Asla ! Her durumda durumumuz kötüdür ve daha da kötüye gitmeye mahkumdur. Ikincisi ise kendimiz disinda hemen herkesi hirsiz olarak görme egilimimiz. Bakin bu borçlar nasil oldu diye vatandasa sorun. Büyük çogunlugu hirsizlar aldi götürdü diyecektir. Bu arada asla biz bu yolsuzluklarin içinde yer almayiz.
Vatandaslarimiz bu iki açidan dünyaya bakiyor, ne yaparsaniz yapin farkli bir sey anlatamassiniz.
ahmet çavuşoğlu
recepcim imf'de calistigin yillardan birkac hatira da anlatsana.
Yorum Gönder