Bölgeler arası kişi başına harcama ve gelir rakamlarına baktığımız da, gerçekleştirilen harcama bakımından en fazla paranın Doğu Anadolu bölgesine, en az paranın ise Ege bölgesine harcandığını görebiliriz.
Bölgeler bakımından cari açık oluşmasına en çok katkıda bulunan iki bölgemizden biri olan Doğu Anadolu bölgesinde kişi başına 2.062,1 liralık harcamaya karşılık, kişi başına sadece 344,9 lira gelir elde edildi. Yani; kişi başı 1.717,2 liralık bir cari açık etkisi söz konusudur.
Güneydoğu Anadolu'da ise kişi başına gelir 327,6 lira olarak gerçekleşirken, Devlet, Güneydoğu'da kişi başına 1.342,7 lira harcamada bulundu. Bu rakamların cari açığa etkisi kişi başına 1.015,1 lira olarak gerçekleşti.
Diğer beş bölgemizde ise cari açığa etki şu şekilde hesaplanmıştır;
Kişi başına harcama tutarı, Karadeniz Bölgesinde 1.538,5 lira, Akdeniz Bölgesinde 1.311,4 lira, İç Anadolu Bölgesinde 1.600,8 lira, Ege Bölgesinde 1.143,8 lira, Marmara Bölgesinde ise 1.228,8 lira hesaplandı. Aynı bölgelerden Karadeniz Bölgesinde kişi başına gelir 669,4 lira, Akdeniz Bölgesinde 911,3 lira, İç Anadolu Bölgesinde 1.116,5, Ege Bölgesinde 1.308,8 lira ve Marmara Bölgesinde ise 2.944,3 lira şeklinde hesaplandı.
Cari açığa bölgesel etki olarak hesaplayacak olusak; Karadeniz bölgesinde 869,1 liralık kişi başı gider fazlası, Akdeniz Bölgesinde 400,1 liralık gider fazlası, İç Anadolu Bölgesinde 484,3 liralık gider fazlası, Ege Bölgesinde kişi başı 165 liralık gelir fazlası ve Marmara Bölgesinde yine 1.715,5 liralık bir gelir fazlası oluştuğunu görebiliriz.
Bu hesaplamaları değerlendirecek olursak sadece iki bölgemizin cari fazlaya sebep olduğunu ve diğer beş bölgemizin ise cari açığa sebep olduğunu görebiliriz. En çok cari fazla yaratan bölgemiz 1.715.5 liralık gelir fazlasıyla Marmara Bölgesi oldu. İkinci sırada gelir fazlası oluştıran bölgemiz ise kişi başı 165 liralık gelir fazlasıyla Ege Bölgemiz oldu. Diğer beş bölgemizde ekonomik anlamda gelir ile giderleri karşılayamama, yani ürettiğinden çok harcama söz konusudur. Ekonomik faktörler ne olursa olsun ülke ekonomisi açısından bu denli bölgesel farkların olması düşündürücü bir ekonomik veridir. Bu duruma bir an önce çare bulunması şartır.
Neler yapılabilir ?
Üretimi arttırıcı, teşvik yasaları veya bölgesel özelliklere göre sektörlerin teşvik edilmesi sağlanmalıdır. Güneydoğu Bölgemiz için, Irak düşünüldüğünde inşaat sektörüne yan mamul üretimi teşvik edilmelidir. Örneğin; İnşaat sektörünün ihtiyacı düşünüldüğünde, çimento üretimi, tuğla üretimi gibi Irak, İran ve bölgesel ülkelerin ihtiyacı olan üretimin bu bölgede gerçekleştirilerek, bu ülkelere ihracatı desteklenmelidir. Akdeniz Bölgesine yönelik turizm sektörünün gelişmesinin sağlanacağı bir turizm destek paketi bu bölgeye uygulanabilir. Karadeniz bölgesi ise fındık ve çağ üretimi olarak bir yeryüzü madeni niteliğindedir. Bölgeye yönelik tarımsal teşvikler uygulanmalıdır. İç Anadolu Bölgesi içinde tarımsal üretimin desteklenmesi fayda sağlayacaktır. Doğu Anadolu Bölgemiz ise hayvancılığın geliştirilmesi konusunda teşvik edilmelidir. Tabiiki Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde toprak reformunun yapılması ve o bölgedeki ağalık sisteminin kaldırılması öncelikli meseledir. Tabiiki terörün ekonomik, sosyal, kültürel ve her türlü gelişmeye ne denli engel olduğu unutulmamalıdır. Bu teşvikler uygulanırken günümüze kadar yapıldığı şekilde, birilerine torpil, tanıdıklara arpalık meselesi edilmeden, gerçekten proje bazında hak edene ve yapılabilirlik fizibilitesi olumlu sonuçlanan projelere teşvik verilmelidir. Günümüzde de gördüğümüz üzere insanların gelir seviyelerinin yüksek olduğu bölgelerde sosyal meseleler de daha az gündeme gelmektedir. Zaten adil ve sosyal devletin gereğide bu değilmidir. Bu şekilde ekonomik gelişme ile birlikte birtakım sosyal ve etkin meselelerde beraberinde çözüm bulacaktır. Bölgesel farklar üzerine kafa yorulmalı ve bu farklar her açıdan giderilmelidir. Aksi halde bu bölgesel ekonomik farklar, ülkemizde değişik birtakım sosyal meseleleri daha da alevlendirecek, ülke içi başka birtakım çatışmaları tetikleyecektir.
Uzm İşl Ozan CAMCI.
5 Yorum Var.:
Açıklayıcı yazınız için teşekkürler. Ancak teşvik gibi bir metodun bu tür sorunları çözmek için uygun bir çözüm olduğundan emin değilim. Makro teşvik tedbirleri gibi bir çözüm yerine, daha mikro çözümler gerekiyor kanımca.
İyi çalışmalar
Serhat
Hocam su yazinin formatini duzeltebilir misin?
Teşviklerin bu tarz sorunları çözmeyip, üzerine daha başka sorunlar yaratacağını düşünüyorum. O bölgenin fakir olmasının sebebi, o bölgede üretimin az olması.
Bunu ister eğitim seviyesine bağlarsın, ister hammadde kaynaklarına uzak olmaya.
Ancak gerçek şu ki, eğer oralar çok verimli topraklar olsaydı, buradan daha fazla üretim olur, daha fazla kazanç sağlanırdı. İstanbul da bu kadar göç almazdı.
sayın cagatay....
o bölge için, bence en büyük problem pazara uzak kalmasıdır. pazar bulamazsan üretimi de düşünemezsin. bölgesel sektörlerin derhal geliştirilmesi ve bir şekilde üretimin teşvik edilmesi gerekir. ülkemizde bölgesel gelir farklılıkları artık birtakım sosyal farklara ve problemlere sebep olmaya başladı. bu durum ab ve abd tarafından ve son gelişmelerde israil tarafından çok kötü amaçlar için kullanılabilir halde olduğunu gösterdi. bakın suriye, mısır, lübnan, libya..... olaylarla ilgili asıl sebep bence, eğitim ve gelir seviyesiyle ilgilidir....
sayın serhat tunca....
ülkemizin kanayan bir yarası var. bir şekilde bu kanama durdurulmalıdır... bu teşvikle olur, veya bir başka metot bulunur fark etmez.... ancak yeşil kart dağıtarak, kömür dağıtarak, beyaz eşya dağıtarak hiç olmaz.....mutlaka bölgesel çözümler üretilmeli.... hemde en kısa zamanda...
hoşçakalın...
Yorum Gönder