Universitede Bolum Secimi ve Zeka

Dun yazdigim yazinin uzerine cesitli yorumlar geldi. Kimi okuyucularimiz "kedi ulasamadigi cigere mundar dermis" manasina gelen sozleri nazik bir dille sarfettiler. Oyle degil. Bilmeden konusmuyoruz.

Ben de fi tarihinde universite sinavinda ilk 50'e girerek istedigimi sandigim "Elektronik Muhendisligi" bolumune girmistim. (Sinav siralamasi sadece sinavdaki performansiniza gore belirleniyor olsaydi Turkiye birincisi de olurdum ama o siralar garip bir sistemle lisedeki basari puaniniz da sinav sonucuna dahil ediliyordu) Universite sinavinda ilk 10'a giren cocuklardan 6'si benimle ayni siniftaydi. Anlayacaginiz universite sinavinda ilk 100'e girip de elektronik muhendisligi secen mahluklari gayet tanirim.

Simdi tekrar soyleyeyim, belki farkli bir etki yapar. Turkiye'de en analitik (zeki demiyorum) beyinlerinin bu yeteneklerini elektronik muhendisligi gibi Turkiye'de ise yaramayacak bir alanda harcamalari cok buyuk bir kayip bana sorarsaniz. Bu secim yapilirken de bu kisilerin cogunlugu (evet kendilerine sordugumdan biliyorum) diger dereceye giren kisilerin bu bolumu secmesinden dolayi bu bolumu sectigini soyluyordu. Eger Turkiye'de kazara bir universite Roket muhendisligi bolumu acmis olsaydi ve ilk yillarinda dereceye giren ogrenciler (burs tesviki veya baska bir nedenden dolayi) bu bolumu secmis olsaydi simdi dunyadaki roket muhendislerinin cogu Turk olurdu. Turkiye'nin roket uretimiyle uzaktan yakindan bir alakasinin olmamasi bu sonucu degistirmezdi.

Nükleer Nedir    Yatırım Fonları    Taksi Şöförü   VOB nedir?  IMF Nedir   Borsa Tüyoları  Borsa Nedir  Zaman Nedir  Pi Sayısı Nedir

Olayin bir suru boyutu var ama ben "suru" boyutuna odaklanacagim. Yaziya yapilan iki yorumu asagiya tasiyorum:

Temel sorun liseyi bitirmekte olan bir gencin gerçek ilgi alanını ve kendi becerilerini tam olarak bilememesi ve de ona yol gosterecek rehberlerin var olmayışı bence. Bir de zaten okuyacağı bölümü kaç kişi gerçekten seçebiliyor ki? Puanlar gelince, puana göre okulları yazıyorlar. İlk %1 hariç kimse gerçekten seçmek istediği yere gidemiyor. Ha gitse orada okuyabilecek mi, bunu da bilemiyoruz tabii. Çoğu genç "açıkta kalmak" ve "elaleme karşı ailesinin boynunu bükük bırakmak" öcüleriyle yetiştirilmiş olduklarından, bir yere kapağa atabilirse, hoşlansa da hoşlanmasa da orada okuyor. Türkiye'de "etiket" merakı da fazla. Elektronik Mühendisliği de bu yüzden itibar görüyor. Orayı kazananan ve bitirene otomatikman zeki adam gözüyle bakılıyor. Bu da tartışılır elbet. Analitik düşünme yetisi tamam ama zeka bence başka bir şey.Aile büyüklerinin baskısı da cabası. Çoğu genç babasının kendisi için uygun olduğunu düşündüğü mesleği seçmeye zorlanıyor. (T'Pol)

Birincisi, gercekten de lisedeki ogrenciler sectikleri bolumu gercekten de bilerek secmiyorlar. Dersaneden ozel hocaya kosarken cok az bir kismi universiteleri dolasip bu alanlarda calisan kisilerden bilgi alip karar veriyor. Oyle olmadigi icin de karar verirken sectikleri bolumun ne oldugundan ziyade imajinin ne oldugu kararlarini daha cok etkiliyor. En analitik dusunebilen ogrenciler elektronik muhendisligini seciyorsa analitik calisan almak isteyen isverenler de daha sonra bu kisileri "elektronik muhendisligi" bilgilerinden dolayi degil, analitik olduklarindan dolayi ise aliyor. Boylece ogrenciler baris'in dedigi gibi mala davara faydasi olmayan bir egitim alip zamanlarinin onemli bir kismini bosa harciyorlar. Anlayacaginiz bu kisiler roket muhendisligi de okusa ayni talebi gorurlerdi.

Diger yorum ise su sekilde:

Amerika da yasamak size pek yaramamis. Turkiye nin gerceklerinden tamamen kopmussunuz. Elektronik muhendisi olan cocuk cilt bakim uzmani oldum diyerek eve gidemez. Turkiye de daha toplum is ahlakinda o istediginiz seviyeye gelmemistir. Turkiye de statuye allah kahretsin ki cok fazla onem verilmektedir. Kiz alirken bile meslek sorulur. Ticaret hor gorulur, ithalat ihracat denince akla sadece mafya gelir. Turk filmlerindeki fabrikatorler her zaman kotu adamdir, Hulusi Kentmen bile yumusatamamistir. (merlin)

Ne kadar dogru bir yorum. Turkiye'nin yeterince girisimci yetistirememesinin, analitik dusunebilen ama zeki olmayan en parlak beyinlerinin habire elektronik muhendisligi gibi Amerikalilarin isine yarayacak bir alanda egitim gormelerinin nedeni ise toplumun insanlari surunun bir parcasi olmaya zorlamasidir. Dogrudur, bu bolumleri okuyan kisilerin cogunlugu daha sonra yurtdisina gidiyorlar ve cogu da daha da uzmanlastiktan sonra orada kaliyorlar. Bir cogunun geri donememesinin sebebi Turkiye'de kendilerine uygun is olanaklarinin olmamasi. Donenler de zaten akademisyen olarak donuyorlar. (Boylece elektronik muhendisi yetistirebilme kapasitemizi gereksiz bir yere arttiriyoruz)

Bu kisilerin bir kismi da universiteyi bitirdikten sonra alan degistirerek iktisat, finans gibi alanlara yoneliyorlar. Boyle olmasinin nedenini baska bir okuyucumuz dogru tespit etmis:

Muhendis kokenli bir danisman olarak meslegim geregi dunyanin cesitli yerlerinde hep muhendisler ile calisiyorum. Genel olarak diyebilirim ki eger amaciniz para kazanmak ise muhendislikten uzak durun. Yasadigim ulkede orta seviye bir condominiumda 30 yasinda tek bir muhendis kiraci goremezsin ama muhendis haric hemen her meslek grubundan adam vardir. (milleplateaux)

Gercekten de oyle. Muhendislik gecen yuzyilin meslegiydi. Burada elektronik muhendisligi yapan ilk 100'e girmis bir tanidigim var mesela. Elektronik masteri ve doktorasi yaptiktan sonra 5 yildir bir elektronik sirketinde calisiyor ve senede $150 bin dolar para kazaniyor. Ote taraftan universite sinavinda ilk 100'u birakin ilk 1000'e girememis ITU mezunu baska bir tanidigim ise finans sektorunde senede $500 bin'den daha fazla kazaniyor (hem de digerinden 10 yas daha genc).

Zeka analitik dusunebilme yeteneginden cok daha buyuk bir kavramdir. Iletisim kurabilen, is bitiren, girisimci insanlar iki tane kompleks matematik problemini cozebilen kisilerden daha zekidirler. Zeki kisi universite sinavinda ilk 100'e girip de elektronik muhendisligi okuyan degil, universite sinavinda ilk 100'e girmis kisiyi uc kurusa calistirip zengin olan girisimcidir.

11 Yorum Var.:

SEİL dedi ki...

Sevgili Ekonomix

Yargıtay Bassavcısından çekinip Gündemi asıl mesleği olan ekonomiden uzaklaştırarak bir nevi kendisini arazimi ediyorsunuz.

Gündeme dair ekonomi degerlendirmelerinizi dört gözle beklemekteyiz.

serhat dedi ki...

Bir isyerinde en yuksek maasi kazanan calisanlar, sirkete en yuksek gelir kazandiran bolumum calisanlari oluyor. Son teknoloji urunler gelistiren bir Ar-ge muhendisi 1 kazanirsa o urunun satisini gerceklestiren pazarlamaci 2-3 katini kazaniyor. Sadece muhendisler icin gecerli degil bu. Bir yatirim bankasinda yada araci kurumda en guzel raporu yazan analist bile olsaniz, sizin raporunuzu pazarlayip islem hacmi yaratan satiscidan daha fazla kazanmak pek mumkun degil. Yani analitik dusunmenin ustune basarili iliski kurabilme ve o iliskiyi yonetebilme gibi etkenler de cok onemli. Muhendislerin bir dezavantaji da bu. Ders yukleri daha agir oldugundan sosyal iliskiler yonunden de geri kalma ihtimalleri fazla oluyor. Kisiye gore degisir tabi.

Bu arada sizin liseniz de baya basariliymis Hocam. Bu lise basari puani sizden sonra daha da degistirildi ve Anadolu ve Fen Lisesililer bir donem baya sikinti cekti. Bizden de normalde ilk 100'e girecekken bu puan yuzunden 2000'e bile giremeyenler oldu. Simdi tekrar duzelttiler sanirim.

ekşi iktisat dedi ki...

zeka denince ben ogrenme, akil yurutme, problem cozme yetenegi anliyorum. zannedersem sozluk anlami bu. emegin piyasa degeri bundan baska kisisel becerilere ve ozelliklere de bagli. en basitinden, bir sporcunun kazanacagi para, zekasindan daha cok atletik becerilerine, bir mankeninki fiziksel ozelliklerine bagli. bunlarin teorik bir fizikciden cok kazanmalari daha zeki olmalarindan degil. bu dar anlamiyla zekanin o kadar da ustun bir ozellik olmadigina katiliyorum.

Blog Sahibi dedi ki...

sans, aile baglantilari, vs. de bir kisinin kazanacagi parayi etkileyen faktorlerdir. Ama ben bu yazida elmalardan bahsediyorum sadece, yani universite okuyarak ve okuduklarini kullanarak bir yerlere gelmeye calisan Kasap Kazim'la Memur Mehmet'in ogullarindan. Isin icine armutlari ayvalari ve kavunlari, yani sarkici turkucu sporcu manken gibi meyveleri karistirmak istemedim. Konu dagilir, mesaj gitmesi gereken yere gitmez diye.

Sayin SEIL,

TEGV'e yapacaginiz 10 TL'lik bagis beni yeni bir ekonomi degerlendirmesi yapma konusunda oldukca motive eder. Soyleyecegim yeni seyler var.

hostrans dedi ki...

Bir zamanlar okuduğum bir araştırmada zekanın spor zekası,müzik zekası,sosyal zeka,analitik-matematik zeka gibi farklı türlerde tecelli ettiğini okumuştum.Bunların da daha ana okulunda belirlenebildiği biliniyor.(Batıda ana okulu en önemli eğitim aşaması olarak kabul ediliyor artık.)

Burdan çıkan bazı sonuçlar var.
-Çocuğun mesleki yönlendirilmesine çok erken başlamak gerekiyor.
-Burada tartışma konusu olan analitik zekanın hangi yönde kullanılması gerektiğine ise maalesef sadece ülke ihtiyaçları ve para kazanma potansiyeli karar vermiyor.Bir çok genç beşeri bir bilim olan iktisat ve sınır alanlarını parası fazla olsa da benimsemiyebilir.Kanımca burada içe dönüklük ve sosyal ilgi gibi diğer karakter özellikleri de rol oynuyor.Makinalardan büyülenmiş birine yılda 5 milyon dolar para verseniz de finansa yönlendiremezsiniz(parayla saadet olmaz :).Kan görünce bayılan biri de tıbbın yanına bile uğramaz.

Görülüyor ki meslek seçimi sanıldığından çok daha kompleks bir konu.

Oldukça iyi tanıdığım alman sisteminde numerus clausus denilen ve tıp ve mimarlık gibi kontenjanları kısıtlı alanlarda sınırlama getiren bir kuralın dışında herkes istediği herşeyi okuma konusunda serbest bırakılır ve hatta gerek duyuyorsa bölüm değiştirme konusunda teşvik edilir.

Esas olan kişisel özgürlükler ve mesleki tatmindir.Bunu bizde uygulamak kolay değildir.Orta öğretimin tüm sorunları bir şekilde üniversiteye transfer edilmekte üniversiteler de yüksek lise standardına çekilmektedir.Amerika daki yaklaşık 5000 üniversiteye karşılık bizde de yaklaşık 1500 üniversite olması gerekmektedir.Bu hemen hemen her ilçede bir üniversite anlamına gelir.Gerçekleştirmek kolay değildir ama hayal de değildir.Ancak Niksar elektronik ile İTÜ elektroniğin aynı kabulu görmeyeceği bilinmelidir.Amaç çoğulcu,demokratik,vakıfdan özele çok farklı statülerde birçok eğitim kurumu olmalıdır.
Benim hayret ettiğim,bu problem kompleksi bu ülkede yetkin birçok uzman tarafından bilindiği halde bir türlü çözüme ulaştırılamaz.Birisi arkeoloji okumak istiyorsa bu niye engellensin ki.Yaygın eğitimle de olsa bu imkan tanınabilir.Ama herkese de MIT kalitesinde mühendislik,Wharton kalitesinde de işletme eğitimi verilemez.Dolayısıyla bir şekilde sınav ya da derece tesbiti olacaktır.

hostrans dedi ki...

Ege Cansenvari son söz

Eğitim gibi stratejik konularda kısa vadede iktisadi olan birşey uzun vadede gayri-iktisadi olabilir ve vice versa..

Investor dedi ki...

Sayın hocam gerçekten muhteşem bir yazı arkadaşlarada mühendislik konusunda dediklerinizi anlatmaya çalışıyorum.

Bende bu konuda finans piyasasında tutunmaya çalışıyorum.

Not:

Sayın SEİL

profiliniz olmadan klavye arkasından Güncel analiz bloguna yazdığın yorumlara dikkat ediniz karşınızda insandan başka bir varlık yok.

Saygısız emir verir gibi yorumları başkasına saklayınız..Analitik düşünmede eksik olan arkadaşım yazıda çalık grubuna teşvik verilmesin diye birşey yazdım mı bu ülkede tek teşvik kapsamına girecek olan grup onlar değildir.Daha kaliteli yorumlar yazarsan güncelanalizde yayınlanır.

Hüseyin MEÇO dedi ki...

üniversite sınavında bir fazla soru yapmak veya yapamamak kişinin hayatını komple değitiriyor.doktor olmayı düşünen biyolog oluyor.mühendis olmak isteyen iktisatçı oluyor.bunlar hep bir fazla soruyu yapmak yada yapamamakla ilgili.insanımızın hayatı 2 saatlik sınavla tayin edilmiş oluyor.
sonra buda yetmiyor.aş ve eş sorunları insanı başka işlere atıyor.biri yumurtacı olur.bir diğeri kahvehane işletir.bir diğeride erişte ve mantı işine girer.birazda aile bağları ve geçimden kaynaklanır.
50 yaşını aşan insanlar özellikle el işinde çalışanlar yada ücretli çalışanlar ne kadar statü içinde olurlarsa olsunlar tasarruf yapmayanların çok pişman oldukları görülmüştür.
ne oldum değilde ne olacağımdan hareket edilmelidir.bir ömür dediğin nedir ki.
bir arkadaşımın lafı vardır.kartal lisesinde tarih öğretmenidir.
körler sofrasında mum ışığı olacağıma,kum saatinde kum tanesi olmak yeğdir.
saygılarımla.

Mister No dedi ki...

T'pol hanımın 29 gitsin oyu almasına şaşırdım.Keynesian rumuzlu yazarın gitmesine, denememeler beyin kalmasına sevindim.Keynesian rumuzu falsoyduı her şeyden önce.

Özkan D. dedi ki...

denememeler askere gideceğini söylemişti zaten, uzun süre okuyamayacağız.
hayırlı teskereler şimdiden kısa dönem gider umarım :)

Kubilay dedi ki...

Benden çok kolay kurtulamazsınız. askere gitmeme daha 1.5 ay var, freakonomics okuyup kuduruyorum zaten, yazıcam umarım yakında bir şeyler ben de.

hem ben sanırım askeri doçentim değil mi asteğmen doçent. o daha önemli büyük bişiy olsa egrek :P

bu arada yazının son paragrafını duavrlara asmak istedim. benim dükkanda tahinli pide yapan ustam mühendislerden çok para kazanıyor. hayır, çok para kazanmıyor. vermem zaten "rayiç"ten çok para. kürek ustasının rayiçi mühendisin rayicinden çok sadece.