Taylor Kuralı ve Fatih Özatay'ın Yazısı

Anladığım kadarıyla Fatih Özatay'ın Taylor kuralı hakkindaki bugünkü yazısı bazı yanlış anlamalara neden olmuş. Ekonomix'in Oguz Satici yazısına yorum yazan bizim Ahmet Bey, Özatay'a verip veriştiriyor. Kendisine durumu orada biraz izah etmeye çalıştım ama pek başarılı olamadım galiba. Ayrıca bizim Ahmet Bey bile bu yazıyı yanlış anladıysa mutlaka başka yanlış anlayanlar da vardır diyerek burada daha teferruatlı bilgi vermeye karar verdim.

Öncelikle Fatih Özatay olmadığımı belirterek başlayayım (buna mukabil Deniz Gökçe olduğuma ilişkin söylentiler hakkında yorum yok diyorum; heh, heh, heh. [umarım Deniz Bey kızmaz. :)]). Fakat açıkça söyleyeyim Fatih Özatay Türkiye'de hayran olduğum iktisatçıların (iktisat nedir) başında gelir. Yazılarını neredeyse 10 yıldır takip ederim, bugüne kadar hiçbir yamuğunu görmedim. Merkez Bankası'nda görevli iken başardıkları da ortada. Başkalarını bilmem ama yazıları genelde benim anlayacağım kadar açıktır. Herhangi bir yazısını anlamasam bile bunu o konudaki bilgimin yetersizliğine veririm (muhtemelen bu da doğrudur, çünkü ben kendi halinde bir iktisatçıyım) ve ek kaynaklardan daha fazla bilgi edinmeye çalışırım. Kendisine güvenim o ölçüdedir yani.

Bugünkü yazısını anlamak için ise öyle ek kaynaklara falan bakmama gerek kalmadı. Çünkü geçen yıl bu konu üzerinde biraz çalışmıştım. Özatay yazısında belirtmemiş ama ele aldığı konu literatürde Taylor Kuralı diye bilinir. Bu Taylor 2001-2005 arasında ABD'de Hazine Bakan Yardımcısı olarak da görev yapmış olan Stanford Üniversite'sinden John B. Taylor'dur. Taylor, 1990'lı yıllarda, galiba FED'in politikalarını izleyerek, bir para politikası kuralı geliştirmişti. Sonradan bu kurala onun adına izafeten Taylor Kuralı denilmiştir. Taylor'un bu konu hakkındaki orijinal makalesi şudur. Şu sayfadan bu konu hakkındaki başka makalelere de ulaşılabilir.

Konunun özeti Özatay'ın bugünkü yazısında anlattığı gibidir. Taylor'un geliştirdiği kuralın orijinalinde merkez bankası politika faizlerini enflasyonun hedeften ve çıktının potansiyel çıktı düzeyinden sapmasına (yani büyümeye) göre indirip yükseltir. Bu tam da ABD'de FED'in uyguladığı politikadır. Enflasyon hedeflemesi sistemini uygulayan ülkelerde ise bu politika söylemde sadece enflasyona bakılarak uygulanıyor gibidir. Fakat bu pek de gerçeği yansıtmaz. Özellikle enflasyon hedeflemesinin dezenflasyona (yani yüksek enflasyonun düşürülmesine) değil de enflasyonun belli bir düzeyde tutulmasına yönelik olarak uygulandığı ülkelerde büyüme de tamamen göz ardı edilmez. Bu arada Taylor Kuralı'nı sadece enflasyonu dikkate alacak şekilde daraltanlar olduğu gibi başta reel kur seviyesi olmak üzere başka değişkenleri de dikkate alacak şekilde genişletenler de olmuştur. Reel kur seviyesinin dikkate alınması tabii ülkenin rekabet gücüyle ve dış dengesi ile yakından ilgili olduğunun düşünülmesindendir.

İşte Özatay bugünkü yazısında, bana kalırsa, ihracatçılara bu konuda bilgi veriyor ve gazetelere ilan vermek gibi abuk sabuk işlerle uğraşacağınıza konuyu böyle bilimsel yanından ele alıp gelin de öyle tartışalım diyor. Biz de böylece onun istediği gibi konuyu tartışmaya açmış olduk. Belki önümüzdeki günlerde bazı köşeyazarları da bu ortaya kafa vurmaya çıkar. Fakat konunun esas muhatabı olan ihracatçılardan pek umudum yok. Neden derseniz, ne Oğuz Satıcı ve tayfasında ne de kendilerine kılavuz olarak aldıkları kişiler de (yüksek faiz, düşük kur türküsünü çalanlar canım) tartışmayı bu yönde ele alacak bir donanım olduğu kanaatinde değilim.

Yazıyı bitirmeden Özatay'ın Türkiye'deki para politikasının enflasyon, büyüme ve reel kuru dikkate alacak şekilde uygulanabilir olup olmadığı konusunda açtığı tartışmadaki görüşümüzü de belirtelim. Bana kalırsa henüz para politikasını bu şekilde uygulayacak seviyeye gelmiş değiliz. Neden derseniz, bizde henüz dezenflasyon süreci sona ermiş değil. Enflasyonda yüzde 4 olarak belirlenmiş olan orta vadeli hedefi hala görebilmiş değiliz. Ne zaman bu hedefe ulaşır ve de enflasyonu burada kalıcı olarak tutabileceğimiz kanaatine varırsak, para politikasını başka şekillerde de uygulama imkanını düşünürüz. Ha, enflasyonu yüzde 4'e kadar indirmekten vazgeçer de bugünkü seviyelerde tutmayı yeterli görmeye başlarsak o zaman iş değişir tabii. Fakat enflasyonu yüzde 4'e indirmekten vazgeçebilir miyiz o da başka bir tartışma konusu. Yazı baya uzadı, onu da başka bir zaman ele alalım.

4 Yorum Var.:

ahmet dedi ki...

Ekodok,

Senin Fatih Özatay olduğundan ciddi ciddi şüphelenmeye başladım. Ama öbür taraftan da, eğer sen o olsaydın kendi yazdıklarını bilirdin.

Bence yazısını okumamışsın, bari başlığına bir bak: 'MB, ihracatçı için daha esnek olabilir' Söylenecek bir şey kaldı mı ?

Taylor kuramı rekabetçi döviz kuru diye bir şey içermez. Ama 'biz yaparız olur' diyorsanız bu sizin bileceğiniz iş, artık ne diyeyim.

Tekrarlıyorum, bir merkez bankalının kalkıp bunları söyleyebildiği bir ülkede, kimsenin oğuz satıcı ve diğer iş adamlarının altivitelerini abartılı bulmaya hakkı yok.

selamlar
a.ç.

ekodok dedi ki...

Ahmet Bey,

Eh, Özatay'ın yazısının başlığının sorunlu olduğunu kabul ediyorum. Fakat ben başlığa değil içeriğe bakarım. Çünkü benim de sonradan okuyup da başlığını yanlış koyduğumu düşündüğüm yazılarım olmuştur. Ha, bu başlıktan Özatay'ın, benim aksime, artık Türkiye'de reel kuru da dikkate alacak bir para politikası uygulanabileceğini düşündüğünü de çıkarabiliriz tabii. İyi de böyle düşünüyor diye onu hemen ihracatçılara yaranmaya çalışıyor gibi görmek doğru mudur? Bunun bazılarının kendisi gibi düşünmeyenleri vatan haini ilan etmesinden ne farkı var? Yazıda da yazdım işte literatürde bu yönde fikirler var. Yani sizin sandığınız gibi bunu Fatih Özatay ihracatçılara yaranmak için kendi kafasından uydurmuş falan değil. Neyse, bu tartışmayı daha fazla uzatmak istemiyorum. Yoksa millet beni gerçekten Fatih Özatay falan sanacak. Ben yolu açtım, daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler verdiğim linklerden yola çıkıp üst tarafını kendisi tamamlar.

Saygılar

tersaci dedi ki...

Ekodok,
Burada ciddi bir anlasmazligimiz soz konusu olacak. Benim dusunceme gore, merkez bankalari ne zaman enflasyon disinda bir hedef belirlemislerse hepsinde krize neden olmuslardir. Dolayisiyla Merkez Bankasi'nin enflasyon disinda baska bir hedefin h'sini agzindan cikarmamasi gerek. Tek cumleyle ozetleyecek olursam: Enflasyonu halletsinler baska ihsan istemez. Fatih Ozatay'a da hak veremiyorum bu yuzden.

ekodok dedi ki...

Barış,

Fatih Özatay'a hak verirsin vermezsin o başka birşey. (Farkındaysan yazının son paragrafında ben de Türkiye'nin henüz böyle bir politika uygulayacak noktada olmadığını yazdım.) Bunları Fatih Özatay kendi kafasından uyduruyor, literatürde böyle birşey yoktur demek ise bambaşka birşey. Benim itirazım ikincisine. Bilmem anlatabildim mi?