Oguz Satici'ya Bir Oneri

Ekodok Oguz Satici'ya 3 oneride bulunmus. Ben daha etkili bir oneride bulunmak istiyorum. Dikkatinizi cekti mi bilmiyorum ama bugun Hindistan borsasi %9.2 deger kaybetti, islemlere ara verildikten sonra kayiplarinin onemli bir kismini geri aldi.

Biz nelerden sikayet ediyoruz ya da korkuyoruz. Cari aciktan ve ulkemize giren sicak paradan degil mi? Birincisi adamlar cok yuksek miktarlarda paralar kazaniyorlar, ikincisi de birgun cekip giderlerse halimiz nice olur degil mi? Cozum cok basit.

Hemen Meclisten bir kanun gecirerek YTL satip dolar alanlara %10 islem vergisi koydugunuzu ilan edin. Birincisi, bizim sirtimizdan para kazanmis olanlardan cikmak istedikleri zaman %10 vergi almis oluruz. Ikincisi kisa vadeli giris cikis yapmak isteyenler %10'luk vergiyi vermemek icin girmeyeceklerdir. Boylece cikmalari da mumkun degil. Ucuncusu, piyasalar bu sok haber uzerine dalisa gececek, bir kac gun icinde dolar 2 YTL'ye cikacaktir.

Bu oneriyi begenmediyseniz sermaye giris cikislarina direkt sinirlama getirmeyi de deneyebilirsiniz. Boylece hem doviz kurunu hem de faizi istedigimiz gibi belirleyebiliriz. Hem xenophobia'dan muzdarip Turk halki da bunu destekleyecektir.

4 Yorum Var.:

ahmet dedi ki...

Bir başka alternatif te Fatih Özatay'ı tekrar Merkez Bankasına hatta bu sefer başkan olarak atamak olabilir.

Fatih bey'in 'Esnek enflasyon hedefleme' modeliyle faizler rekabet gücü de dikkate alınarak belirlenebiliyormuş !!! Yaa.. bilmiyordun değil mi ?

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=236037&tarih=18/10/2007

Sanıyorum patenti Fatih bey'de olan bu 'icadın' işadamalarını ziyadesiyle rahatlatacağını söylemek mümkün. Bu önerisini tartışmaya açmak istiyor ve yazısını şöyle bitiriyor:

'Bunun gerçekleştirilmesi için,
gazetelere tam sayfa ilan verilmesine ya da lobi oluşturulmasına falan gerek yok. Sadece beyin gücü gerekiyor.'

Yani çözüm için öyle masrafa falan girmeye gerek bile yok.

Sevgili Ekonomix, her işin bir kolayı vardır. Ne olursa olsun, hiç farketmez. Bunca yıl bu ülkede yaşayıp bundan haberin olmaması çok üzücü. Değerli işadamlarımız, canı ne çekiyorsa ister, parayı da bastırır, reçeteyi de buldurur, gerekiyorsa nobeli de aldırır. İşte bu kadar basit. Var mı itirazın ?

Hem sen o kadar okudun ettin. Faizi, enflasyon ve ihracatçılar arasında fifti fifti paylaştırabilecek bir formülü zartdadak yumurtlamayacaksan neye yaradı bütün bu okudukların be hoca?

ekodok dedi ki...

Ahmet Bey,

O iş bildiğiniz gibi değil. Bir ara Taylor Kuralı ile ilgili literatürü incelemiştim. Bu literatürde Merkez Bankası'nın gecelik faizleri sadece enflasyona değil, ek olarak başka ekonomik büyüklüklere dayanarak da belirleyebileceği yönünde görüşler var. Taylor Kuralı'nın orijinalinde faizlerin enflasyona ve büyümeye (daha doğrusu çıktı açığına) bakılarak belirlenmesi öngörülür. Nitekim ABD'de FED'in yaptığı budur. Fakat gelişmekte olan ülkeler için bu iki değişkene ek olarak reel döviz kurunun da dikkate alınmasını önerenler çıkmıştır. Yani Fatih Özatay bunları kafasından uydurmuyor, literatürde var. Bana kalırsa o yazıda, eğer Merkez Bankası'nın mevcut politikalarından memnun değilsiniz böyle bilimsel açılımlar getirin onları tartışalım demek istiyor.

ahmet dedi ki...

Be kardeşim, madem böyle bir imkan vardı, niye işadamlarımızın eline böyle bir formül vermiyorsunuz da iki de bir sövüp sayıyorsunuz ? Vuruşmak yerine koklaşıp anlaşmak daha iyi olmaz mıydı ?

Bende ise böyle bir bilgi yok. Tek bir değişkeni yani faizi kullanarak hem enflasyonu hem de rekabetçi kuru hedefleyeceksin. Bu elbette imkansız. Böyle bir formül olduğunu ileri sürmek insanların kafasını gereksiz yere karıştırmak demektir. Birilerine şirin gözükmek için buna yeltenmek hiç ama hiç hoş bir şey değildir. Üstelik eski bir merkez bankası bürokratına hiç yakışmamaktadır.

Fed buna benzer bir şeyi uyguluyor diyorsun. Fed'in ne uyguladığını kimse bilmiyor, kaldıki her ne uyguluyorlarsa bununla bir ilişkisi de yok. İki şeyi birbirine mi karıştırıyoruz ? Bir çıktıyı birden çok değişken kullanarak kontrol etmek ayrı şeydir, birden çok çıktıyı tek bir değişkenle kontrol etmeye çalışmak ayrı şey. Basitçe şu,

1) z=f(x,y)

2) z1=f(x)
z2=g(x)

Birincisinin sonsuz çözümü varken diğerinin sınırlı belkide hiç çözümü olmayabilir. Ha aramadan olmadığını söyleyemeyiz diyeceksin. İşadamlarımız için böyle bir araştırma yapma değebilir (hele parayı basarlarsa). Bende diyorumki önce bulun ondan sonra konuşun.

Bilmem farkında mısın ? Şu anda Özatay söylemiyle enflasyonla mücadeleye işadamlarımızın başarabildiğinden misli misli daha fazla zarar veriyor. Onların yaptıklarına gülüyoruz ama ciddiye almıyoruz. Buna karşın eski bir merkez bankası bürokratı veya 'bilim adamı' bunu yaparsa kafaları çok ama çok fazla bulandırır.

şekerim dedi ki...

.illiyet teki Murşit amcanın bugünkü yazısındaki 'faizi düşük
olan ülkelerede para yağıyor'
cümlesini okuduktan sonra 'neden?'
deyip açıklamadığı için kınıyorum
kendisini.Yoksa O'da yarım analizci
Ufuk gibi bahsi geçen ülkelerin
kiminde petrol,kiminde değerli maden,kiminde cari fazla,bazı
sında mikroya meraklı yönetim vs.
olduğunu yazmayı unuttumu?
Herkesin risk primi farklıdır.
Ama bazı eli hızlı yöneticileri
olan fonların daha fazla riski
sevdiğini unutmamak lazım.
Aynaya dikkatli bakıp gerçekleri
iyice anlatmak lazım.
Bağırmaya gerek yok.Hiç kimse süzme
kör değil.