Demokrasinin Zaferi !

Bugun Ekonomix'in ilginc bir yazisi oldu (Politically Incorrect Yazi). Ben de onun kaldigi yerden kalemi elime alip bir iki laf soylemek istiyorum.

Son gunlerde bu blogda, bir kisim medyanin secim tahminlerinde ne kadar beceriksiz, kustah ve tarafli davrandiklarini elestirdik. Insanoglu fikir uretme isini beyni ile degil de kalbi ile yapinca boyle kazalar oluyor. Nitekim elestirdigimiz kose yazarlarinin bir kismi da oz elestiri yapip, "Biz meger halktan ne kadar kopukmusuz" anlamina gelecek laflar ettiler. Insallah bir dahaki sefer "2000 kisiyle gorup 40 milyon secmenin egilimi tahmin edilemez", "ben cevremdeki arkadaslarima sordum, CHP'ye %70 oy cikti" gibi bilimsel yorumlarda bulunmazlar.

Maalesef kalbi ile dusunen sadece memur kafali kose yazarlarimiz degil. Secim sonuclarini demokrasinin zaferi olarak gorup, 22 Temmuz'u ikinci bir 14 Mayis gibi kutlayan "liberal" yazarlarimiz da ayni hataya dusuyorlar.

Birinci grup halktan ne kadar kopuk ise, ikinci grup da asker-yargi-universite uclusunun temsil ettigi "devlet iktidarini" idrak etmekten o kadar uzak.

Beyler kendinize gelin. Burasi Isvicre degil. Burada maci kimin kazandigi sahada belli olmaz. Atilan gollerin bir hafta sonra iptal edilmesi, kornerlerin gol sayilmasi olagan seylerdir. Bu ulkede evladini basbakanin onune yatirip kurban etmeye hazir halkin, bir sene sonra ayni basbakanin idamini radyosunun basinda dinlemesi adettendir. Son 50 senedeki degisen tek sey, radyonun yerini televizyonun almis olmasidir.

Demek ki herkesin birbirinden ogrenecegi bir seyler var. Benim naciz tavsiyem taraflarin, karsi taraf hakkinda yaptiklari yorumlara fazla guvenmeyin.

Secimlerde AKP'nin aldigi oyun, CHP'nin ne halt ettiginin "devlet iktidari" nezdinde fazla bir anlami yoktur. Secimler, politikacilar ve hatta oy kullanan vatandaslar gelip gecici, devlet ve burokrasi bakidir. Secim dedigimiz sey, Ekonomix'in deyimi ile ekonomiyi kimin yonetecegini, YOK baskani Tezic'in deyimi ile "siyasi iktidarin" basina kimin gelecegini belirler. Iktidarin, %34 degil de %46 almasi basbakani mutlu eder, partilileri gururlandirir, bir kac tane fazla gazetenin satilmasina, Deniz Baykal istifa seslerinin tekrar yankilanmasina vesile olur.

Fakat mesele iktidarin ne kadar oy aldigi degildi ki oy artti diye iktidarin gucu artsin. Diger bir degisle, siyasi iktidari, devlet iktidarindan ayiran birincisin yeterince oy alamamis olmasi midir?

Siyasi iktidar hangi oy ile basa gecerse gecsin, devlet iktidarini uzanan ellere igne batirilir. O igne bazen kendisine cunhuriyet ismi veren, aslinda devletin resmi yayin organi huviyetindeki gazetenin gozdagi veren yazilari ile olur, bazen Anayasa Mahkemesi'nin yasalari iptal eden kararlari ile olur (o mahkeme ki anayasada, memurlarin, sade vatandastan daha esit oldugunu gosteren maddeler bile bulmustur), bazen emekli generallerin verdigi demecler veya Genelkurmay'in internet sitesinde yayinlanan bildirilerle olur, hic biri yetmiyorsa bir sabah bakarsiniz Anayasa Mahkemesi kara kapli kitabi acmis, sesini cok cikaran partiyi kapativermis, karsi tarafin sah'i satranc tahtasindan yasaklanmis. Istedikten sonra her bir sey kitabina uydurulur.

Benim diyecegim o ki, bu ulkede devletin gozu karadir. Borsa duser, ekonomi coker, Avrupa bizi dislar diye korkup hareket etmekten kacinacagini dusunuyorsaniz yanilirsiniz. Ekonomi, kalkinma gibi seyler gecici, dunyevi islerdir.

O yuzden gecen gun bir emekli generalin gazetede cikan demecini hafife almayin. Askerin muhtirasi yerinde duruyor, degisen bir sey yok. AKP %70 oy alsa da o muhtira yerinden oynamaz. Buyuk sermayenin (TUSIAD) demeclerinde satir altlarini okuyun. CHP'nin davranisini, emekli hakimlerin, savcilarin konusmalarini takip edin.

Unutmayin, asker vesayetindeki "demokrasilerde" careler tukenmez.

8 Yorum Var.:

kerem kagan dedi ki...

Walla ben de tam bunlari dusunmustum, biraz da yazmistim Economix'in yazisina yorum olarak. Lafi agzimdan aldiniz.

Eklemek istedigim tek birsey var. Bu sefer gecmisteki postalli mudahalelerden farkli bazi gelismeler var. Teknoloji de gelisti tabi, iletisim teknolojisi ozellikle. orgutlenmek icin iletisim gerekir biliyorsunuz. Demem o ki, bu sefer devlet iktidarinin isi o kadar kolay degil.

Serhad dedi ki...

Yazi cok guzel olmus. Dusuncelerimize tercuman oldugunuz icin tesekkurler.

Bende secimlerle beraber hicbirseyin degisemeyecegini dusunuyorum. Sistem ayni sistem, kurumlarin kendi duvarlari halen yuksek. Demokrasinin kazandigi felan yok, maalesef rovansi elbet alacaktir devlet iktidari.

kerem kagan dedi ki...

Serhad Bey,

Demokrasi, Turkiye'de gun be gun mesafe almaktadir. Uzun vadede de kazanan demokrasi olacaktir, merak etmeyin.

Dane dedi ki...

Siz(ler)e katılmıyorum.Dedem Menderes asılırken muhtemelen gıkını bile çıkarmatmadı,ama bu benim de aynı tepkiyi vereceğim anlamına gelmez.Bunu radyo başı misalinize cevap olsun diye yazıyorum.Bundan çok daha önemlisi ise;ne ordu eski ordu,ne polis eski polis ne de halk eski halk.Bir şeye yeltenecekler olduğunu ben de biliyorum ama sonuç alamazlar.Eski hal muhal ,ya yeni hal ya izmihlal

selenga dedi ki...

Geçmiş darbelere bakacak olursak -katılıyorum - Yazdıklarınız biraz Sütten ağzı yanan birinin yoğurdu üfleyerek yemesi gibi bişey...

Aslına bakarsanız son fiil i darbeden sonra Türkiye nin demokrasisinde bir gıdım ( veya 1 cm diyelim) ilerleme olduğunu düşünüyorum.
Fiili darbenin yerini Daha çok post-modern darbe aldı.For-example :28 şubat.

bundan dolayı mesela Kemal Derviş Uluslararası arenada kendisine yöneltilen darbeli-demokrasili sorulara artık Biz de tamam asker darbe yaptı ama Ortadoğuda ki Bazı Ülkeler gibi Generaller Çulu serip iktidarda kalmadı Demokrasi için Yönetimi kısa sürede Sivillere devretti demesine gerek kalmaz çünkü post-modern bir darbe.

Fiili darbe ihtimalini düşük görüyorum Bir çok neden sıralanabilir Mesela basit bir örnek : AKP içinde Milli görüş kökenli milletvekili sayısı azaldı.Ama Sol eksenli milletvekili sayısında bir artış var.Yani buna göre meclisten kimse cihat ilan edemez.
Yine bazı konularda Arınç a dikkat.

Sonuç olarak AKP nin Refah Parti si gibi bariz hatalar yapacağını sanmıyorum.Çünkü bunlar Milli Görüş fikri ni terk etmişler ama bazı konularda daha uyanıklar.

Son olarak burası Türkiye ve her an her şey olabülü
Ayı çıkabülü
Eşşek depebülü
Allah göstermesin demokrasimize kaya düşebülü

Unknown dedi ki...

bence iyi oldu bu yazıyı yazdığınız yoksa blog çok yanlı olmaya başlamıştı çalışkan yazar Economix sayesinde.

bu ülke bir avrupa ülkesi değil, akp de hrıstiyan demokrat bir parti değil. ben endişeliyim her ne kdr olmama sölensede partiden ama rejim değişimi istenecek yavaş yavaş altı kazılacak diye korkuyorum.

Ama bu sefer ben sağdece televizyonda izlemicem sesimde çıkıcak!..

kerem kagan dedi ki...

yorumsuz!

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=221358

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=228097

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=228204

Adsız dedi ki...

Aslına bakılırsa Türkiye krizlerin, darbelerin "kronikleştirildiği" bir ülke...

Bir hasta üç defa kalp krizi geçirdiğinde genellikle ölür. Yani kriz bir fevkâlâde durumdur ki bünye bu durumla ilelebet yaşayamaz.

Oysa dikkat buyurun bizim ekonomimiz bir kronik krizi yaşamaktadır. Hatta kriz beklentisinin yarattığı stres, krizin kendisinden daha tahripkârdır.

İşte , işler yolunda gider gibi göründüğünde yapılan şey de kriz beklentilerini alevlendirmektir.

Aklı başında insanların yapması gereken nedir? Yangın çıkma ihtimalini azaltmak için sürekli şekilde itidali veakl-ı selimi davet etmek ve ortamın hararetinin yükselmesine engel olmaktır.

Tehditleri ciddiye almamak medeniyeti davet etmeninilk adımıdır.

Zorbalığın iktidarı, kurbanın tasdikiyle kaimdir ancak...