"Keynesyen muhasebeye göre, "Cari İşlem Açığı = Kamunun Borçlanma Gereksinimi+(Yatırım/ Tasarruf)". Aslında bu bir denklem değil, sadece bir özdeşliktir. Başka bir değişle, kamu ve özel sektörün tasarruf açıklarının cebirsel toplamı, cari işlem açığına eşittir demek, milli gelir muhasebesi açısından doğrudur. Ama cari işlem açığının, bütçe açığı ile tasarruf açığının toplamından meydana geldiğini ispatlamaz. Yani bilimin peşinde olduğu "sebep-sonuç" ilişkisini içermez. Eğer bu özdeşlik bir denklem olsaydı, sebep-sonuç ilişkisini ifade etmiş olacaktı. O zaman da bütçe açığı azaldıkça, cari işlem açığının da azalması gerekirdi. Hálbuki mesela Türkiye’de bütçe açıkları azaldıkça, cari işlem açıkları azalmamış, tam aksine artmıştır. "
Ayni mantiga gore, "butce dengesi = faiz disi acik + faiz" sadece bir ozdesliktir. Butce dengesinin faiz disi acik ile faiz harcamalarin toplamindan meydana geldigini ispatlamaz. Eger bu ozdeslik bir denklem olsaydi, faiz disi acik azalinca butce aciginin da azalmasi gerekirdi. Turkiye ise 1995-2000 arasi faiz disi fazla vermemize ragmen butce acigimiz azalmamis, tam aksine artmistir. O yuzden birakin bu ozdeslik ayaklarini, faiz disi acik versek de bir faydasi yok. Zaten bu dunya fani. Tutune bes bin daha ver, emekli yasini 12'ye dusur. Kredi isteyen var mi sifir faizle Ziraat'tan?
"Hemen denecektir ki, evet böyle olmuştur; ama özel sektörün yatımları artmış ve tasarruf açığı büyümüştür. Bu da doğru değildir. Çünkü son iki yıldır yatırım malları ithalatı azalmış buna mukabil cari işlem açığı artmıştır. "
Sen cok yasa Fenerbahce. Yatirim denince akla yatirim mali ithalati gelir degil mi? Kim bakacak bu sicakta milli gelir rakamlarina? Neymis sabit sermaye yatirimlarinin milli gelire orani 2004'de %18 iken, 2005'de %20, 2006'da %21.3 olmus. Yani ARTMIS ! Kimin umurunda? Yatirim mali ithalati 2004'de 17 milyar iken, 2005'de 20 milyar, 2006'da 23 milyar dolar olmus. Yani ARTMIS! 2001-2006 arasi tasarruflar 17.5'den 16.9'a dusmus (0.6 puan). Toplam yatirimlar (stok+sabit sermaye) 15.1'den 24.8'e cikmis (9.7 puan), 2001'de 2.4 olan cari fazla, 2006;da 7.9 puan cari acik haline gelmis (bozulma 10.3 puan). Bozulmayi yaratan kim? 9.7 puan artan yatirimlar mi, yoksa 0.6 puan azalan tasarruf mu? Ne bicim soru boyle, densiz!
"Bu şartlar altında, "cari işlem açığı, tasarruf noksanından değil, tüketim fazlasından doğmuştur" demek daha doğru olmaz mı?"
Valla dogru olurdu ama "Tasarruf = Gelir - Tuketim" bir ozdesliktir maalesef, denklik degil. Hikayenin bundan sonrasi icin en bastaki paragrafi okuyun.
"Bir iktisat sorusu: Niçin, fakir Çin’in tasarruf oranı, zengin Amerika’dan yüksektir? Tasarruf eğilimi, zenginleştikçe azalır mı? Çin ve Japonya’nın "düşük faiz, yüksek döviz" politikasını bu bağlamda değerlendirin"
Cevabi bilebildiniz mi? Elbette dusuk faiz-yuksek kur. Cunku bir ekonomi tanimlayan tek karakteristik ozelligi faiz ve kurdur. Esasinda faiz ve kur ayni olsa hepimiz birbirime benzeyecegiz. Mesela euro kullanan Avrupa ulkelerinin hepsinin tasarruf orani, yatirim orani, enflasyon, buyume hizi aynidir. Bizim Cin ve Japonya ile tek ve tek bir farkimiz var desem, ne oldugunu bilebilir misiniz? Evet, faiz ve onun belirledigi kur. Onun disinda hic bir fark yok. Efendim? Japonya 1973'e kadar parasinin degerini dusuremezdi, cunku sabit kur rejimimi vardi? Sen sus zindik! Cin, parasinin degerini dusurmedi, dolara bagladi. Dolar 1995-2000 arasi deger kazaninca cin parasi da degerlendi. 2000 sonrasi dolar dusunce cin parasi da deger kaybetti mi diyorsun? Densiz iste, ne olacak? Ah bir dolari 3 YTL yapsak, tasarruf oranimiz ayni Cin'deki gibi %40 olacak. Her ne kadar 1950-2007 arasi 50 senelik ortalama %20 bile olsa, aslinda hepimiz tasarruf yapmak istiyoruz. Bizim bir sucumuz yok, hep bu sicak paraci Menderes'in, Inonu'nun sucu.
"Türkiye, niçin cari işlem açığı veriyor diye sorulunca, iktisat (Iktisat nedir) hocalarımız, "Çünkü Türk halkı, yeteri kadar tasarruf etmiyor" diyorlar. Söze devam edip, bu yüzden tasarruf açığı oluşuyor, bu açığı kapamak için de yurt dışından başka milletlerin tasarrufları ithal ediliyor deyip, eğer ortada bir sakatlık varsa bunun "suçlusu halktır" demeye getiriyorlar. Bu saçmalıklara inananlar da aynı lafları ayet-i kerime gibi orada burada tekrar ediyor. "
Estafullah hocam, kimin haddine halki suclamak. Dediginiz gibi suclu yuksek faiz dusuk kur politikalari. O yuzden faizleri dusurelim. Mesela %5 nasil? Faizler dusunce bazi densizler bankalara kosup kredi almak isteyebilirler. Tuketim artacaktir, ama muhim degil. Cunku Tasarruf=Gelir-Tuketim denen sey bir denklem olmadigi icin tasarruflar yukselmeye devam eder.
Kur da 1$=3YTL olsun. Bu arada eger enflasyon sebebi ile devaluasyon etkisini kaybederse, o zaman kademe kademe 1$=5YTL, 7YTL, 10 YTL, 20 YTL olarak arttiririz. Ayni 90'larda yaptigimiz gibi. Ahh ne guzel gunlerdi onlar? Kim kimi takip ediyor bilmezdik, bir dolari arttirirdik, bir enflasyonu. Iki basamak, uc basamak derken tam dort basamakli enflasyona gidiyorduk, engelledi o "yüksek faiz-düşük kur" politikasının yarattığı rantı yiyerek semiren bankaların ekonomistleri.
Hem zaten faiz oranlari ile kamu aciklari arasinda bir iliski de yoktur. Kamunun borcunun artmasi faizi neden etkilesin ki? Borc ne olursa olsun bizistedigimiz faizle borclaniriz. Hem Asaf Savas da borcu azaltmanin yolunun daha az borclanmak degil, daha cok borclanirken faizleri dusurmek oldugunu ispatlamadi mi zaten?
Bizim koyde esasinda hepsini koyun muhtari belirler. Bu ayin rakamlarini acikliyorum, not alin:
Enflasyon: sifir
Dolar: 3 ytl
Faiz: sifir
Tuketim ve ithalat: parcali bulutlu
Tasarruf ve ihracat: saganak yagisli
Buyume: az bulutlu ve acik
1 Yorum Var.:
Densiz Bey, cosmussunuz ve bloga hareket getirmissiniz bu hafta. Emeginize cok tesekkurler.
Tum bu sacma sapan politikalardan en cok bizim gibi sabit dahi olsa gelirinden bir miktar tasarruf edebilecek kesim etkilendi. Enflasyonist ortamda yol gosteren de olmayinca baktik ki paralar zaten hep eriyor, harcadik gitti. Paramizi nereye yonlendirebilecegimizi bilemedik. Bireysel bankacilik da benim is hayatina atildigim yillarda 80'lerin sonu, 90'larin basinda bugunku gibi gelismemisti. En azindan simdi MIY arayip, su tarihte falan hesabinizin donusu var, size su kadar faiz verebilirim, ne yapmak istersiniz diye soruyor. Ekonomi de bir suredi AKP'yi sevmesem de istikrarli gibi gidiyordu, bu sayede tasarrufa yonelme gudusu kuvvetlendi. Ancak 20 yil bosa gitti. Simdi kara kara dusunuyorum, sigorta'dan devlet 1000 YTl civari maas veriyor, BES'den 500 YTL falan alsam, bankada ne kadar param olmali ki, bunun aylik faiz getirisinin yarisini yesem, yarisini da ana paraya ilave etsem, kendimi omur boyu finanse edebilirim? Sonuc hic de ic acici degil. Surdurmek isteyecegim yasam standardi, ileriki donemdeki faiz oranlarinin bilinmezligi, saglik durumu vs. bir suru belirsiz sey bu hesabi saglikli yapmaya engel. O zaman mumkunse olunceye kadar calisayim bari diyorum ama o da garanti degil ki. Belli bir yastan sonra kim bizleri istihdam etmek ister? Bir daha sefere dunyaya danisman olarak gelecegim, haberiniz olsun.
Yorum Gönder