Ilk fikir Asaf Savas Akat'a ait (1, 2, 3). Diyor ki:
- "Borç oranı 2006’da Maastrich kriterine uyumlu düzeye geriledi."
- Yuksek faiz disi fazla elde etmeyi gerekli kılan koşullar ortadan kalkti.
- Zaten faiz-dışı fazla fakirden zengine refah transferi demektir.
- Gelin faiz disi fazlayi 2-3 puan dusurelim.
- Bir sey olmaz korkmayin. Cunku borcu, geçmiş faiz-dışı açıklar değil geçmiş yüksek faizler tırmandırmistir.
- Aslinda kamu borcundaki artışın baştan itibaren esas nedeni de yüksek reel faizlerdir.
- O yuzden gelin faizleri de dusurelim. Boylece borclanmanin artmasini da engellemis oluruz.
- Bakin. Bir tasla kus katliami yaptik.
Benim sorularim soyle:
- Turkiye'de kamu borcu zaten 2001'e kadar %60'in altindaydi. Yani o tarihe kadar Turkiye'nin kamu borcunda sorun yok mu demekti?
- Borcun ekonomi uzerindeki agirligini gosteren sey borc/milli gelir orani midir yoksa borcun sermaye piyasasi orani mi? Neden acaba Italya'da borcun milli gelire orani %100'un uzerinde olmasi sorun yaratmiyor da biz de yaratiyor? Yoksa bizim finans sektorumuz onlarinki kadar derin degil mi acaba?
- "Borcu yaratan yuksek faizdir" demek, "trenlerin son vagonu olmasin" demeye benzemiyor mu? Eger ortada borc olmasa, odenmesi gereken faiz de olmayacak miydi? Bu isin bir baslangici olmasi gerekmez mi?
- Madem tunelin sonundaki isigi bulduk, ben faiz disi fazlanin %6.5;dan sifira inmesini, hatta faiz disi acik vermeyi teklif ediyorum. Bir yandan da faizleri negatif yapalim. Mesela eksi %10. Boylece 10 sene icinde belki borclari da sifirlariz.
- Sonsoz: Secim vaadlerini finanse etmek icin "faiz disi fazla" isminde bir "kaynak" bulan muhalefet partilerini takdir etmek lazim. Acaba sadece Turkiye'de mi butce acigi verip borclanmak, kaynak bulmak olarak tarif edilir?
Sabanci Universitesinden Van Rijckhem kamu borcunun sebeplerini arastirmis. Raporuna gore (bakiniz TESEV'in sayfasi) 1990-93 arasinda faizdisi butce milli gelirin %19'u acik vermis. FAIZ DISI ACIK !!! Yani bunun bir de uzerine faiz biniyor. Ikisi icin de borclaniyoruz. Bu donemde reel faiz yuku ise (seignorage dahil) milli gelirin % 3'u. Yani yuksek borcun tohumlari burada atiliyor. Sebep yuksek faiz degil, faiz disi harcama.
- 1994-95 arasi isler biraz duzeliyor. Derken 1996-98 arasi butce toplam %6 faiz disi acik daha veriyor. Faiz yuku ise %8. Faizler yavas yavas basini kaldiriyor. Biz ise normal harcamalar icin bile borclanmaya devam ediyoruz.
- Netekim efendim 1999-2002 arasi ektigimizi biciyoruz. Faiz disi fazla toplam %3. Batan bankalarin maliyeti %15. Reel faiz (seignorage dahil) % 29.
- Eger 1990-99 arasi butce FAIZ DISI ACIK vermeseydi, harcamalar kamu bankalarinda gizlenmeseydi, 2001'e girerken net borcumuz %58 degil %33 olacakti. Bunun uzerine bir de kamu bankalarin %8'lik maliyeti binmeyecekti.
- O yuzden, bizim trenin son vagonu yok diyenlere, "O ne ki, bizim otobusde de arka koltuk yoktur. Hatta motor da yok. Biz iman gucumuzle gidiyoruz" cevabi verin.
1 Yorum Var.:
Alıntı: "Acaba sadece Turkiye'de mi butce acigi verip borclanmak, kaynak bulmak olarak tarif edilir?"
Evet tabii ki oyle. Bakin bankalarin ihtiyac kredisi reklamlarina anlarsiniz. "Maasinin 10-15 kati para verelim, sen sorumsuzca harca, sonra bize 1,69 civari dusuk(!) bir faizle yavas yavas odersin (kolaysa odemezsin, o zaman bak adami n'apariz) mesajina kanacak kadar enayi vatandaslar, bu mesaji veren politikaciya oy da verir, basina tac da eder. Mustehakiz vesselam.
Be adam maasin yetmiyorsa bir dusun bakalim niye yetmiyor. Olsun be yaa, borc yigidin kamcisidir di mi?
Yorum Gönder