Bu genci tanıdınız mı?

"Darbeye (askeri müdaheleye) karşıyım, ama ..." diyen herkesin bu fotografta görülen genç hakkındaki yorumlarını merak ediyorum.

Hisse Yorumları   Küresel ısınma Karikatürleri  Pesimist Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir

Not: AKP yanlısı tavır almak, bir çeşit "Pravda" olmakla suçlandığım(ız) eleştirilere karşı cevap hakkımı da saklı tutuyorum.

Gecikmiş ipucu: Sezen Aksu'dan dinlemeye alıştığımız o vurucu şarkı belki hatırlamanıza yardım edecektir:

Son Bakış

Bir söz bitişi gibi son buldu sevişler
Bir yaz güneşi gibi eritir bu terkedişler
Bir an duruşu gibi ömrün bitişi gibi
Veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler.

Aman aman yandım amman kurşun gibi izler
Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
Aman aman yandım amman acı yüzler kurşun gibi izler
Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda

Buyurun bir ipucu daha: Radikal'den Yıldırım Türker yazmış

33 Yorum Var.:

ekoturka dedi ki...

17 YAŞINDA (ÇOCUK YAŞTA) İDAM EDİLEN ERDAL EREN.
"Asmayalım da, besleyelim mi ?" diyen darbeci generallerin gözünü bile kırpmadan astığı çocuk !

Adsız dedi ki...

Vallahi Barış hiç çıkartamadım. Zaten sayfamda da belirttim bu "karşıyım ama..." cı ifade biçimi samimiyetsizdir. İşin sonunda yapılan şey darbe şakşakçılığına ve sivil alana müdahaleye hizmet ediyor. Otokrat devletçi seçkinlerimiz saftirik orta sınıfları mideye indiriyorlar.

tersaci dedi ki...

Tansel, yazını görmemiştim. iyi ki bahsetmişsin. Seninle siyasi ve ekonomik görüşümüz taban tabana zıt olsa da, altına imza atacağım bir yazı yazmışsın. Fotograftaki genci/çocuğu yaşın itibarı ile hatırlamaman normal. Ne diyeyim, unutturanlar sağolsun!

Adsız dedi ki...

"Darbeler olmasın."
Beynelmilel'den
Not: İktidara muhalif olmak darbe özlemi içinde olmak demek değildir.

Adsız dedi ki...

Erdal Eren, idam.
Hmm idam. Aklima bir şey geldi buralarda idamı savunan benim gibi "Musolini yanlıları" değildi, Ekonomix abimiz savunuyordu. Kendisi o kadar haksız sayılmazdı idamı savunmakla, ama bizim gibi adalet sistemi aksak, topal ülkelerde idam cezası basıl uygulanıyor görmüştür heralde. Mitingleri Mussolinin Roma yürüyüşü olarak gören sosyalist kardeşlerimize de dinime küfreden müslüman olsa diyorum. sadece Stalin, Lenin, Pol Pot, Çausesku diyorum. Anladınız siz onu!

Adsız dedi ki...

Allah Stalin kim Lenin kim, Polpot kim. Üçü de birbirinden ayrı akımlar. Üstelik Stalinle Pol Pot sosyalist bile değil :) Tabela öyle ama içeriğin alakası yok. Lenin ise hiç uymamış. Gerçi Lenin ile ilgili ne biliyorsun ne kadar Lenin okudun diye soracağım ama cevabını da biliyorum.

Sömürü, Irak Savaşı, Emperyalizm diyim. Anladınız siz onu!

tersaci dedi ki...

sayın den,
mesele sadece idama karşı olmak ya da olmamak kertesine indirilemiyor Erdal Eren dosyasında maalesef. İsterseniz yeniden google'layın "Erdal Eren" ismini. Ortada ispat edilememiş bir suç, yargıtay tarafından bozulmuş kararlar vs vs. var. "İdamı savunan Ekonomix abimiz" diyerek konuyu biraz çarpıtıyorsunuz gibime geliyor.

Ayrıca ben sosyalist değilim, ama Mussolini -İsmet İnönü'nün rol modelidir kendileri- Roma yürüyüşü benzetmesine katılıyorum. Bana da demokrat ve liberal bir diktatör/faşist örnek verebilir misiniz?

Adsız dedi ki...

Sungu, cop, vs. Bunlarin hepsi modern zamanlarin karmasikligini idare edemeyen beyinlerin teslimiyet ciglidir. Karmasikligi, cesitliligi idare edemeyen, uyum saglayaman onu yoketmeye karar verebilir.

Ama bunu uzun vadede hicbir zaman basaramayacaktir.

Adsız dedi ki...

Evet, Tansel sen sosyalistsin diye benim seni Stalinist,proleterya diktatörlüğü savunucusu olarak görmem nasıl bir yanlışsa, senin de oradaki insanları faşist gibi sunman yanlıştır. Anlamanı beklediğim şey buydu.Ha bu Stalin'i niye sosyalistlikten aforoz ediyorsun? Bak başkanlığını yaptığı devlet SSCB. Bu S lerden birisi sosyalist.
Barış Bey sosyalist hitabım size değildi. Ben size iktisadi anlamda liberal fakat siyasi anlamda liberal olmayan bir diktatör söyleyeyim: Pinochet.

Adsız dedi ki...

..ama bizim gibi adalet sistemi aksak, topal ülkelerde idam cezası basıl uygulanıyor görmüştür heralde"
"ortada ispat edilememiş bir suç, yargıtay tarafından bozulmuş kararlar vs vs. var"
alt alta okursak mutabıkız,tersi akla aykırı.

Adsız dedi ki...

35 yıl önce bu bugün sabaha karşı bir gerilla lideri ve 2 arkadaşı idam edildi. Benimle aynı ismi taşıyan önderleriydi. Hiç bir cinayet işlememelrine rağmen, siyasi hedefleri devrim olduğu için asıldılar. Her be kadar saftrik Kemalistler onu anti emperyalist ve bağımsızlıkçı olduğu için övmekte olsalar da, aslında Marxist-Leninisttiler, ve bir ihtimalle de Soyvet Emperyalizmi için mücadele ediyorlardı. Ancak bu ihtimal karşıt görüşlerin bir iddiası. (Elimde onların soyvetçi olduğuna dair kanıt yok.) Bu idamlar da 12 Mart'ın mütekiben oldu. Bir de 3 tane herkesin bildiği 27 Mayıs kurbanları var. Olmamalıydı. Yanlıştır.

Adsız dedi ki...

SSCB nin sosyalist olduğa nereden kanaat getirdiğinizi merak ediyorum doğrusu. Bürokratizmin neresi sosyalizm? SSCB yi dibine kadar eleştirenler de sosyalistti bu hatırlatırım (Örneğin Troçki). Lütfen cahilce konuşmayalım. Zaten bir "devlet" başkanı olması sosyalizm için asıl problemdir. Anladınız mı? Bir durumun sosyalistliği tabelasından değil muhtevasından ve kitleleri sürece dahil etmesinden gelir.

İkinci olarak da ben oradakilere faşist demedim. Orta sınıfların neden bu Roma yürüyüşüne kanalize olduklarının maddi temellerine işaret ettim. Mussolini'ye ve Hitler'e destek olan kitleler de eminim faşist değildi, sınıfsal konumarı itibariyle ve kitlesel faşizmin ruhuyla hareket etmişlerdi! Resmi ideoloji bunu anlamanıza müsade etmiyorsa bunu bilemem. Onun için milli eğitimin zihinlerde açtığı onarılmaz yaraları gidermek gerekiyor.

Ben oradakilere faşist demedim. Sizden ricam yazıyı bir daha okumanızdır. Tam aksine oradaki kitlelerin dertlerinin ne olduğunu kendimce açıklamaya çalıştım. Beni jakoben-kemalist aydınlarınızla karıştırmayınız lütfen.

Adsız dedi ki...

Tansel Bey,

...faşizan eğilimlerin kitlesel bir ruhla ifade edilmesine ve çeşit çeşit ritüellerin sahne önüne gelmesine sebep oluyor. ...
faşizan eğilimleri kitlesel ruhla ifade etmek.Edenler, özne kim? bu faşizan eğilimlere sahip olanlar.

"Bahsini ettiğimiz kentli orta sınıflar küresel süreçte en çok yarayı alan sınıf olmakla birlikte bu bağlamda AKP’nin neoliberal politikalarından genel bir hoşnutsuzlukları da var."

"Yukarıda da ifade ettiğim gibi mevcut durum, sınıfsal konumlarının getirdiği bir boşalma hali ve bunun belli çevrelerce belli yönlere kanalize edilmesidir."
Yazında yerinde tespitlerin var.Doğrudur, ancak sınıfsal bakış açısıyla açıklamak eksik kalır bence.
Bazıları bireysel özgürlüklerinin tehdit altında olduğu düşüncesi ile oradadır, bazıları da AKP'nin tamamen hakim olacağı bürokrasi de artık kendilerine ve çocuklarına yer kalmadığını düşündüğü için oradadır.
Belki faşizm çağrışımı da bayrakların çokluğundan geliyordur. Beni rahatsız eden bir durum değil bu. İzmirde yapılacak mitinge gözlemci olarak bi katılın,yerinde gözlemleyin bir de. Yukarıdan kuşbakışı bakmakla siz de aha darbeciler yürüdü korosuna katılıyorsunuz.
Senin sosyalizm anlayışının gercek Dünyada karşılığı yok maalesef. Akademik ve kuramsal olarak sağlam olsa da. Keşke karşılığı olsaydı. Yine de bizim sosyalistlerimiz kendilerini Kürt Milliyetçiliğinden kurtarıp, gercekten emek-sermaye ekseninde siyaset yapsalar keşke. DP yeniden kurulduğu gibi TİP de yeniden kurulsa tam süper olur.

Adsız dedi ki...

"Ankara'daki kitlesel mitingi, kimi örgütçüsü nasıl bir antidemokratik niyet içinde olursa olsun, "demokratik eylem", muhalif gösteri saymamak da demokratlıktan nasipsizliktir. Darbe başka şey, kitle gösterisi, gösteri hakkı ile iktidara toplu tavır başka şey. Aynı şey saymak isteyen karşıt her kesime rağmen"
Umur Talu , 15 Nisan Salı

"Tandoğan'dan sonra Çağlayan'da da yüz binlerce insan, iktidara "demokratik tepki" dir. İktidar "darbe tehdidi" yle "antidemokratik" müdahale mağduru olabilir ama... Fiilen demokratik "kitlesel tepki" nin de muhatabıdır.
2. İkisini birbirinden ayırmak iktidar için önemlidir. Ama, muhalefet ve meydanlar için de. Ayırmak istemeyen, "cumhuriyet ve demokrasi" bakımından pusulayı hepten şaşırmıştır. "
Umur Talu, 30 Nisan 2007

http://www.sabah.com.tr/2007/04/30/haber,1EE47533D3124A4A9E202D253874F5B2.html

Adsız dedi ki...

Tansel Bey
bizim gibi yurttaşları kitlesel faşizm ruhuyla hareket edenler olarak nitelendirmen aslında bi açıdan güzel. Sen gercek faşizm görmemişsin ve bizim gibileri faşizm ile nitelendirebiliyorsun. Allah miletimize gercek bir faşizm göstermesin ve bu milletin en faşoları da biz olalım. Böyle iyi olur.

ahmet dedi ki...

Deniz bey,

Size de bir şey beğendiremiyoruz. Gelene gidene posta koyuyorsunuz. Bakın yeni gelenlerde ihtihar eğilimi belirecek. Sonra işin sorumlusu siz olacaksınız.

Geçenlerde bir arkadaşımıza 'Bunun da rengi belli oldu' diyerekten 'hoşgeldin' dediniz. Siz evine gelen konuklarınıza böyle mi davranırsınız ? Önce renk testi. Söyle kardeşim; siyah mısın yoksa beyaz mı ? Seç bakalım; ya şeriatçı oluyorsun yada laik. Ona göre evime buyur edeceğim. Yoksa çat.

Aman Deniz bey. Sizin siyah, benim beyaz olmam dünyadaki bütün insanları bu şekilde ikiye ayırabileceğimiz anlamına gelmez ki. Gözünüzü şöyle bir açıp etrafınıza bakın lütfen. Başka renkler de var: eflatun, lacivert, mor, turkuaz, kehribar vs.. binlecesi.. Bazıları ne hoştur.

Cumhuriyet mitinginde kaç renk görüyorsunuz ? Evet çoğunun vatanı kurtarmak için 'yukarlardan' lütfedip 'aşşağılara' indikleri belli ama cıvıl cıvıl olduklarını söylenebilir mi ? Bakın sizi bir kenara bırakıyorum. Ne düşüncede olursa olsun Ekonomitürk okurları hiç bir zamam tek renkli değildir. Öyle olsaydınız zaten EkonomiTurk okumaz, Cumhuriyet gazetesi size yeterdi artardı bile.

Dünyayı bu şekilde bir, en fazla iki renkle görebilen insanlarla birarada yaşamak kadar sıkıcı bir şey olabilir mi ?

saygılar.
a.çavuşoğlu

Adsız dedi ki...

...faşizan eğilimlerin kitlesel bir ruhla ifade edilmesine ve çeşit çeşit ritüellerin sahne önüne gelmesine sebep oluyor. ...
faşizan eğilimleri kitlesel ruhla ifade etmek.

Deniz bey,

Burada kitleye faşist demiyorum, faşizan eğilimleri su yüzüne çıkıyor diyorum. Faşizan eğilimleri var zira milli eğitim tedrisatının zihinlere yerleştirdiği bir resmi ideoloji çipi var. Bu tedrisattan geçen her zihinde bir el işaretiyle ortaya çıkabilecek bir faşizan eğilim her daim vardır. Ortaya çıkan ise çeşit çeşit ritüeldir, sayfama bakarsanız yazının başına koduğum resme iyi bakınız lütfen. Ama bu kitlelerin gerçekten ihtiyacına cevap verecek bir sol olsa idi durum çok farklı olurdu. Gördüğünüz gibi basit bir özne-nesne ikilemi yok ortada. Ben yeri gelince o kitlelerin de özne olabileceğini düşünüyorum.

Bu arada eğer benim savunduğum sosyalizmin dünyada karşılığı yok ise ben nasıl tahayyül edip de yazıyorum? Demek ki var olmuş ki olacak ki ben de bunları yazabiliyorum. Tahayyül edemediğimiz şeyleri düşünüp söyleyemeyiz de. Bulutlara verdiğimiz çeşit çeşit şekiller gibi. Her şeyden önce Zapatista deneyimi, Paris kömünü deneyimi vardır.

Faşizmin gerçeği yalanı olmaz. Faşizm "teklik" "birlik", "bütünlük" ve bununla birlikte farklılığa izin vermemekle olur. Eğer bu otoriter zihniyet bireyde somutlaştırılıyorsa (milli eğitim) asıl o zaman faşizmin kitleselleşme tehlikesiyle karşıya kalınır. Mitinglerde olanlar da buydu.

Ben İzmir mitingini almayayım deniz bey. Kalsın.

Adsız dedi ki...

"Aman Deniz bey. Sizin siyah, benim beyaz olmam dünyadaki bütün insanları bu şekilde ikiye ayırabileceğimiz anlamına gelmez ki"
İşte ben de bunu demeye çalışıyorum, mitinglere katılan insanların hepsi darbe çığırtkanı değil.
Bakın mitinge katılan iki arkadaş arasında gecen br diyalog:ben DG
DG: Abi sen seçimlerde kime oy verecen?
EE: CHP'ye abi, başka bir alternatif mi var?
DG: Baykal'ı mı kazandıracaz şimdi, adam biliyor bizim bu seçim sisteminde ona mecbur olduğumuzu, hiç bir şey vaad etmeden oy alacak yine. Bu adam 1993 de geldi partinin başına yıl 2007 oldu hala lider. Tony Blair gibi 3 seçim kazanmış olsa neyse eywallah da.
EE: Doğru dersin ama yanan (barajın altında kalan) her oy AKP'ye yarıyor.
DG:DSP olmaz mı, halka daha yakın gibi.Ama baraj faktörü var tabii.
EE: ya
DG: SHP
EE:?
DG: (çekinerek) Aslında var ya,baraj olmasa ÖDP'ye atardım.
EE: Abi onlar Kürt Milliyetçileri ile ittifak yaptı.
DG:Ama DTP 'den farklı bir siyasete sahipler. Birarada yaşamı savunalım diye miting yaptılar.
EE: Aslında baraj olmasaydı, ÖDP oy verebilirdim.
DG:??? ( hiç beklemiyordum onun ÖDP'ye sıcak bakabilecegini)
(ikimiz de sosyalist değiliz, ama baraj olmasa kendimize en yakın onları görmüşüz)
Tansel bey bu senin tezini desteklemiş gibi :) Kuramsal Sosyalizm konusunda cahil olduğumu kabul etmek durumundayım. Gercek Dünyada karşılığı olmaması şu demek: İnsanlar, toplumsal çıkarlardan ziyade kendi çıkarlarını gözetirler. Eşitlik düşüncesinden insanlar o kadar hazzetmezler. Ama yine de sol düşüncelerin olmaması siyasal sistemde dengeleri bozuyor.Türkiyede sol parti var da biz mi oy vemedik?

Adsız dedi ki...

Deniz bey,

Neoliberal iktisadın en çok kullandığı argüman sizin yazdığınız şu cümlelerdir;

"İnsanlar, toplumsal çıkarlardan ziyade kendi çıkarlarını gözetirler.

Maalesef gerçekle bağdaşmaz. Zapatista örneği haricinde bir de şu yazım var:
http://iktisatcigozuyle.blogspot.com/2006/03/insan-doas-ve-doal-dzen-zerine.html

İki kişinin konuşması beni hiç ikgilendirmez. Ben sürecin neye hizmet ettiğine bakarım. Faşist demedim kimseye zaten anlayamıyorsunuz galiba, bir insanın faşist olmaması onun tepkileri faşisan bir yolda ifade etmesine ve ittihatçı zorba egemenliğine zımnen destek vermesine mani değildir. Zımnen de olsa darbe şakşakçılığıdır. İster isteyin ister istemeyin, bana ne aralarındaki hasbıhalden.

Etyen Mahçupyan'ın bugünkü yazısındaki şu cümleler ibret verici olmakla birlikte altına imzamı atoyotum. Rejim laik değilken laikliği savunmak gibi abuk bir tiyatroya dikkat çekmiş ve tabi zımni darbeciliğe;

"Toparlarsak, Müslüman kesimden gelen insanların muhtemel iktidarının engellenmesi, devletçi/ulusalcı koalisyon için demokrasiden çok daha önemli gözüküyor. Meydanları dolduran herkes için geçerli olmadığı kesin olsa da, yapılan eylemin günümüz konjonktüründeki siyasi anlamının demokrasiden uzaklaşma olduğunu görmekte yarar var. Haykırılan “Türkiye laiktir, laik kalacak” sözünün esas anlamının laiklikle ilgili olmadığının da kavranması gerek. Çünkü Türkiye zaten ‘laik’ değil; daha doğrusu otoriter/devletçi bir din karşıtlığını ‘laiklik’ sanmakta. O nedenle de “Türkiye laik kalacak” sözü “Türkiye böyle kalacak”; yani “otoriter/devletçi zihniyet devam edecek” demekten öte anlam taşımaz. Meydanları dolduran yığınlar “Ne şeriat ne darbe” derken belki hayali irtica tehlikesine gerçekten de inanıyorlardı. Ancak gerçek o ki, Türkiye’de şeriat heveslisi insan sayısı hem az hem de siyaseten güçsüz. Oysa darbe heveslileri hem sayıca çok, hem de siyaseten güçlü. Dolayısıyla “ne şeriat ne darbe” diyenler –kendileri pek farkında gözükmese de- gerçekte zımnen darbe heveslilerine destek vermekteler."

Adsız dedi ki...

"Dolayısıyla “ne şeriat ne darbe” diyenler –kendileri pek farkında gözükmese de- gerçekte zımnen darbe heveslilerine destek vermekteler"
Demokrasi adına AKP'den yana saf tutan saf liberaller ve demokratlar- kendileri pek farkında olmasa da- zımnen İslami bir cumhuriyete destek vermekteler, dersem.
Laiklik konusunda, ben laiklik konusunda daha ileri gidilmesi taraftarıyım. Din K.A.B. dersleri zorunlu olmasın, Diyanet daha özerk ve çoğulcu bir kuruluş olsun, hatta tamamen devletten bağımsız olsun, Türban konusunda Fransız modeli uygulansın (üniversitelerde serbest olsun en azından). Ancak varolan laikliğin aşındırılmasına da karşıyım.

Adsız dedi ki...

"Cumhuriyet mitinginde kaç renk görüyorsunuz ? "
çok renk, kadınlar, aleviler, işciler,sünnüliler, Türkler,Lazlar.. En azından bir AKP kongresinden daha renklidir.(harem selam değil mesela)Ama ekonomiturk kadar renkli değil.
"Dünyayı bu şekilde bir, en fazla iki renkle görebilen insanlarla birarada yaşamak kadar sıkıcı bir şey olabilir mi ?",
Ben biliyorum bu duyguyu, hem siyahlarla hem beyazlarla yaşam tecrübem vardır.

ahmet dedi ki...

Dışardan bakınca pek belli olmuyor da. Neyse, siz dışardan kamufule edilen bu 'iç zenginliğini' bizzat müşahade ettiğinize göre bana söyleyecek laf kalmıyor.

saygılar

Adsız dedi ki...

Çok üzüldüm çoçuğa be...

Adsız dedi ki...

"Demokrasi adına AKP'den yana saf tutan saf liberaller ve demokratlar- kendileri pek farkında olmasa da- zımnen İslami bir cumhuriyete destek vermekteler, dersem."

Derseniz tek kelimeyle halt edersiniz. Ne hikmetse marksizme yakın bir sosyal bilimciyi bile ikna edemeyen bir argümanı, yaratılan korkuyu bir gerçeklikmiş gibi sunmuş olursunuz. Mahçupyan'ın da belirttiği gibi irtica faaliyetleri içerisinde bulunan kesim bayağı bayağı düşükken her taraf darbeci kaynıyor, üstelik siyaseten de güçlüler. Demokrasinin önünde en büyük engeller. Lütfen şu jakoben tavrı bırakıp birazcık halkınıza güvenmeyi deneseniz, sivil inisiyatiflere bıraksak süreci (burjuva demokrasilerinin sınırını bilerek söylüyorum bunu zira bu ülkede bir burjuva demokrasisi bile yok!). Elimizdeki durumun bir kazanım olduğunu nasıl söylersiniz! Basyabayağı bir dikta rejimi var, demokrat zor zamanda belli olur zira!

Bence resmi tabuların paranoyalarından kurtulmaya bakalım. Yoksa bu korkula bizi daha çoook güder.

Adsız dedi ki...

"yaratılan korkuyu bir gerçeklikmiş gibi sunmuş olursunuz"

Kardeş kendi hayat deneyimlerimi inkar etmemi mi istiyorsunuz? Tamam ben tanık olmadım, görmedim ,duymadım mı diyeyim. Korkularımın yersiz olduğunu mu düşüncesini dayatacak mısın bana?

Adsız dedi ki...

E ben de görmedim mi güzel kardeşim çevremde yobaz dincileri! Hayatın sırf kendi çevresel gözlemlerinden ibaret olmadığı bir anlayabilsen!

Yıllaryılı Türkiye tarihi çalışan biri olarak asıl tehlikenin ne olduğunu, sana dayatılanın ne olduğunu göremezsen, aynı titizliği onlara gösteremezsen olur mu? Anayasayı paçavra ederek bizlere dayatılanı için sindiriyor da benim söylediğim gerçekler mi seni bozuyor? Hadi canım...

Adsız dedi ki...

Tansel Bey,
"Anayasayı paçavra ederek bizlere dayatılanı için sindiriyor da benim söylediğim gerçekler mi seni bozuyor? "
Buna içim siniyor demedim. Bana dayatılan, bize dayatılan çok şey var bunlar Milli Eğitimle sınırlı değil. Elimizde basbayağı bir dikta rejimi var doğru, ancak bunun ikamesi de başka bir dikta rejimi. Ben bunu demeye çalışıyorum. Hayatta bazen ehveni şer i seçmek zorunda kalıyoruz. Hayat her zaman güzel seçenekler sunmuyor. Ben de isterim sizin ütopyalarınız gercek olsun ama ...aması çok.
Bunu da kendi çevremde ifade ediyorum. Aslında ben de senin gibi araftayım, ancak burada böyle davranmayı tercih ettim.
Bu polemiği takip edemeyeceğim, benim için zor bir hafta başlıyor ve internet elimin altında değil. Mazur görün. Sizin sayfanızı takip edecegim.

Adsız dedi ki...

Burada konuk benim, hancı Ekodok bey :)

Adsız dedi ki...

Ahmet Bey' e idi yukarıdaki yorum.

Adsız dedi ki...

Pekala Deniz bey,
O zaman bundan sonra sayfama beklerim efendim. Birbirimizi yeteri kadar anlamışızdır umarım. Sağlıcakla kalınız.

ahmet dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Şöyle bir sonuç çıkartabilirmiydik ?
Mahir ,Hüseyin ,Ulaş ,
Kurtuluşa kadar ekonomik savaş

Adsız dedi ki...

Ahmet Bey bir cevap değil ama bir fikir verebilir.

http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=239516

Saygılar, Eyvallah!