Asılacaksan İngiliz sicimiyle asıl Ne Demektir

Blogumuzun son dönemdeki hızlı müdavimlerinden Deniz Bey yine bana bozulacak. Belki Ekonomix de "Ulan, seni ekonomi yazarı diye aldık, ne diye boyuna siyaset yazıp milleti geriyorsun, anayasal kurumlarla başımızı belaya sokacaksın" diye kızacak. Fakat ben en çok Veritas'ın "Bana ne, bana ne, hani bu blogun siyaset yazarı ben olacaktım, oynamıyorum arkadaş" diye mızıkçılık yapmasından çekiniyorum. Ama ben sizi baştan uyarmıştım. Blog yazarlığına çok anlamlı bir dönemde başladığım için ilk yazılarımın daha çok siyaset üzerine olacağını yazmıştım. Yalan mı?

Hisse Yorumları   Küresel ısınma Karikatürleri  Pesimist Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir

Bu girizgahtan da anladığınız gibi konumuz yine siyaset. Hatırlayacaksınız, ilk yazımı AKP'nin oy oranı meselesi üzerine yazmıştım. Eee, iktisatçının (Iktisat nedir) siyasete merakı da bu kadar oluyor. Efendim, ben bu oy oranı meselesine taktım. Bugün de AKP'nin yüzde 34 oyla meclisin yüzde 66'sını ele geçirmesi meselesi üzerinde durmak istiyorum. Her ne kadar bu durum yüzde 10'luk baraj garabetinden kaynaklanmış olsa da ve oyunun kuralları böyle belirlenirken AKP'nin hiç esamesi okunmamış bulunsa da, ortada büyük bir temsilde adaletsizlik sorunu olduğu açık. Fakat ben biraz fazla meraklı olduğum için bu absürd durum sadece bizim ülkemize mi özgüdür yoksa dünyada bizim gibi başka ülkeler de var mıdır diye biraz araştırma yaptım. Ve daha "demokrasinin beşiği" namıyla maruf İngiltere'deki duruma bakar bakmaz dumura uğradım. Buyrun siz de şuradan İngiltere'de 2005 yılında yapılan genel seçimlerin sonucuna bakın bakalım benimle aynı duyguyu paylaşacak mısınız?

Verdiğim linki tıkladığınızda göreceğiniz gibi, İşçi Partisi 2005 yılında yüzde 35 oyla meclisteki sandalyelerin yüzde 55'ini ele geçirmiş durumda. Neredeyse AKP'nin durumuna benzer bir durum. Fakat işin daha ilginci ondan sadece 3 puan daha az (yüzde 32) oy alan Muhafazakar Parti'nin meclisteki sandalyelerin yüzde 31'i ile yetinmek durumunda kalması. Sıkı durun, üçüncü sıradaki Liberal Demokrat Parti ise yüzde 22 oyla meclisteki sandalyelerin sadece yüzde 10'unu (oha) alabilmiş.

İngilizler nasıl bir seçim sistemi uyguluyorlar tam bilmiyorum. Fakat buradaki sonuçlar yönetimde istikrarı temsilde adaletin üzerinde tuttuklarını gösteriyor. Bu arada İngiltere'de neden koalisyon hükümetlerine rastlamadığımız da ortaya çıkıyor. Cahilliğimi hoş görün, ben daha önce bunun İngiltere'de ABD'deki gibi iki partili bir sistemin var olmasından kaynaklandığını sanıyordum. Meğerse durum öyle değilmiş. Bizdeki kadar olmasa da maşallah İngiltere'de de epey bir parti bolluğu var. Fakat uygulanan seçim sistemi en çok oy alan partinin tek başına iktidara gelmesini sağlayacak şekilde çalışıyor.

Yalnız ben bu İngiliz politikacılarını hiç tutmadım. Bir de İngiliz politikacılarının çok yetenekli olduğunu söylerler. Belki dış politikada öyledir ama iş iç politikaya gelince durum değişiyor anlaşılan. Yahu insan 3 puan daha az oy aldı diye meclisteki sandalyelerin 24 puan daha azına razı olur mu? Hiç mi ortalığı ayağa kaldırmaz, Kraliçe'ye şikayet etmez, "anayasal kurum"ları göreve çağırmaz. Sonra bu İngiliz entellektüelleri uyuyor mu kardeşim. Böylesi bir temsilde adaletsizliğe nasıl göz yumuyorlar. Türkiye'deki gibi bir sistem uygulansa ne güzel Muhafazakar Parti ile Liberal Demokrat Parti bir koalisyon hükümeti kurar ve gül gibi geçinir giderlerdi (buradaki "gül gibi" ibaresi bir deyimdir, yanlış anlaşılmasın).

Bu arada İngiltere'de seçime katılma oranının Türkiye'dekinden de daha düşük ve yüzde 61 olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu durumda iktidardaki İşçi Partisi'nin seçmen desteği ne kadar oluyor bir bakalım, hımm galiba yüzde 22. Alın size bir ayıp daha. Yahu İşçi Partisi'nin seçmen desteği AKP'ninki kadar bile değil. Şimdi bir de İşçi Partisi'nin oy sayısını İngiltere'nin nüfusuna bölüp bizim gerçek oy oranı olarak kabul ettiğimiz oranı hesaplayıp Deniz Bey'i iyice kızdırmayalım (Aslında biraz da üşendim doğrusu, hem yazı da çok uzadı).

Aatalarımızın "asılacaksan İngiliz sicimiyle asıl" diye bir sözü vardır. Bence biz hemen bu İngiliz seçim sistemini ithal edelim. Şimdi ismi lazım olmayan bir partimiz AKP'den 1-2 puan daha fazla oy alır ise böylece tek başına iktidara gelmesi garanti olur. Haa, bu durumda temsilde adalet de bozulmaz, tam tersine sağlanır. Malum ya, daha önce bir yazımızda değindiğimiz gibi, ismi lazım olmayan bu partimizin seçmeni entellektüel kesimdir ve bunların oyları zaten AKP'nin seçmeni olan "göbeğini kaşıyan adam"lardan daha değerlidir. Tabii seçimde en çok oyu AKP alır ise tek başına iktidarını sürdürme durumu hasıl olur. Fakat korkmayın o zaman da "anayasal kurum"umuzu göreve çağırırız. Bu uygulamanın bize faydası ise sonuçta Türk sicimiyle değil de İngiliz sicimiyle asılmamız olur.

3 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

1992 yilinda Amerika'da oylarin %43'unu alan Bill Clinton, yurutmenin %100'unu ele gecirmistir! Bu daha buyuk bir "temsilde adaletsizlik" degil mi sizce?

Bu islere biraz daha pragmatik bakmak gerekiyor artik. Herkesi memnun etmek + istikrar + mutlak cogunluk elde edilmesi zor bir amac belki de. Zaman gectikce toplum daha fazla cesitlenip, bolunecektir ve istikrarli yonetim elde etmek icin dusunceleri/partileri birlestirici mekanizmalara daha fazla ihtiyac olacaktir. Baraj sistemi saglikli olmasa da erklerin ayirimi ve yonetme erkinin tamamen kazanabilmesi gibi yardimci tekniklerin onu acilmali.

Ingiltere ornegi bence Turkiye'ye uygun bir ornek degil. Parti sistemi cok koklu, burada oldugu gibi yapboza ugrayip yalama haline gelmemis.

Adsız dedi ki...

Ülkemizde nisbi temsil sitemi uygulmaktadır.
"Kabaca nispi temsil, siyasi partilerin kazandıkları oy miktarı ile orantılı sayıda milletvekili çıkarması anlamına geliyor. " İsmet Berkan
Nisbi temsil sistemi ise içinde yaşadığınız için bu temsil niye nisbetsiz deme hakkına sahip oluruz.
Britanya oylama sistemi farklı. Oradaki sistem dar bölge seçim sistemi.
"..the 646 constituencies currently represented in the House of Commons of the Parliament of the United Kingdom, as at the 2005 general election. Each constituency is represented by a single Member of Parliament (MP)"
tamamı için,
http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_Parliamentary_constituencies_in_the_United_Kingdom
İsmet Berkan da buna benzer bir sistem öneriyor.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=220344

Britanya'nın seçim sistemi belli bölgelerde toplanmış küçük gruplara ve en büyük partiye avantaj sağlıyor.
Buna göre 2005 Britanya Seçim sonuçları :
Toplam sandalye : 646
İşçi Partisi : yüzde 35.3 ile sandalyelerin yüzde 55.2 sini kazanmış. 356 kafa yapıyor. Muhafazakar Parti: Yüzde 32 oy almış, sandalyelerin yüzde 30 nu elde etmiş. 198 kafa kazanmış.
LDP : Yüzde 22 oyla 62 kafa kazanmış , bu da toplam kafa sayısının yüzde 9,6 sı oluyorç
VE İskoç İşci Partisi yüzde 1,5 oyla 6 milletvekili kazanmış,Sinn Fein (IRA nın DTP si) yüzde 0,6 oyla 5 vekil kazanmış Oha. UK Independence diye bir parti ise yüzde 2,2 oy almış, hiç sandalye yok. Respect diye bir parti var , yüzde 0,3 oy almış 1 vekil çıkarmış.
Anafikir: Türkiye ve Britanya Seçim sistemleri karşılaştırılamaz, mantık çok farklı. Bence Britanya Seçim sistemi daha iyi. Ama bu sistem bizde uygulanırsa en çok DEHAP-DTP'ye fayda sağlar. Çünkü seçmenleri belli yerlerde yoğun.

Adsız dedi ki...

"Bu arada İngiltere'de seçime katılma oranının Türkiye'dekinden de daha düşük ve yüzde 61 olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu durumda iktidardaki İşçi Partisi'nin seçmen desteği ne kadar oluyor bir bakalım, hımm galiba yüzde 22." Ben bu mantıkla hesaplamıyorum :) Sandığa gitmeyen seçmen sayılmaz bu kadar basit. AKP için söylenen kayıtlı seçmen sayısının yüzde 25i, benim hiç savunmadığım , hatta güldüğüm bir argüman.