KAPiTALiZM VAHSi OLDUGU iCiN GUZEL

Ismet Berkan, her gün okuma ihtiyaci hissetigim nadir siyaset yazarlarindandir. Geçenlerde üzerinde fazlaca düsünmeden ortaya attigi bir önerisini okuma firsatim oldu. Ekonomi biliminden arindirilmis siyasi ve ideolojik çözüm önerileri üzerinde tartismak ülkemizde çok sik yapilir. Bu yüzden siyasi çözüm önerilerinin tarafari çok olsa bile onlardan sonuç çikmiyor, gelecekte de çikmasi mümkün degil. Sn. Berkan bu tür hatalari sikça tekrarlayanlardan degil. Hatta belki de en az yapanlardan. Fakat yaptigi hata üzerinde tartisirken oldukça ilginç sonuçlara ulasabiliriz.

Hisse Yorumları  Marjinal Nedir  Fiyat Kazanç Oranı Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır

IKi YANLIS BIR DOGRU EDER Mi ?
Ismet bey özetle sunu söylüyor: Devletin resmi politikasinda olmasa bile ülkemizde etnik, dinsel, cinsel, bölgesel farkliliklara dayanarak negatif ayrimcilik yapilmaktadir (Bu saptamaya bir noktaya kadar ben de katilirim). Buna karsi yapmamiz gereken sey; 'pozitif ayrimci' resmi politikalar izleyerek dislanan kitlelerin devlete sahip çikmasini saglamaktir. Kulaga hos geliyor. Ancak ben bu tür politikalarin siyaseten tam ters sonuçlar verebilecegini kanitlamaya çalisacagim.
FIRSAT ESiTLiGi SONUÇLARi ESiTLEMEK DEGiLDiR
Öncelikle çok temel bir soruya cevap vermeliyiz : Bize her esitsizlik gibi görünen mutlaka ayrimciligin bir sonucu mudur ? Bilimsel verilere dayanarak degil ön yargilarimizla bu sonuca ulasiyoruz. Örnek vereyim : Gönül isterdiki üniversite giris sinavlarina her giren ayni ölçüde basarili olsun. Ama olmuyor. Bazilari önüne gelen bütün sorulari devirirken digerleri sifirliyor. Bu tür sonuçlar her zaman olmasa bile çogunlukla bireyler arasinda esitsizligin kaynagini olusturuyor. Peki bize esitsiz gibi gözüken sonuçlara engel olmak için ne yapmaliyiz ? Sifirlayan bir ögrencileri yukardakilerle esitlemek için pozitif ayrimcilik yapmamiz mi gerekir ? Sn. Berkan itiraz edecektir: 'Ben firsat esitliginden bahsediyorum'. Ben de soruyorum ona: Firsat esitliginin, esit sonuçlar doguracagini nereden çikariyorsunuz ? Aksine insanlarin nitelikleri, seçimleri ve gayretleri bibirlerinden çok farkli düzeylerdeyken firsat esitligi bizim bildigimiz manadaki esitsizligi azaltmaz, tersine pek çok durumda sahit oldugumuz gibi artirabilir bile.
BiRiNDEN ALABiLiRSiNiZ AMA ALDiGiNiZi DiGERiNE VEREMESSiNiZ
Ilerleyebilmemiz için esitsizlik kavramini biraz daha irdelelememiz gerekiyor. Ahmet Çavusoglu da Hakan Sükür de futbol oynar. Her ikisine ayni kaynagi tahsis etsek bile esit sonuçlar doguramayiz. Hakan Sükür'ün futbol takimlarinda is bulma olasiliginin Ahmet'ten çok daha fazla olacagi açik. Her durumda Hakan benden çok ama çok para kazanacak. Gelir adaletsizligi sonucuna bakarak devletin düzeltmesi gereken esitsizlik olarak mi görecegiz ? Sosyalcilere bakarsak evet. Ne yapalim ? Düzeltelim. Devlet'in mekanizmalari baska ne ise yarar ki zaten ? Bunu iki sekilde yapabilir: Negatif yada pozitif ayrimcilikla. Her ikisi de 'vahsi kapitalizm'in kurallarina aykiriyken 'sosyal devlet' mantigiyla oldukça uyumludur. Bunu gerçeklestirmek için firsatlari esitlemek degil tam tersine firsatlari birinden alip digerine vermek gerekir. Hakan'a hemen hemen hiç bir sans tanimamak yöntemini kullanabilir veya bana 'Türk' usulü bir torpil patlatip devletin futbol takiminda bana is verebilirsiniz. Böylece gelirde esitlik saglanabilir. Sosyal'in adaleti ancak bu kadar olur. Fakat bir taraftan sunu unutmayalim: Kimse Ahmet'lerin bulundugu veya Hakan'larin bulunmadigi takimlari seyretmek istemez. Futbol açisindan bakildiginda 'toplam çikti' azaldi, muhtemelen sifirlandi, gelir edilemez hale geldi. Baslangiçta Hakan'a bir hizmet veya ürün satarak veya bunlarin üretiminde rol alarak az buçuk gelir elde edebiliyordum. Simdi bunlardan da mahrum kaldim. Hakan'dan aldik ama Ahmet'e VEREMEDIK. Birbirmize esitlendik ama ikimiz de kaybettik. Sizce devlete (düzene) sadakatim artar mi ?
BiR ÜST KiMLiK OLARAK KAPiTALiZM
Simdi esitlige bir de kapitalist açisindan bakalim. Kapitalizme göre toplumun farkli gelirlere sahip bireylerin olusmasi esitsizligin tek basina göstergesi degildir. Eger gelir farkliliklari toplam çiktinin azalmasina yol açiyorsa kötüdür, degilse iyidir. Bu tanimda kötü, iyi, adalet veya esitlik gibi kavramlar birer deger yargisi olmaktan çikip matematik denklemlerinin sonuçlariymis gibi gözükür. Aklimiz çogunlukla duygularimizdan sonra çalisir. Duygularimiz kapitalizme vicdansiz, ahlaksiz, acimasiz sifatlarini yüklemek için vahsi diyor. Fakat aklimizi az da olsa devreye sokabilirseydik deger yargilarinin ayni zamanda önyargi da anlamina geldigini görebilirdik. Kapitalizm YANSIZ'dir. Ne gerekçeye dayandirilirsa dayandirilsin her türlü ayrimciligi mahkum eder. Siz bir kisiyi; kadin, erkek, escinsel, kürt, türk, alevi, sünni, dindar, laik, su sehirden, bu kasabadan, onun akrabasi, sunun partilisi katagorilerine sokup egitim hizmeti veya is verirken AYRIMCILIGA ugratiyorsaniz iyi bir sosyal demokrat, ulusalci, laikçi veya dinci olabilirsiniz ama kapitalist olamassiniz. Kapitalizm bireyleri sahip oldugu sifatlardan ötürü asla yargilamaz, ait olduklari gruplara göre siniflandirmaz. Ne tür kimlige sahip olurlarsa olsunlar herkese ESIT davranir. Her türlü farkliligi içinde barindirabilir. Tam olarak uygulandiginda kimseyi dislayip devlete düsman etmez. Çiktilarin maksimizasyona odaklandigi için pastayi büyütür. Gelir farkliliklari olusabilir ama en alttakilerin sahip olduklarini da artirir. Evet, memnuniyetsizligi hiç bir zaman yok edemeyiz, belki de etmemeliyiz de. Aslinda memnuniyetsizlik, toplumu daha iyiye ulasmak için harekete geçiren en temel dinamiklerden biridir. Memnuniyetsizligi yikici olmadan insanlik yararina kullanabilen yegane sistem kapitalizmdir. Ancak milyonlarca yildir süre gelen 'insanlik' pratigimiz belli gruplar içinde saf tutup digerlerine saldirmak suretiyle ellerindekini gasp etmek seklinde oldugu için böyle bir üst kimlik tanimi size çok ters gelebilir. Sahip oldugumuz kimliklerimizi diger gruplara saldirma araci olarak kullanmama kültürü, ileri olduklarini varsaydigimiz ülkelerde bile (özellikle AB) pek oturmus degil. Bilgisiz birakildigimiz için bu ülkede ne kadar çok renk oldugunu daha önceleri farkedememistik. Derin bir uykudan uyaniyoruz. Devlete sadakati artirma adina ülkeyi tek renke boyama fikri dün oldugu gibi gelecekde de basarisiz olacaktir. Bu cografyada bütünlügümüzü korumanin yegane yolu kapitalizmi üst kimlik haline getirmektir.

ahmet çavusoglu

17 Yorum Var.:

tugrul dedi ki...

Hosgeldiniz Ahmet Bey. Guzel yazi olmus, daha nicelerini gormek dilegiyle.

tersaci dedi ki...

Hosgeldiniz Ahmet Bey,
Zevkle okudum. Lütfen devam.
Sevgiyle,
Baris

ahmet dedi ki...

baris bey ve tugrul bey,

araniza katilmaktan onur duydum.

ahmet cavusoglu

ahmet dedi ki...

baris bey ve tugrul bey,

araniza katilmaktan onur duydum.

ahmet cavusoglu

Adsız dedi ki...

Ahmet Bey,

Sizin de yazarlar araniza katilacaginizi yazdiginiz dolu yazilardan oturu tahmin ediyordum. Bu platformun cesitlenmesi ve zenginlesmesi ile benim icin daha da keyif verici hale geldigini de belirtmek isterim.

Size bol bol bos zaman ve nice yazilar diliyorum.

Saygilarimla
L.A

ahmet dedi ki...

Çok tesekkür ederim I.a

selamlar
ahmet çavusoglu

Adsız dedi ki...

Kapitalizm yerine üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olsa. Size göre kapitalizm liyakata ve profeyonelliğe bakar, ama gerçekte öyle mi?

ahmet dedi ki...

gürsel bey,

ahmet veya baska birisi 'kapitalistlik' üst kimlik olsun dedi diye kimse kalkip bunu bir proje haline getirmeye çalismaz. sizin öneriniz, yani türkiye cumhuriyeti üst vatandasligi daha gerçekci. uygulamasi imkansiz oldugunu da düsünmüyorum.
benim yazimin ana konusu kapitalizmin ne kadarda mükemmel bir sey odugundan çok, 'kimliklerin' saldirganliga vesile edilmesinin ne kadar yikici sonuçlar dogurdugudur. bence yanlis bilinen bu saldirganligin bizzat kapitalizm tarafindan üretildiginin düsünülmesidir. halbuki kapitaizmin kesinlikle kimlik saldirganliklariyla iliskisi yok. yazimda bunu anlatmaya çalistim. evet denilebilirki; bush var, silah baronlari var vs.. ancak yalnizca bunlarin davranis kaliplarina kitlenerek küresel kapitalizm konusunda topyekün bir sonuç çikaramayiz. özetle kapitalizm barisa engel olmaz, tam tersine ondan en fazla yararlanabilmemimizi saglar.

ideallerle gerçekler çok farkli diyorsunuz. buna bir cevap vermak yerine yorum yapmayi tercih ederim. ilerde gerçeklestirmeyi planliyorum.

ahmet çavusoglu

Adsız dedi ki...

Sizin ileride gerçekleştirmeyi planladığınız şey ütopik kapitalizm.aynen ütopik sosyalizm gibi.Kar maksimizasyonu veya sermaye birikimi barışı gerekitiriyorsa kapitalizm barışçıdır, ama eğer savaş'ta fayda varsa.yani savaş yeni kar,mülkiyet fırsatları yaratacaksa o zaman kapitalizm savaşı tercih eder.

Adsız dedi ki...

Liyakat ve professonellik önemlidir, kapitalizm bu ilkeleri getirecekse iyi ben de kapitalistim, ama ülkemizdeki kapitalizm bir ahbap çavuş kapitalizmidir. Ulus devletlerin bir özelliği olarak karşımıza milliyetçilik çıkıyor. Milliyetçilik varsa ötekini dışlamak malesef kaçınılmaz sonuç. ABD'nin bu anlamda ulus devlet olmama gibi bir şansı var.

ahmet dedi ki...

gürsel bey,

olmayacak hayallerin pesinde kosacak adam olmadigimi size ifade etmistim.

ayrica 'belli kosullarda' kapitalizmin çok ama çok acimzasiz olabilecegi seklindeki söyleminizi kabul etmek zorundayim. simdi siz uyarinca anladim ki bu konuyu atlamistim. tipik örnekler 1. ve 2.dünya savaslari. bu savaslar tamamen olmasa bile agirlikli olarak kapitalist izole 'ulus' devletlerin birbirlerine girmesiyle oldu. bu konudaki görüslerimi de ayri bir yazida aktarmak istiyorum.çünkü konu oldukça kapsamli. ancak öncelikle ritmi bozmamak için bir solu ardindan bir de sagi elestiren iki yazi yayinlamak istiyorum. daha sonra bu konulara geri dönecegim.

ahmet çavusoglu

ahmet dedi ki...

sayin ananomim,

görüslerinizi paylastiginiz için çok tesekkür ederim.

ahmet çavusoglu

e-recep dedi ki...

Mal serbest hareket edebiliyor.
Sermaye serbest hareket edebiliyor.
İşgücü serbest hareket EDEMİYOR.

Sakın büyük devletlerin empoze ettiği kapitalizm, "yutturmaca kapitalizm" olmasın?

Arifoglu dedi ki...

Merhaba Ahmet Bey,

İsmet bey konuya bir cevap vermiş, cevabı görmeden yazmam hata olur mu bilmiyorum ama bir noktaya dikkat çekmek istedim.

Futbol benzetmeniz bana fazlasıyla retorik gibi göründü, konuyu biraz saptırıyor olabilir. Berkan'ın bahsettiği fırsat eşitliği, kitlelerin geleceklerini inşa etme konusunda iyi bir fikir olarak ele alınmalı. Sizin benzetmenizin içeriğinden yola çıkıyorum; kabalık yaptığımı düşünmeyin ama Ahmet Çavuşoğlu'nun Futbol'da Hakan Şükür kadar artı değer yaratamayacağı gerçeği, Ahmet Çavuşoğlu'nun futbol hususunda beceriksiz olduğunun farkında olduğu bilgisinden doğmaktadır. Sıfır noktasında, ( fırsat eşitliğinin oluşturulması için pozitif ayrımcılığa başvurabileceğimiz yegane an ) bu ayrımcılıktan faydalanacak kitlenin beceriksizliği bilgisine sahip olmuyoruz.

Bence Berkan farklı bir noktaya işaret etmek istemiş, siz Kapitalizm dolayısıyla biraz üzerinize alınmışsınız.

Saygılarımla.

ahmet dedi ki...

sayin arifoglu,

itiraf etmem gerekirki beni bu yorumunuzla oldukça zorladiniz.

siz diyorsunuz ki ahmet'in yeteneksiz oldugunu biliyoruz ama pozitif ayrimciliga ugratacaklarimizin yeteneksiz oldugunu söyleyemeyiz. fakat tersini de söyleyemessiniz. simdi hem alevi hem de kürt oldugumu söylesem, benim daha kötü futbol oynamami, bana uygulanan negatif ayrimciliga mi yoksa kabiliyetsizligime mi baglayacak siniz ? cevabini kolay verebilir misiniz ?

uygulabilir bir projemidir bu ? bakalim.
kadinlara pozitif ayrimcilik uygulamaya karar verdik diyelim. sunu varsayiyoruz: toplumda belirli bir önyargi oldugu için gerçekten hakketikleri yeri alamiyorlar. örnegin özel sektör yöneticiliginde. o zaman sunu bastan biliyoruz demektir; bugün oranlari %5 ama ayrimcilik olmasaydi örnegin '%30' olurdu. peki bu hesapladigimiz rakkam için hangi datalari kullandik ? belki sonuçlardan geriye gittigimiz için, yani '%5 ise herhalde ayrimcilik yapiliyordur'seklindeki önyargimiz yanlis. belki bu oran erkeklerin kadinlara göre çok daha hirsli olmasindan kaynaklaniyordur. evet kadinlar içinde de hirslilar var ama konsantrasyonu düsüktür diyemez miyiz ? eger dogru 'orani' bilmiyorsak, her koydugumuz kota toplam çiktiyi azaltacaktir. sonuç olarak bu pozitif ayrimcilik dediginiz sey firmalari daha kötü elemanlara çalismaya zorlayarak rekabetçiliklerini baltalayabilir.

konuya kapitalizmin getirdigi çözüme bakalim. bir patronun gözünde 'sadece para varsa ve durumunu dogru degerlendirebiliyorsa' seçecegi yönetecenin kadin veya erkek olmasi onu hiç ilgilendirmemeli. eger kadinlardan iyi yönetici çikmayacagi konusunda bir önyargisi varsa basitçe 'kötü seçim' yapmis olur. halbuki rekabet içinde bulundugu diger bir patronun ön yargisi olmayabilir. o 'iyi seçim' yapabilir. piyasa mekanizmalari yanlis/dogru yapani ayirdedecektir. özetle ancak piyasa dogru orani bilebilir biz degil.

baska bir örnek vereyim: siz hemserilerinizi seven bir patronsunuz diyelim. iki kisi çikip geldi, birisi hemseriniz öbürü degil. asil nitlekliklere sahip olan hemseriniz olmayan. simdi negatif ayrimcilik yapmaniz demek cebinizden bizzat para ödemeniz demek. ama sizin gözünüzü paradan baska bir sey görmüyorsa bu konuda fedakarlikta bulunmassiniz. niye kapitalizmin vahsisi iyidir dedigimi anladiniz mi ?

bir de söyle düsünün. pozitif ayrim söz konusu oldugunda, pek çok kisi kendisine uygulanmasini isteyecektir. tamamen ayni nitelikte iki kisi bize basvurdu diyelim. birisi 'ben aleviyim' dedi ve kendisine ayrimcilik yapilmasini istedi. simdi bu adamin 'gerçekten' alevi oldugunu nereden bilecegiz ? tipinden mi anlayacagiz, din bilgisini mi test edecegiz, yoksa dna'sinda 'alevilik' kromozonu mu arayacagiz ? çevrenize bir bakin lütfen. siz kimin ne oldugun o kadar kolay seçebiliyor musunuz ? anneye babaya bakilir denebilir. ya annesi sünni babasi aleviyse sizce bu adam nedir ?
çikmaz burada da bitmiyor. bir çirpida bütün ayrim noklarini sayamassiniz. ben yazimda belirttim. çok sayida farklilik var ve daha kötüsü bunlarin kombinazonlari var. mesela bir türk-kadin ile kürt-erkegi'nde hagisine ayrim uygulamaliyiz sizce ? ayrima bir basladiniz mi asla mantikli bir noktada duramassiniz.

en kötüsü bu tür ayrimciligi savunmakla sunu varsayiyoruz: bir insan hangi kimlikle doguyorsa o kimlikle ölür. 21. yüzyilda yasiyoruz. dünyaya gelenlerin hepsini dogduklari kimliklerle hayat boyu yasatma hakkimiz var mi ? bence insanlarin hüvviyetlerine yapistiracaginiz alt kimlik numaralariyla esitligi saglamaniz imkansizdir. tam tersine mümkün oldukça o tür seyleri kaldirmak gerekir. örnegin din hanesi. bir vatandasimizin müslüman, hristiyan veya dinsiz olmasi onun ülke içinde hiç bir faaliyette pozitif veya negatif ayrimcilik uygulamayacaksa onun orada isi ne ? (belkide kaldirmislardir, henüz kimligimi yenilemedim).

ahmet çavusoglu

Arifoglu dedi ki...

Tekrar merhaba;

Cevabınız için teşekkürler, konunun bu çabanızla daha tartışılabilir bir düzeye geldiğini düşünüyorum. Futbol benzetmesinin üzerinden düşmeden atlayabildiğimiz için mutluyum, bunu da belirteyim.

Daha önce söylediklerimden böyle bir sonuç çıkarmadığınızı varsayıyorum ama yine de söyleyeyim; ben sosyal yapılar içinde Pozitif ayrımcılık benzeri ( hafif bir müdahale gibi görünse de zamanla dalgalanarak öngörülemeyecek değişiklikler yaratacak olan ) toplum mühendisliği çabalarını asla kabul edilebilir görmüyorum.

Söyledikleriniz bunun güzel bir kanıtı olmuş. Eğer Pozitif ayrımcılık gibi bir fikri uygulamaya koymak zorunda kalsaydık, bunun kriterlerini belirleme safhasında bile toplumu ilk haline nazaran daha fazla kompartmana ayırır, alacağımız asla güvenilir olmayan ( ve büyük ihtimalle belirsiz) sonuç için önemli gerginlikler yaratırdık. Böylesine bir ortamda insanlara devlet onaylı bir "mağdur" etiketi yapıştırılmasının, asla atılmaması gereken bir adım olduğunu düşünüyorum.

Lakin, belki şöyle birşey uygulanabilir;

Siz hem Kürt, hem de Aleviyseniz, ve futbol konusundaki beceriksizliğiniz kimliğinize dair bu ayrıntıların yenilenmesiyle hala baki kalmaktaysa, toplumun bu konuda yapabileceği en iyi şey en azından sizin bu beceriksizliğinizin farkında olmanız için gerekli imkanları yaratmak olurdu; sizi finanse edip Galatasaray'da oynatmak değil. Bundan umarim rahmetli Ecevit'in Köykent saçmalığı benzeri bir fikri desteklediğim sonucuna varılmaz, gelire katkısı olamayacak popülist yatırımlara para aktarılmasına değil, devlet kaynaklarının belirli hakkaniyet ilkelerine göre kullanılmasına taraftarım. Uygulama zorlukları bu tarz çabaların hemen hemen hepsinde vardır kapitalizm de dahil, önemli olan bunların aşılabilmesi için verilecek mücadele sanırım.

Kimlikler konusunda ne yazık ki size katılamıyorum, bunun son derece kötü bir gelişme olduğunu düşünsem de ( belki de atlatmamız gereken safhalardan biridir ) dünya üzerinde altkültür kimliklerinin anlamsız şekilde önem kazandığı bir döneme yaklaşıyoruz. Belki insanlık daha yükseğe sıçrayabilmek için geriye doğru birkaç adım atıyordur; kim bilir, ama herşeye rağmen kimlik temelli sorunları bir süre daha tartışacağız gibi duruyor.

Bu arada, din hanesi kalktı diye biliyorum, ama bildiğim bir başka şey de; Din hanesi kısmını boş bırakan bireylere karşı "negatif ayrımcılık" yapmaya hevesli azımsanmayacak sayıda personele sahip olduğumuz.

Saygılarımla;

Emre Arifoğlu.

ahmet dedi ki...

Emre bey,

Yazinizi okudum. Görüslerinizi belirttiginiz için çok tesekkür ederim.

a.çavusoglu