Öncelikle ödemeler dengesini nedir? Ödemeler dengesi en
kapsamlı tanımıyla bir ekonomideki yerleşik( orada ikamet eden) kişilerin-
bunlar arasında hükümet,bankalar,diğer sektörler de dahildir- diğer ekonomilerde bulunan yerleşik kişiler
ile belli bir dönem- bir ay, bir yıl- içinde yaptıkları ekonomik işlemlerin
kayıtlarını elde etmek üzere hazırlanan istatistiki rapordur.
Peki bu ekonomik işlemler neyi kapsar?
Mal, hizmet, gelir alışverişini,
Varlık ve yükümlülük işlemlerini,
Ve sermaye transferlerini kapsar.
Bana “ödemeler dengesindeki açık hakkında ne düşünüyorsunuz?”
diye soracak olursanız, “hangi açık ki?” diye cevap veririm. Amacım olaya
felsefi bir boyut katmak değil, amacım ödemeler dengesinde açık olmayacağını
iddia etmek. Neden ödemeler dengesinde açık meydana gelmez? Çünkü ödemeler
dengesi hesaplanırken muhasebedeki çift kayıt ilkesi esastır. Hani yevmiye
kaydı yaptığınız zaman borçlar ile alacaklar birbiriyle aynı, o tarihli
yevmiyede nasıl açık çıkmıyorsa ödemeler dengesinde de açık çıkmaz.
Örneğin, bir ülkeye ihracat yaptığınız zaman ihracat tutarı
alacak(+) olarak kaydedilir, (Cari işlemler hesabına), ihracat sonrası
kazanılan döviz ise Diğer yatırımlar/Varlıklar/Efektif ve Mevduatlar kısmına
borç(-) olarak kaydedilir. (Sermaye ve finans hesabına).
Bu sitenin geçmiş yazılarını incelerseniz şöyle bir tez ile
karşılaşırsınız: cari açık miktarı kadar ülkeye sermaye girer ve anında finanseedilir. Doğrudur, şöyle bir örnekte bulunalım:
Örneğin 100 birim mal ödemesini vadeli şekilde ithal ettik.
Elde edeceğimiz kayıt şu şekilde olur: ithalat (Cari işlemler hesabı): 100
birim borç, yükümlülükler( Sermaye ve finans hesabı): 100 birim alacak.
Gördüğünüz gibi ithalatın finanse edilmesi ve kaydedilmesi en basit örnekle bu
şekilde olur, ve ödemeler dengesinde hiçbir açık olmaz.
Gelelim ödemeler dengesindeki cari dengeye. Rakamları akılda
kalması için yuvarladım, tam rakamları öğrenmek istiyorsanız Tcmb' ni internet sitesini inceleyebilirsiniz.
Cari denge 4 kısımdan oluşur;
Mal dengesi: ihracat- ithalat (toplam mal ihracatı ve
ithalatı)
Hizmet dengesi: hizmet gelirleri- hizmet giderleri (Turizm,
taşımacılık, inşaat vs.)
Gelir dengesi: Gelirler- giderler (yurtdışına çıkıp yatırım
yapan ya da yurtdışından gelerek türkiye’de yatırım yapan, kar payı alan vs.)
Cari transferler.
Cari işlemler dengesinde:
İhracatımız= 163 milyar 300 milyon USD
İthalatımız= 228 milyar 918 milyon USD
Açık= -65 milyar 602 milyon USD (dış ticaret açığı)
Hizmetler dengesinde:
Hizmet gelirleri= 42 milyar 94 milyon USD
Hizmet gelirleri= 20 milyar 162 milyon USD
Fazla= +21 milyar 932 milyon USD
Gelir dengesinde:
Gelirler= 5 milyar 33 milyon USD
Giderler= 11 milyar 627 milyon USD
Cari transferler: 1 milyar 397 milyon USD
Hepsini toplarsak karşımıza cari dengedeki açık, yani cari
açık rakamına ulaşırız:
Cari açık: 48 milyar 87 milyon USD
Cari açığımız, 2011 yılında 77 milyar 219 USD civarında
gerçekleşmişti. 2012 yılında buna göre 30 milyar USD cari açığımızı azaltmışız
diyebiliriz.
Peki cari açık nasıl finanse edilmiş? Bu sorunun cevabını
Sermaye ve Finans hesabında bulabiliriz. Sermaye hesabı sıfırdır. Bu hesabın
kurulma nedeni yurtdışında yaşayan gurbetçilerimizin Türkiye’ye döviz
yollamalarıydı. Lakin artık eski işlevi kalmamıştır. 43 milyon USD olarak
gerçekleşmiş, ihmal edilebilir bir rakam.
Finans hesabını inceleyecek olursak:
Doğrudan Yatırımlar: uzun vadeli yatırımlardır.
Yurtiçi doğrudan yatırım (Türkiye’ye yapılan)= 12 milyar 400
milyon USD
Yurtdışı doğrudan yatırım (Türkiye vatandaşlarının başka
ülkelere yaptığı)= 4 milyar 100 milyon USD
Fazla: 8 milyar 300 milyon USD
Portföy hesabı: varlıklar ve yükümlülüklerdir. Hisse
senetleri, borç senetleri vs.
Varlıklar( Yabancılara ait olup da T.C. kurumlarının elinde
bulunan)= 2 milyar 700 milyon USD
Yükümlülükler( Türklere ait olup da yabancıların elinde
bulunan)= 38 milyar 100 milyon USD
Toplam= 40 milyar 800 milyon USD
Diğer yatırımlar hesabı:
Varlıklar ve yükümlülükler diye ikiye ayrılır. Doğrudan yatırım, portföy
ve finansal türev dışındaki tüm sermaye hareketler incelenir. İçinde yabancı
ülkelerden kredi alacakları, SDR, mevduatlar( Varlıklar), yabancı ülkelerin
kredi alacakları, Türkiye bankalarındaki yabancı mevduatlar( Yükümlülükler)
bulunmaktadır.
Varlıklar= -1 milyar 100 milyon USD
Yükümlülükler= 19 milyar 787 milyon USD
Toplam= 18 milyar 687 milyon USD
Sermaye hesabını dikkate almazsak:
Doğrudan net yatırımlar: 8,300 milyar USD
Portföy hesabı: 40,800 milyar USD
Diğer yatırımlar: 18,687 milyar USD
Finans hesabı dengesi: 67 milyar 787 milyon USD fazla ile
karşılaşırız.
Şimdi yorumumuzu yaparsak: Cari işlemler açığında bulunan 48
milyar USD’ lik açık, daha çok kısa vadeli diyebileceğimiz portföy yatırımları
sayesinde finanse edilmiş. Doğrudan net yatırımlar ve diğer yatırımlar onun
yanında görece daha düşük seyretmiş.
Net hata ve noksan hesabı ise 4 milyar USD kadar olmuş. Bu;
hesaplamadan, vadeden ve zamandan karşılanan hataların düzeltilmesi anlamına
gelir. Peki finans hesabı ile cari açık arasındaki fark nereye gitmiştir? Bu
rezerv varlıklara gitmiştir. Demek oluyor ki Türkiye 2012 yılında rezervlerini
22,9 milyar USD arttırmıştır.
Merkez Bankası, “3x5” politikasında başarılı olacak mı? Bu
noktada artan kredi hacmi, kredi yoluyla cari açığı kontrol etme konusunda
başarısızlığa uğratabilir mi? %5,8’ lik cari açık nereye kadar düşebilir?
Sadece şunu söyleyebilirim: cari açığın kur ile ilgili
olmadığını düşünüyorum. İthalatın kompozisyonu ve mikro yapıdan
kaynaklanmaktadır. Ama TL/USD kuru etkili olabilir. Eğer kur TL lehine
değerlenirse, büyüme ve ithalat rakamları artarsa cari açık artabilir.
Bir ara Tüik’ in enflasyon hesaplaması üzerine yazacağım,
unutmazsam yazarım. İyi günler..