Alın Verin Ekonomi'ye Can Verin...mi?

Son günlerde TV'de dönen hilkat garibesi reklamları fark etmişsinizdir. Meliha Okur çiçekçi (niyeyse "a be çiçeklerim vaaaar" şeklinde çiçek satıyor ve onun için yazılan sözler çok fazla vicdan sömürüsü içeriyor), Yaman Törüner oyuncakçı, Akın Öngör de simitçi kılığına girmiş, insanları alışveriş yapmaya çağırıyorlar. Deniz Gökçe de bakkalmış, ona rastlamadım.

Memleketim insanı zaten günlük yaşar, maaştan maaşa iki yakayı bir arada tutma çabasındadır. Biz parayı tutun, ilerisi için ya da kötü günler için tasarruf edin diyoruz, devlet destekli reklam kampanyası "simit, çiçek, oyuncak alın ekonomi canlansın" diyor. Ben bu reklam işlerinden anlamam ve fakat hedef kitle kim? Eğer dar gelirli vatandaşlar hedeflenmişse yazıklar olsun! Fakir fukaranın üç kuruşu ekonominin çarklarını döndürecek öyle mi?

Tuzu kuru olan (devlet memuru olan diye de okuyabilirsiniz) zaten ÖTV indirimi vs.'den yararlanıp, arabasını yeniledi, beyaz eşya ve ihtiyacı olmayan ıvır zıvır alışverişi yaptı. Tabii bu aslında zaman içinde oluşacak talebin öne çekilmesi demek oldu, esnaf şimdi kara kara 2010 başını düşünüyor, o ayrı mesele... Zengin olan zaten pek birşeyi umursamadı, Bodrum Beach'lerine bir günde asgari ücretin iki katını bırakarak yazı geçirdiler. Gözümüz yok durumu olan lüks tüketsin bize ne. Kala kala dar gelirli kalmıştı, sıra onun azıcık parasını yolmaya geldi demek.

Manipülasyon Nedir   Küresel ısınma Karikatürleri  Türk Bilim Adamı  Liderlik Nedir?    Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri  Enformasyon Nedir    Slogan Nedir    Enflasyon Nedir    Nükleer Santraller  Devlet Nedir

Bu da ekonomiyi canlandırmazsa bence yeni kampanya yapsınlar: "Ey hükümet erkanı çocuklarınızı yurtiçindeki özel okullarda okutun, onları yetiştiren öğretmenler, okula götüren servisçiler kazansın, ekonomi canlansın" diye mesela? Ya da "Çocuklara alacağınız gemicikler Türk Tersanelerinde yapılsın, iki kuruş ücret için köle gibi çalıştırılan vasıfsız, eğitimsiz, sosyal ve sağlık güvencesiz insanlar kazansın, ekonomi can bulsun!" diye.

Kardeşim kanmayın bu safsatalara! Gemisini yürüten kaptan. Siz kendi evinizin ekonomisi ve bütçesinden sorumlusunuz bunu unutmayın. Borcunuz varsa, kemerleri sıkın, kenara para ayırmaya bakın. Gerekiyorsa ikinci bir iş yapmanın bir yolunu bulun. Lüzumsuz hiçbir harcama yapmayın. Sizin göreviniz kendi kalenizi korumak ve ayakta tutmak. Vekil diye seçip Meclis'e gönderdikleriniz "Kriz bizi teğet geçer" diye nutuk atacaklarına ekonomiyle ilgilenip, işlerini iyi yapsalardı bugün dilenci durumuna düşmezlerdi.

5 Yorum Var.:

vanmemet dedi ki...

ekonomik düzenin en temel kabulünü eleştirmişsiniz-bilinmezlikte beklentilerini ayarlayıp faydasını azamiye çıkarmaya çalışan insan. O gerçekleşmeseydi, ekonomi denilen matematik-sosyoloji-psikoloji-felsefe karışımı bilim var olmazdı, hatta -bazı üst düzey önkabullerle- medeniyet varolur muydu onu da düşünmek gerek.
ekonomik sistemi bir insan olarak düşünürüm. işlerin kötüye gitmesini kötü hava, iyiye gitmesini iyi hava olarak düşünürsek, aktörlerin kötü havada nefeslerini hava düzelene kadar tutma eğilimleri vardır-insan doğası. ekonomik düzenlerin insanın biyolojik bedeninde olan en son anda ne olursa olsun nefesini bırakma kabiliyeti olduğu konusunda şüphelerim var ya da nefes tutma sırasında zarar göreceklerin aşırı tepkisini ciddiye almak gerektiğini düşünüyorum. bunu en ciddiye alanlar tabiki de bu beden de "ayak" rölünde olmayanlar, kafa rölünde olanlar olacak. o yüzden o kadar şaklabanlıkları.

Prometheus dedi ki...

Türk ekonomisinin uzun yıllardır neden milli hasılayı oluşturan unsurlardan yalnızca birisi olan "tüketim" üzerinden yapılandırılmaya çalışıldığını gerçekten anlayabilmiş değilim. Örneğin X kişisinin mevcut gelirinin bir kısmını tasarrufa yönlendirmesinin o ülke için ilerideki yıllarda daha çok birikmiş sermaye ve bu sermayenin sonucunda da daha büyük bir milli hasıla yaratacağı gerçeğini görmek için iktisat teorisi okumaya gerek olduğunu sanmıyorum. Keza cari hedefler düşünüldüğünde de yine X kişisinin tasarrufa yönlendirip Y bankasında sakladığı paranın da Y bankası tarafından yine ekonomiye kazandırıldığı aşikar iken nedir bu tüketim özendirici çabalar demeden geçemiyorum malesef?
Evet serbest piyasa ekonomisi içerisinde yaşıyoruz ve evet herkes kendi faydasını maksimize etmeye çalışıyor ancak fabrika yerine açılan AVM'lerin sayılarının gün geçtikçe artması ve temel sanayi devrimini tam olarak gerçekleştirememiş bir ekonomi olarak temelimizin zayıf olması durumu bu tarz reklamlarla ironik bir şekilde sarmal oluşturarak gündelik hayatımızı işgal etmeye devam ediyor malesef.

syzer dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
syzer dedi ki...

hükümet ötv'yi indirdiklerinde ötv gelirleri artmıştı.laffer curve diye birşey var onuda blogdaki ekonomistler anlatsın.Sen git hazinedeki paraları belediyelere yedir,kayıt dışı ekonomiyle savaşıp vergi gelirlerini sürdürebilir yapma,reel sektöre destek verecek kadar para bırakma sonra al gülüm ver gülüm de.Bak borsa yükseliyor,Dar mükelleflerle tam mükelleflerin vergisini eşitle sıkıyorsa.Millet soruyor neden borsayükseliyor diye,yükselir tabi dar mükelleflere 0 stopaj var

herackles dedi ki...

Sevgili TPol,

>>Tuzu kuru olan (devlet memuru olan diye de okuyabilirsiniz) zaten ÖTV indirimi vs.'den yararlanıp, arabasını yeniledi, beyaz eşya ve ihtiyacı olmayan ıvır zıvır alışverişi yaptı.

Kimdir bu tuzu kuru olan evlet memurları? Bir zahmet isimlerini verseniz? Ben henüz babamın araba aldığını görmedim, alabildiği tek evi de borç içinde alabilmişti. İşe yürüyerek gider, doğru düzgün dışarıda yemek de yemez!

Artık bıraksanız diyorum şu işkembeden memur düşmanlığını!