Dumbest Moments in Turkish Business

ABD‘li Fortune dergisi iş dünyasındaki beceriksizliklerin değerlendirildiği Dumbest Moments in Business listesinin 2009 yılının ilk yarı sonuçlarını yayınlamış. Listede birinciliği General Motors’un ABD hükümetinden yeniden yapılanmak için 60 gün süre aldıktan sonra 2 tekerlekli Segway ile ortaklık için görüşmeye başlaması almış. ABD’nin SPK’sı SEC’in Bernard Madoff’un 50 milyar dolarlık dolandırıcılığını anlamamış olması da beşinci olmuş.

Demokrasi Nedir   Küresel ısınma Nedir  Özel Üniversiteler

SEC bir vaka ile listede 5. olmuş. Buna göre, eğer Türkiye için böyle bir liste hazırlansaydı, bankacılık sistemini denetlemek üzere kurulan ve kuruluşundan sonra 10 tane bankanın batacağını tahmin edemeyen BDDK tüm zamanlar birinciliğini bence kimseye kaptırmazdı.

7 Yorum Var.:

Unknown dedi ki...

bddk icin agir bir suclama olmus kanimca. zira bddk kurulmasi ile is bitmedi. siyasetciler ipleri ellerinden birakmadi. bddk'nin tam olarak sorumluluk almasi 2001 sonrasi tamamlandi. bunun en carpici ornegi, kamu bankalarinin batik yapisinin ecevit hukumeti doneminde devam etmesi hatta kotulesmesidir.

Unknown dedi ki...

eklemeyi unuttum. bence turkiye'de birinci sirayi, zamaninin cumhurbaskani suleyman demirel'in azerbaycan cumhurbaskani'na (haydar aliyev) yazdigi ve yegeni murat demirel'in ne kadar muteber bir isadami oldugunu soyleyen ve baku'de banka kurmasina izin verilmesini isteyen yazisidir. murat demirel'in diger tum demirel sulalesi gibi ne kadar duzgun biri oldugu, egebenk soygunu ile sonradan gorulmustu. tipki yahya demirel veya demirel'in aile foto'sunda cavit caglar ve benzerleri gibi...

Tufan Cömert dedi ki...

BDDK görüşünüze katılmıyorum. Kurulmasının ardından bahse konu bankaların ait oldukları gruplarla uzun süren pazarlıklar yapılmış, sermaye açıklarını kapatmaları için ek süreler verilmişti. O dönemki olayları ve ekonominin içinde bulunduğu çok çok zayıf koşulları hatırlarsanız, alınan kararların anında hayata geçirilmesini beklemek hayalcilik olurdu.

murat cokgezen dedi ki...

hayatta hepimizin bir mazereti var. ama tarih mazeretlere degil sonuçlara bakarak degerlendirmesini yapar.
Zaten BDDK gibi kuruma asıl yapılacak elestiri surekli mazeret yaratabilme kapasitesinin olması.

Unknown dedi ki...

ne kadar saçma bir yazı olmuş. bddk 2000 de kurulmuş, 2001 yılında bankalar batmış. bu 1-2 yaşındaki bebeğe neden kelimeleri okuyamıyor diye eleştirmeye benzemiş.

kaldı ki bddk'dan önce de tespit edilen bulgular vardı ama siyasilerin prenslerine dair olan bu bulgular siyasi ilişkiler nedeniyle hasır altı edildi. 2001 krizi salt bu yönüyle bile denetim ve düzenlemeye mal edilemeyecek kadar kompleks ve geniş.

SEİL dedi ki...

Sn. Murat Çokgezen

Bence devletin kurumlarını eşeltirmek yerine toplum bireylerinin bakış açılarını eleştirsek daha iyi olur.

Düşünün Halk Bankası Kadıköy Genel müdürüsünüz. O koltukta oturmak için ne gibi diyetler ödemek zorunda kalırdınız.

Şimdi düşünmek gerekiyor düşünelim bakalım.

Unknown dedi ki...

Sn. Murat Çokgezen,
Kelimenin tam anlamiyla ve en kibar ifadeyle SAÇMALAMIŞSINIZ. "Şecaat arz ederken sirkatin söylermiş" misali konuyla ilgili cehaletinizi izhar etmişsiniz. Bilmediğiniz konularda önce bilgi sahibi olmak yerine keskin yorumlar yapmak kolaycılığını tercih etmeniz siradan bir vatandaş olsaniz mazur görülebilir ama bir ekonomi hocasinin boyle bir luksu olamaz.

Şimdi gelelim meselenin esasina. Zaten BDDK, mahut bankalari Fon'a devretmek ve bankacılık sistemini rehabilite etmek amacıyla kurulmuştu (1999'da kabul edilen 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile). Bankalarin mevcut sahiplerinden devralınarak bankacılık sisteminin rehabilite edilme operasyonu zaten 1997 - 1998 döneminde IMF'ye verilen niyet mektuplarında geçiyor.

Yani, özetle 1999 Aralık'ından itibaren bankaların BDDK tarafından el konulmasının nedeni, BDDK'nin bu bankalarin suiistimallerini tespit etmiş olması değildir. Bankaların ne durumda olduğu (yaygın tabiriyle; sahipleri tarafından hortumlandığı) zaten BDDK kurulmadan önce, yani denetim ve gözetimleri Hazine Müsteşarlığı'nda olduğu önceki dönemde çok iyi biliniyordu.

Diyeceğim o ki; ülkenin önde gelen bir fakültesinde "Doçent" titri altında öğretim üyeliği yapan birine, bilgi eksikliği ve cüret fazlalılığından kaynaklanan, bu cahilâne yorumlar sizi gülünç duruma düşürmüş. Önerim, meselenin aslini bir akademisyene yakışır tarzda araştırıp bu talihsiz satırlarınızı düzeltmeniz.

Selam ve saygılarımla,