Para basma hakkı (“Adanalı ‘Para Basma’ Hakkı” şeklinde bir isim tamlaması olabilir veya “-Para basma Hakkı! Yakalanacaksın” da olabilir – di ama değil [sitenin Perihan Mağden’iyim ben] ), bugün istisnasız bir şekilde dünyanın her yerinde - tüm ülkelerde devletin tekelindedir. Kendisi matbaa kurup para basan adama “kalpazan” denir ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” bölümünde, 197. maddenin 1. fıkrasında bu işi yapanlara 2 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verileceği öngörülmüştür. 2. fıkrada bilerek bu parayı kabul edene 1 ila 3 yıl, bilmeden aldığı sahte parayı bilerek tekrar tedavüle koyana ise 3 aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Bu, eskiden böyle değildi. Vakti zamanında İngiltere’de ve Venedik’teki ilk banknotlar (bank-note) özel bankaların veya düpedüz bankerlerin güvenilirlikleri sonucu bastıkları paraydı. O zamanlar İngiltere’de devletin para basma tekeline sahip olması, bugün devletin bankacılık tekeli gibi düşünülürdü. Yani düşünülmez, hatta absürt bulunurdu. Lakin zaman içinde senyoraj gelirinin sadece devlette kalması gerektiğine karar verildi ve devletin hak verdiği kurumlar haricinde kişi ve kurumların para basması yasaklandı. Ben, hala çocukça bir saflıkla “para basma tekeli”nin kırılacağı günlerin hayalini kuruyorum.
What is Insider Trading Anomaly
Recent Academic Studies on Insider Trading
How to Profit Legally From Illegal Insider Trading
Insider Trading in Netherlands
Insider Trading Returns
Inside Information About the Massive Insider Trading Probe
Definition of Insider Trading
Is Insider Trading Legal?
How Insiders Use Private Information and Don’t Get Caught?
SEC Regulation on Insider Trading: Section 10b
Bütün bunları Güngör Uras’ın bu günkü yazısındaki faciayı anlatmak için yazıyorum. Uras, piyasadaki “vadeli çek” sistemini övmüş ve bu sistem olmadan ekonominin işlemediğini, işlemesi için bu sistemin yaşaması gerektiğine değinmiş.
Önce bu sistemi bilmeyenler için açıklayalım. Çek, görüldüğünde karşılığının ödenmesi gereken kıymetli evraktır. Çeki elinde tutan, bankaya gidip çeki ibraz ettiğinde çeki yazan kişinin hesabında para varsa para hemen ödenir, yoksa kişi “karşılıksız çek” yazmış olur ve çok ciddi yasal yaptırımlarla karşılaşır. (para cezası, hapis cezası, bir daha çek yazamama, kara listeye girme vb.) Çek üzerine vade yazılırsa da yazılmamış sayılır. Çek üzerindeki vade, çeki yazanın çeki verdiği kişinin o tarihten önce çeki bozdurmak istemeyeceği üzerine ikili ve yasal olmayan bir anlaşmaya dayanır. Bu anlaşma da içinde bulunduğumuz zaman gibi zamanlarda bozuluverir. Tarihine bakmadan kişiler ellerindeki çekleri bozdurmaya çalışırlar, karşılıksız çeklerde birden artış oluverir.
Daha uzatmadan ve detaya girmeden şunu da hemen söyleyip geçeyim: vadeli çek yazan kişi, çekin üzerindeki rakam kadar para basmış olur. Vadesi gelince karşılığını devletin parası ile ödeyeceği bu “bastığı para”, o kişinin güvenilirliği üzerine iş yapar ve basan kişiye senyoraj geliri sağlar. Pratikte sahte para basmakla vadeli çek yazmak arasındaki tek fark “vadeli çek”in süresinin kısıtlı olması, sahte paranın ise olmamasıdır. Vadeli çek yazma işini adet haline getiren ve bir vadeli çekinin süresi bitince yenisini yazan ve bütün ticaret hayatı boyunca bunu devam ettiren bir tüccarın ise sahte para basandan hiç bir farkı yoktur. Ticaret hayatının sonunda bu çekleri ya cebinden çıkardığı parayla ödeyecektir veya “vadeli çek” tıpkı sahte para gibi, yazandan (basandan) başka kişinin elinde patlayacaktır. Hem teorik hem de pratik ekonomiyi (ekonomi nedir?) bilen okurların zaten bildiklerinin tekrarı olan bu paragrafı diğer okuyucuların anlayana kadar tekrar okumalarını, hatta başka kaynaklara başvurmalarını salık veriyorum.
Peki insanlar bu işe neden girerler? Neden bildiğimiz parayı veya kredi kartını kullanmaz Güngör Bey’in yazısındaki “Perakendeci Ahmet Bey”? Nakit kullanmaz çünkü nakitin getirisi vardır. Elindeki nakiti hemen vadeli mevduata yatırır ve faiz geliri elde eder. Nakitini akıllılık edip vadeye bağladığı için de işlerini yürütmek için bir “vadeli çek” yazıp piyasaya sürer. Senyoraj geliri sanırım bu örnekte daha net görünüyor. Peki, neden kredi kartı kullanmaz 100 liralık bir ayakkabı için? O da basit: kayıt dışında kalmak istiyordur. Al-sat yaptığı her şey kredi kartı ekstresinde (veya bankayla olan bir diğer kredi ilişkisinde) görünürse vergi ödemek zorunda kalır. Sinekten yağ çıkartan Ahmet Bey sizce vergi ödemek ister mi? Tabi ki istemez.
Uzun lafın kısası, eğer kayıt dışılığın azalmasını istiyorsak, eğer senyoraj gelirinin devlette kalmasını istiyorsak (ben istemiyorum) veya uzun vadede sahte para gibi birilerinin elinde patlayacak olan vadeli çeklerin dinamit gibi ekonomimizde dolaşmasını istemiyorsak, Güngör Uras Beyefendinin istediklerine bir kez daha kulak tıkayalım. Umalım ki bu kriz en azından bir işe yaramış olsun – (zaten kanuni olmayan) Vadeli çek işlemleri piyasamızda azalsın ve bitsin. Yerini kayıt içinde, araya bankaları kredi kartı (veya debit kartı – ki çekin tıpkısının aynısıdır) vasıtasıyla sokan ticari ilişkiler alsın.
Bu yazımızda Güngör Bey’in hep acındırdığı Ahmet Bey’in ipliğini pazara çıkardık. Bakalım Ayşe Teyze’nin ne marifetleri varmış. İzlemeye devam edin.
15 Yorum Var.:
Alın bu da cabası:
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/10488730.asp?gid=229
merhaba,
Uzun bir süredir blogunuzun takipçisiyim ve başarılar diliyorum.
Vadeli çekle ilgili yazdığınız yazıda teorik olarak güzel bir tespitte bulunmuşsunuz fakat pratikte olan gerçekliği göz ardı etmişsiniz gibi geldi bana.
Öncelikle vadeli çek para basmak değildir özel sektörde vadeli çek olmazsa olmazdır. Alacaklarınız ile borçlarınız arasında ki vade uyumsuzluklarını gidermek için tek çarenizdir vadeli çek. Çek yazmanın bir masrafının olmaması ve üstelik yazıldığı tarihte bozdurulması durumunda bozduranada bir masraf yüklememesi piyasa aktörleri için bulunmaz bir nimettir. Vadeli çek piyasanın olmazsa olmazıdır kısacası.
Vadeli çek uygulaması siz ne kadar olmaz desenizde özel sektörde teamüllerle işleyen bir kurumdur. Hatta bankalar bile çeki vadesinden önce kırmaktan bahsederler. Özellikle bu işten para kazanan factoring firmaları vardır. Özel sektörün vadeli çek konusundaki düzenlemeler ile ilgili beklentileri kangren olmuş durumda değil açıkcası zaten hukuksal düzenlemeler yapılmasada işleyen bir kurumdan söz ediyoruz burada.
İkincil olarak teoriniz ile pratik arasında olan tutarsızlığı dile getireyim. Kimse borçlarını sürekli yeni vadeli çek yazarak erteleyemez. Yani esnaf olsanız bu fikir muhteşem gibi gelebilir size ama alacaklı olsanız buna izin vermezdiniz gelir paranızı alırdınız. Yani sürekli vadeli çek yazmak keyifli ama her borç ödenir gerçeğini örtemez. Gerçi USA'de olsak belki FED borçlarımıza bir yardım eli uzatabilirdi bu günlerde ama maalesef bizim memleket bu serbest piyasa işini bir çözemedi gitti.
Neyse borçların sonsuza kadar ertelenmesi mümkün değil ve bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok en basitinden alacaklı psikolojisine empati yapsanız durumu kavrarsınız.
Uzun uzadıya hukuk felsefesinden veya toplumların evriminiden bahsetmeye gerek yok sadece toplum hukuksal zemine oturtulması gereken bir kurum oluşturmuştur .
İyi günler diliyorum.
Sayın Kahramanoğlu, ilk yazılan çekin vadesi geldiğinde o borcu ödemekten, ama başka bir borç için başka bir çek yazmaktan söz ediyorum. devamlı surette ortalama bir miktarda vadeli çekinizin piyasada dolaşmasından ve ödenen eskilerinin yerine daima yenilerini yazmaktan. Piyasada mevcut durumda vadeli çek yazmanın piyasadaki likit zamanlamasını sağladığının da farkındayım. sadece bunun için doğru yolun vadeli çek yazmak olmadığını, debit veya kredit kartlarla kayıt içinde alışveriş ilişkisine geçmek olduğunu düşünüyorum. Kangren olan bu konuyu da çözmüş oluruz.
Ben de her zaman senet diye bir enstrüman olduğu halde neden kanuni geçerliliği olmayan "vadeli" çek diye bir şey icat edilmiştir, merak etmişimdir. Bunu açıklayabilecek biri olursa sevinirim.
Sayın T'Pol, piyasadaki esnaf ve tüccarlar her ne kadar birbirlerine güveniyorlarsa da yine de bir esnafa - tüccara ne kadar güvenilebilirse o kadar güveniyorlar. Bu yüzden çekin bir kaç avantajı senet yerine kullanılmasını sağlıyor. Örneğin,
1. Senetin vadesi vardır ve bu vade gelmeden önce borçlunuzun batmakta olduğunu bilseniz ve görseniz dahi harekete geçemezsiniz. Çekte ise baktınız ki adam gitti gidiyor, bankadaki bir iki kuruluna hemen el koyayım, veya gidip hemen çekin arkasını yazdırayım da alacaklılar sırasında üst sırada kalayım diyebilirsiniz.
2. Seneti ciro edemezsiniz (ya da çek kadar kolay ciro edemezsiniz) yani aldığınız bir seneti paraymışçasına başka birisine veremezsiniz. çeki verebilirsiniz. özellikle büyük tüccarların çekleri para gibi muamele görmektedir. (anlı şanlı otobüs işletmelerinin binlerce çeki piyasada dolaşır kamyoncular-bnzinciler-otomobil tamircileri arasında)
3. Senet vadeli bir borçtur, şantaj için kullanamazsınız. Çeki şantaj için kullanabilirsiniz, Sözünüzden dönüp gidip bozdurabilirsiniz. (tam vergi yatırma günü "bana şu kadar para gönderir misin abi yoksa bozdurmam lazım vadesinden önce" diyebilirsiniz. Topuğunuza da yiyebilirsiniz ama.
4. Senedini ödemeyen tüccara karşı dava açarsınız, paranızın peşine düşersiniz. Belki alırsınız, belki alamazsınız ama senedi ödemeyene de pek bişey olmaz. Çeki ödemeyen (karşılıksız çıkan) için sadece bir kere hemen çeki ödemesi şartıyla affedilme imkanı vardır. ikinci keresinde karşılıksız çekten hüküm giyer. hapse girebilir, para cezası ödeyebilir, bir daha da sittin sene (sittin = 5) ne çek kesebilir, ne de bir bankadan kredi (taşıt-konut dahil) çekebilir. Bu da pratikte batması demektir. Bu yüzden tüccarlar çek borçlarına karşı daha sadıktırlar.
Bu konu, hep konuşulan "mikro reform"un konusu. krizi aştık, makro dengeler yerine oturdu, haydi mikro reformlara diye 3 yıldır bağırırken sakalımız olmadığı için bizi dinleyen olmadı, şimdi tekrardan başa sardık kriz edebiyatı içinde boğulduk. Devlet ve kanunlar eliyle çözülmezse de işte piyasa böyle kendisi çözüyor "vadeli çek" sorununu. Geçen hafta, ismini vermeyeyim oldukça büyük bir üreticinin aynı günde 20'den fazla çekinin arkası yazıldı (karşılıksız çıktı) normalde her birinin vadesi farklıydı ama insanlar paralarını alamama korkusuyla aynıo gün içinde birbirlerinden haber alıp paralarını istediler. Koca koca firmaların bunca yasal dayanaktan yoksun ve likidite planlamasını imkansızlaştıran sistem içinde yürümeye devam etmelerini istemek mi, yoksa hiç olmazsa kriz bir işe yarasın da bu anlamsız çark dönmesin artık demek mi mantıksız?
Saygılarımla.
Alacaklarınız ile borçlarınız arasında ki vade uyumsuzluklarını gidermek için tek çarenizdir vadeli çek.
Bence sizinde daha ilerde dediginiz gibi factoring bu isi gayet guzel hallediyor.Ancak bu zamana kadar yksek enflasyon ve faizden dolayi bir turlu bu sistem bizde oturamadi.Factoring yapanlarin cogu tefeci aslinda.Kurumlar duzgun islese o zaman belki buna gerek kalmaz.
Kayit disilik ve yuksek enflasyon- faiz azaldikca vadeli ceklerin de azalacagini dusunuyorum.Vadeli cek verirken sadece carki dondurmek degil ayni zamanda vade sonucu olusacak getiriden kazanmayi dusunuyor esnaf.Ama enflasyon ve faiz dustukce bu da bir anlam ifade etmeyecek.
sittin sene sanırım 60 manasında daha çok çokluk bakımından sonsuza kadar anlamına geliyor diye biliyorum.
Öyle de ben okurlara sittin'i 5 alın dedim. :))
haha :))
Ulkemiz uygulamasinda piyasada çekin senetten daha ziyade yaygin olarak kabul gormus olmasinin en temel nedeni damga vergisidir. Malum kiymetli evraklar damga vergisine tabi, bir kiymetli evrak olarak cek de oyle. Ne var ki cekte damga vergisi nispeti %0'dir.
Debit kartla öderse zaten peşin ödemiş gibi olur. Kredi kartı mı çek mi derseniz ödemeyi yapan çeki ister. Çünkü kredi kartında maazallah bankanın eline düşerse bizim bankalar neredeyse tefeci gibi faiz yürüttüğünden intiharlar çoğalır. Kredi kartı öneriniz ayrıca Merkez Bankası Başkanı'nın son uyarılarına aykırı... Bir de hükümetin IMF ile anlaşma yapacağını düşünürseniz, zaten büyüme rakamları yerlerde sürünür, IMF kasıtlı olarak bizim gibi ülkelerde daha fazla insan geberme noktasında yaşasın ister, piyasa daralır, tüm firmalar bankaların olur, bankacılık sisteminin çoğunluğu yabancının olduğundan Türkiye'ye rahmet okunur.
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/6849.html
Vadeli çek de sıkıntının aşılması için bu kriz döneminde uygulanabilecek, ham bir fikir vereyim, siz hamuru yoğurun ister kek, ister lahmacun yapın, isterseniz suratıma vurun.
Vadesi geldiğinde çek bankaya verildiğinde çekin karşılığı yoksa banka parayı öder. Sonra müşterisinin bilgileriyle çeki siz sevgili blog yazarlarının belirleyeceği devlet kurumuna paslar, o devlet kurumu da bankaya parayı öder, banka aldığı riskin ücretini de alır sonra vergi daireleri aracılığıyla devlet davet yapar. Çekin sahibi gelir, devlet babaya birkaç taksitle çek borcunu öder. Tabi ki çeki bu kadar sürüm sürüm süründürdüğü için biraz da faiz falan öder. Hem dediğiniz kayıt meselesi kısmen hallolur. Ödemezse devlet cebri icra kabiliyetini kullanır. Bir varsayımı eklemeliyim, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan değil ( malum af, barış çıkarır, iyice işin cılkı çıkar)
sayın denememeler,
ödenmiş vadeli çekinizin yerine yenisini yazarsanız bu kalpazanlık olmaz sadece ödeme gücünüzü geleceğe taşımış olursunuz.ayrıca debit yada kredi kartı zaten esnaf tarafından kullanılan bir ödeme aracı
kredi kartı örneğine herkes daha aşikar olduğu için şöyle açıklayayım kredi kartı ile yaptığınız ödemeleri en fazla bir ay ertlersiniz fakat aynı süreye çek yazarsanız çeki verdiğiniz kişi aynı gün içerisinde başka birine ödeme olarak kullanabilir fakat siz çekin üstüne yazdığınız tarihe kadar ödemenizi vadelendirmiş olursunuz.
kanunlaşması gereken nokta 5 defa el değiştirmiş bir çekin karşılıksız çıkması durumunda son sahiplerinin düştüğü mağduriyetin giderilmesi gerekliliğidir.
ilk yazımda belirttiğim gibi bu şekilde maliyetsiz ve elinde bulundurana göre nakit, yazana göre vadeli bir ödeme aracı özel sektör açısından çok değerlidir.
önemli olan bu çekin dolaşımını güvenilir bir şekilde sağlaya bilmektir.
not : soy ismim kahramanoğlu değil. umarım yazdıklarımı okurken soy ismimi okurken gösterdiğiniz özensizliği göstermemişsinizdir.
Liberal düşünce kongresinde Asaf Savaş Akat hocamıza bunu biz söyledik, ( biz= 3hhareketi )ve kendisi bunun olmayacağını, olamayacagını ifade eden sözler söyledi.Daha geniş bir zamanda kendisini ziyaret edebilecegimizi söyledi.Kendisinin ziyaretine gidince ayrıntılı görüşlerini buraya aktarırız inşallah.
Merhabalar,
Ben de bir kaç şey eklemek istiyorum. Vadeli Çek tanımı bildiğim kadarıyla Türkler tarafından icat edilmiştir. Amerikada çekler nakit olarak algılanır. Ama bizde vadeli ödeme aracıdır. Senetlere göre avantajlarından bahsedildi ama kısaca Çek yazan açısından en büyük getirisi vadeli olarak kullanılabilen görece likit bir ödeme enstrumanıdır. Çeki alan içinde en büyük artısı yasal çerçevesi olması, yaptırımlarının bulunması, vergisinin olmaması, temlik edilebiliyor olması, vadesinden önce bozma opsiyonunun olmasıdır. Bir de şahıs güvenilirliği yanında bankanın da itibarının olmasıdır. Bir düzeltme, çekler %100 banka garantisinde değildir (bloke çekler hariç). Son aldığım bilgiye göre karşılıksız bir çekin banka yükümlülüğü yaprak başına en fazla 435 YTL'dir. Yani almış olduğunuz 10.000YTL lik çeki bankaya götürdüğünüzde çek karşılıksız çıkarsa çeki yazdırıp bankadan en fazla 435 YTL alabilirsiniz. Çek kullanımının kredi kartına göre de yazanlar açısından çok büyük avantajları olmasıdır. Kredi kartları ile bankalar sizin herşeyinize sahip olma hakkına sahiptirler. Esnaf bunu bildiği için pek tercih etmez. Ama çeklerde karşınızda ilk etapta şahıslar ve devlet vardır (50 avukatıyla merhametsizce üzerinize canavar gibi saldıran Godzilla bankalar değil :)) ).
Bence çekler daha uzun bir süre esnaf tarafından kullanılacaktır. Yani ekonomi kayıt altına girene kadar çekler birincil ödeme aracı olarak kalacaktır.
Saygılar,
Ve bu sadece Turkiye'ye ait bir durum degil. Burda UAE de PDC diyorlar ve sistem ayni.
Yorum Gönder