Sanayi-Universite Isbirligi

Sanayi universite isbirligi kulaga cok hos gelen bir dusunce. Ayni "batinin iyi yonlerini alalim kotu yonlerini almayalim" temennisi gibi. Bir okuyucumuz su satirlari yazmis:

"Sayin Ekonomix,

Sirketlerin ve genel olarak ulkerlerin rekabet avantaji kazanmasi icin inovasyonun onemi son donemde gerek medya, gerek bilimadamlari ve "yonetim gurulari" tarafindan siklikla vurgulanmakta. Turkiye'deki en buyuk eksikliklerden biri olarak da bu isbirliginin cok az duzeyde, ve hatta bazi sektorlerde cok az olduguna degilinmekte. Benim size sorum, devletin bu konuda sadece vergi indirimine gitmesinin yeterli olabilecegi mi, yoksa ekonomiye saglayacagi ilave katkiyi goz onune alarak vergi ve diger tesviklerin yaninda ise kendisinin el atmasinin daha mi iyi olabilir? Normalde piyasanin olabildigince devletin yonlendirmesinden cikip, sadece rekabetin surdurulebilir olmasi gerektigini savundugunuzu biliyorum, fakat onceden var olmayan bu isbirligi kulturu eger devlet eliyle yonlendirilmezse sizce kendi kendine olusabilir mi?"


Cevabimiza gecelim.

Ortada sizin temenni ettiginiz gibi bir sanayi-universite isbirliginin olmasi icin oncelikle adam gibi sanayicilerimiz ve adam gibi universitelerimiz olmalidir. Profesyonel olan bir kac sanayici ve universiteyi kapsam disinda tutarsak ulkemizde batili anlamda bir teknoloji uretimi yapilabilecek bilgi birikimi olmamaktadir. Ulkenin yoneticileri profesyonel degildir, secmenler profesyonel degildir, basarili olmak icin cok calismaktan ziyade "dogru" kisileri tanimak onemlidir. Mevcut ortamda tesvik mekanizmasi cok calismayi degil, hemsoculugu desteklemekte. Simdi tum bunlarin uzerine bir de devlet eliyle yeni bir "teknoloji hamlesi" baslatmak buzi simdiki duruma getiren ayni gerizekalilarin eline daha buyuk bir arpalik vermektir.

Yani oneriniz cozum olmak bir yana problemi buyutur. benim bu konuda inovasyon nedir baslikli yazida soylediklerim soyle idi:

"Ekonomik teoriye baktiginiz zaman eski kitaplar buyumenin kaynaginin isgucu ve sermaye oldugunu soylerler. 1950'li yillarda Solow ekonomik buyumenin belli bir noktanin (steady state) otesine gecebilmesi icin teknolojik gelisimin sart oldugunu soylemistir. 80'li yillarda ise human capital denen beseri sermaye kavrami ortaya atilmis ve uzun donemli buyumeyi etkileyen en onemli degisken olarak sunulmustur.

Bir kisim ekonomist Turkiye buyuyor ama baskalarinin taseronlugunu yaparak buyuyoruz, Umit Davala'nin ifadesiyle bu buyumeden "cacik" olmaz diyorlar. Bir bakima haklilar, haksiz olduklari nokta simdiki buyumeyi kotulemeleri. Gercekten de uzun vadede yuksek ucretleri kalici hale getirebilmemizin kosulu katma degeri yuksek alanlarda uretim/hizmet yapmamiz. Yoksa er gec tekstilcilerin konumuna duser dusuk isgucu maliyetine sahip olan ulkelere piyasayi kaptiririz. Yuksek katma degere sahip urunleri uretmemizin kosulu ise bu urunleri uretecek teknolojiyi ve bilgi birikimini bizim olusturmamizdir."

1 Yorum Var.:

Görkem Turgut ÖZER dedi ki...

"Saygınlığı olan akademik dergilerde yayınlanan makale sayısı" gibi bir kriterle başarıyı ölçeceksek başarılı olmamak daha çekici görünüyor.

Şu an makale üretmek için makale üretiliyor, sırf o saygın akademik dergilerde yayınlansın diye "ABD halkının tükettiği kurşunsuz benzin miktarının aynı kişilerin evlerine götürdükleri konserve bezelye üzerine etkileri" gibi konular ortaya konuyor.

Teyit edersiniz ki o "saygın akademik dergiler"de Türkiye'nin herhangi bir sorununa üretilen -teorik de olsa- bir çözümü anlatan herhangi bir makalenin yayınlanma olasılığı yok.

Yani burada bir çelişki var, üniversiteler 1. "saygın akademik dergiler" için makale mi üretecek yoksa 2. yaratıcı fikirler ve bu fikirlerle ortaya çıkan uygulamalar mı?

Piyasa mekanizması etkin işleseydi ve risk sermayesi kavramı söz konusu olsaydı olabilirdi, ancak sermaye kavramı bile çok uzakta olduğu için 2.'sini teşvik eden herhangi bir mekanizma yok, özellikle de Türkiye'nin herhangi bir sorununa çözüm üretilmişse akademik ünvan bile sağlamıyor.

"ABD halkının son çeyrekteki dışkı miktarının çekirdek enflasyon ile korelasyonu" üzerine araştırma yapıp makale yazarak profesör olmak daha akıllıca gibi görünmekte.