Mahfi Eğilmez kur ve para politikalarını bilmiyor olamaz

Gözü kurdan başka bir şey görmeyenler kervanına maalesef Mahfi Eğilmez de katılmış.

Bugünkü yazısında kur ve para politikalari hakkinda şu sonuca ulaşmış: "Türkiye'nin verdiği yüksek reel faiz, yüksek miktarda yabancı kaynak çekmekte, o da kurun düşük kalmasına ve enflasyonu baskılamasına yol açmaktadır. Yani Türkiye, enflasyonu düşürmek için kuru baskılamayı ve dolayısıyla faizi yüksek tutmayı bir para politikası aracı olarak seçmiş görünmektedir. Para politikası diye uyguladığımız şey ne yazık ki bundan ibarettir."
Yapmayın Mahfi Bey. Güngör Uras ya da Yiğit Bulut yazsa neyse de size yakışmıyor.

Mahfi Eğilmez'in iktisat ve maliye diploması var. Kamu maliyesi alanında Gazi Üniversitesi'nden doktorası var. Çeşitli kamu görevlerinin ardından 1997 yılında Hazine Müsteşarlığı yapmış. Şu anda da Garanti Bankası'nın ortaklarından Doğuş Grubu'nun finansal kuruluşlarında üst düzey yöneticilik yapıyor. Bir yandan da Radikal'de ekonomi üzerine yazılar yazıyor.

Biraz eski defterleri karıştırdım: 1997 yılı başında ikincil piyasa faizi yüzde 98.4 imiş. Aralık ayını ise yüzde 111.8 ile kapatmış. Enflasyon 1996 yılı sonunda yüzde 75.7 iken 1997 yılını yüzde 99.1 seviyesinde gerçekleşmiş. Bir de kura bakalım. Dolar kuru 1997 yılı başında 107.775 TL'den yıl sonunda 205.245 TL'ye yükselmiş. Reel kur endeksi de (TCMB 1997 baz yılı) 1996 yılı sonunda 101.7 iken 1997 yılı sonunda 115.9 olmuş.

Bu iç açıcı rakamlardan sonra yorum yapmaya gerek var mı bilmiyorum. O güzel günlerde "düşük kur yüksek faiz" politikası yerine "yüksek kur düşük faiz" politikası uygulanıyormuş. Ve o günlerin ne kadar güzel olduğunu çoluk çocuk herkes çok iyi hatırlıyor.

Herhangi bir iktisat (iktisat nedir) kitabını açan herkes görebilir ki açık ekonomilerde döviz kurunu sabitlerseniz para politikası araçlarını kullanamazsınız. Dalgalı kurda ise maliye politikalarını. aynı zamanda açık ekonomilerde hem döviz kurunu hem de faiz oranlarını belirleme gibi durum da mümkün değil. Bunları Mahfi Bey'in bilmeme ihtimali yok.

Diğer yandan Mahfi Bey "enflasyonu düşürmek için kurun baskılandığı" şeklinde efsaneleşmiş bir argümanı dillendiriyor. Kusura bakmasın ama ortaokuldan terk Anadolu esnafı bu masala inanabilir. Ama "enflasyonun her zaman ve her yerde parasal bir olgu olduğunu" bilen herkes kurun enflasyon oranlari üzerinde sadece dolaylı etkileri olduğunu enflasyonun tamamen para basmaktan kaynaklandığını hatırlayacaktır. Ama gözünüzü kur bürümüşse, bütün denklemlere kuru tek değişken olarak koymakta bir sakınca görmezsiniz.

Tekrar edelim: Kur ile enflasyon ya da faiz oranları arasında hiç bir ilişki yok denemez. Ama hem enflasyonu hem de faiz oranlarını sadece kur etkiler demek tamamen bambaşka birşeydir.

Enflasyonu bir arabanın hızına benzetirsek, aracın motor hacminden, lastik ayarlarına kadar bir çok faktör aracın hızını etkileyecektir. Kur bu detaylardan sadece biridir. Para politikası kapsamında ele alırsak, para basma olayı arabayı kullanan kişinin gaza ya da frene basması gibidir. Şimdi kalkıp ayağımın gaza basması enflasyonu etkileyen faktörlerden sadece biridir, önce şu lastikleri (döviz kuru) değiştirelim de araba daha yavaş gitsin demek ne kadar komikse herşeye kur gözlüğüyle bakmak da o kadar komik!

13 Yorum Var.:

şekerim dedi ki...

Sn.Barış bey,

Sizde enflasyon oranının; faizin düzeyi ile içeri çekilen dövizin şu anki değeri ile ilgisini çok hafife almışsınız.
Ne yani..? Bütün keramet hükümetin sıkı maliye politikası ve bütçeyi dengelemeye çalışmasımı?
Hadi canım..! bende buna ağzımı bırakır başka bi tarafımla gülerim.
Mahfi amcaya biraz haksızlık yapmışsınız gibi geldi bana.
Adam bence açıkca yazmış.Baştakilerin tercihini daha doğrusu tembelliği konusunu anlatmaya çalışmış.Kolaya kaçmasını belirtmiş.Ve bu nedenlerden dolayı oluşan ve devam eden çarpıklıklardan bi tanesini anlatmaya çalışmış.Mahfi amcanın avukatı değilim ama çokda ön yargılı yaklaşıp yanlış anlamayada karşıyım.(Aynı olayı geçenlerde Ekonomix in Ersin Özince nin söyledikleri ile ilgili yazısına bıraktığım yorumdada anlatmaya çalışmıştım.Adam bence doğru bişey söylemiş.-Benim bankam aşırı riskli kredi dağıtmadı-demeye getirmişti lafı.)
Neyse..Konumuzla alakalı olarak:enflasyon oranıyla ilgili tabiki anlattığınız diğer etkenlere inanmakla birlikte şu anda en önemli etkenin (bize mahsus)konjonktürle beraber faizin yüksekliği (temel ithalatçı olmamız ve dolayısı ile düşük döviz)olduğunu söylüyorum.
Örneğinizdeki faiz/kur düzeyinide lastiğe benzetmek yanlış (hafife almak)olmuş bence.
Yüksek bedelle alınmış hidrolik ve fren balatası deseydiniz daha uygun olurdu.Tabiki yüksek sürüş tekniklerine sahip,yolu bilen,usta,tecrübeli,gözleri uzağı görebilen ayrıca yol ve hava şartlarına göre zamanında bakım ve modifiye yaptıran kaptan şöför kullanmak en iyi seçenek.
YA...bunların hepsi tercih meselesi.Kimse kör değil.

(Bak şimdi TADİLATLAR bitmeden yaparım bi ŞOK faiz indirimi ha..!)

Not:Geçenlerde bazı bloglarla hisse bazında yapılan polimiklerde hiç hoşuma gitmedi.(sana ne ya? dersende şimdiden özür dilerim)

tersaci dedi ki...

Sn. Sekerim,
Once su kur gozlugunu bir kenara koyalim. Enflasyonla mucadele etmek istiyorsaniz daha az para basacaksiniz. 2x2=4. Araya yok kurdu, ithalat bagimliligi idi bunlari karistirmaya gerek yok. Ne yani simdi Turkiye net ihracatci olsaydi kurlar asagi degil de yukari mi gidecekti, ya da enflasyon daha hizli mi dusecekti? Doviz kurunu denklemin merkezine koydugunuz zaman kafadaki senaryolari cok guzel aciklayabilirsiniz. Ama gercekler ve yasananlar maalesef bu senaryolari desteklemiyor tam aksine curutuyor. 2006'daki kur dalgalanmasina ve enflasyondaki artisa bakin. Kafadaki senaryo kurlardaki dalgalanmanin ardindan enflasyonun yukselecegi seklinde. Ama enflasyonun yukselmesi kurdaki oynamadan daha once gerceklesmistir hatirlarsaniz. Turkiye kurlari sabitleyerek enflasyonu dusurmeyi denedi, ama cuvalladi. Daha sonra uygulanan siki para politikasinda (yani daha az para basarak enflasyonu dusurme yonteminde) ise 2005 yilina kadar basarili oldu. Ancak 2005 sonundan itibaren uygulanan yanlis para politikalari nedeniyle enflasyondaki dusus durdu. Bu denklemin hic bir yerinde kur yok. Hatta butce acigi bile yok. Bilmem aciklayici oldu mu?
Bir de, aciklama ve senaryo nasil olursa olsun Mahfi Egilmez'in soyledigi "Yani Türkiye, enflasyonu düşürmek için kuru baskılamayı ve dolayısıyla faizi yüksek tutmayı bir para politikası aracı olarak seçmiş görünmektedir. Para politikası diye uyguladığımız şey ne yazık ki bundan ibarettir." degerlendirmesine katilmam hic bir sekilde mumkun degil. Kurlardaki dalgalanmayi ve enflasyonun gidisatini ayni tabloya koydugunuz zaman cok zayif bir iliski goreceksiniz. Ama kur gozlugunu cikarmayinca bunu gormek mumkun olmuyor sanirim. Su anda Merkez Bankasi'nin uyguladigi doviz politikasi enflasyonla mucadeleye kostek bile olmaktadir. Doviz alimlari yolu ile para arzini arttirdigi icin. Bunun ayrica bir maliyeti var, bunu da goz onunde bulundurmak lazim.

rdynk dedi ki...

sn. baris
guzel yazı tesekkurler...

sn.sekerim
"Hadi canım..! bende buna ağzımı bırakır başka bi tarafımla gülerim." demissiniz

1. guldugunuz sey "keramet"
2. "keramet"i "hükümetin sıkı maliye politikası ve bütçeyi dengelemeye çalışması" olarak tanımlıyorsunuz
3. yanlis seye guluyorsunuz !
4. baris beyin "keramet"i "Enflasyonla mucadele etmek istiyorsaniz daha az para basacaksiniz"
5. yani sizin "keramet" dediğiniz olayın yan unsuru sadece
6. yanlis bir seye yanlis bir yerinizle guluyorsunuz :)

Ergun / ADANA dedi ki...

Ergun / ADANA
:)
Elbette kurun düzeyi enflasyonla mücadeleyi zorlaştırır veya kolaylaştırır. Sonuçta bir ülkede ticari falliyetlerin büyük çoğunluğu (kira, maaş, perakendecilik, eşe dosta bile döviz ile borç verme, faiz haram diyip ecnebi parası stoklama(sanki daha az günah),...) döviz ise elbette kura göre şekillenir enflasyon, AMA hangi mertebede olduğu önemli bu etkinin....
Bence;
1) 2006 Mayısta nasıl döviz fırladığında enflasyon o ay %3 den fazla arttı mesela(tabi faizde artı o ayrı)...Demekki kısmen etkiliyor
2) Ama şunuda unutmamak lazım kur 5 sene öncekinden bile şu an ucuz, bu durumda 5 senelik enfalsyonunda bırak azalmasını, Negatif olması gerekmezmiydi, Eğer kur direk etki etseydi... Demekki Etkilemiyor...
3)Barış bey demiş;
"Doviz alimlari yolu ile para arzini arttirdigi icin. Bunun ayrica bir maliyeti var, bunu da goz onunde bulundurmak lazim." bu da enflasyonu arttıran bir durum...

YANİ SONUÇTA; KUR ENFLASYONA ETKİ EDER ELBETTE AMA ÇOK DEĞİL...
Başka bir ifade ile ; "Normalde ağzı ile gülünmesi gereken durumlarda, başka yeri ile gülündüğündeki verilen haz kadar ancak etkiler kur enflasyonu...."

şekerim dedi ki...

VAY ANASINI SAYIN SEYİRCİLER..!

Amerika yı yeniden keşfetmiş gibisiniz ya..

Sn.Barış bey,(ve diğer yorumcu arkadaşlar)
Öncelikle yorumumu iyi okumadığınızı ve bazı şeyleri atladığınızı görüyorum.Özellikle çarpıttığınızı düşünmüyorum ya..neyse.Düşünmeyip unuttuğunuz şey kitaplarda yazılanlara balıklama atladığınızdır.Söylediğiniz ve savunduğunuz tezler gelişmiş ülkeler için geçerlidir.Bİ çok çarpıklığı düzeltmiş alt yapısını bitirmiş doğal zengin kaynakları olmasada sanayileşmiş ülkeler için geçerlidir.Burasının TÜRKİYE olduğunu ve şartlarını unutmuş olmanız sizin haklı olduğunuzu göstermez.(Sahi sizin yaşınız kaç?)

Haklı çıkmak uğruna ve okuyucu primi yapmak için bize özgü şartları atlayıp Amerika yı yeniden keşfetmiş gibi davranmanın bi anlamı yok.
Yine söylüyorum:
Ülkemizdeki enflasyon oranının düşüyor olmasının en büyük nedeni yüksek bedel verilerek içeri çekilen ve çekildikçe ucuzlayan bolca düşük fiyatlı dövizdir!
(Ha bunda 2003 te iktidara gelipte sıkı maliye politikasına devam etmeye çalışan hükümetinde hem payı hemde likidite bolluğundan dolayı şansı vardır.)

Yüksek faiz niye veriliyor arkadaşlar?Ülkeye bolca döviz gelsin diye değil mi?eee..döviz bol ve ucuz olunca ne oluyor? Yerel para değerlenip alım gücü artıyor.Para basmayada gerek kalmıyabiliyor.(ya siz bunları zaten çok iyi biliyorsunuz)

Düşürelim mi gösterge faizleri 8 veya 10 a?
-Efendim..duyamıyorum..
Kurlar(uzunca süre kalıcı) zıpladığı zaman neler olacağını beraber seyredelim mi?

10 dakika mola..(Mahfi amcayı dinleyeceyim)
........

Nerde kalmıştık?
2006 daki geçici artışı ve bu güne değin devam eden likidite bolluğundan bahsetmiyorum.Kalıcı olandan bahsediyorum.Olay tersine dönüpte büyük ve devamlı çıkıştan dolayı yükselen kurdan bahsediyorum.Şimdi bi şeylere inanmanız için böyle bi şey mi yaşanması gerekiyor?
Bak tekrar ediyorum..şu anki enflasyon düzeyinin nedeni düşük değerli döviz, yani değerli(EN KOLAY YOLDAN YAPILAN ŞEKLİYLE)YTL dir.

Ha..bu doğru bi yol değil.Enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek için yapılacak en son ve en basit iş dersen sana katılırım.
Ama bu arkadaşlar en kolay şekilde sadece Tcmb faizine ve satış gelirine güvendikleri ve başka hiç bi kalıcı önleme başlamadıkları için gelinen bu noktada en büyük pay sadece kum gibi bol ve ucuz olan, 100 dolara yaklaştığı halde bize etkisi pek hissedilmeyen bazı zorunlu ithalata rağmen UCUZ KUR seviyesidir diyorum.

BUGÜNKÜ BULUNULAN POZİSYONDA..
Bunun aksini savunanada başka bi tarafımla ..yok vazgeçtim..(ORAM DEĞERLİ)acı bi tebessüm ediyorum..

Kolaya kaçıp; başka.. (hani kitaplarda yazan gibi)yani, gerçekci önlemlere başlamayanlara ağzımla gülecek halim yok ya.
Uzatmayalım.Zaman kimin haklı çıkacağını gösterir.

Önemli olan bundan sonra ne yapılacağıdır!!!!!!!!!!

BUGÜNE kadar gelinen seviyede aslan payı; bol ve ucuz döviz fiyatıdır.Olayı çarpıtmayalım.

(Tonton maliye bakanımıza müjdeler olsun! Bundan sonrasını nasıl olsa siz halledersiniz)

tersaci dedi ki...

Sn. Sekerim,

Ben yine ayni cumle ile baslayacagim: Once su kur gozlugunu bir cikaralim. Cok uzun yazmissiniz ama kisaca bir paragrafinizi alintilayacagim:

Yüksek faiz niye veriliyor arkadaşlar?
Faiz neye gore ve kime gore yuksek? Eger yuksekse bunun nedeni de gecmiste yedigimiz hurmalar.
Ülkeye bolca döviz gelsin diye değil mi?
Hayir!

eee..döviz bol ve ucuz olunca ne oluyor? Yerel para değerlenip alım gücü artıyor.Para basmayada gerek kalmıyabiliyor.
Esas olan bir ekonomide alim gucu ve kisi basina gelir gibi verilerin yerel para cinsinden olculmesidir. Dolar cinsinden olcum sadece uluslar arasi karsilastirma yapmak icin kullanilir. Dolayisi ile yerel para cinsinden olculen alim gucunde doviz kuru oynamalari alakasizdir. Ayrica 'alim gucu artinca para basilmayabiliyor' konusunu anlamadim gercekten ilk defa boyle bir arguman duyuyorum.

rdynk dedi ki...

üf ya...

sn. sekerim,

1. "akıl yasta degil bastadır"
ha bu arada yaşlıları da gorduk!
2. orhan karacanın calısması
"Türkiye'de Faiz Oranı ile Döviz Kuru Arasındaki İlişki: Faizlerin Düşürülmesi Kurları Yükseltir mi?", oneririm http://www.tek.org.tr/dosyalar/karaca-05.pdf

3. "Söylediğiniz ve savunduğunuz tezler gelişmiş ülkeler için geçerlidir" biz hicbir zaman gelismis ulke olamayacagız sayenizde.. hep ozel durumlarımız olacak hep mazeretlerimiz!

4."BUGÜNKÜ BULUNULAN POZİSYONDA..
Bunun aksini savunanada başka bi tarafımla ..yok vazgeçtim..(ORAM DEĞERLİ)acı bi tebessüm ediyorum"

ben de baska hic birsey demiyorum zira benim de zamanım degerli...

şekerim dedi ki...

Sn.Barış bey,

Dur! Şimdi bende senden özendim.Bende şöyle bi cümle ile başlayayım:

Roman yazacaz ya..önce şu kalemi bi kenara bırakalım.(!?!)

Ya..Güzel Barış beyciğim,yaşadığımız ülkenin TAŞ gibi bir gerçeği olan KUR düzeyi gerçeğini nasıl ve neden bi kenara bırakayım?Ben başka boyutta yaşamıyorum ki!
Ha senin kadar idealistde değilim.
Ben orta yaşlı(1960)mütevazı,biraz gerçekci,gözündende gözlüğünü hiç çıkatmayan(markası,gülme sakın.. KUR değil!)nacizane bi adamım.
(yetmiyor bide uzak mesafe görüş dürbünü edinecem)Ha bi özelliğim daha varki hiç sorma..kör değilim.
Herkes kendi çapında bi şeylerin farkında.

Senin eşşeğin kancık olsun şekerim!

Keramet rdynk kardeşin dediği gibi senin söylediğinde.(çok hızlı okuyucu bi arkadaş,2 nolu maddesinde belirttiği gibi bi şey söylememiştim ama neyse..)

Bi daha okursan,
Söylediklerinin bi çoğuna katıldığımı belirtip kendi görüşümce bazı şeyleri daha az önemsediğini anlatmaya çalışmıştım aslında.(Aslında Mahfi amcada büyük resmin içindeki detaydan yani asıl tedaviye odaklanılmayıp yan tesir olaylarının çok tatlı ve kolay geldiğini anlatmak istemişti kanımca)

Ben senin anlattığın OLMASI GEREKEN den bahsetmiyorum ki.OLUŞMUŞ OLANIN oluşmasındaki en büyük etkenin ne olduğunu (kendi bakış açımla) söylüyorum.Tabiki - nayır!- diyebilirsin.O da senin bakış açın.
Tek tutunduğun dal, sıkı politika ve bütçeği dengeltmeye çalışmaları sırasında 2005e kadar enflasyonun düşme yoluna girmesi.Ama likitide bolluğunun,paritenin düşüşünün,girişlerin çok daha önce başladığını söylemeyi atlamışsınız.Tavana vurmuş iflastan sonra bir öncekilerinin ve Derviş in yaptıkları ve artan likitidenin gecikmeli yansımalarından mı bahsediyorsunuz?
......

Dua edin kur yükselmesin.

Olur a ..tadilatlar bitmeden kurun yükseldiği vakit keramet kimdeymiş anlatırsınız hep birlikte.
Anlatılmak isteneni doğru anlamaya çalışalım..

şekerim dedi ki...

Zurnanın son deliği..

...kardeş (bağrımı deş)

Senin vaktin değerlide bizimkisi pul mu?
-Puah!
Seni ve Sn Orhan hocanı TCMB ye başkan ve yrd. atayalım olsun bitsin.
Hele senin gibi değerli bloğu olan gençleri harcıyorlar ya..

BEN bi şeyin iddasını gütmüyorum.
Gördüğümü söylüyorum.Bazı kimselere ısrarla bişey anlatma yaşını çoktan geride bıraktım.

Dedim ya sizin eşşeğiniz kancık olsun.(KUR yükseldiği zaman tadından yenmez ha..)Yemede yanında yat!

R.MUTT dedi ki...

Eh, neyse Mahfi bile sonunda hidayete ermiş. Böylece, yanılmıyorsam medya ekonomistleri arasında MB’nin “yüksek faiz – düşük kur” şeklinde bir politika izlemediğini iddia eden sadece Deniz Baba ile Fatih Özatar kaldı. (Uğur G. bile son dönemde ufaktan çark etti farkındaysanız.) Ha bir de Barış, Orhan ve ekonomix var tabii.

Size burada işin komiğini söyleyeyim mi: Merkez Bankası’nın üst düzey kadrosu bile geçen Haziran-Temmuzdaki çılgın faiz artışlarını aslında tamamen döviz kurunu bastırmak için yaptıklarını itiraf ediyor. Hem de yazılı olarak ve altında imzalarıyla. Çünkü dayanamamışlar bu konuda akademik bir paper döşenmişler. Aynen alıntılıyorum: “The CBT reacted decisively by increasing its policy rate by 400 basis points (bp). The USD/YTL exchange rate declined (ie the YTL appreciated) from 1.75 to 1.45 within a
month.”

Efendim, aynı zamanda yaptıkları operasyonla Blanchard’ın “faiz artışları risk primini artırıp devaluasyona sebep olur” tezini de çürütmüşler. Halbuki olay country-specific değil global risk algılamasında bir artıştı ve bizim gibi pek çok gelişmekte olan ülke aynı problemi aynı zamanlarda yaşadı. Tabii, hiçbirinin aklına faizleri bizim gibi anormal şekilde yükseltmek gibi fantastik bir fikir gelmedi. Zaten, 2-3 hafta içinde sular duruldu ve çoğu ülkede kurlar geri geldi. Biz ise anlamsız derecede yüksek bir faiz ve anlamsız derecede değerlenmiş bir döviz kuruyla başbaşa kaldık.

Yazıyı MB’nin yayınlar/araştırmalar sayfasında “Monetary transmission mechanism in Turkey” adı altında bulabilirsiniz. Güzel bir haftasonu okuması olur (ümit ederim fazla ağır kaçmaz). Hepsini okuyamayacaklar 4. sayfada “however” ile başlayan paragrafa göz atabilir. Yazının başyazarı da Erdem Başçı, yani MB’deki ikinci (bazılarına göre birinci) adam.

Hadi, baş baş.

rdynk dedi ki...

sn. R.MUTT

evet boyle bir kabul o donem icin dogru hatta diyorlarki kisilerde hala dolar alma egilimi vardı onu kırmayı da amacladık!ilginc gercekten...ayrıca yıl sonu hedefi falan da kalmadı "orta vade" diyip duruyorlar gidisat orta vadeyle uyumluymus umarım oyledir...

mr. brooks dedi ki...

Sayın R. Mutt,
Fatih Özatay da 15 subat 2007 tarihli yazisinda soyle demisti:

"Bu soruyu yanıtlayabilmek için şu önemli noktayı dikkate almak gerekiyor: Türkiye'de enflasyonun ana belirleyicisi iç talep değil, kur."

adres:
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=213037

yalniz bence tartisilmasi gereken baska birsey. hep yuksek faiz dusuk kur politikasi var mi diye tartisiliyor nedense. mb bu yuzden elestiriliyor. mb'nin tek amaci enflasyonu dusurmek ise baska ne yapabilir?

Serhad dedi ki...

Sn Barış Bey;

gerçektende yazıya şaşırmakta haklısınız. Bende Ercan Kumcu ve Mahfi Eğilmez'in birlikte yazdığı "Ekonomi Politikası" adlı kitapta sizin görüşlerinizle paralel bilgiler okudum.

Aslında Mahfi Eğilmez de sizinle aynı görüşte ancak dediğiniz gibi belkide okuyan esnaf (!) anlasın diye böyle yazmıştır :)

Kendimden emin olamadım ve kitabın o bölümünü yeniden okudum.. Sanırım bu bölümü Mahfi Bey değil de Ercan Bey yamış Mahfi Eğilmeze sormadan :)