İslam ve İktisat

is-guc derken blogdan uzak kaldim. bir de baktim ki ekonomik meselelere islam'in bakisi tartisiliyor. din adamlarinin iktisat konusundaki bilgisizliklerine aldirmadan fetvalar vermeleri eskiden beri beni rahatsiz ettigi icin, ben de surada iki kelam etme geregi hissettim.

ekonomix son yazisini bir yerlerde bir seyler ters diye bitirmis. ters olan sey 7. yuzyilda var olmayan, var olmasi hayal bile edilemeyecek olan iktisadi iliskileri ve kurumsal yapiyi, o zamanin basit iktisadi iliskilerini kistas alarak degerlendirmeye calismak. yani bugday ticaretinden opsiyon piyasasi uzerine sonuclar cikartmaya calismak abes; ve abes oldugu kadar (aslinda tam da abes oldugu icin) benim anladigim sekliyle islamin ozune ters.
din adamlari islam dinini cok iyi biliyor olabilirler ama iktisattan anlamiyorlar. bu yuzden de insanlari muhtemelen yanlis yonlendiriyorlar. (muhtemelen diyorum, zira benim islam bilgim, onlarin iktisat (iktisat nedir) bilgisinden fazla degil.)

islam bilgisi kuvvetli olmasa da, iktisat bilgisi kuvvetli olan bir insan olarak, ben islamin yasakladigi faizin iktisatcilarin "rant" diye isimlendirdigi sey oldugunu dusunuyorum. yani uretimden kaynaklanmayan, uretilmis olanin el degistirmesiyle elde edilen deger.

iktisatcilarin reel faiz dedigi sey, rekabetci piyasa ekonomisinde sermayenin getirisine esittir. yani paraniz varsa ve bununla bir is kurarsaniz, tum masraflari dustukten sonra, elde edeceginiz kar rekabetci piyasa ekonomisinde reel faizin getirisine esittir. bu sasirtici bir sonuc degil. zira siz o yatirimi yapmasaniz ve parayi bir bankaya yatirsaniz, banka o parayi baska bir girisimciye kaynak olarak verecek. neticede, piyasa mekanizmasi reel faizi sermayenin getirisine esitleyecek. bu su demek, bankaya para koyan bir insan, dolayli olarak baska birinin kuracagi bir ise yatirim yapiyor ve bu yatirimin getirisini kazanc olarak elde ediyor. bankanin burada islevi bir araci olarak cebinde para olanla paraya ihtiyaci olani bulusturmak.

tabii bankalar tum islemlerini islami kurallara gore yapmadiklari (mesela yeri geldiginde icki ureticisine de kaynak sagladiklari) ve de faaliyetlerinin bir bolumu rant saglama faaliyetleri oldugu icin, bir musluman bankalarla iliski kurmaktan kacinabilir. o durumda dogrudan yatirimi finanse eden yatirim araclarina yonelebilir. (ofk'lar hakkinda fazla bir bilgim yok. ama bir alternatif olabilirler tabii.)

tabii, reel faizin icerisinde risk primi de olabilir. bu da borc alanin ustlendigi riskin bedelidir. yani haksiz bir kazanc degildir. moral hazard (ahlaki tehlike), incentives vs. gibi iktisadi kavramlar uzerinden bu risk priminin var olmasinin olmamasindan daha "dogru" olacaginin tartismasini yapabiliriz. ama o kadar zamanim yok.

bu arada riskli yatirimlari kumar olarak adlandirmak da abes. neyin kumar olup neyin olmadigina karar vermek icin, o yatirimin uretkenligine bakmaliyiz riske degil. zira risk her seyde var. yani bir is kurmak da riskli bir aktivite, buna karsilik parayi faize yatirmak risksiz. o zaman reel bir yatirim yapmak mi kumar, faize yatirmak mi? goruluyor ki riskli olan her sey kumardir, kumar da kotudur demek abes.

bunlarin uzerine bir de soyle dusunun. cebinizde paraniz var ama isletme tecrubeniz yok. paranizla bir is kurmaniz mi daha iyidir, yoksa is kuracak birine "rekabetci piyasa faizi" uzerinden borc vermeniz mi? kim o parayi daha uretken bir sekilde kullanir; istihdam yaratabilir? bir insanin bilmedigi bir ise girmesi riskli degil midir? bir de o parayi baskasinin iyi kullanabilecegini dusununce, bilmedigi ise giren kisinin toplum kaynaklarini gereksiz riskler alarak carcur etmekte oldugu soyleyemez miyiz? sorular, sorular... cevaplari hepimiz dusunelim.

ozetle, kabaca rant olarak tabir ettigimiz, kaynagini uretimden almayan kazanclar disinda ben haram olabilecek bir sey gormuyorum. tabii rant illa ki kotu bir sey mi olmak zorunda? faydasi olamaz mi? ya da turkiye'de piyasalar ne kadar iyi isliyor? faizler dahil fiyat mekanizmasi uretime mi, yoksa uretmeden bolusume mi yonelik isliyor? bunlar uzun mevzular. daha da cok mevzu var tartisilabilecek ama ben uzatamayacagim.

sozun ozu, ben 7. yuzyildaki bugday vs. ticaretini kistas alarak din adamlarinin verdigi dini ogutleri dikkate almiyorum. benim tercihim iktisat bilgimi, islamin ozune iliskin bilgilerimle karsilastirip vicdanimin hakemliginde kararlarimi almak. tabii ekonomix'in dedigi gibi. her koyun kendi bacagindan asilir. siz istediginizi yapabilirsiniz.

not: bu arada yukaridaki tartismadan, islam esaslariyla yonetilen bir ulkede, mali ve parasal istikrarin tam olmasi ve piyasalarda tam rekabetin tesis edilmesi gerektigi sonucu da cikabilir.

not 2: su siralar epey bir yogunum. eger yorumlara cevap veremezsem kusuruma bakmayin.

3 Yorum Var.:

bliyaal dedi ki...

Dr. Jekyll,

İyi demişsiniz. 1400 kusur sene evvel çölde yaşayan bedevilerin bize kıyasla ilkel olan ekonomilerini incelemek, günümüzün modern piyasa ekonomisinde bize hiçbir şey kazandırmaz. En basitinden, İslam’ın kanaatkarlığı bir kapitalistin, bir girişimcinin kar güdüsü ile asla uzlaştırılamaz.

Piyasa ekonomisinin tamamıyla tarihsel tecrübelerden kaynaklanan kategorilerini dinin dogmaları ile biçimlendirmek, bunlara göre düzenlemek, hem ekonomik özgürlüğü hem de bireyin özgürlüğünü ortadan kaldırır.

mr. brooks dedi ki...

yorum yazacaktim, biraz uzun oldu bloga aktardim:
http://lattakian.blogspot.com/2007/09/din-iki-asirligina-mi-geldi.html

Unknown dedi ki...

Bliyaal,

Genel olarak uzun bir konu, haklı olduğun yerler olabilir ama özelde bir yere işaret edeyim.

Dinle ilgisi olmayan ünlü İktisat Tarihçisi Prof. Murat Çizakça senin düşündüğüyün tersine müslüman tüccarların işlem maliyetlerini kolaylaştırıcı yöntemlerinin Avrupa'da hemen benimsendiği ve burada şahıs ortaklığının geliştirilerek korporasyona dönüştürüldüğünü anlatır.

Aslında İslamda öncelenen şeyin kanaatkarlık mı yoksa kapitalizm olarak yorumlanabilecek bir kar güdüsü ve girişimcilik mi olduğu sorusunun cevabı kolaylıkla birinci şık olarak verilemez.

Son paragrafta bahsettiğin tarihsel tecrübeler içinde islamiyet öncesi Araplar yanında müslüman geleneğin ticaret ve sanayi erbabının da ciddi katkısı vardır.

Ben İslamın birey özgürlüğünü bırakın ortadan kaldırmayı, dünyevi herhangi bir görüşten fazla kısıtlamadığı kanaatindeyim. Kutsal kitabın 1400 yıl öncesinde dondurulması ve o zamana özgü yorumlarla bugüne fetvalar aranması cahillik değilse kötü niyetlilikten ibarettir.

Selamlar.

FST