Hurşit Güneş, Güngör Uras...

Bazı iktisatçılarımız resesyon geliyor diye davul zurna çalarken ekonomi ilk çeyrekte yine yüzde 6.8 gibi acayip bir hızla büyümüş. Şimdi hazretler iç talep yerinde sayarken bu büyümenin nasıl olduğunu anlamaya çalışıyor.

Kamu harcamalarında biraz yüksek bir artış gördü ya, Sabah Gazetesi hemen "Büyümeyi kamu sırtladı" diye uyduruk bir yorum yapmış. Sabah Gazetesi'nin muhabiri anlaşılan bu kamunun harcamalardaki ve yatırımlardaki payı ne ki ekonomiyi ne kadar etkilesin diye hiç bakmamış. Eğer baksa idi kamunun tüketim ve yatırım harcamalarının toplamının GSYİH'nin yüzde 8.5'inden ibaret olduğunu görecek ve yazısına böyle aptalca bir başlık atmayacaktı.

Bu arada Güngör Uras ile Hurşit Güneş'in büyümenin kaynağını doğru olarak tespit etmeleri beni şaşırttı. Aferin, demek ki yavaş yavaş ekonomiyi öğreniyorlar. Eh, özellikle ilkinin yaşı biraz geçti ama bu yaşta da olsa ekonomiyi öğrenmeleri yine de hiç yoktan iyidir.

Bu arada resesyonu davul zurna çalarak bekleyen iktisatçılarımızdan (Iktisat nedir) olan ve hatta neredeyse resesyon duasına çıkma aşamasına gelen Asaf Savaş Akat da büyümenin kaynağını doğru olarak tespit etmiş. Fakat YTL bu kadar değerliyken bunun nasıl olabildiğine pek akıl erdirememiş. Bakalım önümüzdeki günlerde buna nasıl bir kulp bulacak?

Efendim, sadede gelelim. İlk çeyrekte iç talep yerinde sayarken ekonominin bu kadar hızlı büyümesinin nedeni ihracattaki artış. Burada ihracat derken hem mal hem de hizmet ihracatından bahsediyoruz. 2001 krizi sonrasında ihracatta yaşanan performans mal ve hizmet ihracatının sabit fiyatlarla ve harcamalar yöntemiyle hesaplanan GSYİH içindeki payını neredeyse yüzde 50'ye kadar getirdi. Bu oranın büyüklüğünü anlayabilmeniz için harcamalar yöntemiyle hesaplanan milli gelir içindeki en büyük paya sahip kalem olan özel tüketimin oranının yüzde 65 civarında olduğunu hatırlatalım. Mal ve hizmet ihracatının milli gelir içindeki payının neredeyse özel tüketimin payına yaklaşması artık Türkiye'ye ihracata dayalı büyüme fırsatını veriyor. İlk çeyrekte yaşanan da tastamam bu. Aslında bu yöndeki gelişmeleri geçen yılın ikinci yarısında da görmüştük.

Şimdi de YTL bu kadar değerliyken ihracatın nasıl olup da arttığına gelelim. Eee, ihracatı sadece kurun fonksiyonu olarak görürseniz böyle bir gelişme karşısında böyle apışıp kalırsınız tabii. Oysa bu konuda Türkiye üzerine yapılan çalışmaların çoğu ihracatın kurdaki gelişmelere değil dış talebe duyarlı olduğunu gösteriyor. Bu çalışmalarda pek fazla dikkate alınmayan verimlilik gelişmeleri de ihracat açısından önemli.

Sevgili köşe yazarlarımız geçen yılın ilk yarısında duraklayan ihracattaki artışın mayıs ayından itibaren yeniden hızlanmasını hemen mayıs-haziran dalgalanması sırasında kurların yükselmesine bağlamışlardı. İhracat bağlantıları en az 2-3 ay önceden yapılırken kurdaki artışın böyle zınk diye ihracata nasıl yansıdığını ise hiç sorgulamamışlardı. İşin aslı o zaman ihracatta görülen artışın nedeninin en büyük dış pazarımız olan AB'deki canlanma olmasıydı. AB ekonomilerindeki canlılık hala sürdüğü için kurdaki gerilemeye rağmen ihracatımızdaki artış da sürüyor. Allah'tan ki sürüyor yoksa iç talep ve yatırımlar durduğu için şimdi gerçekten de resesyona girmiş olacaktık.

İhraç pazarları canlı olduğu ve verimlilik artışları sürdüğü takdirde kurun seviyesi ne olursa olsun Türkiye'nin ihracatı artar. Yok ihraç pazarlarında durgunluk varsa kuru ne kadar zıplatırsanız zıplatın ihracatı yükseltemezsiniz. İnanmayan "ne kadar enflasyon o kadar devalüasyon" gibi akla zarar bir kur politikasının uygulandığı ve kurların sürekli yukarı doğru ittirildiği 1995-1999 arasındaki ihracat rakamlarına gidip bir baksın.

4 Yorum Var.:

Blog Sahibi dedi ki...

Asaf Savas yazisinda yine kivirtiyor. Kendisini "intizamli duzeltme" kanadinda oldugun soyluyor.

Ben bu konu hakkinda 21 Mayis 2006 tarihinde baslayan ve bundan 3 ay once biten bir yazi dizisi yapmistim (ilgilenenler arsivden baksin). Asaf 2005'in ortasinda "yumusak inisten" bahsediyordu, ya da simdiki ifadesiyle "intizamli duzeltme"den. 21 Mayis 2006 tarihinde, borsanin %20 deger kaybettigi siralarda kan kokusu aldigindan olsa gerek tahminini "sert inis" olarak degistirdi. Yani tam 13 ay once iyice radikallesti.

Buyume rakamlari %6'nin uzerinde gelmeye devam ederek bunu morartirken, simdi de ekonomik duzeltmeleri tahmin etmek fevkalade zordur demeye baslamis. Zorsa milletin kafaasini niye abuk subuk tahminlerle karistiriyorsun?

Haa, unutmadan Kasim 2006'da iyice azitarak "dolar cazip hale gelmeye basladi" diye ferman da vermisti. O tarihten bugune dolar TL karsisinda %15 reel kayba ugradi.

Bu arada garibanizm gurusu Gungor Abi de ekonomi buyudu de para zenginlerin (sanayicinin) cebine giriyor, ic talep azaldigina gore para yoksullarin cebine girmemistir diyor. Ic talep yuksek iken peki niye "hormonlu buyume" zirvalarini siraliyordu? Illaki herseye bir kulp takacaklar yani.

Murat dedi ki...

Sn. Ekonomix, degerli bir kaynaktan "ihracat yatirimi takip eden bir kavramdir, ve degerli kur, yatirimcinin elini kuvvetlendirir, boylece degerli kur ihracati arttirabilir" gibi bir yorum okudum. Ne dusunuyorsunuz?

Blog Sahibi dedi ki...

Degerli kur ihracati arttirabilir diyorlarsa yanlis bir ifade kullanmiyorlardir. Ekonomide hersey olabilir. Eger rakiplerinizle aranizda maliyet farki buyukse kurun yukselmesi (diger tum faktorler sabit) size pazar kaybettirmez ve satislariniz da artar (tabii bu durumda fiyatlari neden daha once yukseltmediniz diye sorabilirsiniz).

Ama genel kural olarak kurun yukselmesi sizin sattiginiz urunu daha pahali hale getirir ve sattiginiz miktar azalir. Demand curves are downward sloping.

Ancak bu Ekodok'un da belirttigi gibi kur yukselirse her durumda ihracatiniz azalir demek degildir. Ihracat bircok faktorden etkilenir. Kurlar kadar sizin maliyetleri dusurmek icin yaptiklariniz da onemlidir. Ayrica rakiplerinizin kurlarindaki gelismeler de onemlidir. Ayrica is sadece maliyet de degildir. Musterilerinize verdiginiz hizmetin butunu onemlidir.

Mesela Amerikali ithalatcilar gida sektorunde Cin kaynakli bir suru problem yasiyorlar. Her ne kadar Cin en ucuz urunleri satsada yuksek risklerinden dolayi ihracatlari sekteye ugrayacaktir. Ben mesela Cin kaynakli gida urunlerini bilincli bir sekilde kullanmiyorum. Canimi sokakta bulmadim.

Cebir Kismiturev dedi ki...

Hammadeyi Dolar ile isciligi YTL ile satin alip ortaya cikani EURO ile satiyosan ihracat cok rahat olur kanaatindeyim. Bilmem yanlis mi dusunoyorum. Euro bolgesi buyume rakamlarida talebin iyilestigini soyluyordur herhalde ;)