Lafi uzatmadan konuya girelim. Persembe gunku Hurriyet'te Ercan Kumcu'nun yazisi dikkatimi cekti. Kumcu ozetle soyle diyor: Turkiye secim atmosferinde gundemdeki vergi indirimi gibi politikalarla ekonomik disiplini bosluyor. Yurt disindan gelen sermaye bunun uzerini ortuyor. Ancak bunun acisi secimden sonra cikacaktir.
Haydi simdi basit bir asil-vekil (principal-agent) modeli kuralim ve buradaki ahlaki tehlike (moral hazard) problemini analiz edelim. (Ahlaki tehlike ne mi? Tiklayin.)
Asil halk, vekil hukumet, hukumetin secimden once halka verdigi vaatler ve parti programi ise halk ve hukumet arasindaki kontrat olsun. Halkin tek derdi hizmet almak, vekilini de bu amacla seciyor. Ama secilen vekilin bir derdi daha var: bir defa daha secilmek. Diyelim ki vekilin onunde iki tip politika secenegi var: iyi politika ve populist politika. Iyi politika dedigimiz Ercan Kumcu'nun istedigi turden disiplinli politika. Populist politika ise secim oncesinde hukumet vatandasa hizmet veriyormus izlenimi veren kotu politika. Populist politika, Ercan Kumcu'nun belirttigi uzere gelecekte ulkenin makroekonomik dengelerini bozacagi icin aslinda halkin zararina. Dolayisiyla halkin cikari sandikta populist politika uretene ya da onerene degil, iyi politika uygulayacak olana oy vermekte. Ama iyi politika olarak adlandirdigimiz politikalarin olumlu sonuclari genellikle uzun vadede ortaya cikiyor. Dolayisiyla secim oncesi uyguladigi politikalarin iyi sonuclarini gorecek kadar zamani olmayan hukumetin, iyi politika yerine populist politika uygulamaya egilimi oluyor. Ustelik secilme olasiligi azaldikca, populizm egilimi de artiyor. Secilirse de 4 sene daha Allah kerim zaten.
Peki burada mesele ne? Mesele vatandasin iyi politika ile populist politikayi birbirinden ayirt edememesi. Vatandas hukumet populist politika uyguladiginda bunun sip diye farkina varsa hic sorun kalmaz. Populist politika cikarina olmadigi icin hukumetteki partiye bir daha oy vermez. Hukumet de bunu bilecegi icin populizm yapmaz. Ama sorun su ki ortalama bir vatandas hukumetin ne yaptigini duzenli olarak takip etmez ya da yapilanlarin iyi mi kotu mu oldugunu saglikli bir sekilde tahlil edemez. Bu yuzden cogunlukla mevcut ekonomik duruma gore kararini verir. Bu da populist politikanin yolunu acar. Iste vatandasin hukumeti geregince denetleyememesi neticesinde, hukumetin kotu politika uygulama riskinin olusmasi iktisat (Iktisat nedir) literaturunde ahlaki tehlike (moral hazard) denen soruna denk dusuyor.
Peki buna karsi ne yapilabilir? Literaturde bu tur problemlerin ustesinden gelmek uzere yapilan calismalari iceren alana kontrat teorisi deniyor. Pek cok asimetrik bilgi probleminde ortaya cikan verimsizlik, asil ile vekil arasinda yapilan karmasik kontratlarla azaltilabiliyor. Ancak politika soz konusu oldugunda, vatandasin sandiga gidip oy vermekten baska fazla bir gucu olmadigi icin bu imkan sinirli. Yapilabilecek en iyi sey, onceden hukumetin secim zamani populizm yapma imkanlarini kisitlanmaya calismaktir. Mesela merkez bankasi bagimsizligi populizme karsi bir onlemdir. Eger basbakanin faizler inmeli telkinine ragmen merkez bankasi baskani direnebiliyorsa, para politikasindan yana icimiz rahat olabilir. Maliye politikasinda ise isler daha zor. (Devletin ve iktidarin ekonomik gucunun sinirlandirilmasi konusu derin bir mevzu. Devletin bu konulari duzenleyen bir ekonomik anayasasi olmasini savunanlar bile var. Ama simdi oralara girip konuyu dagitmayalim.)
Secim zamani geldiginde ise yapilabilecek tek sey, ekonomide populist politikalarin isaretlerinin izini surmek ve populist politika ureten hukumeti sandikta cezalandirmak. Ama ekonomideki gostergeler tek bir faktore bagli olmadigi icin, onlara bakip bir sonuca varmak zor. Yine de oy kararini vermeden en basitinden secimden once enflasyonun seyrine bir goz atmak faydali olabilir.
Ozetle, secim zamani gelir de iktidarin elinde populizm yapma sansi olursa, tek oyumuzla onu cezalandirmaya calismaktan ve baskalarinin da aynisini yaptigini ummaktan baska yapabilecegimiz pek bir sey yok. O yuzden gerekli kurumsal reformlari hukumetlere onceden yaptirmak gerekiyor.
11 Yorum Var.:
"Pek cok asimetrik bilgi probleminde ortaya cikan verimsizlik, asil ile vekil arasinda yapilan karmasik kontratlarla azaltilabiliyor"
Bu konuya biraz daha egilmeniz mumkun mu? Sanirim bu tip kontratlarin presinpleri, yapisal reformlar icin bir taban olusturabilir.
Bu arada yazilarinizi keyifle takip ediyorum..
Saygilar
L.A
Hosgeldin dr jekyll!
(Ekonomi Turk adina)
Baris
asimetrik bilgi problemi benim en cok ilgimi ceken konulardan biri. bu konulara ileriki bir yazida mutlaka deginirim sayin l.a.
tesekkur ediyorum ve hepinize hos bulduk diyorum.
Asimetrik Bilgi Probleminde acaba aktörlerin bazı özellikleri de buna sebep olmuyor mu? Asil diye nitelendirilen halk, önerdiklerinizi yapabilecek kapasitede mi??
Bugüngü gazeteleri okurken, manşetlerden biri de Bağcılarda bir ilkokuldaki mescidde öğrencileirn namaz kılmasıyla alakalıydı! ve veliler birbirleirne girmişler. Kapalılar tabi kılacaklar, okullarda seks, fuhuş dersi veriliyorda namaz kılınamaz mı demiş!! Şimdi bu mantıkdaki insanlara bu dediğiniz modeli nasıl uygulayacağız??
Özge
Ayrıca hoşgeldiniz, aceleden unuttum!
Özge
haklisiniz ozge hanim, sorunun bir parcasi da bu. bu populizm riskini ve hukumetin elini baglamanin onemini arttiriyor.
aslinda halk tumden cahilse ve ben onlar icin en iyisini biliyor ve istiyorsam, benim diktator olmam en iyisi. diktator oldugum icin yeniden secilmek gibi bir derdim olmayacagimdan, populizm riski de olmayacaktir. ama halkin tumden cahil olduguna inanmiyorum ve bir diktatorun halki icin en iyiyi bilecegini ve sadece halkini dusunecegini sanmiyorum. o yuzden tercihim her zaman demokrasiden yana. demokratik bir ortamda ise gerekli kurumsal onlemleri almak icin yine halka guvenmekten baska caremiz yok. ama o nasil olur derseniz orasi baska bir tartisma konusu. aydinlar, demokratik baski gruplari gibi cesitli unsurlara dayanan mekanizmalarla hukumetlere bunlari dayatmanin yontemleri dusunulebilir mesela.
bu arada, tesekkur ederim. tekrar hos bulduk.
Ben de demokrasiyi tercih ediyorum fakat ülke özellikleri nedeniyle işimiz zor!
Yine de enseyi karartmayalım, yolumuz açık olsun........
İyi haftasonları herkese...
Özge
Ben de demokrasiyi tercih ediyorum fakat ülke özellikleri nedeniyle işimiz zor!
Yine de enseyi karartmayalım, yolumuz açık olsun........
İyi haftasonları herkese...
Özge
Ben de demokrasiyi tercih ediyorum fakat ülke özellikleri nedeniyle işimiz zor!
Yine de enseyi karartmayalım, yolumuz açık olsun........
İyi haftasonları herkese...
Özge
Dani Rodrik blogunda Dünya Bankasının yeni başkanı Bob Zoellick'in 2002'de yaptığı bir konuşmasından bir parça aktarmış:
The second generation (of economic reforms) necessitates executive-legislative compacts to achieve long-term transformations: fiscal controls in federal systems; transparent legal and regulatory regimes backed by honest judiciaries;tax codes and pensions savings that build public trust, not undermine it; and schools and education systems that draw all of society toward opportunity, not protect isolated privilege.
Yorum Gönder