Issizlik yaratan büyüme ‘teorisi’

Issizlik yaratan büyüme ‘teorisi’ Türkiye’de icat edildi ama benim bilebildiğim kadarıyla henüz dünya literatürüne geçemedi. Bir tahminde bulunmak istiyorum; ‘made in turkey’ damgası taşıyan bu teorinin kaderi de Erke Dönergeci’nden ve diğer benzerlerinden farklı olmayacak.

Bir taraftan Güngör Uras diğer taraftan Faik Öztrak, son dönemde nedendir bilinmez Asaf Savaş Akat ‘grafiklere bakarak’ bu teoriyi üretenler ve onun sıkı takipçileri arasında yerlerini aldılar. Belki başkaları da vardır, bilmiyorum. Tuğrul Gürgür bu beyefendilerin ipliğini pazara çıkararak onlara hakkettiklerinden fazla önem atfediyor olabilir. Çünkü onları yanlış tanımadıysam er meydanına çıkıp kendilerini savunmak yerine, köşelerinden dört işlem yapma özürlüsü işadamlarının kulağına hoş gelebilecek ‘sanayisizleşme’ teorileri, sıcak para hikayeleri üretmeyi sürdüreceklerdir. Çok mu ağır kaçtı ? Gerçekten üzgünüm. Eğer tahminimde yanılmışsan özür dilemesini de bilirim.

VOB nedir?     Taksi Şöförü   Borsa Tüyoları?   Olasılık nedir?   Enformasyon Nedir

Bu teorilerin (aslında hipotez bile sayılmazlar) ilk defa ortaya çıktığı 2003 yıllarında karınca kararınca ben de tartışmaya dahil olmuştum. Nisan 2004 tarihli bir yazımda bir öngörüde bulunmuştum, aşağıda değiştirmeden yayınlıyorum. Zamanın beni doğruladığı gibi bir iddiam yok. Takdir sizindir. Yalnız bir not düşmek istiyorum. Geçenlerde Tarhan Erdem’in çok önemli bir araştırması yayınladı. Hala güneydoğu ve doğuanadoludaki nüfus artış oranları hatrı sayılır ölçüde Türkiye ortalamasının üstünde. Bugün işarayan 18 yaş nüfusunun doğduğu dönemde de artış hızı çok yüksekti hiç şüphesiz. Sonuç açik; ne kadar çok nüfus artisi o kadar fakirlik.

‘Efendim, gelir dağılımdaki uçurum artıyor, eşitsizlik devletin Hakkari’nin dağlarına demir çelik fabrikası kurmamasından kaynaklanıyor olamaz mı ?’ Bu şartlarda ne tür bir sanayileşme politikası işsizlik oranlarını düşürüp, gelir uçurumlarını daraltabilir ?

'' Daha çok kisinin gerçek bir isi olacak. (8-4-2004)

Bir tahminde bulunmak istiyorum: Türkiye'de is sahibi olanlarin sayisi geçmis yillara göre belirgin ölçüde artacak (1-2 yil). 'Bu bir tahmin sayilmaz' diyeceksiniz. 'Iki kere iki dört eder' gibi bir sey. Eger bu ölçüde kesinse niye kimse böyle bir tahmin yapmayip olumsuzluklar üzerinde durmayi yegliyor ? Olumsuz beklentilerin gerekçesi nedir ? Geçmisdeki gerçeklesmeler. Halbuki gelecek her zaman geçmisin yansimasi olmaz. Ayrica ne ölçtügü belli olmayan bir endeksin sonuçlari var ortada.

Ben tahminimi suna dayandiriyorum: Büyüme kaçinilmaz olarak issizligi azaltir. Er yada geç bu hissedilecek. Bu kadar açik bir seyi görememizin sebebi: Kamunun harcamalari kisildigi bir ortamda bunun gerçeklesmeyecegine dair hurafeler. Ayrica büyümeyi yalnizca verimlilik artisina baglamakta çok mümkün degil. Araba, beyaz esya, kahverengi esyaya yogun talebin kaynagi kimlerdir ? Istikrarin issizligin en iyi ilaci oldugunun farkinda olmaliyiz. Bu hipotezin tersinden saglamasini da 1990-2000 yillarinda gördük: Kamunun harcamalara dayali genisletici politikalar eninde sonunda istikrarsizlik yaratarak krizlere yol açiyor. Bu da bugün yasadigimiz istihdam sorunun yegane sorumlusu olmasa bile en önemlisi.

Eger uzun yillar istikrar tesis edilebilirse köyden kente göçün yeniden basladigina sahit olacagiz. Çünki istikrarsizlik en çok kentli dar gelirlileri vuruyor. Halbuki kirsal kesim devletin yardimlariyla çok fazla dibe vurmuyor. Kentli yoksullarin durumunun relatif olarak düzelmesiyle, köylüler için kent tekrar eski cazibesini kavusacak. Biz issizligin azalmadigini zannedebiliriz, halbuki gerçek köylerdeki gizli issizligin kentlere tasinmasidir.’’

Ahmet Çavuşoğlu

0 Yorum Var.: