Correlation vs. Causation


Bazi ekonomik problemler basittir, insanlar duz mantik yuruterek problemi anlayabilirler ve cozum uretebilirler. Bazi ekonomik problemler ise karmasiktir, anlamasi ve cozum uretmesi uzun arastirmalar gerektirir. Hurriyet'te yine Sinan Aygun'un resminin bulundugu bir haber yayinlandi. Haberde soyle deniliyor:

"ANKARA Ticaret Odası’nın (ATO) hazırladığı rapora göre, ekonomideki kötü gidiş aileleri dağıttı. Son on beş yılda boşanma oranı yüzde 245 arttarken, en ağır krizin yaşandığı 2001 yılında boşanma sayısı 2000 yılına Akıyasla yüzde 45 artarak 50 bin 402’ye çıktı. 2000-2004 yılları arasında 353 bin 765 çift boşandı. ATO’nun Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün verilerinden yararlanarak hazırladığı "Boşanma Raporu"na göre, Türkiye’de her yıl boşanma sayısı artıyor. 1990 yılında 25 bin 712 olan boşanma sayısının, 2004 yılında 88 bin 736’ya çıktığını gösteren rapora göre Türkiye’de son 15 yılda boşanma oranı yüzde 245 artttı. "

Sinan Aygun'un egitimi nedir bilmiyorum ama ekonometriden anlamadigi kesin. Korrelasyon iki degiskenin ayni zaman dilimi icerisinde ayni yonlu veya zit yonlu hareket etmesine verilen isimdir. Causation yani nedensellik ise bir degiskenin baska bir degiskeni etkilemesine denir. Iki degisken arasinda korrelasyon olmasi bu degiskenlerden birinin digerini etkiledigi sonucunu cikarmaz. Ne demek istedigimi bir ornekle aciklayayim. Japonca konusan insanlarda kalp krizi olma olasiligi japonca konusmayan insanlarin yarisi kadardir. Bu herkesin olcebilecegi, tartisma goturmeyen bir gercek. Yani japonca konusma ile kalp krizi riski arasinda negatif bir korrelasyon vardir. Ama bu japonca konusmanin kalp krizi riskini azalttigi anlamina gelmez. Oyle olsaydi biz de japonca ogrenir, kalp krizi riskimizi azaltirdik. Kalp krizini riskini azaltan sebebi bilmiyoruz, belki japonlarin genlerinde birsey vardir, belki de japonlar cok miktarda balik yedikleri icin oyle oluyordur, veya bambaska bir sebep. Bunu tespit edebilmemiz icin cok sayida veriye ve uzun ve detayli bir arastirmaya ihtiyacimiz vardir. Simdi ATO'nun yaptigi "arastirma"nin zayif yonlerine bir bakalim.

ATO'nun yaptigina arastirma denilmez tabii ki. 2001 yilinda ekonomik kriz olmus, ayrica 2001 yilinda bosanma sayisi %50 artmis, hemen bu ikisi arasindaki aslinda olmayan (veya cok zayif) bir baglanti kurularak "ekonomik krizler bosanmalari arttirir" sonucu cikarilmis. Bu sonucun tek basina bir anlami da yok aslinda ama neyse (cozum nedir? ekonomik kriz cikarmayalim mi?). Birinci vurgulamak istedigim nokta, tek bir veri kullanilarak genelleme yapmak istatistiksel olarak mumkun degildir. Eger iki olay arasinda bir baglanti yoksa bile %50 olasilikla negatif veya pozitif bir iliski bulmaniz mumkundur. Nitekim 2002, 2003, ve 2004 yillarinda ekonomi cok buyuk hizlarda buyumus ve toplamda %25'lik bir buyume orani yakalanmistir. Ekonomi %25 buyurken bosanma oranlari ne olmus peki? 50 binden 88 bine cikmis, yani neredeyse %80 artmis. Demek ki bosanmalarin arkasinda daha onemli bambaska bir sebep var. Ortaya cesitli teoriler surebiliriz. Mesela bosanma oranlari artarken Turklerin yabanci uyruklu bayanlarla evlenme oranlarinda da artis soz konusu. Bir de buna ek olarak bosanmalarin en yogun goruldugu gruplar arasinda 16 yildan daha fazla evli olan ciftler var. Simdi biz de Sinan Aygun gibi bu ikisini birlestirip, "Natasalar bosanmalari arttiran en onemli sebeptir" sonucunu cikartabiliriz. Yaslandikca ekonomik gucu artan evli erkekler 40 yasina geldikleri zaman 40'lik karilarini bozdurup 20'lik Natasalarla evleniyorlar diyebiliriz. Dogru mu yapmis oluruz? Tabii ki hayir. Bu cok karmasik bir konu ve oyle duz mantik yurutmekel cozulebilecek bir konu degil. Dogrulugunu bir ulkede degil her ulkede her toplumda test etmeniz gerekir. Bati toplumlari giderek zenginlesirken bosanma oranlari da artis gostermektedir. Demek ki ekonomik guc ile bosanma oranlari arasinda aslinda pozitif degil negatif bir korrelasyon vardir. Yani ATO'nun istatistikleri bastan yanlistir.

Diger bir noktaya bakalim. Ayni yazida intihar istatistikleri de verilmis. Eger ekonomik kriz insnalari bunalima surukluyor ve evliligi dagitiyor ise, ayni zamanda intihar sayilarini da arttirmasini bekleriz degil mi? Gazetelerde borsada parasini kaybetti kendini damdan asagi atti seklinde haberleri cok gormusuzdur. Kriz olan 2001 yilinda 2000 yilina oranla intihar sayisinda %10 azalma var. Artisi birakin bir azalma var. Daha fazla yorum yapmaya gerek var mi?

Profesyonellikten uzak, ici gediklerle ve yanlis sonuclarla dolu bir calismayi halka sunmak, altina da imzanizi atmak ancak Turkiye gibi geyik bir ulkede olur. Bunu yapan da Ankara Ticaret Odasi baskani. Hem ayip hem yazik.

3 Yorum Var.:

- dedi ki...

Yanlış bilmiyorsam Sinan Aygün ingiliz dili ve edebiyatı mezunu. Ekonomik problemlere yaklaşırken iktisat yerine edebiyatı kullanması da bu yüzden olsa gerek.

Blog Sahibi dedi ki...

Iyi bari. En azindan ingilizceden anliyor o zaman :-) Yarin bir gun gelip benim imla hatalari duzeltmeye kalkarmis mesela!!!!

BAHADIR AKIN dedi ki...

Ne ingiliz edebiyatı, ne ekonomi, bu adam sopadan anlar.