Ekşi sözlük'te birakbana vidividi rumuzu ile yazan yazarın Kapitalizm nedir? sorusuna verilmiş, oldukça doğru cevabını paylaşacağım. Cevap aslında sosyalizm'in tanımını içeren daha uzun bir yazının içinde yer alıyor:
Kapitalizm bir ekonomik model olmaktan önce, bir ahlak sistemidir, ve diğer ahlak sistemlerinin aksine bireyi merkeze alan tek sistemdir. kapitalist toplumda ilişkiler gönüllülük esasına ve sözleşmeye dayanır. Devletin tek görevi bu ilişkilerin gönüllülük esasıyla devamını temin etmektir. Devlet bu görevden türeyen üç fonksiyonun yerine getirilmesi için vardır. Kişiler arasındaki gönüllülük ilkesine halel getirecek güçleri etkisiz hale getirecek hukuk sistemini ve kolluk kuvvetlerini kurmak ve devam ettirmek. (bu gücü kullanan taraf devletin kendi vatandaşı olabileceği gibi yabancı bir devlet de olabilir.) Yani kapitalist devletin üç azası vardır: polis, asker ve mahkemeler.
kapitalist devlet dini bakımdan laik olduğu gibi ekonomik olarak da laiktir. devlet yönetiminde ekonomik güdülerle hareket edilmez, devletin mülkiyet üzerinde hakkı veya tekeli yoktur, devlet hiç bir ekonomik kaynağın işletilmesi, satılması, tahsis edilmesi gibi işlerle uğraşmaz. devletin kültür, turizm, eğitim, din, sosyal, sağlık, ekonomi politikası yoktur; bunlar vatandaşların kendi aralarındaki sözleşmeler ile yönetilmeye bırakılmıştır. devlet yalnızca bu sözleşmelerin yerine getirildiğini temin edecek önlemleri almakla mükelleftir.
dolayısıyla böyle bir toplumda rüşvet, adam kayırma, hemşericilik, peşkeş vesaire gibi ahlaki hastalıkların barınması mümkün değildir. devletten rüşvet ile elde edilecek bir fayda yoktur, devlet hiç bir kaynağa sahip olmadığı için hiç bir şeyi peşkeş çekemez, devlet bürokrasisi bir rant kapısı olmaktan çıkar, alelade bir hizmet sektörü pozisyonu haline gelir. devlet teşvik dağıtamaz, asgari ücret belirleyemez, şu veya bu firmayı kayıramaz, vesaire.
dolayısıyla, devletçi toplumun hastalıkları olan çeteleşme, yolsuzluk, peşkeş, rüşvet, haraç v.s. kapitalizm eleştirisi değildir, emperyalist amerika, sömürgeci batı gibi argümanlar da kapitalizm eleştirisi değildir, emperyalizm ve sömürgecilik eleştirisidir. ideal kapitalist devletin, birincisi emperyalizm ve sömürgecilik yapacak mali gücü yoktur, ikincisi de bunlardan elde edeceği bir fayda yoktur. emperyalizm, sömürgecilik, milliyetçilik ve ırkçılık ahlaki düzlemde (ya da ahlaki çukurda) sosyalizm ile yanyana, koyun koyunadır. bunların hepsi de kolektivizmin ve kabileciliğin farklı tezahürleridir. hepsi de hırsızlığı meşru görür, hepsi de bireyi birey olarak değil bir grubun üyesi olarak tanımlar, ve bu gruba aidiyet ile haklarını çiğneyeceğine veya teslim edeceğine karar verir. sosyalizm, bireyleri üretim araçlarının sahipleri ve diğerleri olarak ayırır, ve ilki aleyhine ikincisi lehine hırsızlığı meşru görür.
3 Yorum Var.:
ekşi yazarından izin alınmış mı acaba yazısının burada yayınlanması için?
Ben yazıyı alıntı oldukça uzun olduğu için koyduktan sonra izin istedim yazardan. Ben yazardan izin alabileceğimi varsayıp şimdiden yayınladım ama daha cevap gelmedi. Eğer izin vermezse alıntıyı bir paragrafa indireceğim.
Aslında her ihtimale karşı yazıdan alıntıyı izin gelene kadar tek paragrafa indireyim.
Bu tanım “Kapitalizm Nedir?” sorusunun cevabı yerine, daha çok politik-ekonomik bir sistem olarak “Klasik Liberalizm Nedir?” sorusunun cevabı olmuş. Pratikte pek örneği olmasa da, devlet olmadan, sadece ekonomik özgürlüklere sahip bireyler arasında da kapitalist ekonominin hayat bulabiliceği savunulabilir.(bkz Anarcho-Capitalism).
Ayrıca yazarın savunduğu sistem teorik olarak ele adlığımızda bile yazarın iddia ettiği kusurlardan(peşkeş, rüşvet, vs..) arınmış değil. Devletin, yazıda bahsettiği görevleri görebilmesi için polis kuvvetleri organize etmesi ve mahkemeler kurması lazım. Bu kurumları da çalıştırabilmek için memur istihdamı yapması ve silah, gıda, vs gibi envai çeşit türde ürünü satın alması gerekiyor. Yani devlet, üretici olmasa bile alıcı olarak kapitalist sistemde rol almak zorunda. Bu ihaleler sırasında da peşkeş ve rüşvetin en güzel örneklerini görebiliceğimizi, güçlü firmaların küçükleri ezmeye çalışabiliceğini görmek için alim olmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Kriz sırasında, kapitalizmin amiral gemisi konumundaki ABD’de, bankaların, sigorta şirketlerinin, otomotiv devlerinin nasıl devlet yardımı istediklerini de gördük. Normal koşullar altında kapitalizmin ahlaki erdemlerine güzellemeler düzecek kişiler, her ne hikmetse bir anda bildiklerini unutmuş gibiydiler. (bkz Privatizing profits and socializing losses.)
Nasıl geçmişte sosyalist sistemler devlet planlamasıyla kağıt üstünde vaadettiklerini gerçekleştiremedilerse, kapitalist sistemin de erdemlerinin en azından bir kısmı kağıt üstünde kalıyor.
Görece olarak bir sistemi diğerine tercih etsek bile, sorunlar yokmuş gibi davranıp, ideolojik körlük yaşamamalıyız.
Saygılar,
Yorum Gönder