Linkteki karari butunuyle okumak da bos derseniz (-ki oyle), kararin sonundaki, Baskan Kilic ve Sacit Adali’nin karsioy gerekcelerini okuyun yeter derim. Meslektaslarina gereken hukuk dersini vermisler, ama anlayana tabi.
Bundan boyle okullarda Anayasa Hukuku dersi verirken, hocalarimizin yuzu kizarmayacak mi, onu merak ediyorum.
Ben yazarsam sert yazacagim. Bu nedenle, Sabah’tan Emre Akoz’un kisa bir analiziyle konuyu bagliyorum:
Bazı aymazlar AYM'nin verdiği kararı "laikliği savunuyor" diyerek alkışlıyor. Bu
şakşakçıların hatalarını şöyle özetleyebiliriz:
1) Üniversitede türban takmakla laikliğin hiçbir ilişkisi bulunmuyor. Devlet, "elemanı olmayan", reşit insanların giyimine kuşamına karışamaz. Sokaktaki türbanlı kadın laikliği zedelemiyor da, üniversitedeki öğrenci mi zedeliyor?
2) AYM'nin üyeleri bu kararı alırken Anayasa'yı çiğnedi. Çünkü Anayasa, tartışmaya yer vermeyecek biçimde AYM'nin Anayasa değişikliklerini ancak "şeklen" inceleyebileceğini, "içeriğe" ise dokunamayacağını belirtiyor. Bunları yazan 148.inci madde çiğnenmiştir. Bu suçtur . Üyelerin cezalandırılması gerekir. ( Tuhaf bir durum: Suç işledikleri apaçık ama böyle bir yargı mekanizması yok.)
3) AYM'nin 5 Haziran'da açıkladığı, gerekçesini de dün yayınladığı kararın bir başka vahim yanı da, Meclis'in yetkisine el atmasıdır. Yani AYM, Meclis'e ve sadece Meclis'e ait olan bir yetkiyi gasp etmiştir. Bunu yaparken kaynağını Anayasa'dan almayan bir yetkiyi, kendine vehmederek kullanmıştır.
4) Şakşakçıların göremediği nokta şudur: AYM, bu yetki suiistimalini ve gaspını Anayasa'nın değiştirilemez maddelerine atıf yaparak sağlıyor.
Bu olayda atıf yapılan temel kavram "laiklik". Ancak yol bir kere açıldı: Ekonomiden siyasete, herhangi bir konuda yapılacak değişiklik, "demokrasi", "sosyal devlet" ve "hukuk devleti" gibi değiştirilemez ilkelere atıfta bulunarak iptal edilebilir.
0 Yorum Var.:
Yorum Gönder