"Bu ülkede bunun söylenilmesinden hoşlanılmıyor biliyorum ama yeryüzünün en büyük acılarından birini çektiler.
Sakın “onlar da bizi öldürdü” demeyin.
Bunu söylemek gerçekten ayıp.
Rus sınırındaki Ermeni çetecilerle Bursa’daki Ermeni kadının, Adana’daki yaşlı adamın, Sivas’taki bebeğin ne ilgisi var...
Ermeni olmaktan başka?
İttihatçılar insafsız bir soykırım gerçekleştirdiler."
Engin Ardıç:
"Milli Savunma Bakanlığı'nın 1998 yılında yayınladığı resmi istatistiklere göre, kurtuluş savaşımızda "1 milyon şehit, 220 bin kayıp ve esir" vermemiş miydik yahu? Google'a sordum, böyle çıktı. Çoluk çocuk da bu rakamlar üzerine "blog" döktürüyor bilir bilmez... Sakın Birinci Dünya Savaşı'yla karıştırıyor olmayınız koçlar?
Bir başka kaynak da şehit sayısını 9 bin 167 olarak çok kesin, çok net veriyor ve bunda çok ısrarlı. Şehitlerimizin illere göre de dökümünü yapmış.
Kim yalan söylüyor? Haşa sümme haşa Atatürk söylemeyeceğine göre?
Döndüm baktım, birçok ahmak tarafından hala "kurtuluş savaşımızın muharebelerinden biri" sanılan Çanakkale çarpışmalarına...
Üç yüz bin, dört yüz bin falan derlerdi değil mi, şehitlerimizi? Resmi kaynaklarda hatta "253 bin" gibi kesin ve ciddi bir rakam da geçiyordu.
48 bin 148 çıktı.
Ne biçim bir memlekettir ulan bu?"
İyi ki bu memlekette Altan ve Ardıç gibi cesur kalemler de var.
7 Yorum Var.:
Bilgi kirliliği-dezenformasyon-yönlendirme'nin olmadığı bir yer gösterin. Bana göre en çok da ekonomide.
1. dunya savasi ile kurtulus savasi rakamlarini beraber vermekte ne gibi bir sakinca oldugunu sormak lazim Engin beye. Icine zorla cekildigimiz (hatirlasin Engin bey Alman zirhlilarini) 1. dunya savasinda da bir kurtulus savasi vermedik mi? Neden karsiymis ikisini toplayip vermeye onu bir anlatsin once. Ne diyecektik yani, "1. dunya savasinda bunca 1 milyon sehit b.k yoluna gitti ama 9.000 sehit kurtulusa erdirdi bizi" mi? Tarih siz nasil yazarsaniz oyle okunur. Engin bey b.k yolunu mustehak goruyor, buyursun devam etsin.
Sonrada ikinci olarak Canakkale ile ilgili biraz daha okusun sonra yorum yapsin mesela sunu ben google da 30 sn icerisinde buldum;
Prof. Dr. Mete Tunçoku; şunları söylüyor: "Milli Savunma Bakanlığı ile ortak yaptığımız bir araştırmaya göre Kur'an-ı Kerim'de tarifi yapılan şehit tanımına göre Çanakkale'de 58 bin Türk askeri şehit düştü. Kayıp ve şehit tanımını ayırmak gerekir. Tabii ki bizde de kayıplar var. Hastalıktan ölenler, kayıp olanlar, esirlerle birlikte toplam kaybımız 250 bin."
Engin beyde bulmustur da isine gelmemistir bence. Sivri aciklama yapip arkana "vay be helal olsun, gercekleri soyleyen yazar" cilari toplamanin dayanilmaz hafifligine kapilmaktansa biraz google yapmayi ogrensin bana kalirsa. Birazda sebep sonuc iliskilerini duzgun kurmayi.
Sonuc olarak "Ne bicim sehit torunu ulan bu?"
Yorumun icin sagol alpine. Yazi zaten sen ve senin gibilerle dalga geciyor. Gonullu olarak canli ornek oldugun icin tesekkurler.
Prof. Dr. Mete Tunçoku demiş ki
"Milli Savunma Bakanlığı ile ortak yaptığımız bir araştırmaya göre Kur'an-ı Kerim'de tarifi yapılan şehit tanımına göre Çanakkale'de 58 bin Türk askeri şehit düştü. Tabii ki bizde de kayıplar var. Hastalıktan ölenler, kayıp olanlar, esirlerle birlikte toplam kaybımız 250 bin."
Sayın Tunçoku'nun akademik titrine saygım büyük, makalelerini sevgiyle öper, cübbesinden makas almak isterim. Lakin yazdığı şey, doğrudan resmi tarih ezberinin dayattığı, Osmanlı'yı bir ulus-devlet gibi düşünme hastalığıyla alakalı, üzgünüm ama belirtmem lazım. Yahu, ne Kur'an-ı Kerim'i, ne şehidi, ne Türk'ü? Osmanlı'yı ne sanıyor bu adamlar? Doğru tabii, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Kürtler, Çerkezler bunların hepsi yabancıydı değil mi? Osmanlı da çok-kültürlü, çok-dilli, çok-milletli bir imparatorluk değildi de, assslanlar gibi Türk toprağıydı, öyle mi? Belirtilen 58000 sayısının dışında kalanlar sanırım İslami usullere ve Türk geleneklerine uygun ölmemiş olanlar.. Bu sayılardan da bir emin olamadım, ama şundan eminim, devlet diyorsa kuvvetle muhtemel ki yanlıştır. Neredeyse tüm tarihimiz gibi..
Google kullanma kapasitesi olmayan ve "sehit ayiklamasi"ni elestirmeyi birakin gozden kaciracak kadar gorus yoksunu bir yazarin kimseyle dalga gececek durumda oldugunu zannetmiyorum. Okumadan sirf sivirilik olsun diye yazmak ve birde uzerine alkis almak. Turkiye ve Turk insani profilini bize sergilediginiz icin asil ben size tesekkur ederim Baris bey...
"Icine zorla cekildigimiz 1. dunya savasinda" diye yoruma baslar cehaletinizi satmaya kalkarsaniz kimseye ukalalik yapma hakkiniz yoktur. Once gidin biraz tarih okuyun.
Kimse sizi zorla savasa cekmedi. ittihat ve terakki hukumeti bilerek ve isteyerek savasa girdi. Ortada emperyalizme karsi bir savas varsa donemin emperyal guclerinden olan Osmanli IMPARATORLUGU emperyalist tarafta bu savasa girmistir. Ayrica tarih kelle hesabi ile ne yazilir ne okunur.
Neyse, Muhammed hakliymis. Bilmedigini bilmeyene birsey ogretemezsin.
Bu konular savas bittiginden beri tartisilir, girdik mi yoksa icine mi cekildik, ki icine cekilmekten kasit zaten ittihat ve terakki dir, hani bizi neredeyse Irak'taki Amerikanin kacmaya calistigi savasa 1 Mart tezkeresi ile cekecek AKP misali. Siz masallah bunca tarih professorunun cozemedigini ve hala tartismaya devam ettigini bir cirpida cevaplamissiniz. Ama muhim olan bu degil aslinda.
Muhim olan bu ulkede kaybettigimiz (ki Kurtulus Savasi kaybettigimizin bir kismini geri alabildigimiz bir cephedir) bir savasta verdigimiz kayip sayisi ile ovunen salaklarin olusu. Buda yetmiyor birde uzerine (Engin Ardic deyimi ile) bu coluk cocugu kaale alip uzerine koca gazetelerin koca koselerinde yazi dokturen salaklar var yalan yanlis rakamlar ile bu ulkede. Hayir buda yetmiyor birde bu salaklara alkis tutanlar var, onlarin ne oldugunun yorumunu size birakiyorum.
Yanlis anlamayin, burada baska yazilarinizida okuyorum, zira gayet omurgasi olan yazilar. Bu yazidaki son satir ise, Altan'i anladikta Ardic'i bu yazisi itibari ile listeye almasi bakimindan bundan oncekileri bir cirpida silip atar nitelikte olmus. Elinize saglik.
Yorum Gönder