Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde okyanusun ortasında, Hırtistan adında minicik bir ada varmış. Topu topu 500 aileden oluşan Hırtlar’ın ne dış dünyadan, ne de başka insanlardan haberi varmış. Hırt erkekleri her gün denize açılır ikişer balık tutar, evde bekleyen hanımları da ikişer ekmek yapar, böylece herkes günde bir ekmek bir balık tüketerek yaşamlarını sürdürürlermiş.
Başka bir gıdaya da ihtiyaç duymazlarmış. Ancak zamanla Hırt kadınları günde iki ekmek yerine dört ekmek yapabilir duruma gelmişler. Kimsenin buna bir itirazı olmamış. Artık herkes günde iki ekmek ve bir balık yiyebilir duruma gelmiş. Hırt erkekleri çalışkan kadınları ile gurur duyuyorlarmış. Ancak bununla bitmemiş. Çalışkan Hırt kadınları, daha iyi beslenmenin de verdiği heyecanla, günde dört değil sekiz ekmek yapmayı da başarmışlar. Ancak bu, akşam eve iki balıkla dönen Hırt erkeklerini o kadar sevindirmemiş. Çünkü günde bir balık, dört ekmek için az gelmekteymiş. Hırt erkekleri kafa kafaya verip bir çözüm bulmuşlar. “Bundan sonra”, demişler, her iki aileden sadece bir kişi ekmek yapacak, diğer kadın bizimle birlikte balık tutmaya gelecek. Bulunan bu harika çözüm herkesi memnun etmiş. Artık her iki aileden bir kadın evde kalıp sekiz ekmek yapıyor, diğer üç kişinin getirdiği altı balıktan her ailenin payına ekstra birer balık daha düşüyormuş. Derken, elinde kalın bir klasörle, ortaya bir köşe yazarı peydahlanmış. Aslında Hırtistan’da işler hiç de iyi gitmiyormuş. Rakamlarla ortaya koymuş ki, toplam ekmek istihdamı kısa bir sürede yüzde 50 oranında azalarak toplam 500 kişiden 250 kişiye düşmüş. “Yakında”, demiş, Hırt ekonomist, “bu hızla giderse, ileride ekmek üretecek kimse kalmayacak aç kalacağız!”
Verimlilik konusunu anlatırken, daha önce, Krugman’dı sanırım, benzerini bir yerlerde okuduğum ve sıkça kullandığım bu basitleştirilmiş masalı severim. Önce ekonomik büyüklükleri analiz edelim. Başlangıçta Hırtistan Gayri Safi Hasılası 1000 ekmek ve 1000 balıktan oluşuyor. Kişi başı gelir, yani tüketim, de 1 ekmek + 1 balık. Kısa süre sonra GSH 2000 ekmek ve 1000 balık’a yükseliyor. Kişi başı gelir de 2 ekmek + 1 balığa. Bir sonraki aşamada ise ekmek istihdamı yüzde 50 düşerken toplam GSH 2000 ekmek ve 1500 balığa yükseliyor. Kişi başı GSH da 2 ekmek + 1.5 balığa yükseliyor.
Peki bu örneği Türkiye’ye uyarlayabilir miyiz? Bir tek şey aynı kalmak şartıyla evet. Ekmek sektörünü tarım+sanayi, balık sektörünü de hizmet sektörü olarak alırsanız, rakamları da bu gözle analiz ederseniz ne dediğimi anlarsınız.
Aynı kalan şey mi ne?
Hırt ekonomist, hırt olarak kalıyor, gazetelerde köşe yazarlığı yapmaya devam ediyor.
2 Yorum Var.:
yazi cok guzel de, konu milli takimsa bu noktada siz de az daha hirtistanin hirt gazetecileri konumuna dusuyordunuz. Dustunuz demiyorum. Ama sizi "kriz cikacak" demeden kriz cikacagi tahmininizi seslendirirken kullandiginiz "ekonomist dili" kurtardi :)
bkz:
http://ekonomiturk.blogspot.com/2008/05/milli-takim-avrupada-ne-yapar.html
Rasyonel beklentiler temmelli düşünürsek Türkiye'nin yarı finale gelmemesi gerekirdi. Stokastik faktörler devreye girdi.(Tanrının işleri)
Yorum Gönder