Üst kurul bu. Bugün Ahmet’e çakar, yarın başkasına.

Son yirmi yıl içinde devletin ekonomiden elini çekmesi gereği üzerinde önemli ölçüde uzlaşma sağlanmış durumda. Artık çoğu kişi devletin kumaş, ayakkabı, sigara hatta telefon ve elektrik gibi hizmetleri üretmesini doğru bulmuyor. Özelleştirmeler ile devletin (siyasetçilerin) bu alandaki egemenliği giderek daraltılıyor. Ancak diğer taraftan tüm dünyada bir başka eğilim var: Hayatımızdaki yeri hızla genişleyen ‘Düzenleme Kurumları’. ‘Bağımsız’, ‘Düzenleme’, ‘Denetleme’ gibi ulvi sıfatlara sahip bu kurumlar çoğu kişinin gözünde ilahi adaleti sağlıyor havası yaratmış durumdalar. Halbuki çoğu zaman siyasetin ya da başka menfaat gruplarının etkisinde olan bu kurumların piyasa mekanizmasının işleyişini ne kadar bozduğunun farkında mısınız? Mesela, TMSF, BDDK gibi kurumların doğrudan ya da dolaylı olarak kaç sektörü, işadamını ya da GSMH’nın yüzde kaçını etkilediğini düşündünüz mü?
Geçen ayın en ilginç vakalarından biri RTÜK başkanı Zahid Akman’ın TV’de canlı yayında spor yorumcusu Ahmet Çakar’ı üslubu nedeniyle ‘fırçalaması’ idi. Düşünsenize devlet bir yandan TRT aracılığıyla doğrudan, diğer yandan RTÜK aracılığıyla Türk vatandaşlarının TV’de ne seyretmesi gerektiğini belirliyor. Yani ‘aptal’ halk kendisi neyi seyredeceğini bilmiyor ve bunu kendisine öğretmesi için RTÜK’te çalışanlara deve yüküyle para ödüyor. Neresinden bakarsanız bakın sakat bir mantık. Daha da kötüsü RTÜK’ün kendileri üzerindeki yaptırım gücünden korktuğu için Çakar’ın patronu dahil, medya mensupları Akman’a ‘program yapmayı senden mi öğreneceğiz?’ diye soramıyor.
Artık şu soruları herkesin kendisine sorması gerekiyor: Acaba hayatımızda RTÜK olmasa bundan daha kötü programlar mı seyrederiz? Bir programı beğenmezsek elimizdeki uzaktan kumanda ile değiştirmemiz mümkünken neden Akman ve arkadaşlarına para ödüyoruz? Akman çok iyi programlar yapıyor olsaydı geçmişte kendisinin çalıştığı Kanal 7’nin reytinglerinin daha yüksek olması gerekmez miydi? Ya da bu soruları hiç sormayıp bugün Ahmet’e çakan Akman’ın yarın size de çakmasını bekleyebilirsiniz.

9 Yorum Var.:

Blog Sahibi dedi ki...

Hosgeldin, hos geldin. Biz iki senedir yazi yaziyoruz, Tevfik Bilgin'e ve Rekabet Kurumuna dalmistik da RTUK'e sira gelmemisti. Eline saglik.

VolkanS dedi ki...

eğer TV de hakaret ediliyorsa, bu ülkede mahkeme var. RTUK'e ne gerek var?

Kansoy dedi ki...

Bence rtük gerekli ... ancak rtük`e gerekli demek zahid akmanın o günkü yaptığı davranışıda tasvip etmek demek değildir...

Evet rtük gerekli çünkü milletimiz tv de ne varsa onu izliyor ha kumanda elimizde değişemezmiyiz..? pek tabi değişiriz ancak bazen öyle insanlar görüyorum ki TV`yi seyretmeyi bırakmış artık TV onu seyrediyor pozisyona gelmiş..yani kendi kontolünü kaybetmiş..kumanda olsa ne olmasa ne...şimdi bu güzel vatandaşımız kontrolü kaybetti diye ahmet çakar yada bir başkası her gün tv lerde en uygunsuz hakaretleri saydıracak ve konrolü kaybeden insanın ahlakande kontrolünü kaybetmesine sebep olacak ve ertesi sabah otobüs sırasında öndekine yada size ordan duydugu hakaretleri sıralayacak ve biz olayı kumandaya havale edecez..?

ayrıca bence bu tarz programlar insanların icindeki satasma,eksik bulma,üste çıkma gibi güdüleri harekete geçiriyor ve toplumda kısmen kötü etkiler yoluşturuyor..

siz bunu çocuklar içinde çoğaltabilir...oturmuş genel ahlaki kurallara da yayabilirsiniz...

biraz değişik bir soru sorayım...normal uydu alıcılı bir televiyon ve kumandasıyla çocugunu kim bırakır televizyonla 2 saat başbaşa ?

işte zahit amca direk burda göreve giriyor.. :) bddk v.s şeklinde de çoğaltmak mümkün..bildiğim kadarıyla avrupa birliği ülkelerinde de böyle üst kurullar mevcut..(mu acaba) ?

rdynk dedi ki...

Murat bey, hosgeldiniz..
sizin gibi degerli bir akademisyenin konular uzerindeki sıcak fikirlerine buradan ulasmak, paylasmak ve tartismak bize buyuk zevk verecek...

ahmet dedi ki...

Merhaba Murat bey,

Dün akşam kitabınızı bir solukta okuma fırsatını yakaladım. Uzun süredir hiç bu kadar zevk alarak okuduğum bir kitaba rastlamamıştım. Hani ne derler. Çöl ikliminde çiçek bulmak gibi. Umarım devamı da gelir.

selamlar,
a.çavuşoğlu

BAHADIR AKIN dedi ki...

Murat Bey,

Öncelikle hoşgeldiniz.

Kansoy,

şöyle demişsiniz:

biraz değişik bir soru sorayım...normal uydu alıcılı bir televiyon ve kumandasıyla çocugunu kim bırakır televizyonla 2 saat başbaşa ?

işte zahit amca direk burda göreve giriyor.. :)


Burada Zahit amcanızın rolünü anlayamadım, siz çocuğu yalnız bıraktığınızda uydudaki kanalları nasıl denetliyor? Sorunun neresi değişik, çocuğumuz ister istemez TV ile yalnız da kalıyor, internette cirit de atıyor. Ana babanın görevini de mi Zahit amcaya bırakacağız?

Selamlar.

Bahadır Akın

İşletme Yönetimi

Farazi dedi ki...

Rturk olmasa bugun halen 'Semra kayinvalide ve saz ekibini' izliyor olacaktik.
Ne yazik ki toplum olarak zayif kaliyoruz bu konuda. Yeterince bilincli hareket ettigimizi dusunmek cok iyimser bir dusunce olur.
Bilincli tuketici olma yolunda onemli yol kat etmis olabiliriz, fakat bunu genele vurdugumuzda hala cok dusuk bir oran oldugu anlasiliyor.
Kalkinma ile egitim, egitim ile de Rturk vari kuruluslarin sonu elbet gelecektir, ama daha degil.

@ Kansoy

Avrupada da mevcut. Hatta soyle bir olay oldu yillar once.
Almanyada bir yarisma programinda, Hatemi'nin (Iran) heykelini yapip, burnuna kadin ic camasri atiyorlar vs. Bunun uzerine Iran Almanya'dan yas sebze ithalatini (senelik bir kac mlyr dolar degerinde) kesiyor ve ayni urunleri Hollanda'dan temin etmeye basliyor. Fakat ne oluyor, ayni yarisma programi Hollanda da yayinlanmaya basliyor. Bunun uzerine hukumet Hatemi'li bolumun yayinlanmasini engelliyor, buna karsi itiraz eden hic kimse de olmuyor. Adamlarda bu var abi, butun medya devletci medya - adam ulkesini koruyor - bizde ise tam tersi !!!

BAHADIR AKIN dedi ki...

Noah,

Rturk olmasa bugun halen 'Semra kayinvalide ve saz ekibini' izliyor olacaktik.

Allah RTÜK'ten razı olsun, sayesinde ilim aşığı, magazin düşmanı Türk halkı sürekli pumaların yaban öküzü yediği belgeselleri izler hale geldi. Akşamları ve sabahları işgaleden kadın ve magazin programları da aslında birer seviyeli kültürel yapımdan ibaret.

Adamlarda bu var abi, butun medya devletci medya - adam ulkesini koruyor - bizde ise tam tersi !!!

Bizde tersi olan nedir, özel kanallarımız ne zaman devletin aleyhine yayın yapmış, veya ülkeyi nasıl korumamış?

Neyi kastettiğinizi anlayamadım.

Keynesian006 dedi ki...

Hayır, hayır.. konu farklı. Akman'ın müdahale yöntemi hatalı, hatta çok yanlış olabilir, eleştirilebilir. Ama asıl mevzu şu ki;
ülkemizde liberal rüzgarlarla 80'lerden itibaren vücut bulmaya başlayan üst kurullarda taşlar hala yerli yerine oturabilmiş değil. Bu kurumların özerk, bağımsız yapıları halen tartışmalı. Yani ne kadar bağımsız, ne kadar düzenleyici, ne yönde düzenleyici ve müdahaleci olmaları gerekiyor. Kanunlarında bunlar belirtilmiş olsa da uygulamada bu pek o kadar da kolay olmuyor. Hadi, Merkez Bankası'nı da alın bu kapsama sokun. Memleketimizde henüz 30 yılını bulmamış olan ekonomide ve piyasalarda liberalleşme ile birlikte demokrasinin de kök salmasıyla (baksanıza 60 yıl oldu, ama hala köküne balta sallayanlar var) bu sorunlar da kendi zemininde çözülme yolunu bulacaktır. Misal; Merkez Bankası, SPK, BDDK, Rekabet, Enerji, Tütün, Şeker,Radyo TV, Telekomünikasyon vs. vs... gibi kurumlarda özel sektör temsilcilerinin, STK'ların etkinliği ve katılımları bürokrasiyi azaltacak, şeffaflığı artıracak, bu da kamu yararına ve verimliliğe hizmet edecektir. Ama öncelikle "eğitim şart" diyoruz.. Sahi, bunun da bir üst kurulu var mıydı, hatırlayamadım şimdi :)))