1) Fütuhat dönemine geri dönüş projesi: Farkındasınızdır herhalde, TBMM bugün TSK'ya Kuzey Irak'a giriş imkanı verecek tezkereyi oyluyor. Bu tezkerenin gündeme gelmesiyle son bir haftada dolar kurunun 1.17 YTL'den 1.23 YTL'ye çıkması da gözünüzden kaçmamıştır sanırım. Fırsat bu fırsat hemen TBMM'ye koşun. Tezkereye, TSK'nın eski Osmanlı topraklarını geri almak için harekete geçmesine imkan verecek maddeler de koydurun. Bunu başardığınız takdirde dolar kuru ben diyeyim 3 YTL'ye siz deyin 5 YTL'ye çıkmaz mı, çıkar. Böylece 100 milyar dolara düşen ihracatı (ne, ihracat 100 milyara düşmedi çıktı mı dediniz, reca ederim sallamayın) kimbilir kaça katlarsınız, artık siz hesap edin.
2) Cumhurbaşkanı ile başbakanı kapıştırma projesi: Farkındayım, ilk projeyi hayata geçirmek için vakit biraz dar. Gerçi tezkereye daha sonra bu yönde bir ekleme yapılması da düşünülebilir ama hadi o da olmadı diyelim. Merak etmeyin sırada bir projemiz daha var. Bu, bir ara basınımızın el attığı fakat nedense şu sıralarda unutmuş gibi göründüğü Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan'ı kapıştırma projesi. 2001 yılında eski Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Ecevit'in kapışmasının (havada uçan anayasa kitapçığı olayı) dolar kurunu nasıl ikiye katladığını unutmamışsınızdır sanırım. Gerçi Gül ile Erdoğan anayasa konusunda kapışacak gibi görünmüyorlar ama havada uçan kitabın anayasa olması da şart değil canım. Ekonomiye Giriş kitabı ya da Dış Ticaret Kılavuzu falan da olur. Yeterki havada uçsun. Eğer kitap Erdoğan'ın başına teğet geçerse dolar 2 YTL'yi, hedefi tam ortadan vurursa 3 YTL'yi bulur. Ondan sonra yine gelsin ihracattan gıcır gıcır ABD Dolarları...
3) Enflasyonumu geri verin projesi: Eğer bu proje de tutmazsa sorunun tam göbeğine gitmekten başka çareniz yok. Bütün bu dertler başımıza neden açıldı? Enflasyonla mücadeleden dolayı değil mi? Oysa 30 yıldır ne güzel geçinip gidiyorduk. Ne istediler şu sevimli enflasyon canavarımızdan bilmem ki? İşte ilk iki proje olmazsa yapacağınız iş hemen enflasyon canavarı hakkında yıllardır yürütülen iftira kampanyasına karşı savaş açmak olsun. Merak etmeyin bu savaşta yanınıza yine bilimum işçi ve işveren sendikaları ile meslek örgütlerini almanız işten bile değil. Çünkü onlar da çoktandır enflasyon canavarıyla geçirdiğimiz mutlu mesut günleri özleyip duruyor. Hatta siyasetçiler için bile aynı şey geçerlidir diyebilirim. Eğer yeterli bir kamuoyu baskısı yaratırsanız, Merkez Bankası'nın yasasından "Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır" ibaresini çıkarttırıp, "Bankanın temel amacı enflasyon canavarının itibarını korumaktır" ibaresini eklettirebilirsiniz. Enflasyon canavarı geri döndükten sonra kurların da yukarıya yöneleceği gayet tabiidir.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Kusura bakmayın, bedavaya ancak bu kadar oluyor. Fakat her zaman hizmete hazır olduğumu daha önce de belirtmiştim sayın ihracatçılar. Paranın ucunu göstermeniz durumunda beyinsel faaliyetlerimin ikiye katlanacağı ve de yeni projelerimin devreye gireceği muhakkaktır. Fakat parayı dolar olarak değil YTL olarak isterim, ona göre...
4 Yorum Var.:
Elinize saglik! Bir gunlugune ihracati durdurmak gibi salak bir eylem planliyorlarsa, tebrikler. Ama bu tiplerden hersey beklenir. Buna mukabil, aclik grevine karsi degilim. Belki eskaza "esek cenneti"ne intikal sozkonusu olur da yekten kurtuluruz derim. Cok mu kotuyum? Evet.
güzel oneriler olmus,
yalnız ihracatcılara degilde oguz satıcı ve tayfasına diye olsaydı baslık daha dogru olabilirdi diye dusunuyorum. cunku bu insanlar oligarklar.
bunların cogu ihracatcı bile degil.
eskiden bunlar calısmıstım, iç yüzlerini cok iyi biliyorum.
mesela yonetime girmek icin gereken asgari ihracat rakamını tutturamadıkları icin baska bir firmadan vekaletname alırlar oyle yonetime girerler, baskan falan olurlar.
dile getirdikleri taleplerde cogunlukla kendi pozisyonlari ile ilgilidir.
hatta basbakan ile abd ye gittiklerinde saatlerce toplantı yapıp ancak "nafta'ya bizi alsınlar diyelim" seklinde muhtesem(!) bir oneriyi yapmıslardı.
akıllara ziyan bir zekaları var.
gazetelere verdikleri ilanda buyuk ihtimalle ihracatcı birliklerinin butcelerinde emrikavi sekilde karsılanmıstır.
bu tarz isler icin ihracatçı birliklerinin satın alma yonetmeliklerine gore hareket edilmesi gerekirken bunlar once isi yapar sonra kararı alır ve formaliteleri kendi istedikleri tarz tamamlarlar.
aldıkları karar da geriye donuk tarih verirler.
yonetim kurulu secimlerinde de onceden liste hazırlamalar falan filan....
velhasıl bunların ihracatcılarla ilgileri yok.
hatta buyuk bir cogunlugunun ithalatları cok daha fazladır.
dahilde işleme rejimi kapsamında getirdikleri ithal mallar dısında ayrı olarak ithalat yaparlar.
uzun sureden beri faizlerden sikayet ettiklerinde ben hep ithalat yapmak icin faizlerin dusmesini istiyorlar diye dusunurdum.
cunku faizler indigi zaman kredi alacaklar ithalat yapacaklar.
maalesef boyle ....
Valla ben de "Oğuz Satıcı'ya açık mektup" başlığı ile bu başlık arasında kararsız kalmıştım, sonra bunda karar kıldım. Ne yapalım, bir dahaki sefere öyle yaparız. Nasıl olsa bu iş burada bitmez, bu tayfadan bize daha çoook konu çıkar. Öte yandan anlattıklarınız epey ilginç, bu detaylardan haberim yoktu. Blogunuzda daha detaylı yazsanız da hep beraber öğrensek.
Tesadüfe bak.Çorlu ya giden yolda
ki bi kadife fabrikasının traşı çok
kötü diye işitmiştim.Bazılarının da
ihraç kaydı ile düşük gümrükle
soktukları ithal hambezleri(ara malı)iç piyasaya..ya boşver
Bırak dağınık kalsın!
Yorum Gönder