Hisse Yorumları Küresel ısınma Karikatürleri Pesimist Nedir? Fraktal Nedir Borsa Nasıl Oynanır inovasyon nedir
Bunun haricinde eski okuyucularimiz bilirler benim ne tur kagitlar aldigimi.
Simdi faizlerin dusecegini tahmin ediyorum, ayni zamanda enflasyonun da dusecegini tahmin ediyorum. Yalniz dikkat edin Allah'tan vahiy gelmedi, bahsettigimiz mevzular finansal piyasalardir, ve bu piyasalarda belirsizlik her zaman vardir. Bizim de onceki yazimizda bahsettigimiz konu budur. Enflasyon dusecek diyoruz ama dusmeyedebilir, faizler dusecek diyoruz ama dusmeyedebilir. Iste bu belirsizlik yuzunden 2007 yilinda reel faizlerin ne olacagini bilmedigimizi, beklenen reel faiz ile gerceklesen reel faiz arasinda 2006 senesinde oldugu gibi buyuk farklar olabilecegini soyluyoruz. Hatta ustu kapali olarak soyledigimiz baska bir sey de var (sutten agzi yanan yogurdu ufleyerek yer demistik), 2006 senesinde enflasyonun beklenenden cok yuksek cikmasinin simdiki nominal faizler yuksek olmasina sebep oldugudur.
Ote yandan bir cok kisi faizlerin yukselmesinden ve yuksek seyretmesinden Merkez Bankasini sorumlu tutmaktadir, ancak Merkez Bankasi kisa vadeli faizleri belirler, uzun vadeli faizleri piyasalar belirler. Uzun vadeli faizlerin yuksek seyretmesinin nedeni risklerdir. Faiz baskasinin sirtina yuklediginiz risk icin odediginiz fiyata denir. Bir okuyucumuz "Faiz denilen şey nihayetinde “time value of money”dir ve bu da ekonomik sistemin bütününde ortalamada kazanılan return ile ilgilidir. 100-150 senelik bir time series alırsanız, kapitalist ekonomilerde real rate of return’ün %3-5 arasında oluştuğunu görürsünüz. Bunun üzerindeki reel faiz aşırı yüksek faiz anlamına gelir ve ekonomik olarak sürdürülebilir değildir." demis. Soyledigi riski "sifir" olan borclanma enstrumanlari icin dogrudur, riske sahip enstrumanlar icin eksik bir ifade oldugu icin yanlistir. Turkiye hazine bonolari da cesitli riskleri bunyesinde barindirdigi icin bunlardan %3'luk bir getiri beklemek cahilliktir. Kredi skorlarinin yaygin oldugu Amerika'da yasayanlar bilirler, kredi riskiniz yuksek, kredi skorunuz dusuk oldugu zaman kredi karti faizleri senelik %30'un uzerindedir, ama eger kredi skorunuz yuksekse senelik %7 faizle kredi karti alabilirsiniz.
Bu arada riskten kastettigimiz sadece geri odememe riski degildir, vergi sisteminin degismesi riski, enflasyonun yukselmesi riski de ciddi anlamda karsimiza cikan risklerdir.
Uzun vadeli faizlerden kisa vadeli faizlere geri donelim. Merkez Bankasi vatan haini mi, niye faizleri yukseltiyor ve hazinenin daha yuksek faizden borclanmasina neden oluyor? Merkez Bankasinin amaci enflasyonu dusurmektir. Enflasyonu dusurmenin en etkili yolu faizleri yukseltmektir. Ayni okuyucumuz "Reel faizler %10’un üzerindeyken toprağın rantının (kira) düşmesini bekleyebilirmisiniz? Acaba Haziran’dan beri hizmet fiyatlarındaki baskı artmış mıdır, azalmış mıdır?" diye sormus. Ekonomi/finans egitimi almamis okuyucularimiz icin soyleyelim, ceteris paribus, faizlerin yukselmesi varlik (gayrimenkul, hisse senedi, tahvil) fiyatlarini dusurur. Gayrimenkul fiyatlariyla bunlarin kiralari arasinda dogru iliski oldugunu goz onune alirsak, reel faizlerin yukselmesi kiralari dusurur. Oyleyse okuyucumuzun birinci sorusuna verecegimiz cevap evettir. Reel faizlerin artmasi tuketimin maliyetini arttirir, tasarruf yapmanin cazibesini arttirir, neticede talebi dizginler. Bati ulkelerindeki ekonomik tecrubeler faizlerin artmasi ile enflasyon arasinda negatif bir iliski oldugunu gostermistir. O yuzden okuyucumuzun ikinci sorusuna da "azalmistir" cevabini veriyoruz.
Faizlerin yukselmesi enflasyonu dusurur. Enflasyonu etkileyen baska faktorler de vardir, biz bunlarin degismedigini varsayiyoruz ve bu varsayimin isigi altinda soyluyoruz: reel faizlerin yukselmesi enflasyonu dusurur. Merkez Bankasinin sene sonu enflasyon hedefi %4 olduguna gore, ve suan enflasyondaki egilim %6-7 gibi bir rakami gosterdigine gore sunu aciklikla ifade edebiliriz. Faizler Merkez Bankasinin hedefine ulasmasi icin yeterince yuksek degildir. Gercekten hedefimiz %4 enflasyon ise faizlerin simdikinden cok daha yuksek olmasi gerekmektedir. Baska bir ifade ile reel faizler DUSUKTUR, yuksek degil. Bizim soyledigimiz budur.
Biz Merkez Bankasinin %4 hedefinde ciddi olmadigini dusunuyoruz. Ozellikle secim yilinda ekonomik buyume de hedefler arasinda vardir. Ekonomik buyumeyi hizlandirmanin yolu ise faizleri dusurmekten gecer. Biz Merkez Bankasinin senenin ikinci yarisinda faizleri indirecegini ve ekonomik buyumeyi hizlandiracagini tahmin ediyoruz. Bunu da belirtelim.
Not: Bu yaziyi yazdiktan sonra benzer dusunceleri bizden daha duru bir dil ile Orhan Karaca'nin anlattigini farkettik, ilgilenenlere o yaziyi da okumalarini tavsiye ederiz.
13 Yorum Var.:
Kusura bakmayın, bu kadar sığ, ekonomik parametreler arasındaki kompleks ilişkileri değerlendiremeyecek kadar zayıf bir formasyonunuz olduğunu bilmiyordum. Neyse en iyisi ben nokta nokta gideyim de anlamanız kolay olur.
1- Benim sizin normal faiz nedir sorusuna cevabım “%3-5 arasıdır” idi. Yoksa yazının hiçbir yerinde bugün Türkiye’de faizler %3-5 olmalıdır diye bir şey söylemedim. Aksine eğer Merkez panikle bu kadar artırıp yabancıların da ekmeğine yağ sürmeseydi, günlük faizlerin bugünden en az 3 puan kadar aşağıda yani %16.2 civarlarında olması gerektiğini söyledim.
2- Genelde hizmet fiyatları ve özelde de kira konusunda söylediklerinizle gerçekler maalesef örtüşmüyor. Eğer zahmet edip bir bakarsanız Haziran-Ocak döneminde önceki senenin Haziran-Ocak dönemine göre sağlık, eğlence ve kültür, eğitim ve konut harcamaları kategorilerinde ciddi artışlar olduğunu göreceksiniz. Keza, kira alt kategorisinde de önceki döneme göre az da olsa bir artış var. (%13 vs. %12.9). Bu dönemde tek azalma göstermiş hizmet kategorisi otel ve lokantalar.
3- Yazınız kendi içinde çelişkilerle dolu: 3. paragrafta “Merkez Bankasi kisa vadeli faizleri belirler, uzun vadeli faizleri piyasalar belirler” diyorsunuz. Bir sonraki paragrafta ise “Merkez Bankasi vatan haini mi, niye faizleri yukseltiyor ve hazinenin daha yuksek faizden borclanmasina neden oluyor?” diyorsunuz. Hani, diyorum bir karar verseniz.
4- Yazdığım cümleyi tekrarlayayım da belki anlarsınız: “Eğer bir merkez bankası günlük faizleri bileşik olarak %19.2 seviyesinde tutarsa, ve bu duruşunu 2007 sonuna kadar sergileyeceği konusunda görüş beyan ederse, uzun vadeli faizlerin bu duruştan etkilenmemesi diye bir şey olamaz. Zaten, bizatihi, MB’nin günlük faizleri bu kadar yüksekte tutması bile piyasalara zımni olarak “ben enflasyonun geleceği konusunda hiç iyimser değilim, onun için faizleri yüksek tutuyorum” sinyali verir. Bu da doğal olarak piyasadaki enflasyon beklentilerini ve dolayısıyla nominal faiz seviyesini yüksek tutar.”
5- “MB’nin enflasyon hedefine ulaşmak için günlük faizleri çok daha fazla artırması gerekiyor” yorumunuza ise ancak “absurd” denilebilir. Bu durumda neler olur size söyleyeyim :
a. Haziran’daki gibi “event-driven” değil de, “ceteris paribus” bir karar olduğu için, tahvil faizlerinin artışı özellikle 1 yıl üstünde oldukça az olur. Verim eğrisi “downward sloping” olur.
b. Türkiye’ye spekülatif kısa vadeli sıcak sermaye girişi çok ciddi boyutta artar.
c. Ya döviz kuru ciddi şekilde düşer, ya da sterilizasyon problemleri başlar. MB gelen bütün parayı sterilize edemeyeceği için de, büyük ihtimalle ikisi birden olur.
d. Zaten Kumcu’nun da bir süredir dikkat çektiği gibi parasal büyüklüklerin kontrolü iyice elden çıkar.
e. Hem varlık, hem de yükümlülük dolarizasyonu anormal boyutlara çıkar.
f. Bir noktada “sudden stop” yaşanır ve bu sefer de ya dövize çok ciddi bir müdahele ya da “runaway” bir döviz kuru görürüz.
g. Bütün bunlar volatiliteyi de artırdığı için Türkiye’nin risk primi de artar ve başlangıçtan da çok daha kötü bir yerde oluruz.
6- Günlük faizler oyuncak değildir, ciddi etki ve maliyetleri vardır, faiz kararları verirken ifrata kaçmamak gerekir ve Türkiye’nin bugünkü ekonomik yapısında günlüklerin bu seviyeye çıkartılmış olması yanlıştır.
Sevgili kardesim, yazdiklariniz o kadar hata dolu ki ne kadar ingilizce kelimeler kullansaniz farketmiyor.
En az 3 puan asagida olurdu diyorsunuz, nasil yapiyorsunuz bu hesabi? Hizmet fiyatlarinin kendi artisina neden bakiyorsunuz? Mal fiyatlarina kiyasla ne kadar arttigi onemlidir. MB, faizleri dusururse enflasyon beklentisi duser diyorsunuz, nasil olacak bu? Verim egrisiden bahsediyorsunuz. Verim egrisi Subat ayina kadar yukari dogru idi. O zaman sizin deyiminizle "event driven" olarak faiz artmisti. MB boyle bir durumda uzun vadeli faizleri nasil dusurebilir? Su anda neden dustu? MB faizleri yukseltirse sicak para akini olur, sterilizasyon problemi baslar diyorsunuz. MB zaten verdigi o yuksek faiz ile API kanalini kullanarak o parayi neden cekemesin? Kumcu'nun bahsettigi problem, hem faizleri indirip hem dolara mudahele etmekten ortaya cikti, yuksek faizden degil.
R.mutt Usagum,
Ekonomixi bilmem ama nokta nokta gitmeniz cok faydali olmus, paragraf kullandiginiz zaman anlama zorlugu cekiyoum ben sahsen kendimce. Ben de nokta nokta gideyim, anlatmam kolay olur belki.
1. Normal faiz diye bir kavrami da ilk kez duyuyorum. Bir kenara yazayim lazim olur, %5'i gectimi ben de yaygarayi kopartayim. Yalniz ben Turkiye'yi niye normallestirmek istemediginize pek akil sir erdiremedim, niye %16.2 de %5 degil? Hangi yontemi kullaniyorsaniz tcmb'ye soyleyin de onlar da kullansin, faizleri %16.238739032 seviyesine noktasi noktasina ayarlasinlar.
2. Bu soylediklerinizde haklisiniz, sizlerden uzak gecenlerde ev sahibi gelmis kiraya %20 zam istiyor. Neymis efendim iki yilda ev fiyatlari %50 artmis. Cakallik yapma dedim, ne guzel artmis iste, bir de bizden mi para istiyorsun ustune ustluk!! Neticede kiraya %16,2 indirim yapti. Sizin yaziyi okumus herhalde.
3. Merkez Bankasi cok sinsi, gosterge bononun faizini eyluldeki %19 degerinden ekimde %23'e yukseltti. Simdi tekrar %19'a dusurttu ki, faizleri dusuruyorum imaji verecek. Bunca yillik perakendeciyim, yer miyim, biz bu isin kitabini yazdik be.
4. Yine haklisiniz, faizlerin yuksek oldugu donemlere bakin, enflasyon da hep yuksektir. Daha 5 sene once faizler %80'di, enflasyon %70. Ne zaman faizleri dusurmeyi akil ettiler, enflasyon da o zaman dustu.
5. You lost me here. Merkez faizleri yukseltirse burnumuz .oktan kurtulmaz diyorsunuz, anladim. Peki Merkez eylulden ekime faizleri %19'dan %23'e yukselttigi zaman (gecelik faizlerle ugrasmadan gitmisler direk uzun vadeli faizleri arttirmis adamlar, zahmet etmisler)
niye yabancilar hucum etmedi, niye sterilaz problemi yasamadik, niye sudden durmadik, niye doviz artmadi, niye eskisine gore daha kotu duruma gelmedik, niye, niye niye, naaaayir nolamaz, yoksa siz iktisattan cakmiyor musunuz,aaagggghhhhh.
6. Israf, masraf, yazik valla, haram valla. Bence de faizler vakit kaybetmeden -durun bi notlarima bakayim- %5 seviyesine dusurulmelidir; hem hazinenin faiz yuku azalir, hem enflasyonun inecegi sinyalini verdigimiz icin enflasyon azalir, hem de ekonomiyi canlandiririz. Daha once biz bunu niye akil edemedik yaa, elin japonu biliyor isi.
Yorumunuz cok koyu olmus, ben acik severim, o yuzden acikli-yorum.
Sureyya Serdengecti Yardangecmez
ilgiyle izledigim bu tartismada r.mutt'un soylediklerini sizden farkli anladim.
kendisi "merkez bankasi faizleri dusurmeli" demekten cok "bu kadar artırmamalıydı" diyor. ikisi arasinda fark var.
ekonomix yazisinda
"faizlerin yukselmesi varlik (gayrimenkul, hisse senedi, tahvil) fiyatlarini dusurur." demisti, sureyya nerdengecti'nin yorumunda ise iki yilda ev fiyatlarinin %50 arttigini okuduk.
demek bu is ceteris paribus'larla olmuyor.
sureyya bey'in acilarla dolu bir sekilde yazdigi 5. maddede, sordugu soru bana pek mantikli gelmedi. yabancilar bir yandan kacarken ayni anda hucum mu edecekti? hilal taktigi mi bekliyordunuz yabancilardan?
cuneydyasin
"faizlerin yukselmesi varlik (gayrimenkul, hisse senedi, tahvil) fiyatlarini dusurur." demisti, sureyya nerdengecti'nin yorumunda ise iki yilda ev fiyatlarinin %50 arttigini okuduk.
demek bu is ceteris paribus'larla olmuyor.
Son iki yilda faizler dustu, ev fiyatlari artmadi mi?
Bu karadeniz şiveli arkadaş söylediklerinde ciddi mi yoksa espri mi yapmaya çalışmış tam anlayamadım. Eğer hakikaten gösterge bononun faizini MB'nin belirlediğini sanıyorsa ekonomi konusunda tam cahil olsa gerek. Enflasyonun gerçekten faiz düşürülerek düşürüldüğünü sanıyorsa da cehaleti iki kat daha fazladır.
Sayin Sureyya,
Ev fiyatlarinin %50 arttigini nereden cikardiniz, elinizde bir endeks mi var?
Diger yorumlara cevap vermeden su isi soru ve cevapla acikliga kavusturalim bir.
Soru: Merkez Bankasi faizleri sabit tutacagini aciklamayip da sene sonuna kadar yil ortasindan baslayarak kademeli olarak dusermeye baslayacagini aciklasaydi faizlere, doviz kuruna, borsaya ne olurdu?
Cevaplarinizi bekliyorum.
İlk iki yorumu yapan anonim kardeşlerim (yoksa ekonomix’in solidarite gösteren blog arkadaşları mı desek?)
Cevaplarınızın en komik tarafı birinizin benim yorumum hakkındaki yanlış anlamalarını diğerinizin abartarak iyice çarpıtması. Yani, olay kulaktan kulağa oyununa benzemiş. Hani oldukça da sarih yazdığımı düşünüyordum ama belirli gözlüklerden (ya da Serdengeçti’nin durumunda herhalde bir “drug” etkisinden) bakınca anlamak zor oluyor galiba. Neyse ki, arada cüneydyasin gibi konuyu doğru anlayan arkadaşlar da var.
Ben konumumu sizin cici hatırınız için bir daha ortaya koyayım.
Ekonomix arkadaşınız Serhan Çevik ile reel faizleri fazla yüksek bulduğu için dalga geçmiş. Ben de “evet, faizler yüksek ancak bunda MB’nin haziranda panikleyerek günlük faizleri olması gerektiğinden fazla yükseltmesinin önemli payı olduğunu” söylüyorum. Bu yüksekliğin de borçlanma, sterilizasyon ve büyüme açısından önemli maliyetleri olabileceğini söylüyorum.
Şimdi sizin biraz da “hariçten gazel” okuyarak yazdığınız abuk yorumun yorumlarınıza gelince:
1- Hizmet fiyatlarıyla ilgili soru “Haziran’dan beri faizlerdeki artışa rağmen hizmet fiyatlarındaki baskı azalmış mı, değil mi idi?” Ekonomix’in cevabı “azalmıştır” idi, ben de azalmadığını rakamlarla gösterdim. Mal fiyatlarına göre ne olduğu tartışma konusu değildi.
2- “MB faizleri düşürürse enflasyon beklentisi düşer” gibi bir lafı söylediğimi nereden çıkardınız. Benim söylediğim: “Eğer bir merkez bankası günlük faizleri bileşik olarak %19.2 seviyesinde tutarsa, ve bu duruşunu 2007 sonuna kadar sergileyeceği konusunda görüş beyan ederse, uzun vadeli faizlerin bu duruştan etkilenmemesi diye bir şey olamaz. Zaten, bizatihi, MB’nin günlük faizleri bu kadar yüksekte tutması bile piyasalara zımni olarak “ben enflasyonun geleceği konusunda hiç iyimser değilim, onun için faizleri yüksek tutuyorum” sinyali verir. Bu da doğal olarak piyasadaki enflasyon beklentilerini ve dolayısıyla nominal faiz seviyesini yüksek tutar.” Bu görüşü tersten okuyup benim “MB faizleri düşürürse enflasyon beklentisi düşer” şeklinde bir iddiada bulunduğumu söylüyorsanız ciddi bir algılama probleminiz olduğunu söyleyebilirim.
3- Kim ikinci piyasa faizleri dalgalanmaz falan dedi? Tabii ki dalgalanır. Özellikle global hareketlerle 25’e de çıkar, 15’e de iner. Ama fonlama faizlerinin son tahlilde bir çekim gücü oluşturması söz konusudur.
4- Haziran ayında MB’nin 2 kere arka arkaya yaptığı yüksek oranlı faiz artışları içinde ciddi oranda “surprise element” barındırmıştır. Bu artışların uzun vadeli faizlere tabii ki etkisi vardır. MB’nin kendi araştırma raporlarında bile bu etkinin coefficient’ı 0.63 olarak verilmektedir.
5- Neden %3 derseniz, “overshooting” sonrasında, devaluasyon %10-11 seviyelerinde oluşmuştur. Türkiye’deki “pass-through” %30 olduğuna göre enflasyona etki de 3 puan civarındadır. Yani, MB’nin günlükleri bileşikte 3 puan çıkarması “status quo”yu korumak açısından yeterli olacaktı.
Aslında “ekonomix” ağzımdan aldı. Ben de aynı şekilde bir egzersiz önerecektim.
MB faizleri kademeli olarak düşürürse illa da korkunç bir şey olmaz. Ancak 3 noktayı vurgulamak gerekiyor. Birincisi düşüşün makas açılarak yapılması. Yani borç verme oranlarının göreceli yüksek kalması. Yoksa tabii ki piyasaya anlamsız bir likidite girer ve enflasyonist etkisi olur. Ama herhalde ekonomix de bunu kastetmiyor. İkincisi ise tüketici ve ev kredilerinin kontrol altında tutulması ve gerekirse hiç çekinmeden çok yüksek vergiler konması (Burada Stiglitz tarzı müdaheleci bir yaklaşımdan söz ediyorum). Üçüncüsü ise Hükümetin sıkı maliye politikasını ödünsüz bir şekilde devam ettirmesi.
Özetle şunlar olur:
1- O/N’da park etmiş para kısmen uzun vadeye kısmen de dövize kayar.
2- Gerekirse dövize satış müdahelesi yapılarak kurlar kontrol altında tutulur.
3- Uzun vadeye kayan para tahvil faizlerini düşürür.
4- Çıkan paranın daraltığı likiditenin faiz artış yönündeki ve tahvile giden paranın faiz azalış yönündeki güçleri çarpışır ve sonuçta piyasa faizleri yeni bir equilibriumda settle eder.
5- MB’nin uykularını kaçıran “sıcak para” belasından da kurtuluruz.
Ama iç talepte ve döviz kurlarında kontrolü kaybedersek, o zaman da belamızı buluruz.
Sayin R.Mutt,
Piyasaya oyle bir mudahale etmeyi onermissiniz ki kendimi bir an 1980lerde zannettim. Neyse onemli degil, verdiginiz cevaplarin uzerinden gecelim.
1- "O/N’da park etmiş para kısmen uzun vadeye kısmen de dövize kayar." Uzun vade konusunda haklisiniz, faizler duserken uzun vadeli tahvillerin fiyati daha cok yukselir, o yuzden uzun vadeli tahvillere daha cok para girisi olur. Doviz konusunda yaniliyorsunuz. Ulkeden doviz cikmaz, aksine faizler daha dusuk bir platoya oturana kadar doviz girisi olur. (bakiniz Brezilya'da 2006 senesinde gerceklesenler)
2- "Gerekirse dövize satış müdahelesi yapılarak kurlar kontrol altında tutulur." YTL iyice degerlenip dovize satis yonunde degil, belki de alis yonunde mudahale edilmesi gerekir.
3- "Uzun vadeye kayan para tahvil faizlerini düşürür." Dogru, ayrica bu tahvilleri faizler yuksekken almis olanlar tahvil fiyatlarindaki artis dolayisiyla "windfall" elde ederler.
4- "Çıkan paranın daraltığı likiditenin faiz artış yönündeki ve tahvile giden paranın faiz azalış yönündeki güçleri çarpışır ve sonuçta piyasa faizleri yeni bir equilibriumda settle eder." Sicak para faizler yepyeni bir seviyede sabitlenene kadar cikmaz, aksine girer. Bu da ozellikle uzun vadeli faizlerin cok daha hizli dusmesini saglar. Para cikisi faizlerdeki azalis durdugu zaman ortaya cikacaktir.
5- "MB’nin uykularını kaçıran “sıcak para” belasından da kurtuluruz." Sicak para belasi daha da buyuyecektir.
Gordugum kadariyla analizlerde zayif oldugunuz nokta faizlerdeki degismelerin varlik fiyatlarini nasil etkileyecegini, ve varlik fiyatlarindaki beklenen degisimlere piyasa oyuncularinin nasil tepki verecegini tam kavramamis olmanizdir. Faizlerdeki artisin gayrimenkul fiyatlarinda ve dolayli olarak da kiralardaki artisi yavaslattigi yonundeki aciklamalarimi da anlamamaniz bu cikarimimi destekleyen bir durum.
Bu konu uzerinde devam edelim. Ikinci sorumuz: faizler artarsa gayrimenkul fiyatlari nasil hareket eder? Gayrimenkul fiyatlarini belirleyen tek faktor faiz midir, yoksa baska faktorler de var midir? Bu faktorler 2006 senesinde ne yonde degismistir ve gayrimenkul fiyatlarini nasil etkilemistir?
Not: Sizi elestirmemi umarim yanlis anlamiyorsunuz, soylediklerimi anlayabilecek bir kapasitede oldugunuzu dusundugumden, soylediginiz bazi seylerde haklilik payi oldugundan, ve art niyetiniz olmadigindan bu tartismaya devam ediyorum. Su gayrimenkul isini bir acikliga kavusturalim uzun vadeli faizlere yine doneriz.
Anlamadım yani. Siz bana 3 gündür varlık fiyatları reel faizlerden etkilenir mi, etkilenmez mi sorusunu mu soruyorsunuz? Eh, ilahi yani. Bunun net cevabı, ceteris paribus, tabii ki etkilenir. Reel faizler artınca varlık fiyatlarının düşmesi beklenir. Zaten, baktığınızda da, Haziran’dan beri mesela gayrimenkul fiyatlarının gerilediğini, hatta mantar gibi ortaya çıkan toplu konutlarda bugünlerde fiyatların ciddi şekilde düştüğünü okuyoruz. Bu toplu konutçuların önemli bir kesimi mütedeyyin gruplardan olduğu için de, Erdoğan 2 senedir beklemede olan mortgage yasasını çıkartıyor. Ama, tabii ki merhemin kele faydası olmadığı gibi, reel faizler ciddi şekilde düşmediği ve vadeler uzamadığı sürece ve de bazı vergi incentive’leri verilmediği sürece bu yasanın pek kimseye faydası dokunmaz. Neyse gene de bir başlangıçtır.
Gayrimenkul değerlerindeki hadi azalış demiyelim ama en azından platolaşmanın kiralara henüz yansımadığı konusunda mütabıkız herhalde. Ha, bu anomaly’nin sebepleri ne olabilir? Aklıma gelen önemli bir sebep bu konuda ciddi bir algılama ve fiyatlandırma “gap”inin olması. Pek çok insan evlerinin (t-1)’de değerlendiğini ve kiralarının değere göre düşük kaldığını yeni yeni algılıyor. Ayrıca, kiralar genellikle senede bir kere “negotiate” edildiği ve Türkiye’de de maalesef henüz ev sahipliğinde arz-talep dengesizliği olduğu için fiyatları bir ölçüde dikte ettirebiliyorlar. Ancak, tabii ki bu durum ilelebet devam etmez, bir noktada kırılır.
İmdi, sizce reel faizleri daha da yükseltip (bu arada ekonomide burada sayamayacağım kadar tahribat yaparak), enflasyonun küçük bir komponentinde “geçici” bir başarı sağlamak mı daha mantıklı, yoksa faizleri düşürüp, mortgage sistemini devreye sokup, yeni ev arzını artırıp (t+2)’de ev fiyatlarının düşmesini sağlayarak kalıcı bir başarı sağlamak mı daha mantıklı? Artık, bunun takdirini de size bırakıyorum.
Benim faizlerde indirimin olası etkileri yorumuma verdiğiniz cevaplara ise maalesef katılamıyorum.
1- Dövizden çıkış mutlaka olur. Çünkü, senaryo ceteris paribus’du. Yani enflasyon beklentileri ya da gerçekleşmeleri falan dikkate alınmadan bir azalışı konuşuyoruz. (Ha bir de belki, MB O/N’ı 17.50’den 17.25’e düşürürse olmaz tabii. Ama ben daha radikal bir takvim düşünmüştüm doğrusu. Mesela 2’şer puandan 5 indirimde 7.5’e düşürmek gibi.)
2- Eh, döviz çıkmaz derseniz doğrudur.
3- OK!
4- Sıcak paranın faizler düşerken hızla girmeye devam etmesi ancak ceteris paribus durumu ihlal edilirse söz konusu olur. Yani, Türkiye’nin AB’ye girmesi, seçimlerden çok istikrarlı bir sonuç çıkması, Türkiye’nin büyük petrol rezervi bulması gibi. Onun dışında böyle bir hareket iktisadın temel prensiplerine aykırıdır.
5- Nayır ve nayır!
Bu faiz indirim senaryosunu daha net ortaya koyarsanız belki daha mantıklı bir noktada buluşuruz.
NB. Ahmet Çavuşoğlu güzel bir yazı yazmış. Tavsiye ederim!
SKYTUG;
Faizler konusunda fikir beyan etmicem; donanımım müsait değil. ancak gayrimenkul konusunda birşeyler söylicem. 6 ay, hatta 1 senelik sürelerde gayrimenkul konusunda fiyat artış yada azalışını tespit etmek çok zor. Ancak uyulamalı yaşadığım için size bilgi veriyim dedim. aynı ev için tarafsız eksperlerin yaptığı tespitler şöyle. 2001 yılı 120.000ytl, 2003 yılı 200.000 ytl, 2005 yılı aralık ayı 320.000 ytl ve son 2006 aralık 400.000ytl.
Saygılar...
arkadaslar
lutfen hepinizi Turkceye saygi duymaya davet ediyorum..ekonomi, finans..bilimleri Turkce de okutuluyor..kullandiginiz her ing kelimenin Turkce karsiligi vardir..ing egitim gormus, yurtdisinda uzun sure kalmis hatta isiniz geregi surekli yabanci yayinlari takip ettiginiz icin isin kolayina kaciyor olabilirsiniz..ama bu size dili bu sekilde kullanma hakki tanimaz..bunu uzun sure ABDde yasamis surekli yabanci dil kullanan ve yabanci kaynaklardan faydalanan biri olarak soyluyorum..tarzanca konusmaktan ve yazmaktan vazgecelim...bu kendimize ve bizi okuyanlara sayginin geregidir..tesekkurler
Sayin R.Mutt,
Sizin kafanizda olan nominal faiz seviyesinin %7.5 oldugunu soyluyorsunuz, yani reel faizlerin %0 civarina indirilmesinden bahsediyormussunuz. Soylediginiz iyi oldu cunku ben faizlerin indirilmesinden bahsederken Merkez Bankasinin bu sene faizleri %15'e dusurmesini dusunuyordum.
Faizlerin %7.5'e dusurulmesini tartismak guzel bir zihinsel egzersiz olur, ancak gunumuz kosullarinda mumkun oldugunu dusunmuyorum. Ahmet Bey ile yaptigimiz tartismada ise o enflasyonun hizli inecegini ve bu yuzden MB'nin faizleri hizli bir sekilde dusurmek zorunda kalacagini soyluyor; ben ise enflasyonun yavas inecegini bu yuzden de simdiden faiz indirimine gitmenin dogru olmadigini, faiz indirimine 6 ay sonra ufak adimlarla (her ay %0.5 dusurulmesi seklinde) baslanmasi gerektigini belirtiyorum.
Isterseniz bu konuya gelecekte enflasyon ve ekonomik buyumenin seyri belirginlestigi zaman devam edelim.
Yorumlariniz icin tesekkurler.
Yorum Gönder