Sahip oldugumuz her ne varsa hiç tanimadigimiz 'diger' insanlarin sayesinde

Bir süre önce Etyen Mahçupyan'in gazetem.net'de pek anlam veremedigim bir yazisi çikmisti. Daha sonra bu yazinin Atilla Yayla ile yaptiklari tartismanin devami niteliginde oldugunu ögrendim. Tartisilanin ne oldugunu çok anlamis degilim dogrusu. Ancak açikca ifade edilmese bile sorunun aslinda 'kapitalizm ve küresellesme' alarjisi oldugu ortada. Mahçupyan'in ön yargilari genis kitleler tarafindan paylasiliyor. Yazimi kendisinden çok bu tür önyargilari elestirmek için kaleme aldim.

Etyen bey, demokratlikla liberallik asla bir araya gelmez diyordu. Bugüne kadar en sagindan en soluna kadar bütün siyasi terimler 'demokrat' veya 'demokratik' kelimeleri ile birlikte kullanilabildi. Hal böyleyken liberal kelimesi için bunu çok görmenin anlami nedir ? Kavramlari birbirlerine karistirmayalim derken zaten çorbaya dönüsmüs bir yemekten katki maddelerini ayiklayamayacagimiz gerçegini göz ardi ediyoruz. Mahçupyan yazilarinda kavramlari çok dogru kullaniliyor olabilir. Ancak bu yeterli degil. Bence yazma eylemi tek tarafli degil okurlarla karsilikli yürütülen daha sosyal bir faaliyet olmali. Bir kavram, yazar ve okurlarin kafasinda ayni alani adresleyebildiginde kullanilabilir hale dönüsür. Bunu gerçeklestirememe riski ortaya çiktiginda yazarin yapmasi gereken okurlarindan sikayet etmek degil, karisiklik yaratan kavramlari kullanmadan görüslerini anlatabilmek olmalidir.

Swap Nedir    Deflasyon Nedir    Bono Nedir?    Reeskont Nedir    Ekonomi Nedir    Enflasyon Nedir

Hem bakin, liberallikle demokratligi yan yana koysakta koymasakta ve hatta bütün dünyadaki liberalleri küçük bir meydanda toplayip atese atip köklerini kazisakta, küresellesme kendi yolunda yürümeye devam edecektir. Üstelik sanilanin aksine küresellesme, 'neo-liberallerin' gündeme soktugu son yillarin modasi da degildir. Arada kesintiler yasansa bile Adam Smith'den bu yana süreç devam ediyor. Yüzyillar önceden gönderdigi mesaj o kadar güçlü ki. Sermayenin, mallarin ve emegin dolasimini engelleyen sinirlar kalkmali ! Karsilikli yararlar isbirligi yapmayi gerektirir, düsman olmayi degil. Smith bireyin kendi yarari için baskalarinin yararini gözetmeye mahkum oldugunu söyler. Bu birinin yararinin ancak baskalarinin zarariyla mümkün olabilecegine inananlarin çok zor kavrayabilecekleri bir konu. Benim anladigim sekliyle serbest piyasa düzeni insanlari tek tek örümcekler olarak görmez. Tam tersine, onlari mümkün olan en yüksek oranlarda sosyallestirir. Anlamak zor degil. Eger Türkiye'yi dünya ile iliskilerini koparip fanusa koyabilseydik çok ama çok fakirlestigine sahit olurduk. Yasadigimiz sehri izole edebilseydik, nesiller boyu hayatta kalamayabilirdik. Muhtemelen bir kus gribi salginiyla kökümüz kazinirdi. Eger tamamen yalniz kalsaydik yasantimiz ancak bir belki de iki yil sürebilirdi. Biz farkinda olmasak bile sahip oldugumuz her ne varsa hiç tanimadigimiz, umursamadigimiz, belki de nefret ettigimiz 'diger' insanlarin destegi sayesindedir.

Sunu da ilave etmem gerekir; 'serbest piyasa düzeni her derde devadir, hepimiz çok sevecegiz' diyerek komik duruma düsmek istemiyorum. Insanlarin baskalarini yardima çagirmadan önce kendileri için birseyler yapmaya çalismalari da gerekecektir. Bu süreç bazen acili olabilir. Disardan bakildiginda zalimce de gelebilir. Ancak insanlari kendi ayaklari üzerinde durabilen yaratiklar olarak görmedigimiz takdirde köleligin yolunu da aralamis oluruz. Örnegin siz bana yardim ediyor ve hayatimi zenginlestiriyor olabilirsiniz. Aramizdaki iliskiden sizden çok ben yararlaniyorum diyelim. Bu iliskiyi nasil tarif edersiniz ? Tek tarafli bagimlilik yani kölelik. Sizin elinizde pek çok seçenek var. Bir gün aniden iliskimize son verebilirsiniz veya benim size olan bagimliligima dayanarak irademi yok sayabilirsiniz vb.. Karl Marx'in düsündügü iliski bu sekilde degildi. Yasasaydi, böyle bir iliskiden hiç bir zaman tatmin edici sonuçlar dogmayacagini bize söylerdi. Sosyal'in yanina garnitür olarak ister demokrat ister liberal koyup ne çesit yeni tatlar yaratmaya kalkarsak kalkalim, 'tek tarafli yarar' ortada dururkan insani çözümler bulamayiz.

ahmet çavusoglu

6 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

atilla yayla ve etyen mahçupyan arasında uzun zaman önce başlayan "demokratlık ve libarallik" başlıklı tartışma ilk önceleri isim zikredilmeden gerçekleşiyordu. Etyen mahçupyan zaman gazetesinde haftada 3 kez köşe yazıyordu atilla yayla ise 15 günde bir aynı gazetede tam sayfa yazıyordu. isim zikredilmeden devam eden bu tartışma etyen mahçupyanın ilk kez "atilla yayla" demesiyle farklı bir boyut kazanmıştı öyleki gazetedeki herkul milas ve diğer önemli isimler dahi katılmıştı bu tartışmaya.

uzun zamandır izlediğim bu tartışmada son olarak atilla yaylanın etyen mahçupyana verdiği 15 günde bir "ayarların" sonu "efendim bu adam beni anlamıyor yada anlamak istemiyor herşeyi doğru bir şekilde kendi biliyor" tarzı cümlelerinden sonra bitti gibi.

hatta ve hatta atilla bey bu tartışmanın gazete sutunlarında değil farklı ortamlarda tartışılması gerektiğini söyleyip mahçupyana "hodri meydan" teklifinde bulunsada bu öneri hiç bir zaman kabül görmemiştir.

takip ettiğim kadarıyla gerek fikirsel bazda gerekse uslubunu tam ve yerinde kullanması nedeniyle atilla yayla hep bir adım öteydi ve hala önde.

Adsız dedi ki...

Atilla yayladan bir kaç yazı


"Fıkra yazarı Etyen Mahçupan "

Herkül milasın yazısı
[HERKÜL MİLLAS] Liberal mi? Demokrat mı?



Atilla yaylanın diğer yazıları

ahmet dedi ki...

Sayin Kansoy,

Linklerdeki yazilari daha önce okumamistim. Benim açimdan hem görüsünüzü ögrenmek hem de bu linkler çok faydali oldu.

Atilla yayla'nin kültür seviyesi yüksek, görüsleri derinliki. Üstelik siki polemikçi. Karsisinda durmak istemezdim.

ANCAK bence ciddi bir kusuru var. Bunu sizin gösterdiginiz linkdeki yaziyi okurken farkettim. Tartismayi KISISELLESTIRIYOR. Üslubuyla karsi tarafi rencide ediyor. Bence bu ölçüde bilgili bir profesörün asla yapmamasi gereken bir hata.

Bu arada size özel bir soru soracagim. Normalde özel sorulari sormam ve cevaplamam. Sizde cevaplamakta serbestsiniz.

Fatih bey siz Bayburt'lu musunuz ?

Adsız dedi ki...

evet bayburtluyum . yukarı kırzı köyünden.
bende bayburtluyum derseniz bu blogu bir kac kat daha sevecek ve gururlanacam :)

ahmet dedi ki...

Fatih bey,

Sizi üzmek istemem ama ben Bayburt'lu degilim.

Hayat hikayenizi okudum. Bence Bayburt sizinle gurur duymali.

saygilarimla

Adsız dedi ki...

İşin doğasına niye bu kadar bigâneyiz, anlamak imkânsız.

Ne istiyoruz? Sadece mahalledeki bakkaldan alışveriş etmek mi?

Bir de buna "milliyetçilik" denmesi asabımı bozuyo o da ayrı...