Para politikasi ile ilgili yazilarin sayisinda hizli bir artis gozlemliyorum. En son Aksam gazetesinden Saruhan Ozel'in "Faizi yukselten kim?" baslikli bir yazisi cikti. MB faizi ile ve uzun donem faizler arasindaki iliskiyi cok guzel ozetlemis (burada herhangi bir kinaye yapmiyorum!).
Benim takildigim sonuc bolumunde iki nokta var:
Birincisi, "Uzun vadeli faiz, normal koşullar altında (bkz. altın yorumları), kısa vadeli faizden daha yüksektir. Tersi durumun gözlenmesi daha gariptir. Özetle, orta vadeli tahvil faizinin gecelik faizin üzerinde olması gayet normaldir...Bir iki grafik çizip müthiş bir buluş olarak ortaya konması da komiktir. " derken biraz fazla kesip atmis kanaatindeyim. Yazdigi cumlelerden oyle bir anlam cikiyor ki, uzun vadeli faizlerin kisa vadeli faizler ile ayni seviyeye gelmesi, hatta daha dusuk gerceklesmesi (getiri egrisinin ters donusu) insanin kopegi isirmasi gibi bir vak'a.
Isterseniz google'dan bir arayin, yield spread konusunda bulacaginiz yazilari okumak omrunuzun geri kalanini alir. "Adam kopegi isirdi" diye ararsaniz fazla bir sey bulamazsiniz.
Hisse Yorumları Marjinal Nedir Fiyat Kazanç Oranı Nedir? Fraktal Nedir Borsa Nasıl Oynanır
Ozellikle Turkiye'de son 4 senede, getiri egrisinin ters donme durumu toplam 1.5 seneyi askin bir sure yasandigini gozonune alirsaniz, "garip" diye nitelenen durumun o kadar ender yasanmadigi ve ekonominin durumu/gelecegi hakkinda bazi bilgiler verdigini anlarsiniz.
Ikincisi, Saruhan Ozel'in tam olarak neye karsi ciktigini anlamadim. Getiri egrisine bakip, faizi kim yuksek tutuyor sorusuna cevap aranmasina mi, yoksa faizi MB'nin degil piyasanin yuksek tuttugu iddiasina mi?
Parasal ekonomi (monetray economics) benim coktandir unuttugum bir konu. Unuttuklarimi hatirlamaya, bilmediklerimi ogrenmeye calisiyorum. MB faizi uzun donem faizleri etkilemez deyince, okurlarimizdan Ahmet Cavusoglu'nun bir sorusu ile (MB faizleri %40 yapsa, tahvil faizleri artmaz mi?) ile kendime gelmistim. Faizi yuksek tutan MB'dir denince de o soruyu tersine cevirip ben soruyorum: MB yarin faizleri %15'e indirse tahvil faizleri ne olur? %1'e indirse ne olur?
Ikinci yazi Yigit Bulut'a ait, "Uyuyan guzeller uyandi". Kur rejimini degistirip sabit kura donmek isteyenlere (kim bunlar yahu?) soyle seslenmis: "Detaya girmeden şunu söyleyebilirim; içeride kalan yabancıya, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi "çık" firsatı vermek istiyorsanız, buyurun kur rejimini değiştirin. Aynı hatayı “2000 Ocak-2001 Şubat” döneminde yaptık. Denklemin “değişen” olması gereken bölümü yani kur, Merkez Bankası tarafından belirlenince, yabancılar malı dibine kadar boşalttılar." 2000 yili icinde, daha Kasim calkantisi yasanmadan, yabancilarin hisse senetlerini ve tahvilleri satarak sabit kurdan bozdurup ulkeden ciktiklari, kriz geldiginde Turk yatirimcisinin avyayi yedigi, Yigit Bulut'un zaman zaman soyledigi bir seydir. Bana da hep garip gelmistir, madem yerliler yabancilarin kactiklarini goruyor, neden onlar da cikmamislar diye? Bu sabah merak ettim, istatistikler ne diyor dedim.
MB'nin odemeler dengesi verilerine gore, 2000 Ocak ayi ile 2000 Ekim arasinda yabancilarin, 1 milyar dolara yakin hisse senedi ALIMI, 144 milyon dolar tahvil satisi olmus. Toplam ulkeye giren sicak para ayni donemde 5.6 milyar dolar. O zaman, kriz daha gelmeden, yabancilar kacti, Turkler bakti lafi nereden geliyor? Yok eger borsada takasda yabanci payina bakarak bunu soylemisse, zaten kendisi soyluyor bu rakamlarin dogru olmadigini. Bu samimi bir sorudur, laf atma degildir!!!
Ucuncu olarak deginmek istedigim yazi Radikal'den Metin Ercan'in "Özel sektör borçluluğu artıyor " baslikli yazisi. Yazinin bir yerinde soyle diyor: "2004 yılı itibarıyla bile özel sektör şirketlerinin kısa ve uzun vadeli borç toplamının faaliyet kârına oranı 4.4. Yani döviz kurunda ve/veya borç maliyetlerinde herhangi bir ekonomik ya da politik belirsizlik nedeniyle örneğin yüzde 10'luk bir artış olması durumunda faaliyet kârında yüzde 44 oranında bir düşüş riski bulunuyor." Ben muhasebeci olmadigim pek anlamam, ama bu cumlede bir acayiplik var gibi geldi. Doviz kurun, malum, 2002-2006 arasi hep asagi gitti, TL deger kazandi. 2005 yilinda mesela dolar olarak %10 deger kaybetti. O zaman ozel sirketlerin faaliyet kârı %44 artti mi? Bu da samimi bir sorudur.
8 Yorum Var.:
kabul etmem gerekir. zekice bir soru. düsündüm. eger bana soruyorsaniz cevabim sudur: ben günlük faiz taban fiyati belirler görüsündeyim. fiyatlarin üstü açik. faizi %1'i indirdiginizde muhtemelen faizler alip basini giedecektir. en az 6 küçülme tahmini abartili olmaz. spekülasyona devam edeceksek. ülke küçüldükçe enflasyon korkunç seviyelerde düsecek. muhtemelen eksi olacak. iste bu noktada devreye giren olacaktir. faiz sonsuz olmaz, ekonomiyi öldürten ve cari islemleri pozitife çektikten sonra çilginca düsüp 1 noktasina yaklasabilir. elbette devlet iflas etmesse.
normal sartlari düsünelim. getiri-risk optimizasyonu açisindan bakilacak olursa mümkün olan en kisa vadenin seçilmesi beklenir. ANCAK tugrul beyin verilerini de açiklamak zorundayiz. kisa vadede durarak bugün 'daha çok' kazanabiliriz. ama bu 'kaç gün' daha sürecek ? ya merkez bankasi faizini düsürürse, o zaman uzun vadede kisa vadenin getiri üstünlügü ortadan kalkar. eger tahvillerin degerlenecegini (faizlerinin düsecegini) biliyorsaniz uzun vadede pozisyon alabilirsiniz. yaklasik 1.5 yil öncesine kadar merkez bankasinin faizini düsürecegi 'biliniyordu'. bu dönem kapandigi için huzursuzluklar basladi düsüncesindeyim (ancak elbette emin degilim).
bir görüsümü daha aktarayim. merkez bankasinin günlük faizini yükeltecegi bilindiginde bu sefer en fazla ne kadar yükseltirin cevabini bulmaniz gerekir. mb 'faizimi yükseltirim' tehdidini yapiyor. bizimki biraz hoyrat ama ne yapamayacagini biliyoruz, mesela %40. kazanmak için baskanin 'karakterini' çözebilmeniz gerekir. ne yapacagini ne yapamayacagini kestirdikten sonra da oyununuzu kolyca sürdürebiliriz. benim önerim mayis ayinda baskanin en azindan faizleri yükseltmeyecegini bastan deklera etmesiydi. öngörülebilir oldugunuzda (elbette hiç bir garantisi yok) dalgalar kisa sürer. bu konuyu serdengeçti'nin gayet iyi bildigini veya hissettigini saniyorum. fakat niye yeni baskana bu tecrübe aktarilmadi. anlamak zor. bir de benim önerimin net bir çikmazi var aslinda. yatirimcilari düsük faize ikna ettiginiz zaman ekonomi sismeye devam edecek. imkansiz bir noktaya gelebilirdik. aslinda problemler göründügünden çok daha karisik.
selamlar
ahmet çavusoglu
Ahmet Bey,
Kusuruma bakmayin, sepetteki parlak elmalardan sayilmam.. Asagida ne demek istediginizi bir turlu anlayamadim. Size zahmet biraz daha aciklayabilir misiniz?
ben günlük faiz taban fiyati belirler görüsündeyim. fiyatlarin üstü açik. faizi %1'i indirdiginizde muhtemelen faizler alip basini giedecektir. en az 6 küçülme tahmini abartili olmaz. spekülasyona devam edeceksek. ülke küçüldükçe enflasyon korkunç seviyelerde düsecek. muhtemelen eksi olacak. iste bu noktada devreye giren olacaktir. faiz sonsuz olmaz, ekonomiyi öldürten ve cari islemleri pozitife çektikten sonra çilginca düsüp 1 noktasina yaklasabilir. elbette devlet iflas etmesse.
normal sartlari düsünelim. getiri-risk optimizasyonu açisindan bakilacak olursa mümkün olan en kisa vadenin seçilmesi beklenir
Saygilarimla
L.A
Faizi yuksek tutan MB'dir denince de o soruyu tersine cevirip ben soruyorum: MB yarin faizleri %15'e indirse tahvil faizleri ne olur? %1'e indirse ne olur?
İlahi Tuğrul Bey. Deniz Gökçe'yi andım yine. Akbank'ın yayınlanan Ekodiyalog programında yüzbinlere şu mesajı iletmişti :
Faiz düşünce kurların artacağı iddiası doğru değildir. Elimde kapı gibi raporum var. Senelerdir, Türkiye'de faiz düşerken, kurlar da düşmüştür.
Yani diyor ki faizi indirsek bile kurlar düşmeye devam eder. O yüzden faiz düşürme işini düşüneceğimize ilerleyelim beyler, arkada boş yerler var.
Tuğrul Bey gibi sormak isterdim Deniz Bey'e :
"MB faizleri yarın %1'e indirse kurlar ne olurdu?"
sayin I.a,
tugrul bey sunu soruyor: 'madem günlük faiz uzun vadeleri faizleri yönetiyor diyorsunuz, eger mb faizini %1'e indirirse tahvil faizleride onu izler mi ?' bunun kisa vadede 'imkansiz' oldugunu biliyoruz. zaten tugrul bey de cevabin bu sekilde oldugunu bildigi için soruyor. mb faiz indirdiginde, günlük faizde duranlarin iki seçenekleri kaliyor: tahvile yönelecekler yada dövize. cart diye %1 yaptiginizda tahvile yönelmeleri imkansiz, dogrudan dövize kaçis olur düsüncesindeyim. TL'nin deger kaybetmesi faizlerin yükselmesi sonucu dogruracaktir. %1 indirerek 'abuk' bir sey yağtiginiz için faiz korkunç seviyelerde yükselecektir. yani yatiginiz sey faizleri yükseltmek aslinda, indirmek degil. fakat hikaye burada bitmiyor. çilgin seviyelerde yükselen faiz ekonomiyi bogazlar. derin bir resesyona sürükleniriz. kredi talebi düser. enflasyon 'negatif' sayilara dogru hareket eder. iste burada uzun vadeli faizler aniden düsme sürecine girer (ve TL'nin degerlenme). inanmasi size zor gelebilir ama faizler bu süreç sonunda %1'e yaklasacagini tahmin ediyorum ! elbette 'bu basariya' imza atarken ekonomiyi dümdüz ettik. yaniz sunu da beliryeyim: faizlerin düsme sürecinde ekonomi tekrar kendine gelmeye baslayacaktir. küçülme, önemli ölçüde büyümeyle kompanse edilebilir. ANCAK Hayek'in de belirttigi gibi kriz sürecinde ortadan kalkan ekonomik fonksiyonlar hiç bir zaman tam olarak geri gelmez. özellikle sermaye derinligine ihtiyaç duyan 'ARGE' fonksiyonlari. bu sektörde eleman yetistirmek kolay olmuyor, yillar alabiliyor. yetismis elemani kapiya koydugunuz zaman, daha sonra isler düzelse bile kadiginiz yerden devam edemessiniz. uzun dönemli yatirimlar süpürülüp gider. ekonomimiz yüzeysellesir. 1994'ün, 1999'un 2001'in bize armaganlari budur. onun için hükümetlerin, merkez bankasinin temel hedefi her ne pahasina olursa olsun ekonominin uçuruma sürüklenmesine engel olmaktir. politikacilarimiz, hakli olarak bundan çok korkarlar. popülizmi dengeleyen de budur.
ahmet çavusoglu
bir görüsümü daha aktarayim. merkez bankasinin günlük faizini yükeltecegi bilindiginde bu sefer en fazla ne kadar yükseltirin cevabini bulmaniz gerekir. mb 'faizimi yükseltirim' tehdidini yapiyor. bizimki biraz hoyrat ama ne yapamayacagini biliyoruz, mesela %40. kazanmak için baskanin 'karakterini' çözebilmeniz gerekir. ne yapacagini ne yapamayacagini kestirdikten sonra da oyununuzu kolyca sürdürebiliriz.
Bu noktada bir başka soru daha doğuyor. Bir Merkez Bankası elindeki kartları göstererek mi oynamalı? Siz poker oynarken elinizi gösterir miydiniz?
Bu soruların cevabını merak ediyorsanız size keyif alacağınız bir hikaye sunmak isterim :
Soros'un Quantum ve Robertson'un müflis Tiger fonunun, 1998 yılında Hong Kong Merkez Bankası'na yaptığı saldırının hikayesi. Ve Hong Kong Merkez Bankası'nın, Soros'u beklenmedik bir manevra ile açığa düşürüp, hem Hong Kong'u, hem Hong Kong Doları'nı koruması; finansal vandalları bertaraf etmesi. Peki bizim Merkez Bankamız kimi veya neyi koruyor?
Hikaye burada, çok uzun değil.
Ahmet Bey,
"Faizi yuksek tutan MB'dir denince de o soruyu tersine cevirip ben soruyorum: MB yarin faizleri %15'e indirse tahvil faizleri ne olur? %1'e indirse ne olur?" derken amacim tahvil faizlerinin MB faizine ne zaman, hangi olcude ve ne yonde tepki verecegi konusunda gorusler almakti.
MB faizi bir cipa ise, neden her duzeyde (%15, %10, %1) bu gorevi gormuyor? Piyasanin bekleyisinden farkli bir faiz duzeyi belirlerse (alcak veya yuksek), piyasa faizi MB faizine yakinsar mi? vs. vs.
Bir zamanlar Keynes, neden eski bir fikrini simdi degistirdigini soran bir gazeteciye soyle demis, "When the facts change, I change my mind. What would you do, sir? (Hakikatler degistigi zaman, ben de kanaatimi degistiririm. Siz ne yapardiniz beyfendi?)" Benimki de o hikaye. Kisa ve uzun donem faizler konusunda daha saglam bir fikir temeli olusturma cabasindayim...
"Faizi yuksek tutan MB'dir denince de o soruyu tersine cevirip ben soruyorum: MB yarin faizleri %15'e indirse tahvil faizleri ne olur? %1'e indirse ne olur?"
YTL aşırı değerliliğini hızla yitirir,ikinci el faizler uçar, tabii kurlar da. Bunlar kısa ve orta vadede olacak şeyler. Daha sonra MB'nin faizleri %1'de tutacağını varsayarsak, cari açık kapanmaya başlar, ithalata dayalı büyüme durur, resesyon, yüksek enflasyon ve ardından ihracata dayalı büyüme başlar, döviz kazanmaya başlar, cari fazla veririz. İkinci el faizler hızla düşmeye başlar, enflasyon düşüşe geçer, ikinci el faizler Merkez Bankası seviyesini yakalar ve öyle devam eder. Enflasyonun fine tuning'i artık MB'ye kalmıştır. Yabancı sermaye için takla atmamıza gerek kalmaz. IMF'nin ve AB'nin taleplerini tepsi içinde kendilerine iade ederiz (kibar olmaya çalıştım). Tuğrul Bey sanırım sadece kısa vadeyi sormadı. Uzun vadede olacaklara değinmeden edemedim. Türk ve Brezilya toplumlarının birgün uyanması dileği ile saygılarımı sunarım.
Yorum Gönder